AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, ”(CHP’nin) bütün yaptıkları, söylemleri bir sosyal faşizm. Sosyal faşistliğin tanımı neyse her gün bunun yeni bir türevini, yeni bir siyasetini icat edip, hem Türk siyasetinin önüne koyuyorlar hem de bunu yurt dışına taşımaya çalışıyorlar” dedi.
Çelik, partisinin Adana’nın Yüreğir İlçe Teşkilatı Danışma Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, CHP’nin kendisine ”sosyal demokrat” dediğini, ”ancak, halk arasında nifak çıkarmak için ellerinden geleni yaptığını, halkı küçümseyen her işin altına imza attığını” söyledi.
Türkiye’de bazı kesimlerin ”hayat tarzı korkusu var” diye bağırdığını ifade eden Çelik, ”Ancak bunların, geçmişte inançları ve hayat tarzları gereği üniversitelere başörtüsüyle giremeyen kızların karşısında nasıl suskun olduklarını biliyorsunuz.
Bunlar burada nifak çıkarma kabiliyetleriyle yetinmiyorlar, artık küresel düzeyde nifak çıkarmaya soyunuyorlar. En son bunların bir milletvekili çıktı, Arap kadınlarını küçümseyen, başka ülkelerin insanlarını küçümseyen ifadeler kullandı. Yine genel başkanlarından bir ses yok” diye konuştu.
CHP’nin, söz konusu ”halk arasında nifak ve fitne oluşturma çabaları” ve ”nefret suçları”nı sistematik olarak işlediğini ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
”Peki biz bunların sosyal demokrat olduğuna nasıl inanacağız? Çünkü bütün yaptıkları, söylemleri bir sosyal faşizm. Sosyal faşistliğin tanımı neyse her gün bunun yeni bir türevini, yeni bir siyasetini icat edip, hem Türk siyasetinin önüne koyuyorlar hem de bunu yurt dışına taşımaya çalışıyorlar.
Sen sosyal demokratlığın gereğinin tam zıddını yaparsan, sosyal faşistliğin tam icabını yerine getiren arkadaşlarına da gereğini söylemezsen o zaman ben senin nerene cumhuriyetçi, nerene halkçı diyeceğim? Önce kendisini sorgulayacak, önce kendisiyle hesaplaşacak.”
Çelik, Türkiye’nin 2023 vizyonunu ve Cumhuriyetin 100. yılını konuştuklarını belirterek, ”Ama bunlar gerici bir parti oldukları için sürekli olarak yapılanları, bizim geride bıraktıklarımızı eleştirmekle ya da geçirdiğimiz kanunları gerici bir siyasi parti üslubuyla sürekli olarak mahkemelere taşımakla uğraşıyorlar” diye konuştu.
Geçmişte ”irtica” denilerek, birtakım paranoyalar üretildiğini ve baskı ortamları oluşturulup, milletin elinden hak ve özgürlüklerinin alındığını ifade eden Çelik, şunları söyledi:
”Şimdi bu başka bir etiket adı altında yapılıyor. Şimdi buna, ‘hayat tarzları baskı altında’, ‘korku imparatorluğu oluşturuyorlar’, ‘sivil diktatörlük’ diyorlar. Başkanlık sistemi tartışılıyor.
Kılıçdaroğlu, ‘senin genel başkanının yetkileri başkanlık sistemindeki başkanlardan daha fazla’ diyor. Başbakanın yetkileri daha fazlaysa o zaman niye başkanlık sistemine karşı çıkıyorsun? Yani tam bir mantık çelişkisi içerisinde.
Korku imparatorluğundan bahsediyor. 27 Mayıs darbesinin getirdiği korku imparatorluğuna ideolojik olarak yardım ve yataklık eden CHP’dir.
CHP’nin bugünkü kurmaylarının ve ondan önceki kurmaylarının, 12 Eylül darbesi ve ardından 28 Şubat postmodern darbe süreci karşısında demokratik bir meşruiyet çerçevesinde tavır alan söylemi, beyanı ya da tutumunu hatırlıyor musunuz?
İçlerinde 12 Eylülde yargılananlar olmasına rağmen, daha sonra aynı insanlar, postmodern darbe sürecinde bu darbelere destek verdiler. Bugün de ‘sivil diktatörlük, korku imparatorluğu, hayat tarzlarımız baskı altında’ diyerek, demokratik meşruiyet sistemine bir sis bombası atıyorlar.
Vatandaşın kafasını karıştırmak, göz gözü görmeyen bir ortam oluşturmak için bu kavramlarla kafa karıştırmaya çalışıyorlar.”
”BUNLARINKİ MİLLETSİZ BİR MİLLİYETÇİLİK”
Çelik, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Başbakan Erdoğan’ın Lübnan’daki hükümet krizi ve dünyanın çeşitli meselelerine müdahil olmasıyla ilgili eleştirilerde bulunduğunu ifade ederek, ”Şimdi güya bunlar milliyetçi.
Bu ilgilendiğimiz bölgeler bize çok uzak değil. 100 yıl evvel iç içe yaşadığımız bölgeler. Türkiye bugün Lübnan’daki hükümet krizine müdahil olabiliyorsa ve bütün taraflar Türkiye’nin bu kolaylaştırıcı etkisine olumlu yaklaşıyorsa, Türkiye’nin Gürcistan-Rusya savaşında arabulucu olmasına olumlu yaklaşılıyorsa, Bosna ve Sırbistan arasındaki meseleye olumlu yaklaşmasına iyi bakıyorlarsa bu gurur duyulması gereken bir meseledir” dedi.
Bu durumla gurur duyulması için, önce bir vizyona sahip olunması gerektiğini vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Bu vizyon da önce bir bölge vizyonudur, arkasından da bir küresel vizyondur. Eğer buna sahip olmazsanız bunun ne manaya geldiğini anlayamazsınız. O zaman Lübnan ve Irak’taki hükümet tartışmalarında Türkiye’nin yardımcı olmak üzere davet edilmesinin ne kadar kıymetli bir şey olduğunu da anlayamazsınız.
Çünkü anlayamadığınız şudur; eğer Bakü, Bağdat, Bosna tehlikeye girerse Diyarbakır, Ankara ve İstanbul da tehlikeye girer. Ama Bosna’da, Beyrut’ta, Bağdat’ta istikrar olursa Diyarbakır’da, Ankara’da, İstanbul’da da istikrar olur. Bizim vizyonumuz bu temelde bir vizyon.
Ama bunlar güya milliyetçi. Her zaman söylüyorum, bunlarınki milletsiz bir milliyetçilik. Bunların milliyetçiliğinde millet yoktur, ulusalcıdır. Ulusalcılıkla milliyetçiliği birbirine karıştırmamak lazım. O yüzden bu milletin tarihsel vizyonundan yoksun konuşmalar yapıyorlar.”
Daha sonra toplantıya basına kapalı devam edildi.
AA