Cum. Mar 29th, 2024

HIRİSTİYANLAR KULÜBÜ BM

Ankara`daki kahpe saldırıyı PYD-YPG`nin düzenlediği kesinleşti. Salih Müslim, “Biz yapmadık” diyor. Cemil Bayık, “Operasyonlara tepki gösteren Kürt gençleri yapmış olabilir. Kimin yaptığını bilmiyorum” diyor. Siz bilmeseniz de Hıristiyan Diktatörlüğü biliyor.. Kalın kafalarınızın ve satılmış beyinlerinizin almayacağını biliyorum ama yine de size Hıristiyan Diktatörlüğünün ne olduğunu anlatmak istiyorum.

Hıristiyan diktatörlüğünün adını 1945’te “Birleşmiş Milletler” koymuşlar. Sonra, Katolik Faşizmi’nin kuklasına çevirdikleri bu kuruluşu kullanarak, istedikleri ülkeye girmişler, istedikleri gibi katliam yapmışlar. En çok da Müslüman ülkeleri seçmişler kanlı emelleri için. Sonra zavallı yerlileri, zencileri, günde 1 dolarla yaşamaya çalışan uzak doğu halklarını… Dünyanın neresinde sömürecek ne varsa gitmişler. Petrol için, doğal gaz için, demir, bakır, altın, elmas. Dünyayı bölgelere ayırıp, hangi sırtlanın hangi düzlüklerde avlanacağını aralarında pay etmişler. Çıkarları çatıştığında göstermelik soğuk savaşlar yaşamışlar ama asla birbirlerini ısırma noktasına getirmeden, anlaşmışlar. NATO 1949’da, Varşova Paktı 1955’te kuruldu. Altmış yıldır, NATO ve Varşova Paktı’nın birbirine tek bir kurşun attığına tanık oldunuz mu?

1945’te kurulan Birleşmiş Milletler’in temel amacı dünya barışını korumakmış…“Ha…tir lan!” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Benden de kocaman bir “HAS…İR!”.
Yalanınızı… eşekler kovalasın sizin emi!

Yetmiş yıldır dünyada hangi barışı korumuş diye araştırdım, tek bir örneğini bulamadım. Güvenlik Konseyi diye bir şey icat etmişler. Eline dünyanın kanı bulaşmış beş sömürgeci oturmuş, kendi aralarında “al gülüm ver gülüm” oynuyorlar. Alınan ya da alınacak kararı bir tanesi bile veto etti mi o karar çıkamıyor.

Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” diye isyan ettiği o beşli var ya, işte onların beşinin de ortak özelliği Müslüman düşmanı olmaları. Kim bunlar; ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin. Sondan başlayalım; Çin daha geçen yaz, Doğu Türkistan’da oruç tuttuğu için Müslümanlara işkence edip hapislere attı. Zulüm bugün bile bitmiş değil. Diğer dördünün İslam ve Müslüman düşmanlığını anlatmaya gerek var mı?

Amerika, bugüne kadar toplam 76 kez, veto hakkını kullanmış. Bunun 35’i, Filistin’de Müslümanları katleden İsrail’i kınamaya ve zulmü durdurmaya dönük kararlarda İsrail’i korumak için. Çin ve Rusya en son , Suriye’nin savaş suçları nedeniyle Uluslar arası Ceza Mahkemesi’ne sevk edilmesi önerisini veto etti. Katil İsrail’i koruyan ABD’ye karşılık Katil Esed’i koruyan Rusya. Al takke ver külah.

Dünya nüfusunun üçte biri Müslüman. BM daimi konseyinde tek Müslüman ülke yok. Buna karşılık beş ülkenin dördü Hıristiyan biri de Budist. Kuruluşundan bu yana BM Genel Sekreterlerine bakıyoruz. Yine tek bir Müslüman Genel Sekreter yok. 1992-1996 arasında Genel Sekreterlik yapan Mısırlı Boutros Ghali ise, Mısırlı olmasına rağmen Kıpti Hıristiyan. BM’ye üye 193 ülke var. Bunların 55’i ingiltere’nin eski sömürgesi. Birçoğunda hala İngiliz bayrağı dalgalanıyor. Geri kalanların çoğu Fransa, Belçika, İtalya, Hollanda ve Rusya’nın eski sömürgeleri. Eski derken hala sömürüyorlar. Ve onlar nasıl isterse BM’de öyle oy kullanıyorlar.Geri kalan 50-60 ülke ise Bu Faşist Hıristiyan kulubünde sadece Figüran olmaya mahkum.

Hıristiyanlar, dünya üzerinde oynadıkları bu oyunu bozabilecek tek ülkeyi, Osmanlı İmparatorluğunu birinci dünya savaşıyla tarihe gömdüler. Şimdi sahneyi dağıtıp masayı devirebilecek tek ülkenin yine Osmanlı’nın torunları olacağını biliyorlar. Hepsinin telaşı bu yüzden, ellerinden gelse Türkiye’yi haritadan silecekler. Bunu yapamayınca sykes-pikot gibi yeni sinsilikler planlayıp, coğrafyayı bir daha toparlanamayacak küçük parçalara bölmek peşindeler. Şii-Sünni ayrımını körükleyip Müslümanları cepheleştiriyorlar. İran’ı Arabistan’a, Mısır’ı Türkiye’ye karşı kışkırtıyorlar. Bunu yaparken, yanlarında çıkarlarının kölesi olmuş birkaç satılık Müslümanı her zaman bulabiliyorlar.
Peki çözüm mü? Çözüm kibrit çöplerinin bir araya gelerek kırılmalara karşı direnç oluşturmasında. Çözüm kayıtsız şartsız İslam Birliğinde. Türkiye’nin, Pakistan’ın, Endonezya’nın, Mısır’ın, İran’ın, Malezya’nın ve daha birçok Müslüman ülkenin sahip olduğu teknolojiyi ve yetiştirdiği bilim insanlarını küçümsemeyelim. İslam Birliği oluştuğunda çakallar saldırmadan önce bir kez daha düşünmek zorunda kalacak. Peki İslam Birliği nasıl oluşacak? İslam Konferansı Örgütü denilen, işlevsiz kuruluş ya da her an birbirine düşmeye hazır Arap Ligi, bu birliği sağlamaktan çok uzaklar.
İşte Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan’ın tam da bu birliği sağlamak için harekete geçtiği dönemeçte, İslam coğrafyasına tarihin en büyük haçlı çomaklarından biri sokuldu. Koskoca İslam aleminde el ele verecek Türkiye-Arabistan ve Katar kaldı.
Son bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum. Katolik Dünyasının ruhani lideri Papa Francis ile Ortadoks dünyasının lideri Patrik Kirill, bin yıl sonra 12 Şubatta Küba’da bir araya geldi. Ortodoks ve Katolik kiliseleri 1054’te kiliselerin ayrılmasının ardından ilk kez buluşuyorlar. Bir başka deyişle Katolik ABD ve Ortodoks Rusya’nın kiliseleri de el ele vermiş oluyor. Acaba kime ve neye karşı? İslam dünyasında ise siyasi birlik bir yana dini birliği sağlayacak bir “Halife” bile yok.

18.02.2016 18:16:20

By Usta

“Seni çok seviyorum ama sana anlatamıyorum.”