CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan’ın TBMM Genel Kurulu’nda yargı bağımsızlığı ve YARSAV konulu konuşmasına Adalet Bakanı Sadullah Ergin cevap verdi.
VİDEO İÇİN TIKLAYIN
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, görevinden istifa eden iki hakimin de YARSAV’a üye ve daha önce etkinliklerinde görev almış hakimler olduğunu belirterek, ”Bu ülkede biten şey; millet iradesine geçit vermeyen vesayet sistemidir, seçkinleri kollayıp kimsesizleri mağdur eden, üstünlerin hukuku anlayışıdır” dedi.
TBMM Genel Kurulunda, ”Yargı bağımsızlığı ve yeni HSYK yapılanması” konulu gündemdışı konuşma yapan CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, ”Geçen gün bir yargıç istifa etti, 25 yıl daha çalışabilirdi. Bir diğeri ise dün istifa etti. Mesleğinden koparıldı, kopartıldı. 18 yıl daha görev yapabilirdi” dedi.
"12 EYLÜL 2010 DARBESİNİN SİMGESİ SİLİVRİ’DİR"
Tedbir olan tutuklamanın, şüpheli ile yargıç arasında hesaplaşmaya dönüştüğünü belirten Tarhan, ”Yargılanan herkese terörist muamelesi yapıp, ‘sen suçunu bilirsin, yat içeride’ diyen, demokratik itiraz hakkını kullananları tutuklayan zihniyete tepkiydi bunlar” diye konuştu.
Milletvekillerine ”Silivri’ye giden var mı aranızda? Yoktur çünkü, ilgi alanınıza girmiyor bunlar” diyen Tarhan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ”Biz biliyoruz ki 12 Eylül 1980 darbesinin simgesi Mamak ve Diyarbakır cezaevleriydi. 12 Eylül 2010 darbesinin simgesi ise Silivri cezaevidir. Post modern darbe dönemlerinin, post modern işkence metotları uygulanıyor orada. Halkın seçtiği ve 1,5 milyon kişinin oy verdiği 8 milletvekili bugün tutuklu ve tutsak, tutulmuşlar ve görevlerini yapamaz hale getirilmişler. Henüz suç işlendiklerini kimse söyleyemez. Yargılanmalarına kimsenin bir şey diyeceği yok. Ama 1,5 milyon insanın iradesi bugün hapistedir. Demokrasiyi iyi halli bir mahkuma dönüştürmeye çalışmaktasınız. Buna ilk karşı çıkması gerekenler halkın temsilcileridir, topyekün bu Meclistir. Bu sahte devaları kimin yönetip yönlendirdiği artık bir sır değil, hepimiz biliyoruz. Adalet ve demokrasi kılığına girse de aslında diktatörlük, diktatörlüktür. Kim yarattı bu canavarı, kimin cebine koydu? Yeni HSYK kimin hizmetinde? İktidara dokunan Deniz Feneri soruşturmasında görevini yapan savcıları türlü komplolarla yıldıran, saldıran kimin yargısıdır? Bugün dosyanın suç vasfını değiştirmeye çalışıyorlar. Düşünenler için tutukluluk süresini dünya rekoruna 10 yıla, canice cinayet işleyenleri sokağa salanlar kimin yargısıdır?”
YARGI REFORMU STRATEJİSİ
Tarhan’ın gündemdışı konuşmasını Hükümet adına yanıtlayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Türk yargısının geçmişten süregelen sorunlarını sistematik çözüme kavuşturulması amacıyla 2009 yılında ”Yargı Reformu Stratejisi” adı altında bir plan hazırlandığını, bunun sadece Adalet Bakanlığının değil tüm paydaşların görüşü alınarak yapıldığını anlattı.
Belgenin, Bakanlar Kurulunda ve Avrupa Komisyonu tarafından olumlu bulunduğunu hatırlatan Ergin, 2 yılda yapılan faaliyetlerle eylem planının yüzde 67’sinin gerçekleştirildiğini ifade etti. AB’nin 2011 Yılı İlerleme Raporunda yeni HSYK ile ilgili güzel tespitleri bulunduğuna işaret eden Ergin, bu tespitlerden örnekler sundu. Ergin, raporda özetle ”Yargı alanında ilerleme kaydedilmiştir, HSYK ile Anayasa Mahkemesine ilişkin düzenlemeyle yargı bağımsızlığı, tarafsızlığında ilerleme kaydedilmiştir. Yargının etkililiği geliştirilmesi ve mahkemelerin artan iş yükü üstesinden gelinmesi için yeni adımlar atılmıştır” denildiğini kaydetti.
