Türkiye ekonomisinin yaşadığı sıkıntılar içerisinde uzun zamandır oynanan devekuşu sendromu oyunu son bulacak mı? Kendi gerçeğini yaratıp, bunu istatistiklerle destekleyip, sonra da her şeyin yolunda olduğunu söyleyen tavır değişecek mi?
Çünkü bugüne kadar uygulanan bu metot hiçbir işe yaramadığı gibi, sorunların ağırlaşmasına, firmaların sahiplerinden çalışanlarına kadar büyük çaresizliğe itilmesine neden oldu. Filmin bittiği noktada ise çok kıymetli olduğunu düşündüğüm bir açılımın yapılacağı, iktidara yakın medyanın satırlarına düştü.
Habere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekonomi kurmayları, reel sektör ile bir araya gelecek. KOBİ’ler, esnaf, TOBB ve diğer kurumların mensuplarıyla buluşulacak. İnanın tüm yanlışlara rağmen, zamanlaması itibariyle son derece doğru bir karar. Umarım bu diğer kurumlar diye kast edilen kesimde, çalışanların da temsil edildiği, tüketicilerin temsilcileriyle de bir araya gelindiği bir yapı oluşur.
Buraya kadar gerçekten doğru bulduğum bir hamle olduğunu düşünüyorum. Yine haberde verilecek mesaj da paylaşılıyor. Bu kesimlerle bir araya gelindiğinde ‘bize güvenin ve yatırım yapın’ çağrısının iletileceği vurgulanıyor.
Kağıt üzerinde doğru, hamle olarak da yapılması gereken bir eylemden söz ediyoruz. Ama, evet bazı amalarım var. Çünkü bugüne kadar olduğu gibi benzer toplantılarda kurmaylar ya da Cumhurbaşkanı çıkıp konuşacaksa, sonuç alınması mümkün değil.
İlgili kurumların tepe yöneticileri de konuşacaksa durum değişmez. Zira öyle bir kısır döngü içerisinde, öylesine gerçek olmayan ve gönlü okşayacak sözlerle durum idare ediliyor ki, üyelerle yönetimler, iktidarla kesimler arasındaki uçurum, sorunları da görmezden gelen bir tavır içinde ağırlaşarak git gide büyüyor.
Şayet gerçekten sonuç alınmak isteniyorsa, hakikaten sokağın nabzının tutulması amaçlanıyorsa muhtarları toplayıp uluslararası politika konusunda konuşarak nasıl bir şeyi değiştiremiyorsak, burada da sonuç alamayız.
Öncelikle Cumhurbaşkanı da, ekonomi kurmayları da, ilgili kurumların yönetimleri de susmak durumunda. Sabırla, alınganlık göstermeden, hoşgörüyle taşın altında bedeni olanları dinlemek gerekiyor.
Eğer ‘dostlar alışverişte görsün’ cinsinden bir toplandı dizisi amaçlanmıyorsa, siyasetin ve STK yönetimlerin sustuğu, vatandaşın, esnafın, KOBİ’nin, çalışanın özgürce konuşarak durumu anlattığı bir ortam yaratılmalıdır.
Üstelik bu ortamda insanlar söylediklerinden dolayı kötü niyetli, terörist, provokatör ve benzeri tanımlarla sıfatlandırılmadan can kulağıyla dinlenmelidir. Gerekiyorsa basına kapalı olabilir. Ama mutlaka gerçeklerin konuşulduğu bir ortam sağlanmalıdır.
Aksi takdirde yine bir toplantı olacak; ilgili kurumların yöneticileri konuşacak, Cumhurbaşkanı ve ekonomi kurmayları insanlara ne kadar iyi durumda olduğumuzun hamasetini yapacak, ama yangın devam edecek. O yüzden şimdi susma ve dinleme zamanı.
cetinunsalan@yahoo.com
Çetin Ünsalan: Değişen ne oldu?
Şevin Ekinci ile Paranın Nabzı, Ekonomist Güldem Atabay: Merkez Bankası Döviz Rezervleri
Cüneyt Akman: MERKEZ BANKASI BAŞKANLARININ 2 GÖMLEĞİ OLUR, BİRİ BAYRAMLIK, BİRİ…
FÖŞ yazdı: Hükümet cüzdanla cenaze arabası arasında sıkıştı
@cetinunsalantv