Aşk sadece filmlerde mi yaşanıyor? Veya kitaplarda ve şiirlerde mi? İzledikçe daha çok izlemek istediğimiz romantik filmler bazen bizi üzüyor, bazen güldürüyor, bazen ise umutlandırıyor. İtiraf edelim ki Hollywood’un kült romantik filmleri biraz da beklentilerimizi değiştiriyor! Bir gün evimizin önünde boombox ile Peter Gabriel ‘In Your Eyes’ çalan John Cusack’i beklerken bir diğer gün ise Billy Crystal ile telefondayken ‘Casablanca’ filmini izlemeyi hayal ediyoruz.
Dünyadaki en güzel ve en özel şeyi… Aşkı betimleyen bu filmler Sevgililer Günü’nde sevdiğinizle, arkadaşlarınızla veya tek başınıza izlemek için ideal. Binbir türlü ilişkiyi inceleyen, geçmiş aşkları hatırlatan, sevdiklerinize daha çok sarılmanızı arzulayacağınız romantik filmler adeta bir bağımlılık gibi! Bir defa izleyince eski bir arkadaşınızla buluşur gibi defalarca izlemek isteyeceğiniz bu klasik filmler Sevgililer Günü’nü daha da romantik bir hale getiriyor.
Sevgililer Günü moduna henüz giremediyseniz aşağıdaki 20 film ile gözlerinizden kalplerin çıkacağının garantisini veriyoruz!
LOVE STORY (1970)
“25 yaşında ölen bir kız hakkında ne diyebilirsiniz ki? Güzeldi ve harikaydı. Mozart ve Bach’ı seviyordu. Ve Beatles’ı. Ve beni.” Ağlamaya başladınız mı? Filmin ilk sahnesinde kalp kırmaya başlayan ‘Love Story’ filmi ikonik sözleri ve sahneleri ve unutulmaz müziği ile kalbinize işleyecek.“Aşk asla özür dilemek zorunda olmamaktır!”
WHEN HARRY MET SALLY (1989)
Meg Ryan ve Billy Crystal’ın canlandırdığı Sally ve Harry, Hollywood’un en ikonik çiftlerinden biri olabilir. “Bir kadın ve erkek sadece arkadaş olabilir mi?” sorusunu inceleyen ‘When Harry Met Sally’ film dünyasının en ikonik sahnelerine ve sözlerine imza atıyor. Yakın iki arkadaşın tanışmalarından başlayan bu ikonik filmi defalarca izleseniz de doyamayacağınızın garantisini verebiliriz.
WHILE YOU WERE SLEEPING (1995)
Bill Pullman (Jack) ve Sandra Bullock’un (Lucy) başrolde olduğu bu film, pek bilinmeyen ama harika romantik komediler arasında. Yalnız bir istasyon çalışanı olan Lucy, uzun bir süredir istasyonda gördüğü ve platonik bir şekilde aşık olduğu Peter’ı tren raylarından kurtarıyor. Peter’ın ailesi komaya giren Peter’ın yanındaki Lucy’i nişanlısı sanıyor. Peter’ın kardeşi Jack ile Lucy’nin tanışması da böyle başlıyor!
GHOST (1990)
Patrick Swayze. Demi Moore. Whoopi Goldberg. Unutulmaz çömlek atölyesi sahnesi. Sizi gözyaşlarına boğacak daha sonra Whoopi ile güldürecek ‘Ghost’ filmi, Hollywood’un unutulmaz klasikleri arasında. Birbirleri için yaratılan Sam ve Molly’nin aşkları Sam’in öldürülmesi ile kısa sürüyor. Öldükten sonra Molly’e hayatının tehlikede olduğunu söylemek için geri gelen Sam, bir medya aracılığı ile Molly ile iletişim kurmaya başlıyor.
