AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik hem dış politikayı hem de yaptırımlarla ilgili CHP’nin dünkü açıklamasını değerlendirdi. CHP’ye yüklenen Çelik, “Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin Baas Partisi’dir” dedi.
Hüseyin Çelik‘in yaptığı açıklama şöyle;
"Biz halkımızın hislerine tercüman olan bir partiyiz, gündemimizde ki dünkü konular İsrail meselesiydi, İsrail’le geldiğimiz nokta ile ilgili olarak geriye gidelim. Davos’ta ki One Minute meselesini hepimiz biliyoruz, ilişkiler sonra normal seyretti ama Mavi Marmara olayıyla ilgili İsrail son derece kötü bir sınav verdi. Vatandaşlarımız İsrail tarafından hunharca katledildi bu hazmedilecek bir olay değildi, buna vatandaşımız, sokağımız, STK’larımız gereken tepkiyi gösterdi. Bizde gösterdik ve özür dilenmesi, hayatını kaybedenlerin yakınlarını tazminat ödenmesi talebinde bulunduk. Ban Ki Moon açıklama yaptı uluslararası sularda böyle birşeyin yanlış olduğunu söyledi ve İsrail’i suçlu buldu. BM İnsan Hakları Konseyi aynı kararı verdi fakat son olarak Palmer raporuyla birlikte İsrail’in yaptığı saldırı adeta meşrulaştırılmaya çalışıldı"
Türkiye’de ki Baas partisi de CHP’dir
"Kamuoyunda İsrail’le köprüler atıldı şeklinde haberler çıktı aslında tamamen irtibatımız kesilmiş değil, büyükelçiliğimiz açıktır, İsrail’in Ankara‘da açıktır ancak ilişkiler 2. katip seviyesine düşürülmüştür. İsrail’in özür dilmesi ve tazminat ödemesi halinde ilişkiler eskisi gibi devam edecektir. Bunların hepsi kamuoyu gözü önünde ceyran eden olaylardır ancak bizi üzen, yaralayan şey şudur. Uluslararası meselelerde iç politik hesaplar bir kenara bırakılır, kendi aranızda çekişebilirsiniz, ihtilafa düşebilirsiniz bu tabiatın gereğidir. Eskiden antik çağlarda bile ilkel kabileler didişirler ama dış bir saldırı olduğu zaman bütün kabilelelerin bir meselesi çıktığı zaman iç çatışmaları biter ve o müşterek olan saldırının geldiği yere doğru yönelirler. Bizim muhalefetimiz malesef bu konuda da kötü bir sınav vermiştir, muhalefet bu meselede de sınıfta kalmıştır. Sayın Davutoğlu Beşar Esad’la görüşme sırasındayken Suriye’de ki eziyetin bitmesi istenilirken sayın Kılıçdaroğlu ‘Ne yani sabrımız taştı diyor Başbakan, bu Suriye’nin iç meselesidir’ diyerek kendi elimizi güçlendirmek yerine bir Baas rejimini savunma refleksine girmiştir. CHP ile Arap ülkeleri içinde baskı rejiminin arasında yakınlık vardır Türkiye’de ki Baas partisi de CHP’dir. Hepsinin partisinin adı Baas olması gerekmiyor bu kafa meselesi, bu değişimi biz destekliyoruz ve halkın kendi yönetimini oluşturması bizim arzumuzdur. Arap Baharı’nı desteklememiz budur, bunun İsrail’le de ilişkisi vardır Arap halkları demokratikleştikçe İsrail’in işi daha çok zorlaşacaktır."
Benim bitişiğimde ki komşum kendi evini yakma hakkına sahip değildir
"İsrail bu değişimden de ürkmektedir, Hüsnü Mübarek’in yönettiği bir Mısır İsrail’in işine de geliyordu, dolayısıyla biz bir taraftan bunu desteklerken bizim anamuhalefet liderimiz sanane diyebiliyor. Benim bitişiğimde ki komşum kendi evini yakma hakkına sahip değildir o evini yakarsa benimde evim yanar, benim evime de sıçrar. Gaziantep‘te bir cami var Türkiye’de cami, minaresi Suriye’de. Orada yaşayan bizim vatandaşlarımızın akrabası olan binlerce vatandaş var dolayısıyla Suriye’de olup bitenler bizi ilgilendirmez diyemeyiz. Bu tek parti dönemi içe kapanma politikasına uyabilir ama etnik politikaya sahip olan AK Parti’ye göre bu değildir. Biz sıfır sorunlu dış politika derken kötü birşey mi söyledik? Sorun yaşayalım, sorunlarımız devam etsin mi dedik, asırlar boyunca devam eden sorunları bir anda kaldıramazsınız, asırların, on yılların getirdiği şeyleri bir anda yok edemezsiniz. Dolayısıyla biz bunun üstüne üstüne gideceğiz her petrolden sondaj çıkmaz, biz bulana kadar huzuru devam edeceğiz."
