Per. Mar 28th, 2024

Filistin, Irak, Sudan, Libya ve sırasını bekleyen onlarca Müslüman ülke, Batılı güçler tarafından bir bir tarumar ediliyor. Yüzyılın başında Osmanlı toprağı olan bu coğrafyalar, şimdilerde kan ve gözyaşıyla yoğruluyor. Oysa ne Mısır’ın ne Libya’nın ne de Irak’ın tarihi Türkiye’nin tarihinden ayrı.

Filistin, Irak, Sudan, Libya ve sırasını bekleyen onlarca Müslüman ülke, Batılı güçler tarafından bir bir tarumar ediliyor. Yüzyılın başında Osmanlı toprağı olan bu coğrafyalar, şimdilerde kan ve gözyaşıyla yoğruluyor. Oysa ne Mısır’ın ne Libya’nın ne de Irak’ın tarihi Türkiye’nin tarihinden ayrı. Koalisyon güçleri tarafından bombalanan Trablusgarp ve Bingazi, daha düne kadar Osmanlı subaylarının Arap milisleri örgütleyerek İtalyanlara karşı, destansı bir mücadelenin verildiği topraklar olarak biliniyor. Libya’ya yapılan saldırılar bir gerçeği yeniden hatırlattı. Trablusgarp, Bingazi, Bağdat, Kahire bizim için Paris ya da Londra değil. Uzmanlarda bu coğrafyaların Türkiye’nin bir parçası olduğu görüşünde hem fikir.

Amaç coğrafyayı dönüştürmek

Uluslararası İlişkiler Stratejik Analizler Merkezi (TÜRKSAM) Başkanı Sinan Ogan yaşanan son saldırılarla ilgili olarak “Emperyal güçlerin bomba yağdırdığı coğrafya aslında bizim bir parçamız. Bombalanan bizim tarihimiz. Bizim coğrafyamız. Bizim geçmişimiz. Bunu çok iyi anlamamız gerekiyor. Batı yeni bir dünya düzeni kurmaya çalışıyor. Bunun ne önemli sebebi de İsrail’in güvenliği. Onlarda biliyor ki İsrail’e karşı büyüyen bir nefret var bunun önünü alamazlarsa İsrail’in varlığı tehlikeye girecek. Amaç ılımlı İslam projesiyle birlikte, liberal iktidarlarla coğrafyayı dönüştürmek. Ne yazık ki biz bakiyemiz olan bu coğrafyalarda yaşananlara uzaktan izlemek zorunda kalıyoruz.” ifadelerini kullandı.

O coğrafya bizim için çok şey ifade ediyor

Türkiye’nin uzun yıllar bölgeyle yakın ilişki içinde olduğunu, daha sonra kurulan yeni cumhuriyetle birlikte bölgeyle olan ilişkilerin zayıfladığının altını çizen Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Çiğdem Naz da, bu durumun yavaş yavaş kırılması gerektiğini söyledi. Naz “Son yıllarda Orta Doğu ve Afrika coğrafyasıyla, kültürel, dini, ve ortak aidiyetler üzerinden yeni bir konum oluşturulmak isteniyor. Eskiden daha mesafeli olduğumuz ülkelerle bugün daha yakın temas içindeyiz. Yıllarca bölgemizde yaşanan değişimlere uzak kaldık. Artık bunun değişmesi gerekiyor. O coğrafyalar bizim için çok şey ifade ediyor.” şeklinde konuştu.

Sömürgecilik ve soğuk savaş bizi bu coğrafyadan ayırdı

Uluslarası İlişkiler uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı’da Türkiye’nin artık bölgede yaşananlara kayıtsız kalamayacağını dillendirenlerden. Türkiye’nin tarihi geçmişinin artık buna izin vermeyeceğini ifade eden Bağcı “Türkiye bu coğrafyaları yeniden keşfediyor. Bu coğrafyalar Türkiye’nin en fazla etkin olduğu ve olacağı coğrafyalar, ve buralar Türkiye’nin bir parçası. Yakın zaman kadar öyleydi. Sömürgecilik ve soğuk savaş bizi bu coğrafyalardan ayırdı. Ama şimdi önümüzde yeni fırsatlar. Yeniden bu coğrafyalarla ilişkilerimizi geliştirmeli ve aradaki engelleri kaldırmalıyız. “dedi.

O coğrafyalara atılan bombalar bize atılmış sayılır

Uluslar arası İlişkiler ve Orta Doğu uzmanı gazetemiz yazarı Mustafa Özcan da Arap ülkeleri ile Türkiye arasında bir kopukluk olduğunu belirterek,  bunun temelinde, var olan rejimlerin birbirlerine olan bakış açıları olduğunu dile getirdi. Halklar arasında herhangi bir sorun olmadığının altını çizen Özcan “Türkiye olarak Arap dünyasına çok fazla ilgi göstermiyoruz. Örneğin gazete ve televizyonlarımız çok az bir istisna dışında, Arap ülkelerinde temsilci bulundurmuyorlar. Bu ülkelerde yaşanan gelişmeleri hep üçüncü bir gözden öğreniyoruz. Oralarda neler yaşandığından bi haberiz çünkü ilgi göstermiyoruz. Trablusgarp, Bingazi, Bağdat, Kahire bizim için Paris ya da Londra değil. Çok farklı anlamlar içeriyorlar. O coğrafyaların tarihi bizim tarihimiz. O coğrafyalara atılan bombaları bize de atılmış sayabiliriz. Buna rağmen İslam ülkelerinin birbirleri arasındaki ticaret hacmi diğer ülkelerle yaptıkları ticaret hacminden çok düşük. Bunun artık aşılması gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Kana doymuyorlar

Afganistan’da  2010 yılı içerisinde en az 2 bin 400 sivilin hayatını kaybetti. 3 bin 270 sivil de yaralandı. 2010 yılı içinde Irak’ta ise 3 bin 976 sivil hayatını kaybettiği belirtiliyor. Libya’da da uluslararası güçler tarafından başlatılan bombardımanlarda ölü sayısı 500’e dayandı.

Uluslararası güçler Bosna’da bir günde 8 bin kişinin Sırplar tarafından katledilmesine göz yumarken, Sudan’da yaşanan iç savaşta 400 bin kişinin hayatını kaybetmesine de seyirci kalmışlar ve Sudan’ı ikiye bölmüşlerdi. İsrail ise 1948 yılından bugüne Filistin’de sivilleri katletmeye, aralıksız devam ediyor. Batılı ülkelerin göz yumup destek verdiği katliamlarda öldürülen Müslümanların sayısı milyonlarla ifade ediliyor.

By Usta

<<- Kızlar Baklavalı erkekleri sever diye duyduktan sonra elinde baklava tepsisiyle gezen