İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 22 Kasım 2011’de yargılanmasına başlanacak olan Oda TV davası yeni bir tartışmayla gündemde.
İddianamede asıl suçlama olan ‘Ergenekon terör örgütü’ faaliyetlerine ilişkin iddialar görmezden gelinerek, dava dosyasındaki telefon konuşmaları tartışma konusu yapılıyor. Konu özünden uzaklaştırılıyor, çarpıtılıyor.
Yazı ve haberlere konu olan bu ses kayıtlarını iyi irdelemek gerekiyor. Bir kere ses kayıtlarına göre konuşan iki kişi var. Bunlardan biri her ne kadar davada yargılanan kişi değilse de, diğer kişi davanın sanığı. ‘Gazeteci’ kimliğini kullanarak terör örgütü faaliyeti içinde bulunduğu ileri sürülen kişinin, bu iddialarla ilgili mahkemenin kanaatini etkileyecek konuşmalarının dava dosyasına konulması normal.
Öte yandan Milliyet Gazetesi’nde Can Dündar, dava klasörlerine ilişkin yeni bir iddia ileri sürdü. Davanın 14 numaralı sanığı İklim Bayraktar (Ayfer Kaleli) ile Deniz Baykal‘ın telefon görüşmelerinin dava klasörlerinde olmadığını savundu. Dündar’ın 70 klasörü incelemediğini farz etsek bile en azından 134 sayfalık iddianameyi okuması beklenirdi. Çünkü Oda TV iddianamesinin 114’üncü sayfasında İklim Bayraktar’la ilgili bölümde iki adet ses kaydı var. 9 Şubat 2011 ve 21 Şubat 2011 tarihli iki ses kaydında Bayraktar ile Deniz Baykal telefonda görüşüyor.
Konuşmaların içeriği kamuoyunun malumu. Burada uzun uzun yazmanın anlamı yok. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, iddianamede Baykal-Bayraktar konuşmalarını da Ergenekon örgütünün Halk TV’yi ele geçirme planları yaptığı iddiasına dayanak yapıyor. ‘İklim Ayfer Kaleli’ olarak anılan iddianamede Bayraktar’la ilgili, "İklim Ayfer Kaleli’nin bu görüşmelerinde ısrarla D.B.’la buluşmak istediği anlaşılmaktadır." denilerek burada görüşmenin Halk TV’yle alakalı olduğu tezi ileri sürülüyor. Her iki telefon görüşmesinin detayları delil olarak iddianamede yer alıyor.
BELGELERİN HABER DEĞERİ YOK!
Tüm bu ses kayıtlarının değil dava dosyası, iddianamede bile bulunması ses kayıtları üzerinde Oda TV davasını yıpratmak isteyenlerin haklı olmadığını gözler önüne seriyor. Öte yandan, mahkeme heyeti iddianamedeki iddialarla bağlı. Buradaki iddiaları destekleyecek deliller de dava dosyasında. Dolayısıyla Soner Yalçın’la Oray Eğin’in arasında geçen konuşma her ne kadar Eğin açısından hukuki bir nitelik arz etmese de, Yalçın açısından ileri sürülen iddialarla ilgili. Örgütsel faaliyet iddialarını güçlendiren konuşmalar. Bu açıdan konuşmaların klasörlerde yer alması hukuken kaçınılmaz. Ancak iddianamede olduğu gibi, sanık olmayan kişilerin baş harfleri yazılabilirdi diye düşünülebilir.
Ayrıca ek klasörlerde sadece ses kayıtları da yok. Soruşturma kapsamında ele geçirilen belgeler ve bunlarla ilgili bilirkişi raporları da var. Ancak telefon tapeleri üzerinden manşet atanlar, köşe yazıları yazanlar söz konusu belge ve bilirkişi raporlarını nedense görmemeyi tercih ediyor.