Hedefi tüm kıtalarda yüzlerce kültürle tanışmak ve onları dünyaya anlatmak. Bunları yaparken de mümkün oldukça yeni diller öğrenmek istiyor gezgin Furkan Kumkaya. Böylelikle tanıştığı kültürleri daha da yakından tanıma fırsatı olacağını düşünüyor. Sıradaki hedefiyse çocukluk hayali olan Güney Amerika kıtasına yolculuk.
◊ Gezmeye nasıl karar verdiniz?
Gezin olmayı hayal ettiğimde çok küçüktüm. Kitaplıklar karşıma hep Jules Verne, Gülten Dayıoğlu gibi yazarlar çıkardı. Okumayı ilk öğrendiğimde annemin bana dünya atlası vermesi farklı yerleri hayal etmemi sağlamıştı. Gezgin olma kararımsa memurluğu kazandığımı öğrenince gerçekleşti. Bir anda tüm hayatımın standart gidişatı gözlerimin önüne gelince çocukluk hayalimi hatırladım. Emekli olunca olacak bir şey değildi…
◊ Gezgin olmanın önünde aile, çocuk, maddi imkânlar gibi birçok zorluk var. Sizi zorlayan ne oldu?
Açıkçası zorluk yaşayacağımı biliyordum ve memur olmayı reddederken buna hazırdım. O ana kadarki hayatım da kolay değildi. Çalışmayı reddetmek hatırı sayılır bir miktarda yeni bir acı katmayacaktı bana. 40 yıl çalışıp emekli olduğumda yılda 20 günden toplamda 800 gün iznim olacaktı. Bu da 2 yıl 2 ay yapıyor. Hastalık, sağlık ve aile gibi sebeplerle bunun en fazla 6 ayını kendime ayırabilecektim. Bence bu, hayallerimi gerçekleştirirken yaşayacağım zorlukları aşmaktan daha korkunç bir senaryoydu. Evet, çocuğum ya da bir evliliğim olmadığı için daha cesur kararlar verebiliyorum. Bir aile kurabilirim. Hayallerimi paylaşan bir ailem olmasını çok isterim.
◊ Türkiye’yi keşfetme hikâyeniz nasıl başladı?
Gazi Üniversitesi’nde siyaset bilimi okudum. Beni çok yoran bir KPSS maratonunun ertesi günü ev arkadaşımla yaptığımız 8 günlük bir otostop turuyla keşif hikâyem de başlamış oldu. Önce her şey yalnızca kafa dağıtmak içindi. Bu sırada çocukluk mesleğim olan eczacı kalfalığını günübirlik yapıyordum. Bir gece nöbet tutunca kazandığım paranın bir kısmıyla kitap alıp kalanıyla yola çıkıyordum. Param bitince de eve dönüp sonraki nöbete kadar kitaplarımı okuyordum. Kısa gezilerle başlayan keşif hikâyem memurluğu reddettikten sonra ciddi bir gezgin hayatına dönüştü. 4 yılda ülkemi gezdim. Halen de hayatım yollarda geçiyor.
◊ Zorluklar yaşadığınız, pes etmeyi düşündüğünüz oldu mu?
Zorlandığım çok fazla zaman oldu. Otostopla ve düşük bütçeyle gezdiğim için sıkıntıları da beraberinde geliyordu. Ama bu zorlukların hepsine öğretici olaylar olarak baktım. En büyük motivasyonumsa Atatürk’ün “Ben hayatımın hiçbir anında karamsarlık nedir tanımadım” sözü oldu.
◊ ‘Yollardan Bana Kalan’ kitabınızda neler var?
Kendi hikâyelerim, yollarda tanıştığım insanların hikâyeleri ve birçok psikolojik bölüm var. Hepsinin toplamı olarak buna yol psikolojisi diyorum.
◊ Sizi en çok etkileyen, unutmadığınız ne oldu?
