Paz. May 19th, 2024

Fehim Taştekin’in haberi

ABD ve Batılı müttefiklerinin Libya lideri Muammer Kaddafi’ye karşı sürek avı, Irak’ın başına örülen çorapları andırıyor. Libya’ya karşı BM Güvenlik Konseyi’nden çıkartılan yaptırımın ardından askeri müdahale için zemin yaratılıyor.

‘Uçuşa yasak bölge’ ilan edilmesi seçeneği askeri müdahalenin ilk aşaması olarak masada. Pentagon, Körfez ve Umman Denizi’ndeki gemilerini Libya civarında konuşlandırmak için harekete geçti. Gemiler olası ‘uçuşa yasak bölge’nin komiserliğini yapacak. AB’deki müttefikler Britanya ve Fransa da bunun için kolları sıvadı.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton açıkça “Uçuşa yasak bölge düşündüğümüz bir seçenek” dedikten sonra Londra’dan daha ileri bir adım geldi. Britanya medyasına göre “Britanya ve NATO müttefikleri, Libya’ya savaş uçakları göndermeyi planlıyor.”

Blair’i aratmıyor

Başbakan David Cameron, önceki gün Ulusal Güvenlik Konseyi’nde “Askeri müdahaleyi dışlamıyoruz” deyip Libya’nın uçuşa yasak bölge ilan edilmesi konusunda askeri kurmaylarına planlar hazırlamalarını emretti. Cameron, Kaddafi’nin düşmanlarına silah gönderilmesini de düşünülmesi gereken bir seçenek olarak görüyor. Cameron karadan işgali dışlasa da barış gücüne açık. Kaddafi uçaklarla asileri vurursa Kıbrıs’taki Akrotiri üssündeki uçaklar, anında Libya semalarına dalacak. AWACS’ların hazır beklediği Kıbrıs’a İskoçya’daki 59 Eurofighter Typhoon da gönderilebilecek. Karadan asker gerekirse Afganistan için hazırlanmış Mercian alayı halihazırda Kıbrıs’ta. Paraşüt birliği ve Kraliyet Donanması’nın kullanılması da seçenekler arasında.

Cameron, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile askeri seçenekler üzerinde birlikte çalışmak için anlaşmış. Cameron savaşçı tutumuyla 2003’te dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un arkasından Irak’a giderek ‘fino köpeği’ unvanını kazanan selefi Tony Blair’i aratmıyor. Tuhaf olan şu: Libya’yı silahla donatan ülke son birkaç yıldır Britanya. Tam da Cameron, Blairleşirken, Blair’in 2004’te Libya’ya silah temin edip subaylarını Sandhurst’taki Kraliyet Askeri Akademisi’nde eğitme konusunda Kaddafi ile anlaştığını gösteren belgeler ortaya saçıldı.

BM bypass edilebilir

Uçuşa yasak bölge tartışmasına paralel olarak Kaddafi’nin kendi halkına karşı hardal gazı kullanabileceğine dair felaket senaryoları basında işlenmeye başladı. Irak işgali öncesi Saddam Hüseyin’in elinde kitle imha silahları olduğuna dair yalanların servis edilmesi gibi… İddiaya göre Kaddafi 2003’te silah programını çöpe atsa da hardal gazı üretebileceği 14 ton kimyasal maddeyi çölde saklıyor. ‘Uçuşa yasak bölge’ Libya’nın savaş alanına dönmesi anlamına geliyor. Beraberinde askeri müdahaleyi de getirdiğinden BM Güvenlik Konseyi kararı şart. Veto hakkına sahip Rusya ve Çin’i aşmak şu koşullarda zor.

Zira Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov “Lüzumsuz iş” diyerek ilk postayı koydu. Ama müttefikler Kaddafi’yi kışkırtıp bir delilik yaptırırırsa durum değişebilir. 1992’de ABD, Fransa, Britanya ve Türkiye, Kuzey Irak’ı uçuşa yasak bölge ilan etmişti. Konsey’nin Kürtlere insani yardıma geçit verilmesi çağrısı yapan 688 sayılı kararı dayanak yapılmıştı. Halbuki karar böyle bir şeyi öngörmüyordu. Dönemin BM Genel Sekreteri Boutros Gali bile buna ‘yasadışı’ demişti. Irak’taki gibi Libya’da da bir oldubitti muhtemel.

‘Önce bombalamak gerekir’

ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral James Mattis, Libya’nın uçuşa yasak bölge ilan edilmesi için önce bu ülkenin hava savunma sisteminin imha edilmesi gerektiğini savundu. Senato’daki konuşmasında Mattis “Bu bir askeri operasyon demek” ifadelerini kullandı. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ise “Savaş suçlarıyla mücadele için ödeneğe ihtiyaç var. Tüm Ortadoğu değişiyor. Gelecekte Libya barış içinde demokratik yapıya kavuşabilir. Aksi halde ülke uzun sürecek iç savaşa sürüklenebilir” dedi. Libya lideri Muammed Kaddafi’nin oğlu Seyfulislam, Batı’yı ülkenin içişlerine karışmakla suçlayıp sivillerin bombalanmadığını savundu.

Radikal

By Usta

<<- Kızlar Baklavalı erkekleri sever diye duyduktan sonra elinde baklava tepsisiyle gezen