Tüketicinin faturasını kabartan kayıp-kaçak bedelinin yanı sıra sayaç okuma bedeli de vatandaşı isyan ettirdi. Abone başına alınan 50 kuruşluk bedel ayda 8.5 milyon liraya ulaşıyor.
2010’a göre 2015’e kadar daha yüksek hedef oranlar üzerinden kayıp-kaçak parası alan şirketler, ayrıca sayaçları okumanın bedelini de tüketiciden alıyor. Tüketilen elektrik üzerinden hesaplanan “perakende satış hizmetleri-sayaç okuma” aynı binada oturan iki abonenin iki farklı “sayaç okuma hizmeti” bedeli ödemesi sonucunu doğuruyor. Faturalara eklenen kuruşlar, Türkiye’de milyonlarca abone olduğu dikkate alındığında trilyonlarca lirayı buluyor.
Bu örnek faturadaki gibi Türkiye‘deki 16.8 milyon konut olduğunu düşünürsek (2008 EPDK verilerine göre) her abone ayda 50 kuruş sayaç okuma bedeli öderse bu tutarlar ayda yaklaşık 8 buçuk milyon liraya (eski parayla 8 buçuk trilyon lira) tekabül ediyor. Kısacası yılda sayaç okuma bedeline Türkiye‘nin ödediği tutar 100 milyon lirayı aşıyor.
Türkiye’de aboneler bir yılda 13 fatura ödüyor
EPDK’nin özelleştirme sonrasında kayıp kaçağın önlenmesine dönük yatırımlarda kullanılacağı gerekçesiyle savunduğu kayıp-kaçak bedelinin tüketiciden tahsil edilmesi uygulamasında yine dürüst yurttaş mağdur. Kayıp-kaçak oranlarının faturalarda gösterilmeye başlandığı uygulama 2010 sonunda başladı. Ancak bu sırada EPDK’nin açıkladığı elektrikte kayıp-kaçak hedef oranlarının 5 yıl önceki oranlardan bile yüksek olduğuna dikkat çeken Elektrik Mühendisleri Odası, amacın faturalara daha fazla kayıp-kaçak elektrik bedeli yüklemek olduğunu belirtti.
Oranların yüksek tutularak faturaların şişirildiğine dikkat çeken Cengiz Göltaş, elektrik dağıtım faaliyetlerinde, 2011-2015 dönemi için belirlenen kayıp-kaçak hedef oranı, 15 bölgede, 2010 yılı hedefine göre arttırılmıştı. EMO Başkanı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK), elektrikteki kayıp-kaçak oranlarını, dağıtım şirketleri ile birlikte belirlediğini belirtirken kayıp-kaçak oranının yüksek belirlenmesinin, dağıtım şirketlerinin vatandaşlara yansıttığı kaçak elektrik bedeli tutarının artması anlamına geldiğine işaret etti.
Bölgesel uygulama vuracak
Aboneleri isyan ettiren kayıp-kaçak elektrik bedeli, 2012’den itibaren bölgesel bazda faturalara yansıtılacak. Bu uygulama kaçak kullanım oranının yüzde 25-30’ları bulduğu bölgelerde faturalar iyice yükselecek. Göltaş, kayıp kaçağın yüksek olduğu bölgelerde abonelerin faturalarının daha fazla artmasına yol açacağını bildirdi.
2015’e kadar geçerli olacak oranların özellikle yüksek tutulduğunu öne süren Göltaş, “Faturalandırma yapılırken kayıp-kaçak oranı belirlenen hedef orandan yüksek olursa, bunun bedeli dağıtım şirketi tarafından ödenecek. Düşük olursa, vatandaşa daha az yansıtılacak. Ancak şirketler, kayıp-kaçak oranının yüksek çıkma ihtimaline karşı, kendileri bedel ödemek zorunda kalmamak için KKH oranını yüksek gösteriyor. Kayıp-kaçak oranı düşük çıksa bile bunun vatandaşa yansıtılacağını sanmıyorum, aradaki tutar da dağıtım şirketlerine kalacak” dedi.
