Travma; Çoğunlukla beklenmedik bir şekilde aniden gelişen, kişinin başa çıkma mekanizmalarını zorlayan, çaresiz bırakan, dehşet, korku, kaygı, panik yaratan, yaşamdaki uyumu etkileyen, kişinin anlamlandırma süreçlerini, olağan davranış sistemini altüst eden
olaylardır.
Travmatik olaylar, kişinin kendisinin yahut başkalarının fiziki bütünlüğüne tehdit oluşturan (kişinin kendisinin yaşadığı yahut şahit olduğu) benlik bütünlüğünü parçalayan olayları kapsamaktadır. Bu olaylar, bireyin yaşamsal bütünlüğüne karşı bir tehdit oluşturup yaşamsal bütünlüğünü bozan, bireyi zorlayan ve baş etme becerilerini aşan olaylardır.
Bireyler travmatik olaylarla; olayı doğrudan yaşayarak, olaya tanık olarak, olayı yaşayan insanlara yardımda bulunarak ya da olayın sevdiği bir kişinin başına geldiğini öğrenerek karşılaşabilir. Yaşanan travmatik olay karşısında birey, korku, dehşet, çaresizlik, suçluluk ve utanç gibi duygular hissedebilir, çocuklarsa öfkeli ya da huzursuz hissedip saldırgan davranışlarda bulunabilir. Travmatik olaylar kişinin yaşama uyumunu bozar ve olağan baş etme becerilerini yetersiz hale getirir. Travmatik olayın etkileri tehdit edici doğasıyla, fiziksel ve ruhsal sağlığımızın yanında sosyal varlığımızı da zedelemesiyle yaşam boyu sürebilmektedir. Bu olayla birlikte kişinin kendisi ve dünyayı algılama şekli derinden etkilenir.
Travmatik olayın tehdit ediciliği ve maruz kalan bireyin başa çıkma becerileri arasındaki ilişki travmanın göreceli yanını oluşturur. Tehlikenin doğası baş etme becerilerini aştığında yaşantı stresli ve zor bir olay olmaktan çıkarak travmatik hale gelir. Yaş, cinsiyet, deneyim, farkındalık, önceki travmatik yaşantılar bu durumu etkileyen diğer faktörler arasındadır. Travmanın çaresizlik, güçsüzlük, kontrol kaybı, kendini başkalarının merhametine teslim etme, teslim olma, vazgeçme gibi pek çok duygu ve düşünce düzeyinde etkisi sürmektedir. Travma sonrası stres bozukluğu, akut stres bozukluğu, disosiyatif belirtiler, travmatik yas, karmaşık travma sonrası stres bozukluğu, majör depresyon ruhsal travma ile ilişkili hastalıklardan bazılarıdır. Psikoza yatkınlığı bulunan bireylerde ruhsal travma psikotik belirtilerin ortaya çıkma riskini arttırabilir.
Travma, kişisel olarak ya da toplumsal olarak yaşantılanabildiği gibi, bir defaya mahsus ya da süreğen olabilir. Deprem, sel gibi doğal afetler, fiziksel ya da cinsel saldırılar, yangın, patlama, kazalar, psikolojik ve fiziksel şiddet, işkence ve benzeri kötü muamele, sevilen birinin beklenmeyen bir şekilde ölümü ya da yaşamı tehdit eden bir hastalığa yakalanması, çocukluktaki ihmal, istismar, şiddet, taciz, tecavüz gibi olaylar, travmatik yaşantılara örnek olarak verilebilir. Aile içi veya dışı şiddet/istismar, tecavüz/cinsel istismar, işkence, tutsaklık, yangın, patlama gibi olaylar, ev ve trafik kazaları, ani hastalıklar ve ameliyatlar, plansız gebelik/düşük/kürtaj, gasp/soyulma, yaralanma, sakat kalma, ani ölümler, ayrılık ve boşanmalar, iş kaybı ya da uzun süren işsizlik, mal kaybı, ihmal, terk, aşağılanma gibi maruz kalan kişileri etkileyen olaylar kişisel travmalar’a örnek olarak verilebilir. Terör, bulaşıcı hastalıklar, ekonomik krizler, soykırım, savaş, zorunlu göç gibi durumlar ise toplumsal travmalar’dan bazılarıdır. Savaşlar, soykırımlar, kitle katliamları, toplama kampları, fiziksel ve psikolojik şiddet, tecavüz, taciz, işkence, terör eylemleri ise bilerek ve amaçlı olarak yapılan travmalar’a örnek olarak gösterilebilir.
