Hükümet Sözcüsü, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu ve terörist Murat Karayılan’ın yakalandıktan sonra İran tarafından bırakıldığına ilişkin iddiaları değerlendirdi.
Hükümet Sözcüsü, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, terörist Murat Karayılan’ın yakalandıktan sonra İran tarafından bırakıldığına ilişkin iddialarla ilgili olarak, ”Böyle bir konuda hükümetimize intikal eden, yani bugün yayınlanan haberin doğruluğu konusunda bir bilgi yok. Dolayısıyla bunun daha sonra belki anlaşılabileceğini, eğer bir bilgi edinebilirsek bunu da kamuoyuyla paylaşacağımızı söylemek istiyorum” dedi.
Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bakan Arınç, bir gazetecinin, ”Siz daha önce ‘bu işin içinde bir iş var’ değerlendirmesi yaparak Murat Karayılan’ın yakalandığı iddialarıyla ilgili olarak, bazı iddialar var, aslında o dönemde Karayılan’ın yakalandığı ve bazı pazarlıklar sonucunda bırakıldığı ifade ediliyor. Gelinen noktada size gerçekten yakalandığı ve bırakıldığı iddia ediliyor” sorusu üzerine şunları söyledi:
”Murat Karayılan’ın yakalandığı iddiasıyla ilgili, bana bağlı olan iki kurum bildiğiniz gibi eleştirilmişti. Bunlardan birisi TRT’dir birisi de Anadolu Ajansıdır (AA). TRT, böyle bir iddianın varlığını ciddiye almıştı alt yazılardan bu konu geçmişti ama teyit edilmeyen bir haber olarak da takdim edilmişti. Daha sonra haber teyit edilmeyince bu alt yazılardan ve haberden vazgeçildi. Daha sonra AA, İranlı bir yetkilinin yaptığı açıklama, şu anda ismini hatırlamıyorum ama bu konuda kendisine itimat edilmesi gereken birisi, ‘PKK’nın 2 numaralı ismi elimizde ve isminin de belki Murat olduğunu ifade ederek bir açıklama yaptı. AA, bunu üzerine tekrar acaba bu yakalanan kişi, tariflere de uyuyor, Murat Karayılan olabilir mi’ dedi. O sıralarda bildiğiniz gibi ben de bir sorunuz üzerine, ‘bugünlerde Karayılan’ın kendisinin nerede olduğu belli değil, bir açıklama da yapmıyor, ROJ TV’ye canlı olarak beyanat vereceği söylenmesine rağmen orada da bir görüntüsü elde edilemedi, yani bir şey var ama ne olduğunu henüz anlamış değiliz’ şeklide bir cevap vermiştim.
Bugün bir gazetemizde İran tarafından yakalandığı ve ama bazı sebeplerden dolayı salıverildiği şeklinde bir iddia var. Bunun üzerine grup toplantısına girerken bir arkadaşımız ayak üstü, yani gazeteye bir beyanat vermek, haber vermek şeklinde değil. Gazetede böyle bir haber var, ne diyorsunuz… Yani konuyla ilgili kesin net, böyle bir şey olmuştur veya olmamıştır’ şeklinde bir beyanda bulunmadım. Ama daha sonra böyle bir alt yazı geçildiğini bakan danışmanlarım haber verdiler. Ben de AA marifetiyle böyle bir şeyi söylemediğimi, dolayısıyla bir yalan haberi tekzip ettiğimi ifade ettim.
Şüphesiz bu haberlerin perde arkasını, ne olup ne bittiğini, belki daha sonra öğrenebileceğiz. İran da bir devlettir. o devletin kurumları var, kuruluşları var. Özellikle komşuluk ilişkilerimiz içerisinde de teröre karşı mücadelede de birlikte hareket ettiğimizi, birbirimizle istihbarat noktasında da yardımlaştığımızı şahsen biliyorum. Bunu, MİT Müsteşarımız da zamanı geldiğinde İçişler Bakanımız da belki açıklamış olabilirler.