Tüketici şikâyet etti sonucu bekliyor
Konuyu takip ettiklerini belirten Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Başkanı Yardımcısı Ali Çetin, bu bedellerin vatandaşa yüklenmesinin haksız olduğu kadar hukuksuz bir uygulama olduğunu savunuyor. Tüketici hakem heyetlerinden bir karar çıkmasını beklediklerini söyleyen Çetin şu bilgileri verdi: “Tüketici dernekleri olarak davayı ilerletebilmek için tüketici heyetlerinin vereceği bir karara ihtiyacımız var. Başvurular olmasına karşın 3 ayda cevap vermesi gereken tüketici heyetleri 7-8 aydır cevap vermiyorlar. Bizim de bu sebeple elimiz kolumuz bağlı kalıyor. Bir karar çıktığı takdirde bunu derhal tüketici mahkemelerine taşıyacağız.”
Özelleştirme öncesi vatandaşın devlete ödediği kayıp ve kaçak bedellerinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya verilen bir sübvansiyon olarak algılandığını anlatan Çetin, artık bir kısmının şirketlere gittiğini belirterek şöyle devam etti: “Artık belirli bir oranda bu şirketlere gidiyor. Şirketler kayba karşı yatırım yapmak yerine bu bedelleri vatandaştan almaya devam ediyorlar. Devlet de buna seyirci kalıyor. Hatta vatandaşın kullanmadığı halde ödediği paralar üzerinden bir de KDV alınıyor. Bir anlamda devlet soyguna seyirci kalmıyor, teşvik ediyor. Tam anlamıyla kümesteki kazı yolma politikası devam ediyor.”
Kayıp-kaçak hedefleri yükseldi
21 dağıtım şirketi içinde hedeflenen en az kaçak ve kayıp elektrik oranı yüzde 6.96. En yüksek kayıp ve kaçak oranı ise yüzde 60.69. EPDK’nin 2011-2015 yılı kayıp-kaçak hedef oranlarını yüksek göstermesi de faturalara olumsuz yansıyacak. 2008 yılı verilerine göre 16.8 milyon konut var. Aboneden ortalama 5 TL kaçak-kayıp elektrik ücreti alınması bile 80 milyon lirayı aşkın para demek oluyor.
EPDK’nin belirlediği ve şu anda geçerli olan oranlar, geçiş dönemi olarak kabul ettiği 2006-2010 dönemi için belirlediği oranların üzerinde oldu. Örneğin kaçak oranı en yüksek bölge olan Dicle Elektrik Dağıtım AŞ’nin bölgesinde 2006 yılı itibarıyla yüzde 54.77 olan dağıtımdaki kayıp-kaçak oranının 2010 yılı itibarıyla yüzde 36.83’e inmesi öngörülmüştü. Ancak şimdi geçerli çizelgede Dicle Elektrik’te kayıp-kaçak oranı yüzde 36.83’ten yüzde 60.96’ya çıkarıldı. Çoruh, Çamlıbel, Boğaziçi, Göksu ve Yeşilırmak dağıtım bölgelerinde kayıp-kaçak oranı düşürülürken diğer dağıtım bölgelerinda 2010’a göre daha yüksek kayıp-kaçak oranı belirlendi.
Faturalar daha da kabaracak
EMO Başkanı Cengiz Göltaş, “Kayıp-kaçak meselesi polisiye tedbirlerle çözülmeyeceği gibi kamu hizmeti olarak ele alınması gereken elektrikte bölgesel cezalar da uygulanmamalı” dedi. Göltaş, sayaç okuma parası için de “Şirketler elektriği hem satıyor hem de okuma parası alıyor. Üstelik aynı binadaki iki ayrı evden farklı tutarlar tahsil ediyor. Bu kabul edilebilir bir uygulama değil. 120 milyar kilovatsaat okunuyor, bunlar büyük paralar ediyor” bilgisini verdi.