İZMİR – Antalya ili, Alanya ilçesi sınırları içinde olan ve bölge halkının Asartepe olarak adlandırdığı Syedra Antik Kenti, ilk kez Roma İmparatoru Tiberius döneminde kentin kendi adına bastığı sikkelerde karşımıza çıkıyor. Tarihi MÖ 9. yüzyıla kadar uzanan Syedra’da Vaftiz Mağarası’nın içindeki, vaftiz havuzu ve duvarlarındaki freskleri bölgedeki tek örnek.
Syedra’da 2019 yılından itibaren Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. H. Ertuğ Ergürer tarafından kazı çalışmaları yürütülüyor. Roma ve Bizans mimarisinin ağırlıklı olarak görüldüğü Syedra Antik Kenti hakkında merak ettiklerimizi Kazı Başkanı Doç. Dr. H. Ertuğ Ergürer’e sorduk.
‘SYEDRA’YI GÖRÜNCE TÜM KENTLERDEN FARKLI OLDUĞUNU ANLADIM’
Syedra kent merkezi, denizden yaklaşık 400 m yükseklikte dağlık bir alanda yer alıyor. Oldukça eğimli, kent içine yürüme yolu dışında bir yolun olmadığı bu kadar zor bir coğrafyada kazı yapmayı seçmeniz neden?
Smyrna Agorası kazısında Doç. Dr. Akın Ersoy’un bana sunduğu imkanlarla keyifli bir çalışma ortamına kavuştum. O dönemde artık arkeolojik kazı çalışmalarından ziyade uzmanlığım olan Roma Seramiği üzerine çalışmaya karar vermiştim. Ancak 2016 yılında Prof. Dr. Birol Can’ın tavsiyesi üzerine Syedra’yı görünce bu kentin tüm kentlerden farklı olduğunu anladım. Yüksek çam ağaçları içinde kendini göstermeye çalışan görkemli duvarlar, her an karşınıza çıkabilecek sürprizler, keşif hissi veren patikalar, doğal su kaynağının bulunduğu bölgedeki mistik hava ve bunun gibi onlarca şey bu kararı vermemde etken oldu.
‘2900 YIL ÖNCE DE SYEDRA BURADAYDI’
Okurlarımız için Syedra’nın tarihi hakkında kısa bir bilgi verir misiniz?
Kentte, yüzeyde ve kazılarda ele geçen Helenistik Dönem seramikler, bize kentin Helenistik Dönem’de kurulduğunu düşündürüyordu. Ancak bu düşüncemiz 2020 sezonunda MÖ 9. yüzyıla tarihlenen seramiklerin bulunmasıyla değişti. Son çalışmalar, 2900 yıl önce de Syedra’nın burada var olduğunu gösterdi.
Roma’nın önemli askeri ve politik bir karakteri olan Pompeius Magnus, MÖ 48’de eski dostu Julius Caesar ile giriştiği savaşı kaybedince tekrar gücünü kazanmak için Mısır’a kaçmaya karar veriyor. Pompeius Magnus’un Mısır’a gitmeden önce Anadolu’da son durağı Syedra limanı. Bu nedenle Roma Dönemi’yle kentin adı daha fazla duyulmaya başlıyor.
Syedra en görkemli ve zengin çağını Roma Dönemi’nde yaşadı. Bu dönemde kent sikke bastı. Kentin yapılarının büyük bir bölümü de bu dönemde yapıldı. Kent Bizans Dönemi’nde de varlığını güçlü bir şekilde sürdürdü. En son Anadolu Selçuklu yerleşimi olarak kullanıldığını yine seramik parçalarından anlıyoruz. Kentin Roma Dönemi öncesi hakkında bilgilerimiz ise oldukça sınırlı.
Peki, Syedra’daki bilimsel çalışmalar ne zaman başladı ve süreç nasıl devam etti?
18 ve 19. yüzyılda Avrupalıların Anadolu’ya ilgisi oldukça arttı. Bu dönemde birçok kent gezginler tarafından araştırılırken önemli veriler elde edildi. Syedra’da ilk çalışma, 1891-1892 yıllarında Heberdey ve Wilhelm tarafından yapıldı. Wilhelm ve sonraki araştırmacılar kentte gördükleri yazıtları incelediler. Bu süreç sonrasında 1993 yılında Hüber, bir yüzey araştırması yaptı ve yapıları oldukça detaylı inceledi. 1994-1999 yıllarında ise Alanya Müzesi kurtarma kazıları yaptı. 2015-2016 yıllarında Prof. Dr. Birol Can’ın başkanlığında yüzey araştırmaları, 2019 yılında Alanya Müzesi, 2020 yılında da benim başkanlığımda kazılar devam etti.
‘AKROPOLDE BİR ‘KEHANET YAZITI’ ELE GEÇTİ’
İlk araştırmalarda yazıtların incelendiğini söylediniz. Bunlar arasında en dikkat çekeni hangisi?