"DİKTATÖRLÜKLERDEN KALAN BİR ALIŞKANLIK"
Ergin, tespitlerin, Türkiye‘deki iç siyasetin getirdiği atmosferle yapılan tespitler olmadığını, hem muhalefet hem Hükümet hem de yüksek yargının temsilcilerini dinlediklerini ve daha sonra kendi raporlarını kaleme aldıklarını ifade ederek, ”2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle oluşturulan yeni yargı sisteminin gelişim çizgisini birlikte izliyoruz. Sayın Tarhan, iki hakimin istifa ettiğini söylüyor. İstifa eden iki hakim de YARSAV’a üye ve daha önce etkinliklerinde görev almış hakimler” dedi.
CHP milletvekillerinin tepki göstermesi üzerine Ergin, kendisine laf atan milletvekillerine, ”Yanlışsa düzeltirsiniz, ben Genel Kurulu ve kamuoyunu bilgilendirmeye çalışıyorum. YARSAV’a üyeliği bir eksiklik, nakısa olarak söylemiyorum. Siz kürsüden konuşurken biz dikkatlice dinledik. Lütfen konuştuklarınızın cevabını dinlemeye tahammül gösterin. Bu kürsüde sadece iddia, itham edeceksiniz ama cevabını dinlemeyeceksiniz. Bu kürsüden söylediğiniz diktatörlüklerden kalan bir alışkanlıktır” diye konuştu.
"MİLLET İRADESİNE GEÇİT VERMEYEN VESAYET SİSTEMİ BİTTİ"
Ergin, bir hakimin ”yargı bitti” diye istifa ettiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ”Bakın bu ülkede biten bir şey var, bitenin ne olduğunu sizinle paylaşmak istiyorum. Bu ülkede biten bir şey var. Bu ülkede biten şey; millet iradesine geçit vermeyen vesayet sistemidir. Bu ülkede biten şey; seçkinleri kollayıp kimsesizleri mağdur eden, üstünlerin hukuku anlayışıdır. Bu ülkede biten şey; yargı kalemiz diyenlerin ideolojik hegemonyasıdır. Bu ülkede biten şey; ‘onama mı, bozma mı istersin’ anlayışıyla yürütülen çirkin ve çarpık ilişkilerdir. Bu ülkede biten şey; yüksek yargıda ideolojik bildiriler ve açıklamalardan işini yapmaya zaman bulamayan anlayıştır, başka bir şey değildir. Ve bu ülkede biten şey; darbe hazırlığı içinde olanlardan icazet alan, darbe sonrası darbecileri ayakta alkışlayan anlayıştır. Bu ülkede biten şey; adalet değil, adalet adına yıllardır milletin ensesinde boza pişirme, darbecileri desteklemedir.”
Son 50 yılda Avrupa’nın tümünde kapatılan siyasi partilerin toplamının 4’ü, 5’i geçmediğini belirten Ergin, ancak Türkiye‘de son 50 yılda 25’in üzerinde siyasi partinin kapatıldığını söyledi. Ergin, ”Bu ülkede biten şey; bakkal dükkanı kapatır gibi parti kapatma anlayışıdır. Eski Adalet bakanlarının incilerini buraya dökmek mümkün; ‘Bu kadroları örgütüme vermeyip milliyetçilere mi verecektim?’ diyen örnekler ortada” dedi.
Ergin, bir ağır ceza mahkemesi başkanının ”Vallahi eğer böyle giderse, yine tehditvari şey yapacaksa ben çekip gidip Bakanlığa her şeyi söyleyeceğim. 2-3 kilo uyuşturucu yakalanmış bilmem ne baronunu tahliye edeceğim. Nerede görülmüş şey bu” diyerek bir avukata, bir başka avukatı şikayet ettiğini söyledi. Ergin, ”Bu avukatlar da eski bir adalet bakanı kanalıyla mahkemeye baskı yaptığı iddia edilen avukatlar… Bu ülkede biten adalet değil, bu şekilde kuşatılmışlık duygusudur, bu şekildeki baskılardır” diye konuştu.
"ONLAR ALINMASINI İSTEDİĞİNİZ SAVCILAR MIYDI?"
Devam eden soruşturmalarda savcıların görevden alındığı eleştirilerine işaret eden Ergin, geçmişte İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının bir tasarrufta bulunarak, Balyoz soruşturmasını yürüten iki savcının yetkilerini alarak başka savcıları görevlendirdiğini, ancak YARSAV ve Tarhan’ın bu tasarrufu eleştirmediğini söyledi.
Ergin, ”Bu ülkede soruşturma savcılarının değiştirilmesi, dosyaların ellerinden alınması bir tek Deniz Feneri savcıları için uygulanmış değil. Kadı ki Balyoz savcıları görevden alınırken, haklarında en küçük bir iddia, tahkikat, soruşturma, inceleme yoktu. Bugün bu eleştiriyi yapanlardan hiç ses çıkmadı. Neden acaba? onlar savcı değil miydi, onlar soruşturma yapmıyor muydu? Yoksa onlar alınmasını istediğiniz kişiler miydi, onun için mi sustunuz, konuşmadınız?” diye sordu.
