Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni yasama yılının açılışında milletvekillerine hitap etti. Abdullah Gül, yeni anayasadan terörle mücadeleye kadar birçok konuda mesajlar verdi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül‘ün konuşmasından satır başları şöyle;
"12 Haziran 2011 seçimlerinde ilk kez veya yeniden seçilen tüm milletvekillerimizi tebrik ediyor, yeni yasama yılımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bugüne kadar yaptığım bütün konuşmalarda TBMM’nin anlamı ve önemi üzerinde durdum. Bugüne kadar sergilenen çabalara sahip çıkmamızı, hemde özgüvenle yaklaşmamızı sağlayan değerlerimiz vardır. Burada çatısı altında bulunduğumuz TBMM, milletin kayıtsız, şartsız egemenliğini temsil eden en yetkili kurumdur, devlet olarak kuruluşumuzun kaynağıdır, demokrasimizin ocağı, istiklalimizin kaynağıdır Geçen yıl Meclis’in açılışında bu kürsüden yaptığım konuşmada demokrasimizin katılımcı bir dille işlemesi gerektiğini belirtmiştim, milletimiz seçimlerde katılım göstererek Meclis’in işlemesine katılım sağlamıştır"
Talep ve itirazın yeri Meclis’tir
Cumhurbaşkanı olarak benim görevim, halkımızın her verdiği oyun yerine getirilmesi çağrısında bulunmaktır. Talep ve itirazın yeri Meclis’tir, buraya geldikten sonra her milletvekili ortak geleceğimiz, sorunlarımız ve umutlarımız adına kendi tezlerini ortaya koyacaktır. 13 Haziran sabahı ile birlikte Türkiye‘nin en önemli gündem maddesi yeni bir Anayasa’dır, herkes yürürlükte ki Anayasa’nın isteklerimize cevap verememesinden rahatsızdır, bu nedenle temsil gücü, meşruiyeti yüksek, sorumluluğu çok olan bu Meclis’ten halkımızın beklentiside büyüktür. Siz değerli milletvekillerimize özlem duyduğunuz bir Anayasa yapmak için milletimiz görev vermiştir, bu süreç korku, endişe ve kısır kavgalarla tekemmül ettirilecek bir süreç değildir. Herşeyden önce 200 yılı aşkın bir Anayasa süresi tecrübemiz vardır. Yeni Anayasa süresi için özgüven duymamız için çok sebep var. Yüce Meclisimiz Kurtuluş Savaşımızın yapıldığı dönemde dahi yeni bir Anayasa yapmaya teşvik edilmiştir. 1982 Anayasa’sı da son zamanda yapılan reformlara rağmen iç sistematiğini kaybetmiş ve dar gelmeye başlamıştır. Bu özgüvenle hazırlanacak yeni Anayasa’da vizyon ve yazıdan öte önemli konular vardır.
Yeni Anayasa hiçbir özel fikrin mührünü taşımamalıdır
Netice olarak yeni Anayasamız Türk demokrasisinin hasretini çektiği tüm herşeyi içinde barındırmalıdır, dönemlerden, kişilerden bağımsız Anayasa demokratik bir gidişattır. Yeni Anayasa’nın yapılma sürecide önemlidir, çünkü esas kadar usülde mühimdir. Yeni Anayasa hiçbir özel fikrin mührünü taşımamalıdır, Anayasa’da ki tek mühü milletimizin mührü olmalıdır. Demokrasiyi tüm kurum, teamül ile benimsersek ülkemizde gerçek bir sulhü yakalayabiliriz. Hukuk siyasi üstünlüğün bir aracıda değildir, insanları belli bir kalıba sokmanın mümkün olmadığı defalarca görülmüştür. Haksızlık ve adaletsizlik hukuk kılıfına sarılmamalıdır. Adalet talebinin karşılanması tüm kurumların tamamının ortak sorumluğudur. Yargı mercileri haksızlığa uğradığını düşünenlerin son kapısıdır. Yargının adaletli davranmadığı yönünde yaygın bir olgu oluşursa toplum bilincinde kapanmayacak bir yara açılır, şahsi duygular ve tercihler yargı kararlarını etkilememeli ve adaletsiz sonuçlara yol açmamalıdır.
