Okan Bayülgen hem yeni filmi Kanalizasyon’u ham de baba olduktan sonra yaşadığı değişimi anlattı. Televizyon sektörü için de ahlaksız …
Kanal D’de 3 gece üst üste program yapan Okan Bayülgen, “Başka kimse yok mu?” eleştirilerine “Ben yapmazsam kim yapacak ki? Bu işteki adres benim!” diye yanıt veriyor. Yeni filmi Kanal(i)zasyon ile içinde bulunduğu televizyon dünyasına projeksiyon tuttuklarını belirten Bayülgen, baba olduktan sonra ‘ulaşılmaz’ göründüğü için kadınların daha fazla ilgisini çektiğini söylüyor.
Yeni filminiz Kanal(i)zasyon neye vesile olabilir, derdi nedir bu filmin?
Bu film şuna vesile olabilir; bu televizyonu yapanlar edenler ben dahil çok da mühim tipler değiliz. Ama bu, her genel yayın yönetmeni ahlaksız, aptal demek değil. Faruk Bayhan, İrfan Şahin ve Murat Saygı hepsi müthiş adamlardır. Filmimiz bir özeleştiri. TV dünyasından gelenlerin de içinde bulunduğu bir özeleştiri. Sonuç nedir; “Sokağa çıkın arkadaş”tır. Televizyonun karşısında hayat yok, TV’den öğreneceğiniz bir şey de yok.
Ve bu film de TV’ye tutulmuş bir projeksiyondur. Bunu yaparken yönetmenimiz Alper Mestçi’yle ağır bir film mi hazırladık? Hayır, herkesin anlayacağı bir film yaptık.
Televizyonda çok ahlaksız adam var diyorsunuz. Bunlar sadece televizyon yapımcıları mı yoksa tüm televizyon camiası mı?
Tüm televizyon camiası. Hepsinde bir çöküş var. Çünkü nakit paranın en çok ve en hızlı çalıştığı sektörlerden birisi televizyon. Sürekli nakit para dönüyor. Bankacılık, sigortacılıkta da para dönüyor ama bunlar oturmuş sektörler. Halbuki televizyon çok yeni, 15-20 senelik. Bu kadar şöhreti, seksi, parayı hızla sunan ve insanların hızla zengin olabildiği bir sektörde ahlaksızlık olmamasına imkan yok. Dünyada benzeri sektörler kumar, uyuşturucu ve beyaz kadın ticareti.
Siz de yıllardır bu camianın içinde olan bir adamsınız. Hiç mi ahlaksız davranmadınız?
Baştan itibaren hayır, olmadı. Ama yanlış yaptığım şeyler var, kendime kızdığım, kendimi dövdüğüm… Reyting için yaptığım en ufak şeyde bile kendime çok kızıyorum.
Bu işteki ilk adres benim, ben yapmazsam başka kim var ki!
APTALLARI REYTİNG İÇİN EKRANA ÇIKARIYORUM
Ne yapıyorsunuz mesela reyting için?
Aptalları çıkarıyorum televizyona!
Hem eleştiriyorsunuz hem de programınıza çıkarıp onların bir çeşit vitrini oluyorsunuz. Tezat değil mi bu?
Fakat işin bütününe bakmak lazım. Şu da var, ben 5 profesörü çıkarsam ve bunlar çok dolu dolu adamlar olsa, bırak seyirciyi önce ben sıkıntıdan patlarım. Daha da fenasını düşünelim, 5 profesör adam yemeğe çıksa onlar da sıkıntıdan patlar.
Ama onların yanına lise mezunu genç ve güzel bir kız koyun aslan kesilirler, çok daha eğlenceli hale gelirler. Her program bir seksi, bir aptal, bir çok akıllı, bir çok saygıdeğer, bir de pek de saygı duymadığımız tip olması gerekiyor. Ama bu yüzdeler ben de gittikçe daha az aptal, daha az saygıdeğer filan olarak değişiyor. Siz bunları “Aptal buraya gel” diye mi çağırıyorsunuz derseniz, hayır. Ben onları “Sen muhteşemsin” diye çağırıyorum.