Deniz Feneri savcıları hakkında şikayet üzerine HSYK’nın inceleme ve gerek görülürse soruşturmaya geçme kararı bulunduğunu belirten Ergin, şunları söyledi: ”Adalet Bakanı bu soruşturmaya niçin izin verdi diye sordular. 12 Eylül referandumundan sonra oluşan HSYK 3. Dairesi, göreve başladıktan sonra 812 inceleme ve gerekli görülmesi halinde soruşturmaya geçilmesi kararı vermiştir. 812 karar Adalet Bakanı oluruna sunulmuş. Bakan hepsine olur vermiş, iddia varsa araştırılsın, incelensin, gerçekler ortaya çıksın, kimse gerçeklerden kaçmasın diye. 811’ine olur verip, 812’ncisi görüşülürken; bunlar Deniz Feneri iddiasını soruşturanlardır, bunlar önemli iddiaları inceliyorlar. Bu iddialar incelenirken bir kısım siyasi partilerin temsilcileri de adliyede mekik dokuyor, savcılarla sık sık görüşmeler yapıyor. Bu soruşturma inceleme iznini vermemesi gerekiyor öyle mi? 811’inde nasıl davrandıysak, 812’ncisi için de aynısını verdik. Bu olayda Adalet Bakanlığının dahli, Kurulun verdiği karara karşı olur vermekten ibarettir. Bunun dışındakilerin tamamı, gazete haberlerine dayalı, gerçeği yansıtmayan bilgilerdir.”
Ülkede güven veren adalet sisteminin gerçekleşmesi için yoğun çalışmaların devam ettiğini ifade eden Ergin, ”Allah’ın izniyle 1,5-2 yıldan uzun süren yargılanmalardan, uzun tutukluklardan artık bahsetme imkanı kalmayacaktır. Bunu kendimize amaç edindik. Milletin adalet beklentisini karşılamak üzere her türlü çalışmayı yapıyoruz” açıklamasında bulundu.
BİR TARTIŞMA DA MUMCU’YLA
Konuşmasının sonunda, Başkanvekili Mumcu’nun değerlendirmede bulunduğunu hatırlatan Ergin, ”Sayın Başkana şunu hatırlatmak istiyorum; sadaka veren ve alanlara ilişkin yakışık almayan sözler söyledi, yargıya yönelik telkinlerde bulundu, Hükümeti eleştiren değerlendirmeler yaptı. Bu eleştirilerin hepsi yapılabilir. Ama kusura bakmayın sayın Başkan, o kürsüden yapılamaz bunlar. Buradan yaparsınız. Orada oturan Başkan, Genel Kurulu tarafsız yönetmek zorundadır” dedi.
Mumcu, bu sözlere, ”Benim yaptığım değerlendirmeler bir hukuk devletinde olması gereken unsurlardır. TBMM’nin koruması gereken onuru hakkındadır” diye karşılık verdi.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce de söz alarak, ”Kenan Evren‘in maaşına zam yapan sizsiniz. Muhtıra verenlere trilyonluk araç alan sizsiniz. Asıl darbe, Meclis açıkken Kanun Hükmünde Kararname çıkarmaktır. Hükümet, sizi devre dışı bırakarak Ekim’de kanun hükmünde kararname çıkardı” dedi.
İnce, Ergenekon sanıklarını Silivri’de ziyaret eden CHP milletvekillerinin listesini kendisinin imzaladığını belirterek, ”Sayın Bahçekapılı’ya sesleniyorum: Yarın basın toplantısı düzenleyelim, ben Silivri’ye giden CHP‘li milletvekillerinin, siz de Deniz Fenerine giden milletvekillerinizi açıklayın. Silivri’de yatanlar düşünce suçlusudur ama Deniz Feneri sanıkları öyle değil. Sizin adınız ak, bizim alnımız ak” diye konuştu.
AK Parti Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı da ”Sayın İnce o her zamanki klasiklerini oynamaya devam ediyor” dedi. Sincan cezaevinde yatan arkadaşlarını ziyaret ettiğini belirten Bahçekapılı, ”Onlar benim arkadaşlarım, dostlarım, onları tabii ki ziyaret edeceğim. Siz dostluk, arkadaşlık nedir bilir misiniz? Önce dostluk ve arkadaşlığın ne olduğunu öğrenin. Dün gittim gene giderim Sincan‘a” ifadelerini kullandı.
CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Genel Kurula fenerle gelerek ön sıralara oturdu.