MALCOLM & MARIE (2021)
2021’in favori filmleri arasında yer alan ‘Malcolm & Marie,’ John David Washington ve Zendaya’nın muhteşem oyunculuklarını sergilemenin yanı sıra bir çiftin oldukça gerçekçi tartışmalarını konu alıyor. Bir ilişkinin inişlerini ve çıkışlarını inceleyen bu film tek bir yerde geçmesine rağmen içimizde birçok tanıdık duyguyu ortaya çıkarıyor.
MY BEST FRIEND’S WEDDING (1997)
Hollywood’un klasikleri arasında yer alan ‘My Best Friend’s Wedding,’ Julia Roberts’a bir kez daha hayran olmanızı sağlayabilir. Rupert Everett, Julia Roberts, Cameron Diaz ve Dermot Mulroney’nin yer aldığı bu film en yakın erkek arkadaşının evlendiğini öğrenen Julianne’ın karmaşık duygularını ve düğünü sabote etmeye çalışmasını konu alıyor.
CASABLANCA (1942)
‘When Harry Met Sally’ filmini izlediyseniz sonra direkt ‘Casablanca’ filmine yöneldiğinize eminiz! Klasik Hollywood döneminin kültleri arasında yer alan ‘Casablanca’ II. Dünya Savaşı sırasında Kazablanka’da bir bar işleten Rick Blaine’in eski aşkı Ilsa ile karşılaşmasını anlatıyor. Humphrey Bogart’ın karizması ve Ingrid Bergman’ın muhteşem sesi… Daha harika bir ikili düşünemiyoruz!
BEFORE SUNRISE (1995)
Bu filmi izledikten sonra ilk trene atlayıp hayatınızın aşkını bulmak isteyebilirsiniz. Avrupa’da seyahat eden Amerikalı Jesse ile Fransız Celine’in trende tanışmaları ve gün batımından önce sadece bir günü Vienna’da geçirmelerini anlatan bu film bol bol sohbet ve aşk dolu. Hayata ve aşka dair saatlerce konuşan Jesse ve Celine’in plak dükkanındaki sahnesini üst üste izlemek isteyeceksiniz! “Hayatta yaptığımız her şey, biraz daha çok sevilmek için değil mi?”
THE LAST LETTER TO YOUR LOVER (2021)
Shailene Woodley, Felicity Jonesi Callum Turner ve Joe Alwyn’in yer aldığı bu film geçmiş ve bugünü mükemmel bir şekilde harmanlıyor. Gizemli aşk mektupları keşfeden bir gazetecinin yolculuğunu inceleyen filmde modern aşklar ile geçmiş aşkları karşılaştırılıyor.
THE WAY WE WERE (1973)
“Your girl is lovely Hubbell…” Yine film dünyasının en ikonik sözlerine imza atan ‘The Way We Kere’ filminde Barbra Streisand’i K-K-Katie ve Robert Redford’u ise Hubbell olarak izliyoruz. Birbirlerine aşık olan ama farklı politik görüşleri sebebiyle çelişki yaşayan Katie ve Hubbell’ın hikayesi aklınıza kazınacak.
THE BODYGUARD (1992)
Whitney Houston’un Rachel adlı bir şarkıcıyı canlandırdığı ‘The Bodyguard’ filmi ‘I Will Always Love You’ şarkısını popüler hale getiren film olarak biliniyor! Ölüm tehditleri alması sebebiyle eski bir ajan olan Frank’i bodyguard olarak işe alan Rachel, tahmin edin, evet aşık oluyor!
ONE DAY (2011)
Anne Hathaway ve Jim Sturgess’ın başrolde yer aldığı ‘One Day’ filmi David Nicholls’un aynı izimdeki romanından uyarlandı. Her yıl 15 Temmuz’da tanıştıkları gün yeniden buluşan yakın arkadaşlar Dexter ve Emma’nın hikayesini konu alan ‘One Day’ filmi, Hollywood’daki birçok film gibi iki yakın arkadaşın zamanla gelişen aşklarını inceliyor.