Terör yok edilmesi gereken bir beladır
Günümüzde demokrasi olmadan güvenlik, güvenlik olmadan da gerçek bir demokrasiden bahsedilemez. Demokrasi terörle mücadelede yapılan en önemli değerimizdir, son dönemde artan terör eylemleri sadece güvenlik güçlerimize milli birlik ve beraberliğimize değil demokrasimize de kastetmektedir. Tüm milletimize şu mesajı açıkça vermek isterim, milletimizin temel bütünlüğü ve bölünmezliği tartışmaya açık olmayan ilkemizdir. Terörün hiç bir şekilde haklı bir sebebi olamaz, terör yok edilmesi gereken bir beladır. Terör, hiç bir davaya hizmet etmez ve edemez tam tersine bir dava teröre bulaştığı anda ne söylerse söylesin onunla mücadele edilmelidir, teröre karşı net bir tavır takınmayanlar en büyük zararı kendisine verir. Son dönemde bölücü terör örgütünün aralarında kadın ve çocuklarında bulunduğu saldırıları utanç vericidir, şehirlerin merkezinde hiç bir ayrım gözetmeden insanları hedef alan teröristlere karşı gelmek herşeyden önce bir namus borcudur. Devletimizi köşeye sıkıştırmaya çalışanları bertaraf etmek hepimizin görevidir, bu vesiyleyle vatanı, milleti uğruna hayatını kaybeden şehit ve gazilerimizi bir kez daha şükran ve minnetle anıyorum. Terör olmasaydı demokratik standartlarda da, çok daha iyi bir ekonomi de olan Türkiye‘de yaşıyor olacaktık. Tüm partilere uzlaşma, anlaşma ve itidal çağrısı yapıyorum.
Söz konusu krizlere rağmen Türk ekonomisi sağlam makrolar üzerine oturmaktadır
Bir ülkede istikrar başarı ve halkın mutluluğunun en önemli göstergesi o ülkenin demokratik performansıdır. 15 yıldır Gümrük Birliği’nin içinde olan Türkiye elbette ki uluslararası piyasalardan etkilenecektir. Dünya ekonomisi bugün yeni bir krizle karşı karşıyadır. 2009 yılı sonunda başlayan toparlanma malesef 2011 Mayıs ayından itibaren zayıflamış ve ülkeleri bir daralmaya sokmuştur. ABD ve Euro bölgesinin girdiği sıkıntılar söz konusu ülkelerin sıkıntılarını arttırmıştır. Söz konusu krizlere rağmen Türk ekonomisi sağlam makrolar üzerine oturmaktadır, kredi piyasaları işlevsel ve parasal faaliyetleri çalışan bir ekonomimiz var. Türkiye ekonomisi yüzde 9 ve 11’lerle istihdam oluşturan bir büyüme gerçekleştirmiştir. Sadece kişibaşına milli gelir bakımından gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı kapatmak için değil, bölgesel dengeyi oluşturmak içinde çok çalışmamız gerekmektedir. Söz konusu hedeflere ulaşmak için gerçekleştirmek zorunda olduğumuz büyüme oranları cari açık risklerini oluşturmaktadır. Döviz kuru tartışmaları çözümü geciktirmemeli, ülkemiz nihai üretim bazında son dönemde başarılar elde etmiştir. Geçtiğimiz 9, 10 yıl ekonomimizin onarım yılları oldu, bu altyapı ve özgüvenle büyümeyi gerçekleştirmek için bütün gayretlerimizi reformlara yoğunlaştırmalıyız.
21. Yüzyılın güç dengelerine göre rekabet edebilmemiz için ülkemizi bir bilgi ve ekonomi ülkesine dönüştürmekten başka çaremiz yoktur bunun yoluda öğretmenden geçer. Yeni yasama yılında kadın milletvekillerimizin de büyük katkısıyla kadına şiddet ve kızlarımızın eğitim sorunlarının ülke gündeminden çıkmasını temenni ediyorum.
Suriye yönetimine güvenimiz kalmamıştır
Dış politika açısından tarihi bir dönemden geçmekteyiz, ülkemizin anlayışları ile yaptığı siyasi ve askeri yaptırımlar gerçekten taktire şayandır. Suriye‘den tahliyeler ve NATO’da ki çalışmalarından dolayı tüm makamları kutluyorum. Libya halkının artık ideolojik ve kabile temelli bir çekişmeyi kenara bırakarak birlik olması temennimizdir. Son yıllarda Suriye‘nin bölgede ki gelişmeleri doğru tahmin etmekte geç kaldığını görüyoruz. Suriye devletine karşı politikaları samimi şekilde yürüttük, ülkede ne olursa olsun görüşmelerimize rağmen kardeş kanı akmaya devam etmektedir, Suriye yönetimine güvenimiz kalmamıştır. Türkiye ne olursa olsun Suriye halkının yanında olacaktır. Söz konusu çabalarımızla kardeş ve dost ülkelerin istikrar, adalet ve kalkınma süreçlerine katkıda bulunmalıyız. Bugünlerde bölgede Sunni, Şii ayrımı içinde büyük bir tehlikenin zuhur ettiğini görüyorum, bu tehlikeli sürece engel olunmalıdır. Buradan seslenmek istiyorum, İslam dünyasını 21. yüzyılın gerisine çevirecek bir sürece izin vermeyiniz.