Antalya Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen festival, Antalya Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenecek Kapanış ve Ödül Töreni ile bitecek. Şevval Sam ve Yekta Kopan’ın sunuculuğunu yapacağı gecede Sam bir de konser verecek. Tören 20.00’de Halk Tv ekranından canlı yayımlanacak.
YILIN SÜRPRİZİ: DİYALOG
Festivalin Ulusal Yarışması, Antalya’da AKP yönetiminin sona ermesinin ardından üç senedir, kaldığı yerden büyük bir coşkuyla yapılıyor. Türk sinemasından yönetmenlerin ilk filmleri ya da deneyimli isimlerin yeni filmleri ilk kez Antalya’da izleyiciyle buluşuyor. Bu yönetmenlerin ilk filmlerinden biri de önceki gün gösterimini yapan “Diyalog” filmiydi. Bir parantez açalım: Yönetmen Ali Tansu Turhan ile filmin yapımcı ve senaristi Burcu Uğuz, bir ilke imza atarak Altın Portakal’da hem uzun hem de kısa metraj filmleriyle yarıştılar. Devam edelim: Turhan’ın ismini ilerleyen yıllarda çokça duyabiliriz. Dünkü basın toplantılarında gördüğümüz üzere anlaşılır cümlelerle, bilgi dolu ve dinleyene bir şeyler katan biçimde hem filmin hikâyesini anlattı hem de sorulan sorulara aynı şekilde mantıklı yanıtlar verdi. Filmi de bu bağlamda değerlendirmek gerekebilir. Turhan’ın “Bir tanışma hikâyesi” olarak tanımladığı film, adından da anlaşılacağı üzere incelikli diyaloglar üzerine, her kelimesi özenle yazılarak kurulmuş. (Senaryo: Ali Tansu Turhan, Burcu Uğuz, Fahri Güllüoğlu) Öyle ki izleyen çoğu kişinin kendisinden, ilişkisinden bir parça bulabileceği bir film: basın toplantısında 56 yaşındaki bir izleyicinin “Ben de aynı şeyleri düşünüyordum, bizi bize aktardığınız için teşekkür ederim” demesi ya da daha genç bir izleyicinin “Bütün gece oturup bu filmi düşündüm” demesi gibi… Sadece senaryosuyla değil, biçimiyle de tüm film boyunca izleyiciyi şaşırtmayı başarıyor Turhan. Belki de Türk sinemasının en uzun tek plan çekimi (32 dakika) filmi doruğa ulaştırıyor. Oyuncular Hare Sürel ve Ushan Çakır da kendi isimlerini taşıyan karakterlere hayat veriyor. Film, Hare ve Ushan’ın sadece sesini duyduğumuz bir yönetmenin (Funda Eryiğit), yeni çekeceği bir filmin oyuncu seçmeleriyle başlıyor. İki ismi de yönetmenle birlikte tanıyoruz, çekimlerin başlamasıyla birlikte iki ismin yakınlaşmasına tanık oluyoruz… “Diyalog”un bir üçlemenin ilk filmi olduğunu da dünkü basın toplantısında Turhan’dan öğrendik. Turhan toplantıda maddi imkânsızlıklara da değinerek filmi sekiz günde çektiklerini dile getirdi. Turhan, “Maddi imkânsızlıklar nedeniyle çekilemeyen filmlerin, çekilenlerden daha iyi olduğunu düşünüyorum. Bir film çekerken para sadece ufak bir yer tutmalı” diye konuştu.
‘KERR’ ÇOK İDDİALI
Festivalin en iyi filmlerinden birisi de Ulusal Yarışma’nın son gösteriminde önceki gün izleyiciyle buluştu: Kerr. Tayfun Pirselimoğlu’nun kendi romanından uyarladığı film; konusu, seyirciye soru üstüne soru sordurması, filmin ardından düşündürmesi ve düşünürken de kendi yanıtlarını buldurması açısından oldukça başarılı. Pirselimoğlu da zaten dünkü basın toplantısında amacını “Ben sorular sormakla mükellefim, cevaplar seyirciye aittir” sözleriyle anlattı. Filmin isminin Arapça “tekerrür” ve “tekrar” kelimelerinden geldiğini söyleyen Pirselimoğlu, “Benim bütün kitaplarım ve filmlerimde bu konu işlenir” dedi. Filmin başrolünde yer alan Erdem Şenocak, “şaşkın” bir karaktere can veriyor. Pirselimoğlu’yla iyi anlaştığı da belli oluyor.
Filmin konusu şöyle: Can, yaşlı babasının cenazesi için geldiği kasabada bir cinayete tanık olur. Can’ın oradaki varlığını umursamayan katil, sakince olay yerinden ayrılır. Başvurduğu polis, ifadesinin alınmasının ardından Can’ın kasabadan ayrılmasına izin vermez. Babasının tuhaf arkadaşlarıyla tanışan Can’ın kapana kısılıp kaldığı kasabada olağandışı şeyler yaşanmaya başlamıştır. Öte yandan kasabada kuduz köpekler nedeniyle karantina ilan edilmiştir…
PİRSELİMOĞLU’NDAN GENÇLERE TAVSİYELER
Öte yandan Pirselimoğlu’nun basın toplantısında Türk ve dünya sinemasının gidişatı üzerine sorulan soruya verdiği yanıtı da paylaşmakta fayda var. Pirselimoğlu şunları söylüyor: “Sinemanın gidişatı hakkında pesimistim. Yeni yönetmenler zihin olarak cesur olmalı. Bazı genç yönetmenlerin 80’lerin zihniyetiyle film yaptığını görmek beni üzüyor. Yeni jenerasyon elini korkak alıştırmamalı.”