Kentte ele geçen yazıtların birçoğu burada yapılan spor, özellikle de güreşle ilgili yazıtlar. Bununla birlikte Akropol’de ele geçen yazıt diğerlerinden farklı. Bu yazıt MÖ 1. yüzyıla tarihlenmiş ve “Kehanet Yazıtı” olarak adlandırılmıştır. Antik dünyada insanlar bazı durumlarda tanrının sözlerine ihtiyaç duyuyorlardı. Bu sözler Tanrı Apollon’a ait ve onun rahipleri tarafından Delphi, Klaros gibi kentlerde, kült merkezlerine gelenlere iletiliyordu. Syedra halkının da korsanlarla mücadelesinde tanrıya danıştığı ve tanrının onlara verdiği cevap bu yazıtta işlenmiştir.
“Siz Pamphylialı Syedralılar, siz ki tüm ırklardan karışmış insanların oturduğu ülkede yaşamaktasınız, sizler kentinizin ortasına kana susamış adam öldüren Ares’in heykelini dikiniz ve onu thyrsos sopaları ile dövünüz, bu arada Hermes onu zincirle tutsak alsın, diğer tarafında adaletin yöneticisi Dike, Ares hakkında karar versin…”
“Ares’in Yargılanması” olarak bilinen mitolojideki bu heykellerin dikilmesi ile kentin belalardan kurtulacağı söylenmek istenmiştir. Syedra halkı bu heykel grubunu dikmiş olmalıdır ki Syedra Antik Kenti, sikkelerinde de buna yer vermiştir.
EN ÇOK SAYGI DUYULAN TANRILAR: ARES VE HERAKLES
Peki, Syedralıların sosyal ve dini yaşantılarına ilişkin ne tür sonuçlara ulaştınız?
Kazı çalışmalarının çok başında olmamıza rağmen şimdiye kadar elde ettiğimiz veriler bize Syedralıların tarım ve hayvancılık faaliyetiyle yoğun bir şekilde ilgilendiklerini göstermektedir. Kentte çok sayıda zeytinyağı ve şarap işliği görülmektedir. Bunları kendi ürettikleri amphoralar ile ihraç ediyorlardı. Kentte dokumacılığın önemli olduğunu, ele geçen çok sayıdaki dokuma ağırlıklarından anlıyoruz. Tiyatronun boyutu ise en az 4000 kişinin bu etkinliklere katıldıklarını gösteriyor. Spor, özellikle güreş, kentte önemli faaliyetler arasında. Bunu kent sikkelerinde sıklıkla güreşçilerin işlenmesinden anlıyoruz.
Kentte dini yaşam da Anadolu’nun genelinden farklı değil. Sikkelere baktığımızda birçok tanrı ve tanrıçanın sevildiği anlaşılıyor. Kentte, şimdiye kadar ele geçen sikke, yazıt ve diğer buluntulardan Ares ve Herakles’in daha çok saygı duyduğunu söyleyebiliriz. Hıristiyanlık ile kentte bir tapınağın şapele dönüştürüldüğü görülüyor. Bunun yanında kent merkezinde büyük bir kilise de bulunmaktadır. Kentte Hıristiyanlık Dönemi dini yapılarının en ilgi çekeni mağara içine yapılan vaftizhanedir. Mağaranın iki yan yüzü duvarla örülmüş ve duvarların birleşim noktasında bir apsis ve vaftiz havuzu yapılmıştır. Duvarlar fresklerle süslüdür. MS 5. yüzyıldan MS 12. yüzyıla kadar kullanım görmüştür.
‘KENTİN EN GÖZE ÇARPAN YAPISI HAMAM’
Kentteki mimari yapıların Anadolu’daki diğer kentlerle benzerlikleri ya da farklılıkları neler?
Syedra’da diğer kentlerde görebileceğiniz birçok yapıyı görmeniz mümkün. Tiyatro, hamam, meclis binası, tapınak, kilise bunlara örnek gösterilebilir. Buradaki fark yer şekillerinin, yani jeolojik yapının etkisiyle mimarinin hem bölgesel hem de kente göre şekillenmesidir. Tepe ve yamacına kurulmuş kentte birbirine paralel büyük caddeler ve onları bağlayan sokaklar yapılmıştır. Bazı yerlerde geçiş estetik merdivenlerle sağlanmıştır. Kentin merkezindeki sütunlu cadde (Portiko) yapılırken devasa ana kaya çok yoğun işçilikle oyulmuş ve düz bir alan oluşturulmuştur. Böyle yüksek bir bölgede ana kayanın bu kadar işlenerek sütunlu bir caddenin oluşturulması oldukça özeldir. Kenttin en göze çarpan yapısı hamamıdır. Hamam, yanındaki açık avlusu ve ona bağlantılı gymnasium ile bir kompleks olarak düşünülmüştür.
