Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail’den beklenenin Mavi Marmara olayında açık ve net şekilde hata yaptıklarını resmen açıklamaları olduğunu söyledi ve ‘apology’ (özür) sözcüğüne dikkat çekti.
İsrail‘e sert yaptırımlar (Son Detaylar)
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, gerek İsrail gerekse diğer ülkelerin Doğu Akdeniz‘in "Türkiye’nin köşeye sıkıştırılacağı" bir yer olmadığını bilmesi gerektiğini söyleyerek, Filistin ablukası için Lahey Adalet Divanı’na yapılacak başvurunun Ekim ayında, ortak bir başvuru olacağını bildirdi. Davutoğlu, Mavi Marmara olayı konusunda İsrail‘den beklenenin ise içinde net olarak ‘apology’ (özür) sözcüğünün geçtiği bir metin olduğunu söyledi.
Davutoğlu, CNN Türk’te katıldığı bir programda BM Genel Kurul çalışmaları ve gündemdeki dış politika konularına ilişkin soruları yanıtladı.
BM Genel Kurulu çalışmalarında Filistin‘in tanınması, Somali’nin durumu, Türkiye-İsrail ilişkileri, Arap Baharı ve Kıbrıs meselesi gibi konuların ön plana çıkacağını anlatan Davutoğlu, Filistin‘in tanınması konusunda en aktif ülkelerden birisinin Türkiye olduğunu, bu konuda destek vermekle kalmayıp diğer ülkeler nezdinde bir kampanya düzenlediklerini kaydetti.
DOĞU AKDENİZ‘DE SEYRÜSEFER SERBESTLİĞİ
Doğu Akdeniz‘de seyrüsefer serbestliği ile ilgili soru üzerine Davutoğlu, "bütün ülkelerin, Doğu Akdeniz‘in Türkiye‘nin köşeye sıkıştırılacağı bir yer olmadığını bilmesi gerektiğini" vurguladı.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz‘i barış denizi haline getirmek istediğini söyleyen Davutoğlu, ancak bazı ülkelerin "uluslararası sularda benim sözüm geçer" tavrına da en uzun sahildar devlet olarak izin vermeyeceklerini kaydetti. Davutoğlu, Türkiye‘nin bu bölgedeki ulusal çıkarının Süveyş’ten Hint okyanusuna kadar uzandığını ifade ederek, bu nedenle bölgedeki seyrüsefer serbestliğinin Türkiye için çok önemli olduğunu bildirdi.
Davutoğlu, "Bu bölgedeki seyrüsefer serbestliğini sınırlandıracak her türlü hareket benim egemenlik haklarımı da zarara uğratır" diyerek, İsrail‘e bu ilke ile verilen mesajı şu sözlerle anlattı:
"Bizim verdiğimiz mesaj şudur: kendi karasularına bak, onun dışındaki alana tek taraflı müdahalede bulunamazsın. Bu net bir mesajdır."
Bakan Davutoğlu, İsrail ile ilişkilerin nereye gideceğinin bu ülkenin tutumuna bağlı olduğunu söyleyerek, "Kimse bizden vatandaşlarımızın hukukunu göz ardı ederek ilişkileri normalleştirmemizi beklemesin. Biz net olarak (apology) kelimesinin geçmediği hiçbir metni özür olarak kabul etmeyiz. Yapılan hareketin açık ve resmi bir şekilde hata olduğunun kabul edilmesini istiyoruz" diye konuştu.
Filistin ablukasının kalkmasına ilişkin Lahey Adalet Divanı’na yapılacak başvuru ile ilgili hukuki hazırlıkların sürdüğünü anlatan Davutoğlu, bu başvurunun sadece Türkiye‘nin değil Arap Ligi, İKT gibi kuruluşlarla ortak yapılmasını arzu ettiklerini kaydetti.
Bakan Davutoğlu, "Bu sadece Türkiye‘nin bireysel başvurusu değil, uluslararası toplumun tasarısı olsun diye çalışılıyor" diyerek, Filistin‘in tanınma süreci ile bu tasarının senkronizasyonu için hazırlıklar içinde olduklarını, Ekim ayı içinde belli bir aşamaya gelinerek müraacatın yapılacağını kaydetti.
‘ŞAM YÖNETİMİ ÖNCE KENDİ HALKIYLA BARIŞSIN’
Suriye ile ilişkilerle ilgili soruya karşılık "Suriye yönetimi kendi halkıyla barışmadan bizimle barışması mümkün değil" yanıtını verdi.
Davutoğlu, Arap Baharı yaşayan ülkelere Türkiye‘nin model ülke olarak sunulması ve laiklik tartışmaları hakkında da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın söylemek istediğine ilişkin kavramsal bilgiler vererek, Arap ülkelerinde bu teorik tartışmaların yapılması gerektiğini kaydetti.