Popülizmin karşılığı Türkçe olarak CHP’dir
"Bütün bunlar yapılırken anamuhalefet lideri hükümetimizi suçluyor, biz kendi sokağımıza yönelik bile popülizm yapmıyoruz seçimlere gittik, popülizm anlamına gelebilecek bir uygulamayı vicdanı olanlar çıkıp söyleyebilir mi? Yok böyle birşey, popülizmin ne olduğunu biz iyi biliriz ingilizce de popülizmin karşılığı Türkçe olarak CHP’dir. Başbakan ödülü iade etsin diyorsunuz, biz İsrail’in politikalarına itiraz ediyoruz, İsrail’in yaptıklarını eleştiren gazeteciden tutun normal insanlara kadar bir sürü insan var. Biz İsrail hükümetiyle sorunumuz var diye bütün Yahudileri düşman gören faşist zihniyet bize göre değildir, başta Türkiye’de olan Yahudi vatandaşlarımız olmak üzere yeryüzünde yaşayan bütün yahudilerle Türkiye’nin sorunu yoktur. Bizim sıkıntımız İsrail hükümetinin yaptığı zulümlerdir ve yıllar yılı İsrail’in uyguladığı ve başına buyruk, şımarık uygulaması gören politikalardır. Bunları eleştirmeye, bunların üstüne gitmeye devam edeceğiz onun için AK Parti toptancı olarak bir ırkı, bir faliyeti ifade etmez. Bütün ırkçılar toptancıdır, toptan itham ederler, toptan iyi, kötü kabul ederler. Biz böyle bir zihniyet değiliz, milliyetçiyiz diyorsunuz sizin 9 vatandaşınız katledilecek ve siz bunu sineye çekeceksiniz bunun neresi milliyetçilik, neresi vatanperverlik?"
Biz Mavi Marmara‘yı sinemize çekmiyoruz
"Amerika’ya aynı şeyler oldu Amerika bunu sineye çekti bugün Amerika’da İsrail, Türkiye aleyhine faaliyet gösteren yahudilerde var tersini yapanlarda var. Amerikalılar bu saldırıyı sineye çekebilir, biz Mavi Marmara‘yı sinemize çekmiyoruz, bir başka çelişki de, bir taraftan İsrail’le Türkiye çekişmesi yapılıyor bir yandan füze kalkanı İsrail’i korumak içinmiş. İsrail’e BM bir çok zaman İsrail’in aleyhine kararlar vermiştir fakat bu vetolara takılmıştır. NATO’nun İsrail’i korumak gibi bir zorunluluğu yoktur, bu proje NATO projesidir. Türkiye’nin tezleri de Lizbon zirvesinde kabul edilmiştir. Bu sistemin şu veya bu ülkeyi koruma, yada saldırma amaçlı olmadığı kabul edilmiştir. Türkiye’nin tezi, Türkiye’nin iddiaları kabul edilmiştir, NATO ülkeleri arasında bunlar yapılmıştır ve radar sistemi kurulmuştur. Sanki Türkiye NATO’ya ilk defa girdi Türkiye’nin NATO’da yüzlerce tesisi var ve Türkiye NATO’da olduğu sürece benzerleri olmaya devam edecektir. Radar sistemi gelecek ama bu radarlara da ateş edebilirler diyorlar, size saldırmak isteyenler oraya saldırabilir, Saddam’ın vurmak istediği yıllarca önceden konuşulmadı mı? Hep yazılıp çizilen şeyler, eğer bir askeri merkeziniz varsa size saldırmaya niyetlenen güçlerin hedefleri zaten bunlardır onun için Türkiye’de bu savunma sisteminin radar kısmı Türkiye’ye gelecektir ve Türkiye’nin tezlerinin kabulünden sonra bunlar gerçekleşiyor."