Terörle mücadele özellikle PKK’ya karşı mücadelede ki İran’da bunun ismi PJAK diye biliniyor, Türkiye ile İran arasında bir itilaf yok. Dolayısıyla biz, o mevcut durumu kabullenerek böyle bir habere ihtiyatlı yaklaşmalıyız. Ancak daha önce de söylediğim gibi bu konuyla ilgili haberler, her zaman tartışılacaktır. Çünkü açıklama yapılmıştır, o açıklamadan daha sonra vazgeçilmiştir. Bunun başka bir Murat olduğu ifade edilmiştir. Arada bir ölü bölge, siyah bölge, kara bölge olmuştur vesaire…
Şahsen bunu sizinle uzun uzun müzakere etsem bir noktaya varabiliriz. Ama hükümet sözcüsü olarak üzerimdeki sorumluluk, böyle bir konuda hükümetimize intikal eden yani bugün yayınlanan haberin doğruluğu konusunda bir bilgi yok. Dolayısıyla biz, bunun daha sonra belki anlaşılabileceğini, eğer bir bilgi edinebilirsek bunu da kamuoyuyla paylaşacağımızı söylemek istiyorum.”
Terörle mücadelede işbirliği şart
Bakan Arınç, ”CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun bugün Deniz Feneri e.V soruşturmasıyla ilgili köstebek iddialarıyla ilgili olarak dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay‘ın ismini açıkladı. Bu konu Bakanlar Kurulu gündemine geldi mi?” sorusu üzerine, bu konunun kurul gündemine gelmediğini belirterek, ”Ama her iki sayın bakanın yazılı açıklama yaptığını biliyoruz. Bir örneğini bana taktim etmişlerdi, belki sorarsınız diye. Sayın İçişleri Bakanımız ve Sayın Adalet Bakanımız, kendilerini ilgilendiren hususlara bağlı kalmak üzere bir basın açıklaması yapmışlar. Biz de onları tekrarlamak durumundayız…” yanıtını verdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın ertelenen Hatay ziyaretini ne zaman gerçekleştireceğine yönelik bir soruya karşılık da Bakan Arınç, ”Pazar günü yapılacak ziyaret, vefat sebebiyle ertelenmişti, ziyaretin yapılacağını biliyorum ama tarih henüz konulmadı” diye konuştu.
Bir gazetecinin, ”Konjonktürel olarak bazı yorumlar yapılıyor. İran ve Suriye‘nin PKK ile bazı konularda anlaştığı, bunun da PKK’ya daha geniş hareket kabiliyeti sağlayacağı yorumları yapılıyor. Sizin bu konuda bir tavsiyeniz, komşu ülkelere bir çağrınız, masajınız olabilir mi ?” sorusuna Arınç, şu yanıtı verdi:
”Değerli arkadaşlar her şey konuşulur, yazılır, söylenir. Biz de bunları okuruz, değerlendiririz ama bütün bunların doğruluğu konusunda şahsen üzerimizdeki sorumluluk; kesin, somut deliller elde edilmedikçe bir şey söylememektir.
Şunu iyi biliyorum, terör bütün ülkelerin derdi. Hiçbir ülke kendi başına terörle mücadelede başarılı olamaz. Mutlaka başka ülkelerle müşterek bir terörle mücadele platformunun sağlıklı işlemesine ihtiyaç var. Dolayısıyla hem dış desteklerinin azalması veya yok edilmesi, hem de istihbarat paylaşımı, güç paylaşımı noktasında, bilgi paylaşımı noktasında başka ülkelerin desteğine her ülkenin ihtiyacı vardır.
Bizim nasıl Kuzey Irak‘taki yönetimle ilişkilerimiz varsa, Irak merkezi hükümetiyle ilişkilerimiz varsa, Irak‘da bulunan ABD, uzakta da olsa yakınımızda da olsa ilişkimiz varsa, İran ile dostluğumuz varsa, Suriye ile son günlerde belki tartışmalı ama geçmişten bu yana ilişkilerimiz, terör konusunda bir işbirliğine dayanıyorsa, biz, bunu yine her ülke için terörle mücadele konusunda devam etmesini isteriz. Şu anda bizim bu işbirliği konusunda hem somut neticeler elimizde, hem de bunun devam edeceği konusunda bilgilerimiz var.
