Van’da meydana gelen, çok sayıda kişinin ölümüne, binlerce kişinin yaralanmasına, yüzlerce binanın yıkılmasına neden olan depremin ardından ilk dava açıldı.
VİDEO İÇİN TIKLAYIN
Vanlı Avukat Mustafa Aladağ, Erciş‘te depremde yıkılan bir binanın altında yaşamını yitiren Taner Akgün için maddi ve manevi tazminat davası açtıklarını söyledi. Avukat Aladağ, depremzedeleri ‘kader’ demeyip haklarını aramaları konusunda uyardı.
Van’da meydana gelen depremi yaşayan Van Barosu’na kayıtlı Avukat Mustafa Aladağ, geldiği Mersin‘de depremzedelere dava açmaları çağrısında bulundu. Konuya ilişkin İHA muhabirine açıklama yapan Avukat Aladağ, 23 Ekim 2011 ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde Van ve Erciş‘te meydana gelen depremlerde gerek yaşamını yitiren gerek sakat kalan gerekse sadece maddi zarara uğrayan kişilerin ilgili kurum ve kişiler aleyhine maddi ve manevi tazminat davaları açabileceklerini bildirdi. Bu konuda depremzedeleri uyaran
Aladağ, "Öncelikle herhangi bir binada, özellikle belediyelerin sorumluluk alanlarında bulunan binalarda yaşamını yitiren kişilerin yakınları ilgili belediye başkanlığına, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta olmak üzere ilgili devlet kurumları aleyhine, ayrıca binanın sahibine, binayı inşa eden müteahhide ve binanın inşaatında görev yapan inşaat mühendisi, şantiye şefi, proje sorumlusu gibi teknik personele karşı tüm tazminat istemlerini içerir şekilde dava açabilirler. Açılacak olan bu davalarda cismani
zarar dediğimiz, kişinin ölümü veya yaralanmasından kaynaklı davalar asliye hukuk mahkemelerinde, sadece mala gelen zararlara ilişkin olanlar müteahhide ve teknik sorumlulara karşı yöneltilecek olan kısımlar adli yargıda, idareye karşı kısımlar da idare mahkemelerinde dava konusu edilebilecektir. Bu konuda sadece mal zararına uğrayan kişilerin özellikle depremden sonraki 60 günlük süreye dikkat etmeleri gerekmektedir. Çünkü bazı Danıştay ve İdari Mahkeme kararlarında depremden sonraki 60 günlük süre
içerisinde ilgili kişilerin idareye başvurarak zararlarını talep etmeleri gerekmektedir. Ancak ölüm ve yaralanmalara ilişkin olanlar için böyle bir süre söz konusu değildir" dedi.
"VAN DEPREMİNE İLİŞKİN İLK DAVAYI AÇTIK"
Van depremine ilişkin ilk davayı, depremde 18 yaşındaki oğullarını kaybeden bir ailenin başvurusu üzerine açtıklarını belirten Avukat Aladağ, dava ile ilgili şu bilgileri verdi: "Taner Akgün adlı 18 yaşındaki bir eczacı çırağı, 23 Ekim’deki depremde Erciş ilçesinde AK Parti Van Milletvekili Fatih Çiftçi’nin amcası Hüseyin Çiftçi’ye ait bir mülkte bulunan internet kafeye girerken deprem meydana geliyor ve Taner Akgün ölüyor. Biz onun annesi, babası ve kardeşleri adına maddi ve manevi tazminat istemli
olarak gerek Hüseyin Çiftçi’ye gerekse Erciş Belediye Başkanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na karşı maddi ve manevi tazminat istemli davamızı açmış bulunmaktayız. Biz pilot dava açtığımız için rakamın bir önemi şu an bulunmamaktadır" diye konuştu.
Devletin deprem zararlarına karşı yasayla tanımlanmış zorunlu bir yükümlülüğü bulunmadığına işaret eden Aladağ, ancak depremden sonra zarara uğrayan kişilere yönelik olarak sosyal devlet olma ilkesi gereği belli bazı olanaklar getirmesinin mümkün olduğunu ifade etti. Örneğin, ‘depremde evi yıkılan herkese bir ev verilir’ gibi amir bir hükmün söz konusu olmadığını, bunun tamamen devletin takdirine kalmış bir durum olduğunu vurgulayan Aladağ, depremzedelere dava açarak haklarını aramaları çağrısında
bulundu. Aladağ, "Ben gerek depremi yaşamış birisi olarak gerekse her zaman bizim başımıza gelme olasılığı bulunan bir durum olması nedeniyle bütün vatandaşların ‘kadredir’ mantığı içerisinde davranmayıp ilgili kişi ve kurumlar aleyhine haklarını aramak üzere hukukçulara başvurmaları gerektiğini düşünmekteyim" ifadelerini kullandı.
DAVA AŞAMASINDA İZLENECEK YOL
Depremde maddi manevi zarar gören kişilerin dava açma aşamasında izleyecekleri yol konusunda da bilgi veren Aladağ, şunları söyledi: "Depremde ölmüş bir kişinin yakınlarının ilgili belediye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, resmi bir kurumsa o kuruma, özel bir apartmansa apartmanın sahibi, müteahhidi, teknik personeli aleyhine 1 yıl içerisinde tazminat davası açması gerekmektedir. Öte yandan, ölüm ve yaralama meydana gelmese bile yıllarca çalışıp bir ev alan kişi, devletin bunu denetlediğine olan inançla o
evi almış ama ev ortada yok, çünkü çökmüş. Müteahhidini bulamaz çünkü 10 yıl, 20 yıl önce yapılmış bina ya da 100 tane daire çökmüş, müteahhit bunu tazmin edemez. Bu tarz olaylarda bu kişilerin 60 günlük süreye dikkat ederek ilgili idareye başvurup zararlarının giderilmesini istemeleri gerekmektedir. Şayet zarar giderilmezse bir hukukçuya danışıp gerekli işlemleri yapmaları gerekir. Süre hususuna dikkat edilmediği takdirde hak kayıpları ortaya çıkabilmektedir".
Türkiye hukukunun deprem konusunda daha önce 1999’da Gölcük ve Düzce depremleriyle bir sınav verdiğine, o zaman gerek adli gerekse idari yargıya yansıyan olaylar sonucunda yargının oluşmuş içtihatları bulunduğuna dikkat çeken Avukat Aladağ, özellikle Danıştay’ın oluşmuş içtihatlarının önemli olduğunu kaydetti. Bu içtihatlarla, meydana gelen bir deprem sonrasında ilgili belediye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile devletin açık sorumluluklarının ortaya çıktığını dile getiren Aladağ, bu çerçevede davaların açılabileceğinin de altını çizdi.