Özlem Süer, “Mercedes-Benz presents Özlem Süer” defilesi kapsamında sunduğu, Triyanda adını verdiği İlkbahar/Yaz 2021 koleksiyonunda dekonstrüstivist bir bakış açısını benimsiyor ve heykelsi siluetler sunuyor. Tasarımcının “Sürdürülebilir, doğanın enerjisi ile doğaya katılabilen bir koleksiyon” olarak nitelendirdiği Triyanda koleksiyonunda, imzası drapaj tekniğinin başrolde olduğu tasarımlar siyah, beyaz, gri, altın ve bakır renkleriyle buluşuyor. Dijital algoritma ve kodlamalarla yazılan hikayede modeller, Mercedes-Benz’in teknolojisinden esinlenerek insan hareketlerini taklit eden yüksek teknoloji ürünü androidler gibi konumlandırılıyorlar. Pandemi sonrası yeni dünya düzeninde kadının kendini arayış yolculuğunu anlatan koleksiyonda stiller, dokular ve formlar arasındaki zıtlık öne çıkıyor.
“Mercedes-Benz presents Özlem Süer” defilesinin öncesinde gösterilen “Özlem Süer’in modayla geçen 30 yılı” filminde tasarımcı, kariyerindeki kilometre taşlarını ve ilham kaynaklarını paylaşıyor. “Öyküm bir tutku öyküsü” diyen Süer, hayatı boyunca yaşadığı şehir olan İstanbul’un dünyaya yayılan enerjisinin kendisine sonsuz bir ilham kaynağı olduğunu belirtiyor. “Şemsiye” isimli ilk moda performansında da Nedim Gürsel’in Boğazkesen adlı kitabından ilham aldığını vurgulayan Süer, o günden bu güne moda yolculuğunda hep şehre dair öğelerden etkilendiğini söylüyor. Filmde yeni bir tasarım dilini yansıtan Mercedes-Benz EQC aracı ile İstanbul sokaklarında bir yolculuğa çıkan Özlem Süer, marka değeri olarak hayatında hep olan, tasarımlarına hayran olduğu, teknolojisi ve endüstrisiyle çok değer verdiği Mercedes-Benz’in, 30. yılında defilesini sunmasının kendisi için anlamının altını çiziyor.