Pts. Kas 4th, 2024

Amerikan CNN televizyonunun internet sitesinde yayımlanan yazıda, Türkiye’nin Arap dünyasına bir demokrasi modeli olabileceği belirtilerek, “Birçok Arap, giderek artan biçimde, AK Parti’nin iktidarda olduğu, çoğulcu idealleri besleyen modern, demokratik ve Müslüman bir ülke olarak kuzeydeki komşuları Türkiye’ye bakıyor. ABD, Türkiye’nin bölgede giderek artan değerini zorluk olarak görmek yerine, fırsat olarak görmeli” ifadesi kullanıldı.

ABD’nin başkenti Washington’daki Amerikan Üniversitesi araştırma görevlisi Frankie Martin imzalı, “Türkiye, Arap Dünyasına Demokrasi Modeli Olabilir” başlıklı yazıda, Mısır’da Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in devrilmesinin, diktatörlüğün yerine ne tür bir yönetimin geleceği sorusunu doğurduğu belirtilerek, yönetimdeki ordunun demokrasiye doğru ilerlediğine dair umut verici işaretler bulunsa da, belirsizliklerin çok fazla olduğu ifade edildi.

ABD Başkanı Barack Obama’nın, Mübarek’in iktidardan inmesinin ardından yaptığı konuşmada, evrensel haklarını talep etmelerinden dolayı Mısır halkına övgüler sıraladığı ve demokrasiye geçişte ülkesinin yardımını önerdiği hatırlatılan yazıda, Obama’nın konuşmasının ABD’nin kuruluş ideallerine bağlı olduğu, ancak ABD’nin Mısır’ın baskıcı otoriter sistemini geçmişte desteklemesinin bu ideallerle çeliştiği ve ABD’nin mesajını bulandırdığı yorumu yapıldı.

“Birçok Arabın, giderek artan biçimde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisi AK Parti’nin iktidarda olduğu, çoğulcu idealleri besleyen modern, demokratik ve Müslüman bir ülke olarak kuzeydeki komşuları Türkiye’ye baktığı” kaydedilen yazıda, “ABD’nin, Türkiye’nin bölgede giderek artan değerini zorluk olarak görmek yerine, fırsat olarak görmesi gerektiği” belirtildi.

-“TÜRK MODELİNİN DESTEKLENMESİ ABD’NİN ULUSAL ÇIKARINA”-

Yazıda, “Sahip olduğu, Çin düzeyinde bir büyüme gösteren serbest piyasa ekonomisinden, uyumlu ideallerine kadar, Türk modelinin desteklenmesi ABD’nin ulusal çıkarına. Türkiye, militan gruplara, Müslüman toplumun içinden onlara meydan okuyarak etkili şekilde karşı koyarken, Batı ile Müslüman dünyası arasında da önemli bir köprüyü temsil ediyor” ifadesi kullanıldı.

“Türkiye’nin yükselişinin, din ile modern dünya arasında denge yaratmaya çalışan modern İslam’ın ortaya çıkışını ifade ettiği” belirtilen yazıda, “modern İslam’ın, Batılı düşünceler de dahil olmak üzere, bilginin takibinde diğer inanç sistemleriyle diyalog kurduğu, bunun tarihte, İslami kültürel ve eğitimsel başarının doruk noktasına işaret eden bir itici kuvvet olduğu” kaydedildi.

Yazıda, “Hala yaşanan kolonizasyon ve sonrası gibi büyük şoklar ve krizlerin, birçok Müslümanı, demokrasi diliyle konuşan ancak bu yönde çok az icraat sergileyen, yolsuzluklara bulaşmış, Batı destekli bir diktatör ile dini bir gündeme bağlı kalarak toplumlarını yabancı etkiden arındırmak isteyen İslamcılar arasında seçim yapmak zorunda oldukları inancına ittiği” görüşü dile getirildi.

-“TÜRKİYE’NİN LAİK DEMOKRASİSİ, BİRÇOK ARAP PROTESTOCUYA İLHAM VERDİ”-

Türkiye’nin bu paradigmayı reddettiği belirtilen yazıda, “Türkiye’nin, birçok denemeden sonra, köklerini dinden alan siyasi partilerin rekabet edebileceği laik bir demokrasi geliştirdiği, birçok Arap protestocuya ilham veren İslam modelinin de bu olduğu” ifade edildi.

Yazıda, “Başbakan Erdoğan’ın, Mübarek’in iktidardan inmesi çağrısı yapan ilk liderler arasında yer aldığı, Nobel barış ödülü sahibi Muhammed ElBaradei, Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa ve Müslüman Kardeşler’in liderlerinin Türkiye örneğini övdüğü, Tunus’ta da muhalefetin önemli isimlerinden Raşid Gannuşi’nin, ‘İslam ve demokrasinin birarada yürüyebileceğini’ kanıtladığı için Türkiye’den övgüyle bahsettiği” belirtildi.

