Beyoğlu Belediyesince düzenlenen ”Beyoğlu Sohbetleri” etkinliğine konuşmacı olarak katılan Günay, İstanbul’da bir zamanlar yanlış işlerin yapıldığını, yanlışı düzeltmenin çok kolay olmadığını, yapılacak düzeltmelerin ciddi bir maddi değeri bulunduğunu, İstanbul’un ”gözüne sokulmuş olan çöpleri” temizlemeye çalıştıklarını kaydetti.
Günay, İstanbul’un 100 yıldan bu yana ciddi bir çöküntü yaşadığını, birkaç imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul’un çok özel ve önemli bir şehir olduğunu, ancak gereken özenin, duyarlılığın gösterilmediğini aktardı.
Üreten bir şehir olan İstanbul’un tüketen bir şehir haline getirildiği için çökmeye başladığını, bu nedenle şehrin kolayca tahrip edildiğini vurgulayan Günay, İstanbul’u doğru şekilde planlayamayanların bunda vebali bulunduğunu söyledi.
Günay, şöyle devam etti:
”Biz şimdi İstanbul’daki tahribatı bir ölçüde toparlamaya çalışıyoruz, bir ölçüde gidermeye çalışıyoruz. Ama ne yazık ki o kadar büyük tahribat olmuş ki en az 100 yılın yarattığı tahribatı 10 yılda gidermek zor. Belki 25 yılda giderilebilir. Cumhuriyet’in 100. yılında hayalimiz ve hedefimiz, şehirlerimizin tarihsel dokusunu yeni baştan canlandırabilmek olmalı. Eğer baştan planlama yapılmış olsaydı, İstanbul, hiç olmazsa tarihi yarımada bir eğitim, finans, bilim ve sanat merkezi olarak planlansaydı, Paris’in ya da Roma’nın aldığı turisti alabilirdi. İstanbul’a en az 15-20 milyon turist gelmeli. İyi şeyler yapılıyor. Büyük gayretle çalışmalarımızı yapıyoruz.”
-”İŞLENEN ÇOK BÜYÜK SUÇLAR VAR”-
Günay, Beyoğlu Pera’da mümkün oldukça yeni bina yapılmaması, tarihsel dokunun korunması gerektiğini belirtti.
Tarihi dokunun yanına bir biçimde zaman zaman bir çıkıntı yapmaya çalışanlara izin verilmemesini isteyen Günay, ”Tarihi yarımadada ve Pera’da uzun bir süre temizlik yapılmasına ihtiyaç var. Var olan o eklentileri, beton yapıları, salaş yapıları temizleyerek önce bir ne olduğunu anlamaya ihtiyaç var” diye konuştu.
Bu yerlerde çok sayıda temizlenmesi, arındırılması gereken yapılaşma olduğunu anlatan Günay, bunların öncelikle temizlenmesi ve yerel yönetimlerin bu konuda duyarlı davranması gerektiğini kaydetti.
Temizlik sürecinden sonra asıl dokuya zarar vermeyecek şeylerin yapılabileceğini savunan Günay, ”Geçmiş dönemlerde İstanbul’un tarihine karşı büyük yanlışlar değil, bence büyük suçlar işlendi. İstanbul’un tarihine karşı işlenen çok büyük suçlar var” dedi.
-DOLMABAHÇE STADYUMU-
Tarihi dokuları bunlardan arındırmaya çalıştıklarını aktaran Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:
”İstanbul’da gözümüze, göz bebeğimize sokulmuş çiviler var. Bunların çıkarılması çok saygıdeğer davranışlardır. Dolmabahçe Stadyumu konusu var. Bu benim önüme zaman zaman bir dayatma olarak getiriliyor. Dolmabahçe Stadyumu 1940’ta yapılmış galiba. Stadyum yapıldığı zaman birçok yerde top koşturacak alan var, ama bir tarih bilinçsizliğiyle mi, yoksa bir kasıtla mı, (ben kasıtla olduğunu düşünüyorum) Dolmabahçe Sarayı’nın arkasına bir stadyum yapılmış. O vadinin içine stadyum sokulur mu? Adı üzerinde dolgu alanı üstünde. Dolmabahçe orası… Dolgu. Eminönü Yeni Cami kazık üzerine oturtulmuştur, Dolmabahçe de öyledir. Siz bu tarafa on binlerce insanın tepineceği bir alan yaparsanız, zaman içinde Dolmabahçe denize doğru akmaya mahkumdur.”
Bu stadyumla ilgili yeni bir proje hazırlandığını anlatan Günay, ”(Bu yetmez, burayı büyütelim) diyorlar. (Stadyumu genişletelim, araya kongre merkezi koyalım, bir de otopark koyalım) diyorlar. Arkadaşlar, böyle bir şey olabilir mi? Bu konuda zorlanıyorum. Stadyumları şehir dışına, trafiğin tıkanmayacağı yerlere alalım” diye konuştu.
AA