Sedef Adası’nın incisi
Topu topu 80-100 civarında ev var. Görevli polis memuru sayısı bir. Burada olay çıkmıyor, hırsızlık olmuyor. Küçücük meydanı ve plajıyla İstanbul’un kıyısında gizli bir cennet olan Sedef Adası’nın en gözde yeri Port Sedef restoran
Martı çığlıkları, ada vapurunun siren sesi, denizden gelen meltem… Önde Marmara Denizi… Arkada orman… İnsan, bu adada “Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış’tan” şarkısının sözlerini değiştirmek istiyor: “Bir tatlı huzur almaya geldik Sedef Adası’ndan”.
Sedef Adası Prens Adaları’nın en küçüğü. En sessizi. En yeşili, en bozulmamışı. Adalar arasında denizi en temiz olanı.
Adanın iskanı 1950’lerden bu yana özel mülk olarak geliştiği için her yerine girilemiyor (Neredeyse dörtte üçüne). Adada 80-100 civarında ev var ama hepsinde yaşanmıyor. Görevli polis memuru sayısı ise sadece bir. Burada olay çıkmıyor, hırsızlık olmuyor.
Adanın, ziyaretçilere açık olan bölümünde küçücük bir meydan, bir bakkal, plaj ve adanın tek yemek yenecek yeri Port Sedef adlı restoran bulunuyor.
Lavanta ve deniz kokusu
Sedef Adası’nda 1960’larda Hümeyra’nın annesi Malike hanımın işlettiği restoran dönemin en popüler mekanlarındanmış. Restoran seneler içinde birkaç kez el değiştirmiş. Adanın şimdiki yeme-içme mekanı Port Sedef, Zazie’nin sahipleri Hünal ve Birinci aileleri ile Muhittin Ülkü’nün ortak projesi. Ülkü, Port Sedef’in açılış hikayesini şöyle anlatıyor: “Ortağım Atilla Hünal’ın adada evi var. Adanın kafesini işleten hanım ölünce adanın sahibi Esra Bereket adada bir restoran açmamızı teklif etti.”
Port Sedef’in açılışı da Atilla Hünal’ın oğlu, “Issız Adam” Cemal Hünal’ın kardeşi, Kerem Hünal’ın düğün davetiyle yapılmış.
Mekanı ortaklardan Atilla Hünal’ın karısı mimar Vicki Hünal yapmış. Dekorasyonda ahşaba ağırlık vermiş. Hünal, şemsiyeler ve sandalyeler için vanilya rengini seçmiş. Bar ve şömine için ise beyazı. Hünal Port Sedef’i lavanta, biberiye ve papatyalarla donatmış.
Martılar yemek çalıyor
Port Sedef’in mönüsünde karpuz gaspacho da var deniz mahsüllü linguine de, teriyaki somon da kebap da. Fiyatlar 7 ile 36 TL arasında değişiyor.
Sedef Adası’nın martıları pek arsız, her daim aç. Elinizle besleyebiliyorsunuz. “Ben besleyemem, korkarım” diyorsanız, merak etmeyin masanızdan yemek yürütmeyi de çok iyi beceriyorlar. Müşterilerin masasından karides, börek, Allah ne verdiyse çalıyorlar.
Port Sedef haftanın yedi günü 09.00-01.00 saatleri arasında açık. Özellikle hafta sonu rezervasyon yaptırmak şart. Erken saatlerde gelip Port Sedef’in 10-15 kişilik “mini plajından” denize girmek için yer kapabilirsiniz.
Fethi Ahmet Paşa adayı balık tutmak için aldı
Adada yetişen sedef otundan ötürü ada Sedef adını almış. Eskiden tavşanı bol olduğu için Tavşan Adası adı da kullanılmış.
Sedef Adası’nın tarihi sekizinci yüzyıla kadar uzanıyor. Önceleri martıların yuvası olan ada diğer İstanbul adalarında olduğu gibi Bizans döneminde sürgün yeri olarak kullanılıyordu. Osmanlı döneminde ise uzun süre bakımsız kaldı. Adanın Fethi Ahmet Paşa’nın eline geçmesiyle ilgili bazı kaynaklarda 1850’de Sultan Abdülmecid tarafından damadı Fethi Ahmet Paşa’ya hediye edildiği yazıyor. Adanın şu anki sahibi, aynı aileye mensup Esra Bereket ise bir röportajında “Dedem Fethi Ahmet Paşa dört bin lira karşılığında, adayı sırf balık tutmak için satın aldı” diyor.
Paşanın diktiği ağaçlar I. Dünya Savaşı sırasında kesildi.
1956’da Fethi Ahmet Paşa’nın soyundan olan, Şehsuvar Menemencioğlu ve kardeşi Reyan Şehsuvaroğlu çoraklaşmış adayı ağaçlandırmak ve iskan alanı haline getirmek için çalışmaya başladılar. Aile adaya binlerce ağaç dikti. Konutlar inşa ettirdi. Evlerin, ailenin yakın çevresi, arkadaşları tarafından satın alınmasına özen gösterildi. Adanın bugünkü sahipleri Reyan Şehsuvaroğlu’nun çocukları Esra Bereket ve kardeşi Mehmet Birgen.
Nasıl gidilir?
Adaya varmak zahmetli görünebilir ama buna değiyor. Sedef Adası’na Bostancı’dan vapur kalkıyor. Vapur Heybeliada ve Büyükada’dan sonra bir saatte Sedef Adası’na varıyor. Kabataş’tan Büyükada’ya kalkan vapurla da önce Büyükada’ya geçtikten sonra Port Sedef’in motoruyla Sedef Adası’na gelebiliyorsunuz. (www.ido.com.tr)
ELİF BERKÖZ ÜNYAY