Güney Kıbrıs’ta 13 kişinin öldüğü patlamada Rum lider Hristofyas suçlu bulundu
Güney Kıbrıs Rum kesiminde RMMO’nun ‘Evangelos Florakis Deniz Üssü’nde muhafaza edilmekte olan 98 kontenyer dolusu barutun 11 Temmuz‘da infilak etmesinde Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın çok ciddi şahsi ve kurumsal sorumluluğu bulunduğu belirtildi.
BAŞ SORUMLU HRİSTOFYAS
Rum radyosu 13 kişinin hayatını kaybetmesi ve üs yakınındaki Vasiliko Elektrik Santralinin tamamen tahrip olması konularının araştırılması için tek kişilik soruşturma komitesi başkanı Polis Poliviu’nun, araştırma sonucunu bugün düzenlediği basın toplantısıyla açıkladığını duyurdu. Poliviu deniz üssündeki patlamayla yaşanan trajedinin baş sorumluluğunun devlet ve hükümet başkanı Dimitris Hristofyas olduğunu söyledi. Hristofyas’ın meselenin gizlenmesi konusunda ana otorite, bakanlarının ve çalışma arkadaşlarının gösterdiği ihmal ve yavaş davranmada da en büyük sorumluluk sahibi olduğuna işaret eden Poliviu şunları söyledi:
MÜHİMMATIN KADERİ ONUN ELİNDEYDİ
"Dolayısıyla olanlarda en büyük sorumluluk Başkan Hristofyas’ındır. Müsadere edilen mühimmatın kaderi Başkan Hristofyas’ın başkanlığındaki yürütme erkinin elindeydi. Yürütme erki; mühimmatın Kıbrıs’ta güvenli şekilde muhafaza edilmesi de dâhil, gerekli tedbirleri almakta ve konuyu yönetmekte son derece başarısız oldu. Başkan Hristofyas devlet başkanlığının kurumsal sıfatının ötesinde, en üst denetim yetkisine sahip olması dolayısıyla bu tehlikeli yükün sorumluluğunu fiilen üstlenmişti. Konuya ilişkin özlü kararların alınmasından sorumlu olan da Başkan’dı. Patlayıcıların Kıbrıs’ta uzun süre kalmasını gündeme getiren Başkan’ın kararları ve izlediği politika idi."
Polis Poliviu, Rum Dışişleri Bakanlığı‘nın ve Dışişleri Bakanı‘nın, kabul edilemez bir politika izleyerek, Güney Kıbrıs’a gidip patlayıcı dolu konteynerleri denetlemek isteyen BM Güvenlik Konseyi’nin yaptırımlar komitesi uzmanlar grubuna izin vermediğine dikkat çekti. Üsteki patlamanın mühimmatın alevlenmesiyle meydana geldiğini, mühimmatın korumasız şekilde muhafaza edildiğini, muhafaza yerinin mühimmat saklama kurallarının hiçbirine uygun olmadığını, muhafaza şeklinin de sorumsuz olduğunu, mühimmatın asla kontrol edilmediğini, muhafaza yeri seçilirken dikkate alınan tek şeyin sabotaj ihtimali olduğunu vurguladı.