Bir diğer ifade ile; “kişinin başa çıkma olasılıklarıyla yaşanan olayın mahiyeti arasında büyük bir uçurum olma durumunda ortaya çıkan çaresizlik durumudur” travma, bireyin “kendisi ve dünya hakkındaki algısı’nın ciddi olarak sarsıntıya uğraması durumudur.
Yaşanan bir olayın ”travma” olarak adlandırılabilmesi için;
* Kişinin ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen, kendisinin ya da başkasının yaşamsal bütünlüğüne karşı tehdit oluşturan bir olaya maruz kalması veya tanık olması,
*Bu olay karşısında aşırı korku, çaresizlik, dehşete düşme tepkileri vermiş olması gerekir. Travmayı olağan dışı kılan en önemli özelliği, kişinin gündelik yaşamını devam ettiren işlevlerini ve uyumunu ciddi anlamda hasara uğratmış olmasıdır.
Travma’da;
Yaşama tehdit,
Vücut bütünlüğüne tehdit,
Benlik bütünlüğüne tehdit,
Sevdiklerine tehdit,
İnanç sistemlerine tehdit, önemli unsurlardandır.
Travmanın temel özelliği, yaşamın bir sürekliliği ve bir düzeni olduğuna dair olan inancın kaybıdır. Zihinsel, duygusal, bedensel anlamda süreklilik sekteye uğramıştır. Artık hiçbir şey eskisi gibi değildir.
Travma 3 alanda kırılmaya neden olur;
Geçmiş ve gelecek,
Ben ve diğerleri,
Zihin ve beden
Travma’da birçok duygunun yanı sıra ‘KAYIP’ duygusu da hayli yoğundur;
Güvenlik duygusunun,
Kimliğin, geleceğin,
Geçmişten yola çıkarak geleceği öngörme yetisinin,
Yaşam üzerindeki kontrolün,
Diğerlerine güvenin,
Umutların,
Kişisel gücün,
Yakınların,
Arkadaşların,
Evin vb. kaybı sıklıkla deneyimlenir.
“Travma sırasında kişi altüst edici bir kuvvet tarafından çaresiz hale gelir. Kuvvetin kaynağı doğaysa adı afet, insansa şiddettir”. Judith Herman
Travmaya Maruz Kalmak;
Tüm organizma fiziksel ve psikolojik olarak kendini yeniden bulmaya çalışır,
Zihin, beden ve beyin değişim yaşar,
Etkiler yaygındır, iyileşme zaman alır,
Hormon, bağışıklık sistemleri değişir (fizyolojik değişim; yapısal, hormonel),
Benlik bilinci yara alır,
Beynin yapısı travma ile değişebilir,
Beden ile ilişki kopabilir,
Travmaya uğramış beden her an tetiktedir, şimdi ve burada kalmak çok zordur,
Beden hatırlar ve yaşar ancak yaşantının deklaratif hafızada bir karşılığı yoktur,
Keyifli, istekli ve kararlı davranışlar görülmemeye başlanır,
Travmatik olay tüm bireylerde aynı etki ve sonuca neden olmaz. Travmayla karşılaşan bireyin bu duruma nasıl tepkiler vereceğini ve travmanın etkilerinin ileride bir ruhsal bozukluğa dönüşüp dönüşmeyeceğini, travmanın şiddetinin yanı sıra kişinin genetik yatkınlığı, aile öyküsü, stresle başa çıkma yöntemleri, sosyal destek kaynakları, geçmiş travma ve stres yaşantıları gibi faktörler belirler.
Zorlayıcı ya da travmatik bir yaşantıya maruz kalan herkes “stres tepkileri” verir. Bu tepkiler öncelikle “anormal bir olaya verilen normal tepkiler” olarak tanımlanır. Bunlar eğer bir süreklilik gösterirse, süreye ve döneme göre; Akut Stres Bozukluğu ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu olarak tanımlanır. Bazı durumlarda, olayın üzerinden zaman geçtiği halde tepkilerin yoğunluğu devam edebilir ve kişinin gündelik yaşamını sürdürmesini engelleyecek boyuta gelebilir.