"Türkiye Lahey’e gidiyor, bu hukuki prosedür çalışılıyor, Lahey adalet divanı İsrail tarafı da değil. Müracatımızı yapacağız, netice itirabiyle İsrail ile aramızda ki mesele bir uluslararası meseledir, muhalefet partimiz de diğer partilerde bizi eleştirebilirler ama Türkiye’yi haksız çıkaracak şekilde eleştiriler yanlıştır. Baas partisi rejimini yüzde 15’lik bir birim oluşturuyor Suriye’de acaba Kılıçdaroğlu ayrım yaparak mı oraya o gözle bakıyor? Bu daha kötü birşeydir…"
"Sayın Başbakanımız Mısır, Tunus ve Libya’yı da kapsayan bir seyahate çıkıyor, buralarda sıkıntılar var ve bu ülkeler bizim kardeş ülkelerimiz Türkiye Somali’ye en büyük desteği veren ülke olmuşsa, sayın Başbakan ne yapıyorsa önce bunu eleştiriyor ama sonra kendisi yapmaya çalışıyor. Somali’ye gideceğim dedi baktık Kenya’ya gitmiş, Kenya’nın işgal ettiği eski Somali topraklarına gitti Somali’ye gittiğini sandı, biraz aradan sonra da yine ben Tunus, Mısır, Libya’ya gidiyorum derse şaşırmayın. Bizim duygularımız aklımızın emrindedir, Sayın Başbakan Davos’ta One Minute dediği zaman, CHP yöneticileri eyvah, bittik dediler. Başbakan o gündür, bugündür gitmedi, Davos’u Türkiye’de yapalım dediler gelip işte dış politika budur ama siz akışına bırakırsanız su, sel, sizi alıp götürür."
"Türkiye’de son zamanlarda medyanın karar verdiği, mahkum, mazlum ilan ettiği bir çok dava var Türkiye’de. Eğer medya bu işi yapacaksa mahkemeler ne işi yapacak? Bu Ergenekon davası içinde böyledir, Deniz Feneri davası içinde böyledir, mahkeme yazıp çizemez mi? Bunun sınırı ve ölçüleri vardır, Deniz Feneri davası var şuanda mahkemelerde görülüyor. Soruşturma esnasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı savcıların yerinin değiştirilmesini öneriyor, Türkiye’de ilk defa bu oldu deniliyor misal 2010’da Balyoz davasına bakan savcılar değiştirildi, üstelik bir soruşturma işin içinde yokken bugün kıyamet koparan bazı basın, yayın organları ses çıkarmadılar bugün bağırmaya başladılar. Savcılar değiştirilince birşey olmuyor bu normalde, Deniz Feneri savcıları hakkında şikayet var, inceleme ve soruşturma onayı verilmiş Bakan’la ilgili kızılca kıyamet kopuyor bu etik mi? Medya üzerinden yürüyen bir davanın sağlıklı olmayacağını düşünüyoruz, medya gerçeğin peşine düşeceği yerde kendinin inandığı olaya girerse bunun adı habercilik, gazetecilik olmaz."
"TÜBA’nın yapılandırılması için KHK’da bir karar yayınlandı, burada da müdahele edildiği yönünde iddialar var. TÜBA, 70 kişilik bir üye sayısı olan TÜBA maddi imkanları sınırlı olan bir TÜBA, bu sayı 150’ye çıkartılıyor, yeni enstütüler kurulma yetkisi veriliyor ve genç bilim adamlarından oluşturulan bir ekip kurulması kararı veriliyor TÜBA büyük bir bilimsel organizasyon haline getiriliyor, 50’si YÖK, 50’si Bakanlar Kurulu, 50’si de kazananlar olarak seçiliyor, Bakanlar Kurulu seçerse yanlış olur diyorlar, Bakanlar Kurulu atama yaptığı zaman herhalde kasaplardan, manavlardan oluşan bir grup atama yapmayacak herhalde. Benzeri dünyada ki kuruluşlara bakıldığı zaman buna benzer şeyleri görüyoruz, Almanya‘da rektörleri Milli Eğitim Bakanı atıyor tek başına, Almanya‘da bu olunca bilim felan ortadan kalkmıyor, kalkınmış ülkelerde ki uygulamalara bakalım ve eleştiriyorsak ülkemizde olanları öyle eleştirelim."