Per. Kas 21st, 2024

Çubukçu, Esenler Belediyesince ”8 Mart Dünya Kadınlar Günü” dolayısıyla düzenlenen programda yaptığı konuşmada, Dünya Kadınlar Günü’nün sadece kadınları değil, verdiği mesajlarla tüm insanlığı ilgilendirdiğini, kadınların, sorunlarını dile getirirken aynı zamanda insanlığın sorunlarını dile getirdiklerini belirtti.

Eşleri tarafından yaralanan veya öldürülen kadınların haberlerinin daha önce gazetelere üçüncü sayfadan girerken, son zamanlarda manşetlerden giriyor olmasının bu anlamdaki zihniyet değişiminin bir simgesi olduğunu kaydeden Çubukçu, ”Kadına yönelik şiddetin aile içi özel bir mesele olmaktan çıkıp, adeta en önemli siyasi problemlerden biri gibi algılanması, bu anlamda yürütülen uzun soluklu çabaların ve yaratılan farkındalığın bir sonucudur. Bununla, izleyeceğimiz yolun uzun ve meşakkatli ama kaydettiğimiz gelişmelerin de son derece önemli olduğunu vurgulamak isterim” dedi.

-”ŞİDDETLE MÜCADELE DEVLET POLİTİKASI OLARAK ALGILANMALI”-

Kadınların hayatın her alanında var olmak için istekli olması gerektiğini vurgulayan Çubukçu, şöyle devam etti:

”Her türlü şiddetin bir insan hakları ihlali olduğu kadınlar tarafından bilinmeli, suç olarak da işlendiği ısrarla kamuoyuna duyurulmalıdır. Bu açıdan Sayın Başbakanımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle 7 ve 8 Martta yaptığı konuşmada, en ağır ifadelerle töre, namus ve hangi nedenle olursa olsun işlenen cinayetlerin ve uğranılan muamelenin insanlık dışı olduğunu vurgulaması çok önemli. Kadına yönelik şiddette izlediğimiz politikalar ve geldiğimiz nokta itibarıyla, bu anlamda bununla mücadelenin adeta bir devlet politikası olarak algılanması ve bu yönde çalışma yapılması bu hükümet dönemine mahsustur.

İlk kez 2007’de Sayın Başbakan bir genelge yayınladı. Bu genelge, şiddetle mücadeleye yönelik bütün kurumlara adeta sorumluluk yükleyen, kadın sivil toplum örgütlerinin de adeta ‘Tek bir noktasını bile eleştiremeyiz, tam da bizim istediğimiz bütün tedbirler öngörülmüş’ diyerek kutladıkları bir çalışma. Düşünün Sayın Başbakan ilk kez meselesi, siyasi bir mesele olarak alıp sundu. Bu yıl özellikle şiddetle ilgili konuların ele alınıyor olması son derece önemli.”

-”ÇOCUKLARINIZI YETİŞTİRİRKEN ŞİDDETTEN KAÇININ”-

Şiddetin, daha dar gelirli ve eğitim durumu daha az olan insanların uyguladığı bir muamele gibi bilindiğini belirten Çubukçu, en üst gelir seviyesine sahip, en iyi eğitimlilerin bile şiddet uyguladığını ifade etti.

Bakan Çubukçu, ”Şiddetle ilgili konular çoğu zaman aile içinde öğrenilen tutum ve davranışlardan kaynaklanıyor. Çocuklarınızı yetiştirirken şiddetten kaçının. Çünkü şiddet öğrenilen bir tutum aynı zamanda. Çocuklarınızı yetiştirirken, ne kadar yüksek düzeyde sevgi ve merhametle yetiştirirseniz, öyle bir insan yetiştirmiş olursunuz topluma. Bu açıdan kadınların rolü çok büyük” dedi.

”Kadının değerini bilen bir toplumuz. Kendi değerlerimizi tekrar ortaya çıkarıp, kadının ailede ve toplumdaki yerini yeniden şekillendirmeliyiz” diyen Çubukçu, ”Şiddete uğrayan eğitimli veya eğitimsiz kadınlarımız bunu bir utanç olarak görüyorlar ve gizleme eğilimindeler. Lütfen gizlemeyin. Şiddete uğrayanlar değil, şiddeti uygulayanlar utanmalı. Onları yaptıklarından utanacak duruma getireceğimiz politikalarda ısrar etmeliyiz” şeklinde konuştu.