Ruhsal travma ne kadar şiddetli yaşanmış ise ruhsal etkiler de o kadar fazla ve uzun süreli olur,
Geçmişte ruhsal travma yaşayanlar, başka ruhsal veya bedensel hastalığı olanlar ve travmayı daha şiddetli yaşayanlar daha fazla risk altındadır,
Kaçınma ya da unutmaya çalışma travmanın etkilerini azaltmaz,
Travma yaşamış kişilerde bazen olayın ayrıntılarını unutma durumu görülebilir,
Genellikle olayın en sıkıntı verici bölümleri unutulur veya çok güçlükle hatırlanır. Bu durum “olayı düşünmek istememek”ten farklıdır, kişi hatırlamak istediği halde hatırlayamaz,
Travma yaşantısından sonra günlük hayattaki işlevselliğin bozulması, acı, ağrı, bulantı, kusma, baş ağrısı, kanama, düşük gibi bedensel etkilerinin yanı sıra şaşkınlık, tedirginlik, depresyon, küntlük, duyarsızlık, kâbus, olay yeniden yaşanıyormuş gibi hissetme, unutkanlık, dikkati yoğunlaştırmada güçlük, cinsellikten kaçınma, iğrenme, cinsel isteksizlik, uyum sorunları, güven kaybı, suçluluk, utanç, intihar, alkol-madde kullanımı, kendine zarar verme davranışı, tedirginlik, uykusuzluk gibi psikolojik etkiler de sıklıkla görülmektedir.
Travmanın Etkileri
Duygusal Tepkiler: Şok, utanç, üzüntü, öfke, endişe, suçluluk, değersizlik, umutsuzluk, kaygı, korku, karamsarlık, kızgınlık, depresif duygu durumu, donukluk/hissizlik, aşrı sinirlilik, inkar, panik, hayal kırıklığı, pişmanlık, şüphe, güvensizlik, yetersizlik, yalnızlık, yabancılık, çaresizlik, kendi gibi hissetmeme, geçmiş travma ve kayıpların alevlenmesi verilen duygusal tepkilerden bazılarıdır.
Zihinsel Tepkiler: İnkar, düşüncede dağınıklık, dikkat dağınıklığı, unutkanlık, ilk şok, bellekle ilgili sorunlar, dikkatsizlik, kabuslar, araya giren düşünceler, yönünü bulamama, eskileri hatırlayamama, sorun çözememe, yanlış kararlar, intihar düşünceleri, travmatik olaya dair çok canlı imgeler, inanamama, travmayı yeniden yaşama, hipnotik trans (kişinin zihinsel ayrışması), rüyada gibi algılama, uyku bozukluğu, çarpık hatalı düşünceler (örn. “hiç kimseye güvenemem, korkağın tekiyim, benim yüzümden oldu, herkes ve herşey kötü” ) gibi düşünceler zihinsel tepkilerden bazılarıdır. Depersonalizasyon (bedeni algılayamama), derealizasyon (dünyayı gerçek dışı algılama) travma yaşantısında görülebilmektedir.
Fiziksel Tepkiler: Baş, göğüs ağrısı, mide yanması/bulanması, kusma, kalp sıkışması/çarpıntısı , gürültüye karşı duyarlılık, iştah artması/azalması, sürekli yorgunluk hali, titreme, bayılma/bayılma hissi, kalpte/boğazda sıkışma, ağız kuruluğu, uyku problemleri, nefes darlığı, kolay hastalanma gibi yaşantılar fiziksel tepkilerden bazılarıdır.
Davranışsal Tepkiler: Uyku ve yeme bozuklukları, sosyal çevreden uzaklaşma, ani ve/veya aşırı tepkiler verme, içe kapanma, kaçınma, kayıtsızlık, çok ağlama ya da ağlayamama, dikkatsizlik, düşünmeden risk alma (örn: çok hızlı araba kullanma, tehlikeli yerlere gitme, cinsel anlamda riskli, tehlikeli davranışlar), alkol ve madde kullanımı, otomatik hareket, kendini ihmal etme, kolayca korkma, konuşmama, eylemlerde dağınıklık, kendini geri çekme, kıpır kıpır olma, ani davranışlar, çabuk tepki verme, hiçbir şey olmamış gibi davranma, iş ,okul, arkadaşlık ve evlilik ilişkilerinde sorunlar, insanlardan uzaklaşma ya da yabancılaşma, duygulanımda kısırlaşma, geleceği kalmadığı duygusu travma karşısında gösterilen belli başlı davranış biçimleridir.