“Türkiye’nin Müslüman toplumlar içinde sahip olduğu, Osmanlı İmparatorluğu’nun İslam dünyasının çoğunu 700 yıl boyunca yönetmesinden kaynaklanan derin tarihi ve duygusal köklerinin, onun model olma rolüne daha da geçerlilik kazandırdığı” kaydedilen yazıda, “gelecekte Müslümanlar Türkiye’ye, sultanını onurlandırmak için değil, demokratik sisteminden örnek almak için bakabilirler” ifadesi kullanıldı.

-“ABD, TÜRK MODELİNİ BENİMSEMEK İÇİN İSLAM KORKUSUNU YENMEK ZORUNDA”-

Yazıda, “bununla birlikte ABD’nin, Türk modelini benimsemek ve desteklemek için, İslam’a dair derin korkusu ve paranoyasını yenmek zorunda kalacağı” yorumu yapıldı.

“Mısır örneğinde, bazı Amerikalı politika yapıcıların, Müslüman Kardeşler’in niyetlerinden duydukları korkuyla, otokrasinin tarafında yer alıp demokrasiye ilgisiz kalarak, kendi idealleriyle çeliştikleri” belirtilen yazıda, “bazıları için, AK Parti’nin bir tür gizli ‘İslamcılığı’ temsil ediyor olabildiğine dair benzer kaygıların bulunduğu” kaydedilerek, “Geçen yıl Gazze yardım filosuna saldırının ardından Türkiye’nin İsrail’e yönelik sert suçlamalarından rahatsız olanlar başta olmak üzere, İsrail’deki bazı kesimlerin bu görüşleri dile getirdiği” belirtildi.

-“TÜRKİYE’NİN KAYBEDİLDİĞİNE DAİR FERYATLAR ABARTILI”-

Yazıda, “Ancak Türkiye’nin ‘kaybedildiğine’ dair feryatlar abartılı. Eğer filo olayı çözülebilir ve Filistinlilerle barış sürecinde ilerleme sağlanabilirse, Türkiye ve İsrail’in geçmişteki işbirliği günlerine geri dönemeyeceğine inanmak için bir neden yok” ifadesine yer verildi.

“Türkiye ile diyalog kurma ihtiyacının, eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert de dahil olmak üzere bazı tanınmış İsraillilerce kabul edildiği” kaydedilen yazıda, “Türkiye’nin Müslüman dünyasında etkisini güçlendirdiği sürece, diğer ülkelerin, kendilerine model olarak Türkiye’nin İsrail’e yönelik politikasına bakabilecekleri” belirtildi.

-“ABD’Lİ YA DA ABD’SİZ, ORTADOĞU’DA YENİ BİR ŞAFAK DOĞDU”-

“Tabii ki hiçbir model mükemmel değildir ve Türkiye’nin de kendi problemleri var. Türkiye’nin etnik ve dini azınlıkları için eşit hakların güvenceye alınmasında bazen gerilemeler oluyor ve laik Türklerden olduğu kadar ordu içinden de AK Parti’ye karşı güvensizlik ve muhalefet var” iddiasında bulunulan yazıda, daha sonra şöyle devam edildi:

“Bu gerilimler Mısır’da ve diğer Müslüman ülkelerde de olacak, ancak güçlü ideallerle desteklenen gerçek demokrasiler, bu tür zorluklarla mücadelede bir forum sunarlar.

ABD, Mısır ordusunu, ülkeyi gerçek, siviller tarafından seçilmiş bir hükümete doğru götürmeye çağırarak, Türk modelinin desteklenmesi için pratik adımları hemen atabilir. Ordunun Mısır toplumunda ne kadar derin köklere sahip olduğu düşünüldüğünde bu az bir iş değil. Hoşgörü gösterilemeyecek husus, halkın isteklerinin aksine, yeniden ‘istikrarın’ desteklenmesi. Tunus halkı gibi, Mısır halkı da konuştu ve görmezden gelinmeyecekler.

ABD ile ya da ABD’siz, Ortadoğu’da, Müslüman dünyasında yankılanan yeni bir şafak doğdu. ABD, demokratik ve modern İslamı destekleyerek ve buna cesaret vererek, küresel bir lider olarak kendisini tarihin doğru tarafında sağlam şekilde yerleştirebilir. ABD, bunu yaparak, milyonlarca Müslümanın arzularına ve kendisine sadık kalabilir”.

AA

By Usta

<<- Kızlar Baklavalı erkekleri sever diye duyduktan sonra elinde baklava tepsisiyle gezen