Kadına yönelik şiddet başta olmak üzere, kadınları hırpalayan, örseleyen, topluma katılmasını engelleyen ayrımcı tutumlarla mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Çubukçu, ”Kadınlarını geride bırakan bir toplum asla ilerleyemeyecektir. Aynı şekilde kadınların insanca yaşama haklarını engelleyen toplumlar da sadece kadınları değil, o toplumun bütün aile bireylerini mutsuz, yoksul ve yoksun yapacaktır” dedi.

-”YASALARIN KAĞIT ÜZERİNDE KALMAMASI İÇİN…”-

Kadınların, ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ne olursa olsun hala eğitim, sağlık, istihdam, karar alma mekanizmaları açısından erkeklerin çok gerisinde olduğuna dikkati çeken Çubukçu, ”Var olan bu eşitsizliklerle mücadelede, küreselleşmenin getirdiği başka sorunlar da var” diye konuştu.

Türkiye’de çok önemli yasal değişiklikler yapıldığını anımsatan Çubukçu, şunları söyledi:

”En son Anayasa değişikliğinde pozitif ayrımcılık kuralı getirildi. Kadınları olumlu manada destekleyecek bazı kurallar da Anayasa’ya konuldu. Hakların gelişimi yasal düzenlemelerle değil, bu hakların talep edilebilir bir hale dönüşmesiyle mümkün. Yasaların kağıt üzerinde kalmaması için sizlerin bu hakları talep etmesi lazım. Haklarınızı bilmeniz, öğrenmeniz lazım. Bizim toplum olarak en önemli eksikliğimiz, mevcut yasaları yeteri kadar bilmemek ve haklarımızdan yeteri kadar istifade edememek. Kadın ve erkek arasında fırsat eşitliğini sağlamanın bir kadın sorunu olmadığının herkes tarafından anlaşıldığını düşünüyoruz. Gerçek bir ilerleme ve kalkınmadan söz edebilmek için kadın ve erkeklerin eşit bireyler olarak toplumsal hayata katılımı sağlanmalıdır. Bunun da temel yolu eğitim.”

-4 MİLYON KADIN OKUMAZ-YAZMAZ-

Bakan Çubukçu, kadınların iş gücüne katılımından, kendi sağlıkları ve bebeklerinin sağlığına kadar her alanda en önemli gösterge değişikliğinin eğitim olduğunu vurgulayarak, ”Türkiye’de yüksek öğrenim görmüş kadınların daha sağlıklı çocuk yetiştirdiklerini, çocuklarının yüksek öğrenime gitme oranlarının yukarılarda olduğunu, istihdama katılım ve şiddete uğrama oranlarının Avrupa ile aynı düzeyde seyrettiğini görüyoruz. Hayatımızın her safhasında eğitim görme şansımız olduğunu kabul edeceğiz. Bu nedenle geçtiğimiz haftalarda açık ilköğretim ve açık liselerin harç ücretlerini düşürdük” şeklinde konuştu.

Türkiye’de bir şekilde eğitimden mahrum kalmış kadınları, yaşam boyu öğrenme felsefesi çerçevesinde eğitmeye çalıştıklarını anlatan Çubukçu, ”Göreve geldiğimizdeki göstergeler ile bugünkü göstergelere baktığımızda, zorunlu eğitim çağındaki kız ve erkek öğrenciler arasındaki fark yüzde birin altına düştü” dedi.

Bakan Çubukçu, Türkiye’de okumaz-yazmaz 4 milyon kadın bulunduğunu ve bunların büyük bir bölümünü 65 yaş üstündeki kadınların oluşturduğunu belirterek, yeni okumaz-yazmaz kadınların olmaması için çaba gösterdiklerini ifade etti.

AA

By Usta

<<- Kızlar Baklavalı erkekleri sever diye duyduktan sonra elinde baklava tepsisiyle gezen