Tarım ve hayvancılıkta ülkemizin içine yuvarlandığı çıkmazdan ithalat yoluyla kurtulmayı düşünmek meseleyi çözümsüzlüğe terk etmek anlamına gelir. Tarım ve hayvancılık alanında uzun yıllar kendimize yeter durumda iken giderek nüfus artışına paralel üretim artışı sağlanamadığı için ister istemez dışa bağımlı hale geldik.
Bunun önemli sebeplerinin başında uygulanan ekonomik politikalar gelmektedir. Özellikle çiftçimiz giderek üretimden uzaklaşmıştır. Çünkü, bir yandan kırsal kesimden büyükşehirlere göç, öbür yandan her türlü zirai ürünlerin ithalatının önü açılmış, AB ülkeleri kendi çiftçilerine hatırı sayılır destek verdikleri için yerli üretime göre daha ucuza tarım ürünleri ülkemize gelmeye başlamıştır. Bu durum zamanla insanımızın tarım ve hayvancılıktan uzaklaşmasına vesile olmuştur.
Arada bir çiftçimize yapılan destekler de iyi düşünülmediği için üretimi artırıcı sonuç vermemiş hatta üretimin düşüşüne sebep olmuştur. Söz gelimi yıllar önce çiftçilere dönüm başı belli bir destek uygulaması başlamış, çiftçilere ellerindeki arazinin miktarına göre ödeme yapılmıştır. Denebilir ki eldeki araziyi ekmemek, ekmekten daha kârlı bir durum ortaya çıkarmıştır. Halbuki destek araziye değil de üretime verilmiş olsaydı sanıyorum istenen sonuç alınabilirdi. Söz gelimi dönüm başı para vermek yerine tarımdaki girdiler ucuzlatılabilir, bu alanlarda destek devreye sokulabilirdi. Kısacası hedef üretimi artırmak olmalı, bir çiftçi üretimi ne kadar artarsa devletten o kadar destek almalı, bu oranda rahata kavuşturulmalıydı.
Bu arada tarım ve hayvancılık alanında üretime dönük olmak şartıyla faizsiz kredi uygulamaları hayata geçirilebilirdi. Geçmişte bunun uygulaması yapıldı ve kısa bir sürede tarım ve hayvancılıkta rekor denebilecek oranlarda üretim artışı sağlanmıştı.
Hemen belirtelim ki tarım ve hayvancılık alanında verilecek destekler kesinlikle ekonomiye yük değildir. Yerli üretim pahalı oluyor ithalat bu bakımdan daha kârlı görünüyor gibi bir mantığın geçerliliği olamaz. Diyelim ki ithal et şu sıralarda yerli üretime göre daha ucuza gelecek… Peki bu böyle devam edecek mi? Eğer çeşitli alanlardaki ithalat uzun süreli bir takibe tabi tutulursa yeri üretimin kökü kurutulduktan sonra bugün ucuz ithal ediyoruz diye düşündüğümüz pek çok ürünün fiyatı katlanmaya devam edecektir. Çifti ürettiğini satamazsa üretimi sürdürmesi mümkün olmaz. Bu bakımdan şimdi pahalı gibi görünen yerli ürün bir süre desteklenmek suretiyle üreticilerimizi dış ülkelerle rekabet edebilecek duruma getirmek durumundayız. Bu ülkede geçtiğimiz yıllarda ithal elmanın 4-5 liraya satıldığını unutmamak gerekiyor. Bir ülke için en sağlam ve en ucuz olan kendi ürettiğidir. Çünkü dışarıdan ithal edilen ucuzda olsa döviz ödemek durumundayız. İhracatımız ithalatımızı karşılamadığı için sürekli dış ticaret açığı veriyoruz ve bu açığı dışarıdan faizle aldığımız borçla kapatmaya çalışıyoruz. Giderek dış borcumuzun arttığını, her yıl yaklaşık 50 milyar dolar faiz ödemek durumunda kaldığımızı hatırlarsak ithalatın çıkar yol almadığı açıkça görülür.
Tüm bunları hiç ithalat yapılmasın diye söylüyor değilim. Elbette ithalat yapılacaktır. En zengin ülkelerin bile dış ticaret açıkları oluşabilmektedir. Bunları da biliyorum. Onların durumu ayrı bir konu olmakla birlikte beni fazla ilgilendirmiyorlar. Beni ülkem ilgilendiriyor. Çünkü bu ülkede sanayinin gelişmesi ve kendi kendimize yeterli hale gelmemiz ithal malların daha ucuz ve sağlam olduğu propagandası ile engellendi. Aynı yanlışı tarım ve hayvancılık alanında da yaptığımız görülüyor. Bu ülkede 50-60 yıl önce uçak, tamamı yerli otomobil yapıldığı halde bir takım eller bu yerli üretimleri durdurdular ve aradan geçen bunca zamana rağmen yerli üretime geçilemedi, pek çok alanda montajcılığa devam ediyoruz. Üzüntüm 35 yıl önce tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeterli 6 ülkeden birisi iken bugün söz konusu alanlarda da dışa bağımlı hale gelmemizdendir. Yıllarca sanayi ürünleri konusunda dışarıdan gelen, “Biz ucuza size veririz, sizin bu alanlarda uğraşmanıza gerek yok” telkinlerinin peşine takılan yöneticiler geçen zaman içinde ülkemizin hem sanayileşmesini geciktirmiş oldular hem de tarımda dışa bağımlı hale getirmişlerdir.
Bu bakımdan çözüm yetmeyen tarım ve sanayi ürünlerini dışarıdan almak değil, kendimizin üretmesidir. Bu yönde ekonomik politikalar üretilmesi ve uygulanmasıdır. Çünkü ithalatın sonu daha çok borç, daha fazla faiz ödemesi ve ülkenin iflasa sürüklenmesidir.
Kaynak : Milli Gazete