Bugün veya dün hatırlarsanız, Irak Merkezi Hükümeti’nin Başbakanı Maliki de, ‘Biz kendi güçlerimizle, bu teröristleri bu topraklardan defetmeliyiz, bu işin çaresi budur’ dedi. Bu güzel bir temenni… Gerçekleşir mi, gerçekleşemez mi tartışılabilir. Yani Irak Merkezi Hükümeti’nin ne kadar gücü var ki, kendi içerisinde ne kadar egemen veya kendi insan hakları ihlalleri veya vuku bulan terör olayları karşısındaki gücü ne kadar ki, buna muvaffak olabilecek. Ama bir ülkenin başbakanı, ‘evet doğrudur, kendi güçlerimizle topraklarımızda Türkiye‘ye düşman barındırmamalıyız’ diyorsa, hem buna teşekkür ederiz hem de bunun gerçekleşmesini dileriz.
O yüzden bizim bütün ülkelerle terörle mücadelede işbirliğine ihtiyacımız var, mevcut şartlar da bu işbirliğinin devam ettiğini, her geçen gün bunun güçlendiğini gösteriyor.”
Bundan bir süre önce Kandil’e, ve bazı terör üstlerine, yuvalarına yapılan müdahalelerin hiçbir komşu ülke tarafından eleştirilmediğini ifade eden Arınç, ”Çünkü biz masum halka, sivil insanlara zarar vermeden terörle mücadelemizi yürütüyoruz. Ne dış dünyadan, AB’den ne ABD’den ne bölgemizden ‘Türkiye bunu neden yapıyor, niye bu kadar yapıyor, niye bu kadar uçaklar uçuyor’ diye bir endişe, bir eleştiri geldi. Çünkü herkes biliyor ki, Türkiye terörle mücadele konusunda hedef bir ülke, içinde terör var ve bununla mücadele etmek de hükümetlerin görevi” dedi.
”Partisinin TBMM grup toplantısında BDP Lideri Demirtaş, Kürt sorunun çözümünde Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan ev hapsine dönüşü önerisini getirdi, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna da Arınç, ”Hiç bunun üzerinde durmaya bile gerek yok, çünkü bu taleplerini her zaman her zeminde yapıyorlar, bunu tartışmaya bile gerek duymuyorum” yanıtını verdi.
Arınç, bütçeyle ilgili genel değerlendirmeleri Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek‘in birlikte düzenleyecekleri basın toplantısı ile kamuoyuna takdim edeceklerini bildirdi.
-Memurlara toplu sözleşme imkanı-
Geçen yıl yapılan anayasa değişikliği ile memur sendikalarına toplu sözleşme imkanı getirildiğini hatırlatan Bülent Arınç, toplu görüşmelerin artık toplu sözleşmeye dönüşeceğini belirtti.
Anayasa ve yasalarda gerekli değişiklikler yapıldıktan sonra, önümüzdeki dönem için toplu sözleşmenin bağıtlanması konusunda geçtiğimiz ağustos ayında ittifak sağlandığını anımsatan Arınç, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik‘in, toplu sözleşme yapılabilmesi için gerekli olan ve buna ilişkin esasların taraflarca üzerinde görüşülen konuları Bakanlar Kuruluna takdim ettiğini bildirdi.
Bülent Arınç, Bakan Çelik‘in, sözleşmeye taraf olacak sendikalarla ve ilgili kuruluşlarca bunu müzakere edeceğini ve süresi içerisinde de yasal değişikliklerin bir an önce TBMM’de yapılmasının gerçekleştirileceğini dile getirdi.
Bülent Arınç, terör ve güvenlikle ilgili konularda Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz‘ın Bakanlar Kuruluna bilgi sunduğunu da kaydetti