Ankara’daki Hopa gösterileriyle ilgili olarak 28 kişi hakkında açılan davada, 22 tutuklu sanığın tamamının tahliyesine karar verildi.
Ankara’daki Hopa olayları protestosunun ardından 28 kişi hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın ilk celsesi sona erdi.
Duruşmaya 22’si tutuklu 28 sanık ile avukatları katıldı.
Duruşmada, bütün sanıklar savunmalarını yaptı.
Mahkeme, duruşma sonunda 22 tutuklu sanığın tümünün tahliyesine karar verdi.
Duruşma, eksiklerin giderilmesi için ertelendi.
DURUŞMADAN
Duruşma öncesinde adliye çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Emniyet birimleri adliye binasının dört bir yanına demir bariyerler çekti. Adliye çevresinde park halindeki araçlar kaldırılırken, adliyenin otoparkına araç girişi güvenlik önlemleri altında yapıldı.
Giriş çıkışların yapıldığı tüm kapılardan diğer vatandaşlar ve adliye personeli de üst araması ve kimlik kontrolü sonrasında ancak adliye binasına alındı.
Tutuklamaları protesto eden çok sayıda kişi, adliye önünde slogan atarak bekledi.
Binlerce kişi ‘Metin Lokumcu onurumuzdur’, ‘Her yer Hopa, her yer direniş’, ‘Direne direne kazanacağız’ şeklinde slogan atıyor. Pankartlar açan ve sanıkların fotoğraflarını taşıyan grup, tutuklu sanıkların serbest bırakılmasını istedi.
Adliye önünde bekleyen binlerce kişiye destek verenler arasında CHP‘li ve BDP‘li milletvekilleri de vardı. CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, burada yaptığı kısa konuşmada, “Zalimin zulmüne direnmek eşkiyalıksa bu bizim taşıyacağımız en büyük onurdur. Bugün bu yargılama bitecek, çocuklarımızı alıp gideceğiz” dedi.
BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan da Türkiye‘de özgürlük, adalet, kardeşliğin yok edilmeye çalışıldığını ileri sürerek, haksızlığı, halkın güç birliğinin giderebileceğini söyledi. “Özel yetkili mahkemelerin de Devlet Güvenlik Mahkemeleri gibi tarihin çöplüğüne atılacağını” ifade eden Kaplan, “Darbeler hukuku sürüyor. Siz adaletin simgesi değil, adaletsizliğin simgesi oldunuz. Bu halk bir gün bunun hesabını sorar” dedi.
CHP Ankara İl Başkanı Zeki Alçın da yaptığı açıklamada, mahkemelerin eleştiri hakkını kullananları “eşkiya” olarak nitelemeyeceğine inanmak istediklerini belirterek, “adalete güveniyor, yargı bağımsızlığına inanıyoruz, bağımsız yargımızın demokrasinin en büyük teminatı olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı.
Görevsizlik talebine ret
Mahkeme heyeti savunma avukatlarının görevsizlik talepleri reddedildi.
Mahkemenin görevsizlik talebini reddetmesini değerlendiren CHP’li İsa Gök, “Dünyanın neresinde eylem yapan biri için 25 yıl ceza isteniyor? Bu demokrasinin insan haklarının bittiğinin göstergesidir. Heyet içeriye gitti geldi, dört dakikada görevsizlik itirazını reddetti. Bu önceden alınmış bir karardır. Ağır Ceza Mahkemesi kendisini yetkili buldu. Pankart açana, 3 slogan atana 25 yıl ceza nasıl dersiniz. Bunların hepsi öğrenci. O zaman kimse slogan atamayacak. Memurlara sesleniyorum aman sakın ‘maaşımız az’ demeyin. İşsizler ‘sendikalı olmak istiyoruz’ demesin. Cezası 25 yıl" diye konuştu.