Travma sonrasında bir uyuşukluk, dalgınlık durumu söz konusu olabilir; ya da duygusal bir tepkisizlik, donukluk olabilir. Kişinin çevresinde olup bitenleri farkına varma düzeyi azalmıştır, kişi afallamıştır. Derealizasyon olabilir, olup bitenler, çevrede olanlar gerçek değilmiş gibi gelir. Kişide depersonalizasyon, kişinin kendi kimliğini yitirmesi söz konusu olabilir. Çoğu kimsede bir dissosyatif amnezi, olayların bir bölümünü anımsayamama da görülür. Bu durumlar travmadan sonra belirir, en az iki gün sürer, uzun yıllar devam edebilir.
RUHSAL TRAVMA VE İLİŞKİLİ PSİKİYATRİK HASTALIKLAR
Travma çok çeşitli psikiyatrik belirti ve hastalıklara yol açabilir. Akut Stres Bozukluğu, Akut TSSB, Geç Başlangıçlı TSBB, Desnos, Felaket Sonrası Kalıcı Kişilik Değişikliği, Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), Karmaşık TSSB, Travmatik Yas, Kişilik Bozuklukları, Majör Depresyon (MD), Diğer Anksiyete Bozuklukları, Diğer Duygudurum Bozuklukları, Somatoform Bozukluklar, Dissosiyetif Bozukluklar, Cinsel İşlev Bozuklukları, Uyku Bozuklukları, Ağrı Bozuklukları, Psikotik Bozukluklar, Alkol-Madde Kullanım Bozuklukları, Mizaç Bozuklukları travmatik olaylardan sonra en sık karşılaşılan psikiyatrik bozukluklardır. Ancak travmalardan sonra en sık rastladığımız psikolojik sorunların başında Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) gelir.
BELİRTİLERİ NE ZAMAN CİDDİYE ALMALI VE PROFESYONEL DESTEK İSTEMELİSİNİZ?
Gerçek bir tehdit ile karşılaşıp ve/veya ruhsal, fiziksel zarar görmüş yada buna doğrudan tanık olmuşsanız,
Bu esnada aşırı derecede korku, çaresizlik ve dehşet hissettiyseniz,
Olayla ilgili anılarınız sık sık tekrarlanıyorsa,
Sık sık kâbus görüyorsanız,
Bazen olay yeniden oluyormuş gibi hissediyor ve davranıyorsanız,
Olayı çağrıştıran her şeye karşı aşırı duyarlılık ve tepki gösteriyorsanız,
Olayın önemli bir bölümünü unutmuşsanız,
Her şeye karşı önemli bir ilgi azalmanız var ise,
İnsanlardan uzaklaşıyor ve yabancılaşma hissediyorsanız,
Bu belirtiler olaydan 1 ay geçtikten sonra da sürüyor ise,
Bu belirtiler kişisel, sosyal ve mesleki hayatınızda bozulmalara sebep oldu ise.
HERKES AYNI TEPKİLERİ,
AYNI ZAMANDA,
AYNI DEVAMLILIKTA GÖSTERMEZ
* Her travmatik olay tüm bireylerde aynı etki ve sonuca neden olmaz
Travmanın şiddetiyle birlikte;
Kişinin genetik yatkınlığı,
Aile öyküsü,
Ruhsal olgunluğu,
Stresle başa çıkma kapasitesi,
Sosyal destekleri,
Toplumun travma ve sonrası olaylara karşı bakış açısı ve beklentileri,
Travmanın genel anlamının yanında kişi için ifade ettiği anlam,
Daha önce yaşanan benzer olan ya da olmayan travmatik yaşamlar gibi faktörler travmayla karşılaşan bir kişide ileride psikiyatrik belirti ve hastalık gelişip gelişmeyeceğini belirler.