Fehim Taştekin’in haberi
ABD ve Batılı müttefiklerinin Libya lideri Muammer Kaddafiye karşı sürek avı, Irakın başına örülen çorapları andırıyor. Libyaya karşı BM Güvenlik Konseyinden çıkartılan yaptırımın ardından askeri müdahale için zemin yaratılıyor.
Uçuşa yasak bölge ilan edilmesi seçeneği askeri müdahalenin ilk aşaması olarak masada. Pentagon, Körfez ve Umman Denizindeki gemilerini Libya civarında konuşlandırmak için harekete geçti. Gemiler olası uçuşa yasak bölgenin komiserliğini yapacak. ABdeki müttefikler Britanya ve Fransa da bunun için kolları sıvadı.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton açıkça Uçuşa yasak bölge düşündüğümüz bir seçenek dedikten sonra Londradan daha ileri bir adım geldi. Britanya medyasına göre Britanya ve NATO müttefikleri, Libyaya savaş uçakları göndermeyi planlıyor.
Blairi aratmıyor
Başbakan David Cameron, önceki gün Ulusal Güvenlik Konseyinde Askeri müdahaleyi dışlamıyoruz deyip Libyanın uçuşa yasak bölge ilan edilmesi konusunda askeri kurmaylarına planlar hazırlamalarını emretti. Cameron, Kaddafinin düşmanlarına silah gönderilmesini de düşünülmesi gereken bir seçenek olarak görüyor. Cameron karadan işgali dışlasa da barış gücüne açık. Kaddafi uçaklarla asileri vurursa Kıbrıstaki Akrotiri üssündeki uçaklar, anında Libya semalarına dalacak. AWACSların hazır beklediği Kıbrısa İskoçyadaki 59 Eurofighter Typhoon da gönderilebilecek. Karadan asker gerekirse Afganistan için hazırlanmış Mercian alayı halihazırda Kıbrısta. Paraşüt birliği ve Kraliyet Donanmasının kullanılması da seçenekler arasında.
Cameron, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile askeri seçenekler üzerinde birlikte çalışmak için anlaşmış. Cameron savaşçı tutumuyla 2003te dönemin ABD Başkanı George W. Bushun arkasından Iraka giderek fino köpeği unvanını kazanan selefi Tony Blairi aratmıyor. Tuhaf olan şu: Libyayı silahla donatan ülke son birkaç yıldır Britanya. Tam da Cameron, Blairleşirken, Blairin 2004te Libyaya silah temin edip subaylarını Sandhursttaki Kraliyet Askeri Akademisinde eğitme konusunda Kaddafi ile anlaştığını gösteren belgeler ortaya saçıldı.
BM bypass edilebilir
Uçuşa yasak bölge tartışmasına paralel olarak Kaddafinin kendi halkına karşı hardal gazı kullanabileceğine dair felaket senaryoları basında işlenmeye başladı. Irak işgali öncesi Saddam Hüseyinin elinde kitle imha silahları olduğuna dair yalanların servis edilmesi gibi… İddiaya göre Kaddafi 2003te silah programını çöpe atsa da hardal gazı üretebileceği 14 ton kimyasal maddeyi çölde saklıyor. Uçuşa yasak bölge Libyanın savaş alanına dönmesi anlamına geliyor. Beraberinde askeri müdahaleyi de getirdiğinden BM Güvenlik Konseyi kararı şart. Veto hakkına sahip Rusya ve Çini aşmak şu koşullarda zor.
Zira Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Lüzumsuz iş diyerek ilk postayı koydu. Ama müttefikler Kaddafiyi kışkırtıp bir delilik yaptırırırsa durum değişebilir. 1992de ABD, Fransa, Britanya ve Türkiye, Kuzey Irakı uçuşa yasak bölge ilan etmişti. Konseynin Kürtlere insani yardıma geçit verilmesi çağrısı yapan 688 sayılı kararı dayanak yapılmıştı. Halbuki karar böyle bir şeyi öngörmüyordu. Dönemin BM Genel Sekreteri Boutros Gali bile buna yasadışı demişti. Iraktaki gibi Libyada da bir oldubitti muhtemel.
Önce bombalamak gerekir
ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral James Mattis, Libyanın uçuşa yasak bölge ilan edilmesi için önce bu ülkenin hava savunma sisteminin imha edilmesi gerektiğini savundu. Senatodaki konuşmasında Mattis Bu bir askeri operasyon demek ifadelerini kullandı. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ise Savaş suçlarıyla mücadele için ödeneğe ihtiyaç var. Tüm Ortadoğu değişiyor. Gelecekte Libya barış içinde demokratik yapıya kavuşabilir. Aksi halde ülke uzun sürecek iç savaşa sürüklenebilir dedi. Libya lideri Muammed Kaddafinin oğlu Seyfulislam, Batıyı ülkenin içişlerine karışmakla suçlayıp sivillerin bombalanmadığını savundu.