Hakim, katibe kızdı: "Lenin ya! Bilmiyor musun Lenin’i"
Duruşmayı takip edenler eş zamanlı olarak sosyal paylaşım sitesi Twitter’dan mahkeme heyetinin sorularını, sanıkların savunmalarını ve avukatların müdahalelerini paylaştı. Sanıkların Ankara‘daki gösterilerin ardından ilk gözaltına alındıklarında polis otobüsünde saatlerce kaba dayak ve işkenceye maruz kaldığını anlattıkları ifadeleri Twitter’dan yazıldı. Duruşma sırasında zaman zaman esprili olaylar da oldu. Gazeteci Kumru Başer’in paylaştığına göre, tutuklu sanıklardan Can Kaya, duruşmaya beraberinde Lenin’in "Emperyalizm: Kapitalizmin En yüksek Aşaması" adlı kitabını getirdi. Mahkeme Başkanı, bunu kayda geçirmek istediğinde katip Lenin’in adını doğru yazamadı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, "Lenin ya! Lenin’i bilmiyor musun?" diyerek katibe kızdı.
"Yargıdan utanç manzaraları"
Duruşmayı takip eden CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, 84 sayfalık iddianamenin yarısının, sanıklarla hiç alakası bulunmayan eylemlerle ilgili olduğunu vurguladı. İddianamedeki suç delillerinden birisinin "şemsiye" olduğuna dikkat çeken Tarhan, şöyle konuştu:
"Terör örgütü üyesi olmakla suçlanan genç insanların eylemleri tanımlanırken, herhangi bir eylem ve doğru dürüst silahtan bahsedilmiyor. Ve silahlı terör örgütüne üye oldukları iddiasında bulunuluyor. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet olduğu konusundaki ve görevsizlik kararı verilmesi yolundaki itirazlar, heyetçe çok kısa bir görüşmeden sonra reddedildi. Burada yaşadığımız şey 2012 arifesinde ‘yargıdan utanç manzaraları’ diye düşünüyorum. Yeni bir Silivri olayıyla karşı karşıyayız."
Çok sayıda polis de adliye önünde güvenlik önlemi aldı. Adliyeye girecekler, üzerleri aranarak içeri alındı. Adliye çevresine, polis panzerleri yerleştirildi.
Saçlarını kestirmişlerdi
Tutuklanan arkadaşlarıyla dayanışmak için saçlarını traş ettirerek fotoğraflarını cezaevine gönderen 3 öğrencinin bile, "olaylara katıldınız; tanınmamak için saçlarınızı traş ettirdiniz" denilerek tutuklandığı davada yargılanan öğrencilerle dayanışma göstermek için dün arkadaşlarının yanı sıra, kamuoyunun yakından tanıdığı sanatçı, siyasetçi ve akademisyenler saçlarını kestirmişti.
Davada yargılanan isimler şöyle: Ozan Sürer, Ömür Çağdaş Ersoy, Ozan Gündoğdu, Kadir Aydoğan, Başak Eylül Şan, Pelin Bayram, Tayfun Yıldırım, Uğur Uzunpınar, Mehmet Cem Çıplak, Uğur Tuna, Hikmet Tanıl, Göksel Ilgın, Sevgi Sönmez, Soner Torlak, Ferat Konukçu, Can Kaya, Çağrı Yılmaz, Can Türkyılmaz, Hazal Kangal, Nuri Özçelik, Özge Aydın, Demet Yılan, Mahir Mansuroğlu, Zafer Algül, Hamza Doruk Yıldırım, Özgür Atmaca, Cüneyt Çakır ve Eda Dişkaya.
31 Mayıs’ta Ne Olmuştu?
31 Mayıs’ta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan seçim mitingi için her zamanki gibi Artvin merkezi değil, bu kez Hopa‘yı seçmişti. Hopa halkı, mitingin yapılacağı yerle arasından "duble yol" geçen bir mesafede HES’leri ve çaydaki sömürüyü protesto etmek için toplanmış ve binalara pankartlarını asmıştı. Ancak polis buna imkan vermeyerek halkı dağıtmak için cop ve biber gazı kullandı. Gaz bulutu içinde emekli öğretmen Metin Lokumcu kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Hopa‘daki olayların ardından Tayyip Erdoğan Trabzon‘da aynı gün yaptığı mitingde, protestoda bulunan Hopa halkına "eşkıyalar" dedi.
