Per. Nis 25th, 2024

Samanyolu Başladı Sırada Ne Var?

 
Samanyolu Başladı Sırada Ne Var?

ATV ekranlarında dün gece izlemeye başladığımız Samanyolu, gerek güçlü oyuncu kadrosu gerekse iddialı yapım ekibiyle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. “Samanyolu” dizisi adını, Kerime Nadir’in adına şarkılar yazılmış, efsane olmuş büyük romanından almıştır.

Dizi güzeldi-değildi tartışmasının dışında, benim üzerinde durmak istediğim çok önemli bir konu var. Hem bir edebiyatçı olarak hem de televizyon izleyicisi olarak beni çok rahatsız eden bir konu bu. Ünlü ve dönemlerine damgasını vurmuş, çok önemli yazarların romanlarının senaryolaştırılması.

Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu, “Samanyolu” dizisinin senaristleri. Gerçekten de kariyerlerine bakıldığında oldukça başarılı senaristler. Bizim ülkemizde çok önemli senaristler var. Çok da başarılı işler yapmış, çok önemli projelere imza atmış senaristler. Peki, neden biz romanlara ihtiyaç duyuyoruz? Yeni hikâyeler bulmak çok mu zor? “Aşk-ı Memnu” ve “Yaprak Dökümü” romanlarını okuyanlar bilir. İki roman da yayınladığı döneme ışık tutan başyapıtlar. Şu anda ekranlarda izlemekte olduğumuz bu dizilerin kitaplarla alakası yok aslında. Belki karakterin adları aynı ya da romanda yaşanan bazı olaylar anlatılmış ama o kitapların anlatmak istediği şeyler bambaşka şeylerdi. Bu dizilerde anlatılanlar bambaşka şeyler. Aşk-ı Memnu gibi bir başyapıtı aldatma hikâyesine çevirdiler. Yaprak Dökümü ise içler acısı zaten.

Kimse yanlış anlamasın ben bu diziler kötü demiyorum. İkisi de izlediğim diziler ayrıca. Benim anlatmak istediğim bu dizlerin romanların adını kullanması. Tamam, belki birebir anlatmak zordur romanı ama bu kadar derin farklar da olmamalı. O romanlara yazık ediliyor bence. Çünkü çok önemli eserler bunlar. Anlattıkları da aynı oranda önem teşkil ediyor tabi ki. “Hanımın Çiftliği” bu bağlamda diğerlerinden çok daha başarılı görünüyor. En azından aynı dönem ele alınarak işleniyor konu. Romanda anlatılmak istenilenlere en çok yaklaşan dizi diyebilirim.

Bu diziler sayesinde bu eserlerin yeniden birçok kişi tarafından okunduğunun farkındayım. Bu bağlamda faydası olmuştur mutlaka. Ama her şeye rağmen ben özgün hikâyeler izlemek istiyorum. Kolaycılığa karşıyım. Üretmek yerine hazıra konmaya karşıyım. Bu ülkede özgün fikirler bulan ve çok daha başarılı olmuş isimler var. Hep aynı şeylerin dönüp dolaşıp önümüze konulmasına karşıyım. Çok önemli eserlerin isminin kullanılmasına karşıyım. Bu eserleri ya düzgün anlatacaksın ya da kullanmayacaksın.Bu duruma pek bir yakışacak olan bir atasözümüzle bitireyim yazımı:
Asil azmaz, bal kokmaz, kokarsa yağ kokar, çünkü aslı ayrandır.

By Usta

<<- Kızlar Baklavalı erkekleri sever diye duyduktan sonra elinde baklava tepsisiyle gezen