DIRTY DANCING (1987)
“Nobody puts Baby in the corner!” Patrick Swayze ve Jennifer Grey’in muhteşem hatta muazzam enerjisi ve elektriğini izlediğimiz ‘Dirty Dancing’ filmi dans, müzik ve aşk ile dolu. Ailesi ile tatili sırasında dans eğitmeni Johnny ile tanışan Frances ‘Baby’ Houseman’in hikayesini anlatan ‘Dirty Dancing’ filmini izlediğinizi düşünüyoruz… Ancak birkaç kez daha izlemekten sıkılmayacağınıza eminiz!
THE MIRROR HAS TWO FACES (1996)
Barbra Streisand’in sesine hayranız… Ama romantik komedilerini daha çok seviyor olabiliriz. Jeff Bridges’den beklenmedik romantik bir performans gördüğümüz ‘The Mirror Has Two Faces’ filmi fiziksel birliktelik olmadan bir arada olmaya çalışan bir çifti anlatıyor. Kadınlar ile ilişkilerde zorlandığı için fiziksel etkileşim hissetmediği biri ile evlenmek isteyen Gregory Larkin’in planları pek de tahmin ettiği gibi gitmiyor.
FRENCH KISS (1995)
“Romantik Komedi Kraliçesi” diye bir ödül olsa, kesinlikle Meg Ryan alırdı! Listeye ekleyemediğimiz sayısız romantik komedide yer alan Meg Ryan, ‘French Kiss’ filminde ise kendisinden ayrılan nişanlısını Fransa’ya takip eden ve yeniden barışmaya çalışan Kate’in hikayesini anlatıyor. Yolculuk sırasında Luc adında Fransız bir adam ile tanışan Kate, kendisini bambaşka bir durumun içinde buluyor.
ONLY YOU (1994)
Robert Downey Jr.’ın az bilinen filmlerinden biri olan ‘Only You’ izlemeniz gerekenler arasında. Marisa Tomei’in Faith adlı romantik bir kadını canlandırdığı bu film, çocukluk hayallerinizi size yeniden hatırlatabilir. Küçüklüğünden beri ‘Damon Bradley’ adında biriyle evleneceğine inanan Faith, hayallerindeki adamı aramak için bir yolculuğa çıkıyor.
SAY ANYTHING (1989)
John Cusack. Yağmur altında. Camınızın önünde. Radyosu ile… Daha fazla söze gerek var mı? Bu filmi izledikten sonra camınızın kenarında kocaman bir radyo ile durup size Peter Gabriel şarkıları çalan birini beklemeye başlayabilirsiniz. Klasik bir 80’ler lise filmi olsa bile bu filmden vazgeçemiyoruz!
MADE OF HONOR (2008)
Hollywood ve en yakın arkadaş aşkları tutkusu… Ama itiraf edelim ki biz de bu filmleri izlemekten sıkılmıyoruz! En yakın arkadaşı Tom’a içten içe aşık olan Hannah, gittiği tatilden döndüğü sırada evleneceği haberi ile şaşırtıyor. Düğününde Tom’un nedimesi olmasını isteyen Hannah, evlilik yolculuğuna en yakın arkadaşı ile başlıyor.
ETERNAL SUNSHINE OF THE SPOTLESS MIND (2004)
Bunu söylemeliyiz… ‘Eternal Sunshine of the Spotless Mind’ tam bir kalp kırıklığı filmi. Bir ilişkinin nasıl başladığını ve bittiğini anlatan bu filmin gerçek üstü unsurları ise oldukça düşündürüyor. Tıpkı ‘Before Sunshine’ gibi trende tanışan Joel ve Clementine, inişli çıkışlı bir ilişkiye başlıyor. Sancılı bir ayrılık sürecinden sonra hafızasından Clementine’i tamamen silmek isteyen Joel, alternatif metodlar uygulayan bir kliniğe başvuruyor.