Halka yapılan saldırının ve Metin Lokumcu’nun öldürülmesini protesto etmek için 31 Mayıs’ta emek ve meslek örgütlerinin, siyasi partilerin çağrısıyla Ankara‘da protesto yürüyüşü düzenlendi. Yürüyüş Sakarya Caddesi’nden başlayarak AKP İl Binası önüne kadar sürdü. AKP’nin önüne kurulan barikattaki polisler Hopa‘dakine benzer şekilde gaz ve coplarla "müdahalede" bulundu. Kitlenin dağılmasının ardından ÖDP Ankara İl Başkanlığı binası polis tarafından basıldı. Polis 79 kişiyi gözaltına aldı. Terörle Mücadele Şubesi’nde sorgulanan bu kişilerden 5’i tutuklandı.
Operasyonların ikinci evresi ise 12 Haziran seçimlerin hemen ardından evlere yapılan baskınlarla başladı. Ankara‘da ev baskınları yapıldı. Evlerden kitaplar, bilgisayarlar toplandı. 18 kişi gözaltına alındı ve 15’i tutuklandı. Bu operasyonlar sırasında ÖDP Parti Meclisi üyesi Ozan Sürer de tutuklandı. Defalarca yapılan itirazlara rağmen protestocular 6 aydır tutuklu. Bu itirazlara yönelik mahkemelerin verdiği red kararlarının metinlerinin de noktası virgülüne kadar aynı olması, "copy paste" (kopyala-yapıştır" eleştirilerine neden olmuştu.
Olmayan örgüte üyelik
Tutuklananların üyesi oldukları yasal kitle örgütleri, siyasi partilerin yapısı hiçe sayıldı ve tutuklular THKP-C gibi olmayan bir örgütün üyeleri kabul edildi. Lokumcu’nun hayatını kaybettiği eylem esnasında ve sonrasında Hopa‘da gözaltına alınıp ardından tutuklananlar hakkında Terörle Mücadele Kanunu’na dayandırılarak oluşturulan suç, davadan düşürülürken, onlara Ankara‘da destek verenlerin TMK kapsamına sokulması davadaki bir diğer önemli hukuksuzluk olarak dikkat çekti.
Kitaplı Terör Örgütü Üyesi
Ev baskınları, medyaya yansıyan iddialar ve 6 aydır tutuklu bulunan şüphelileri içeren soruşturmanın delilleri ise, baskın yapılan evlerden toplanan kitapların içerikleri.
SOL Yayınları Halen Yasaklı
Ev baskınlarında Marksist klasikleri basan "SOL Yayınları"na ait kitaplar delil olarak toplandı. Bunların dışında üzerinde Marx, Lenin ile Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya’nın adı ya da fotoğrafı görülen tüm kitaplar baskınlarda, örgüt üyeliği delili olarak sayıldı. İddianemenin büyük bölümü sosyalizmden söz eden bu kitaplardan oluşuyor.
İddinamede ayrıca bu kitapların kimilerine ilişkin yasaklama tarih ve karar sayısı da bulunuyor. Örneğin, Lenin’in "Gençlik Üzerine" kitabı için 1975/65, Mahir Çayan’ın "Toplu Yazılar"ı için ise 1979/34.
Ağır Suç Delilleri
"Silahlı terör örgütü" üyesi olmakla suçlananlara ilişkin kitaplar dışındaki suç delilleri ise şunlar:
– 150 cm uzunluğunda, 2 cm kalınlığında sert plastik sopa
– 90*90 çapta kareli puşi
– 4 adet 60 cm tahta sopa
– Üzerinde TTB yazan şemsiye
– Sopasız flama