Plan olarak bölge kentleriyle benzerlik gösterse de yine yer şekilleri nedeniyle yükseklik farklılıkları görkemli duvarlar ile çözülmeye çalışılmıştır. Meclis binası, sütunlu cadde üzerinde ana kayaya oturtulmuş ve bulunduğu yer itibariyle örneği yok.
‘MOZAİKLER BÜYÜK BİR USTALIKLA YAPILMIŞ’
2 yıl kazı çalışmaları için çok kısa bir süreç. Bu süreçte Syedra Antik Kenti’nde ne tür çalışmalar yaptınız?
Bu süreçte kentin doğal yapısını da göz önünde bulundurarak çalıştık. Doğa ile bütünleşmiş olması, ziyaretçiye ve bizlere arkeolojinin keşif hissini tattırması Syedra’nın önemli özelliklerinden. Bu nedenle kent dokusunun ortaya çıkartılması için yapılan kazı ve temizlik çalışmaları hem kültür varlığı hem de bitki örtüsünden yana bir tutumla yapıldı. Kentteki büyük ağaçların çevresindeki çalılıklar ve otlar temizlenip, kentte yapılar daha görünür hale getirildi. Hamam, sütunlu cadde, cadde bağlantısını sağlayan merdivenler, meclis binası, tapınak, şapel, Vaftiz Mağarası, Kaynak Mağarası ve su kanalları kazıldı.
Bu çalışmalar sonrasında Roma Dönemi’nde kentin çok ciddi bir planlama ile oluşturulduğunu gözlemledik. Özellikle su sistemlerinin yapılar inşa edilmeden önce planlandığını ve kent sistemine yerleştirildiğini anladık. Kentte seramik dışında yoğun olarak dokuma ağırlıklarının bulunması bize kentte dokumacılığın da önemli bir uğraş olduğunu gösterdi. Kazılar sırasında zeminde özellikle mozaik tercih edildiği ve bunların oldukça büyük ustalıkla yapıldığı gördük. Kazılarda bulunan mozaiklerin onarımlarını yaptıktan sonra ileride kazılar tamamlandığında açılmak üzere üzerleri kapatıldı.
‘KALINTILAR EN İYİ ŞEKİLDE BELGELENİYOR’
Kentte yaptığınız bu çalışmalarla neyi amaçlıyorsunuz?
Kentteki arkeolojik çalışmaların en önemli amacı kültür varlıklarının korunması ve gelecek nesillere aktarılması. Bu doğrultuda antik kentte kazı sonrası açığa çıkartılan kalıntıların tümü en iyi şekilde belgelenip, onarım çalışmaları yapılıyor. Diğer bir amacımız farklı bilim dallarından insanların çalıştığı bir bilim yuvasının oluşturulması, yayın sayısının arttırılması, Syedra’daki bilimsel çalışmalar ile bölgenin arkeolojik problemlerinin çözümünün sağlanmasıdır. Alanya’nın turizm potansiyeli de düşünüldüğünde, kente gelen ziyaretçilerin kaliteli zaman geçirebilmesi için yön ve bilgilendirme levhalarının sayılarının artırılması gerekiyor. Bu levhaların farklı dillere çevrilmesi, teknolojik uygulamaların yapılması, karşılama alanına broşürler koyarak, bu sayede gelen ziyaretçi sayısının artırılması da belirlediğimiz hedefler arasında.
‘ÇALIŞMALARIMIZI 12 AYA ÇIKARTIYORUZ’
Kazı çalışmaları çok uzun süre devam eden organizasyonlar. Son olarak, Syedra’da yaptığınız çalışmalarda nasıl bir çalışma programı ön görüyorsunuz?
Syedra Antik Kenti oldukça geniş bir alana yayılıyor. Okulların durumu, mevsim şartları ve benzeri etkenler nedeniyle kazılar 2-3 ay kadar yapılabiliyordu. Yeni düzenlemelerle kazıların 12 ay çalışabilmesinin yolu açıldı. Onlarca kazı 12 aylık programda çalışmaya başladı. Bu anlamda uzun zamandır kazıların gördüğü en iyi proje diyebiliriz.
Biz de bu kapsamda 2021 yılında çalışmalarımızı 12 aya çıkartıyoruz. Böylece daha hızlı bir ilerleme sağlayabiliriz. Tabii ki sadece kazı yapmak değil ortaya çıkan değerleri korumak önemli. Bu bağlamda kazıya sağlanan sponsor destekleri de ön plana çıkıyor. Kazı, restorasyon, konservasyon, kentin güvenliği bunlar yüksek maliyetli çalışmalar. Syedra, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği yanında Koç Vakfı, Alanya Belediyesi, Antalya Büyükşehir Belediyesi gibi birçok kurum ve kuruluştan da destek aldı. Desteklerin artması ve süreklilik kazanmasıyla çok daha başarılı çalışmalar yapmayı umut ediyoruz.