Bölgede olanlara sadece ılımlı İslam’ın yayılması ve Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinden bakılmasının naif olacağını söyleyen Davutoğlu, eğer bir proje varsa bunun adının "bu bölgenin Türkiye ile birlikte yeniden uyanışı projesi" olacağını kaydetti.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın terör örgütü PKK ile müzakere ettiğine ilişkin internete düşen ses kayıtlarının hatırlatılması üzerine Davutoğlu, Fidan’ın yanlış bir şey yapmadığını belirterek, devletin kendisi ile ilgili her konuda her türlü tedbiri alacağını kaydetti.
Davutoğlu, Başbakan Erdoğan’ın yapmayı reddettiğinin siyasal anlamda bir görüşme olduğunu, Fidan’ın görüşmesinin istihbari anlamda olduğunu söyleyerek, "MİT bu görevi yapmayacaksa neyi yapacak" dedi.
FÜZE RADARLARI
NATO bünyesindeki füzelerin radarlarının Türkiye‘ye konuşlanması kararını da değerlendiren Davutoğlu, bu savunma konseptinin özellikle bir ülkeye karşı olmadığını vurguladı.
Bakan Davutoğlu, geçen sene bu zamanlarda BM’deki oylamada İran’a yaptırımlara "hayır" diyen bir Türkiye olduğunu hatırlatarak, Türkiye‘nin hiçbir zaman bir ülkenin güdümünde komşusuna karşı tavır almayacağını belirtti. "İlkesel olarak böylesine bir uluslararası baskı karşısında, genelde herkesin (evet) dediği bir ortamda Türkiye kalkıp (hayır) dediyse bunun mesajı açıktır" diyen Davutoğlu, bununla Türkiye‘nin "komşumla ilişkileri başka bir konunun ipoteği yapmam" demek istediğini bildirdi.
Geçen seneki bu tablonun unutulmaması gerektiğini söyleyen Davutoğlu, NATO’nun bir savunma teşkilatı olduğunu ve kendi tedbirlerini almasının doğal olduğunu belirtti. "Bu radarlara ev sahipliği yapmanın Türkiye‘nin ulusal çıkarları için de önemli olduğunu", 20-30 yıl sonra şartların değişebileceğini belirten Davutoğlu, radarların Türk topraklarında olması gerektiğini çünkü Türkiye‘nin korunması için daha ilerde NATO üyesi başka bir ülke bulunmadığını belirtti.
Radar sisteminin Türkiye‘nin denetimi ve ulaşımına açık olacağını söyleyen Davutoğlu, NATO karargahında da bununla ilgili üst düzey bir Türk subay bulunacağını ifade etti. Davutoğlu, radar bilgilerinin İsrail ile paylaşılıp paylaşılmayacağının sorulmasına karşılık, "Bu NATO içinde NATO ülkeleri tarafından değerlendirilecek" diye konuştu.
Türkiye’nin şartları sağlandıktan sonra itiraz etmenin gerek ittifakın dokusu gerekse Türkiye‘nin güvenliği için sıkıntı oluşturacağını belirten Davutoğlu, Türkiye‘nin sadece NATO’ya ait olan ve NATO ülkeleri tarafından kullanılan sisteme destek sağlayacağını, NATO dışındaki bir sistemle alakaları olmadığını kaydetti.
Bakan Davutoğlu, NATO’nun Akdeniz ortakları oluşu çerçevesinde İsrail‘in açmak istediği bir ofise engel olduklarını da açıkladı.
RUM KESİMİNİN SONDAJ FAALİYETLERİ
Davutoğlu, Rum kesiminin Akdeniz‘de sondaj faaliyetleri ile ilgili soruya karşılık da Rum kesiminin bu faaliyetlerle belli bir aşamaya gelinen müzakereleri sabote etmek istediğini kaydetti.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’a da bunu söylediğini aktaran Davutoğlu, New York’a gidince BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun’la da konuyu ele alacağını bildirdi. Davutoğlu şunları kaydetti:
"Ortada iki senaryo var: ya Kıbrıs tek bir devlet olacak, o zaman Rumlar da beklesinler, çözüm olsun, her neye sahiplerse birlikte değerlendirsinler. Ya da Rumlar şunu demek istiyordur; bu benim kendi bölgem ne istersem yaparım. O zaman da KKTC de ayrı bölgeye sahiptir ve bu, iki devlet mantığına gidiştir. Tamam o zaman biz de öyle yaparız, biz de KKTC ile kıta sahanlığı anlaşmasını yaparız. Böylelikle iki devlet vakası da daha derinleşerek sürer.
Biz Doğu Akdeniz barış, istikrar ve refah havzası olsun istiyoruz. Ama birileri (buralar benim arka bahçem, istediğim gibi davranırım) derse, o zaman bize de bunun doğru olmadığını gösterecek adımlar atma hakkı doğar."
Bakan Davutoğlu bu konuda bir eylem planları bulunduğunu söyleyerek, Rum yönetimi kararında ısrar ederse KKTC ile kıta sahanlığı anlaşmasını imzalayacaklarını bildirdi. Davutoğlu, "Gönül ister ki Rum yönetimi böyle bir meydan okuma yerine müzakere masasına gelir, adil bir barışı birlikte geliştiririz" dedi.