Likya Yolu’nun ikinci gün parkuru, Kelebekler Vadisi-Alınca arasındaki yolculuktu. Henüz yolun başında olduğumuz için tecrübesizdik. Çantamız ağır ve önceliğimiz yemek yemekti. Ama yolun henüz yarısında ekipteki herkesin suyu tükenmişti. O noktadan sonra varışa kadar su bulma şansımız yoktu. O anda cebimizde milyon dolar olsa ne yazar! Şişenin dibindeki son damlanın kıymetini anladığım andı. Henüz gezilerimin başında başıma gelen bu olaydan oldukça fazla ders çıkardım. Dışarıdan küçük bir susuzluk vakası gibi görünen olay bana paylaşmayı, tedarikli olmayı, araştırmayı, sınırlarını aşmayı, idareli olmayı, savaşmayı ve her şeyden önemlisi her damlanın değerini öğretti. Şüphesiz tüm yolculuklarım boyunca dibe vurduğum onlarca an oldu ve bu anı düşünüp az ile çok şey yapabileceğimi hatırladım.
◊ En beğendiğiniz yerler hangileri oldu gezilerinizde? Bu bana her zaman soruluyor. İlk sıraya Hatay, Antalya ve Samsun’u koyarım. Hatay benim için bir gezginde olması gereken en önemli duygunun öğretildiği yerdi: Hoşgörü. Yüzlerce doğal güzellik görmüş olsam da bütün dinlerin, inanışların ve yaşam tarzlarının birbirine saygı ve sevgiyle bağlı olduğu başka bir yer görmedim. Dünyada milyonlarca plaj, göl, kanyon, orman bulabilirsiniz ama hoşgörü nadir rastlanan bir şeydir.
◊ Gezgin olmak isteyenlere ne tavsiye edersiniz?
Aldırmayın, adım atın. Kendinize güvenin, yatırım yapın.
◊ Sıradaki gezi planları neler?
İlk hedefim Güney Amerika. Buenos Aires’le başlayan yolculuğumun o yılın sonunda ‘Finde Del Mundo’ olarak geçen dünyanın sonundaki Ushuaia kentinde noktalanmasını istiyorum. Burayı görmek çocukluk hayalim ve 31 Aralık doğum günüm. Ardından kuzeye doğru yönelip diğer ülkeleri gezeceğim. Güney Amerika maceramdan sonra ikinci kitabımı yazıp Rusya ve Türki cumhuriyetleri gezip İspanyolcadan sonra Rusçayı da öğrenmiş olmayı hedefliyorum. Oralardan da bir kitap yazıp Güneydoğu Asya’yı görebilirim.
Hatay, Antalya, Samsun ve Niğde’den öneriler…
*Ülkemizdeki 81 şehri gördüm şimdilik. Maceramın henüz başındayım diyebilirim. Gittiğim yerlerden 5 yer önerecek olursam bunlardan ilki Hatay. Hatay’ın inanılmaz bir tarihi var. Mozaiklerini görmek eşsiz bir deneyim olacaktır. Hatay’da sini kebabı, humus, biberli ekmek ve künefe ilk önerilerim olsa da bu şehirde onlarca çeşit lezzet var.
*Antalya’da yüzlerce koy, birçok antik kent ve milli park var. Beni en çok etkileyen noktaları Kaş’taki Uyuyan Dev Tepesi, Kekova’da Aperlai Koyu, Likya Yolu, Aspendos ve Phaselis antik kentleri. Kaş’ta yöre balıklarından ıskaroz ve sokar, Korkuteli’nde yanık dondurma, şehir merkezinde şiş-piyaz yemek favorilerim.
*Samsun’da Atakum sahilinde güneşi batırıp geceyi geçirebilir, Vezirköprü Kanyonu’nu gezebilir ve Kızılırmak Deltası’nda günbatımında bisiklet turu yapabilirsiniz. Samsun’da Çakallı’da menemenin, Bafra’da pidenin tadına mutlaka bakılmalı.
*Niğde’de Bolkarlar’ı ve Aladağlar’ı mutlaka gezmeli, bu dağlarda kamp ve yürüyüşler yapmalısınız. Şehir merkezine yakın bir noktadaki Gümüşler Manastırı’nı, Bor ilçesindeki su kemerlerini görebilirsiniz.