Geleneksel toplum değerlerinin dışında yaşayan kültürlü kimse anlamına geliyor bohem. Peki modayla ilişkisi nasıl gelişti, boho-chic kavramı nasıl ortaya çıktı ve sezon koleksiyonlarında kendilerine nasıl yer buldu?
Özgür ruhların yaratıcı bir başkaldırıyla hayatlarını yaşamaları anlamına geliyor “boho”. Özünde tamamıyla anti-kapitalist, sınıfsız bir yaklaşım var, ancak her konuda olduğu gibi bohem ruh da, ana akımla beraber özlerine yenik düştü, burjuva ve üst sınıf kurumsal hayattan kazandıkları ekonomik özgürlükleriyle bu kültürü kendi bakış açılarıyla yorumladı. Oysa bu hayat biçiminin asıl çıkışı Fransız İhtilali’ndeki ayaklanmalara kadar dayanıyor.
Bohem sözcüğü zaman içinde asıl kullanılma amacını genişleterek yeni anlamlar kazandı. Başta Orta Avrupa’da yaşayan halklara, özellikle de Rumen’lere verilen adken, günümüzde, romantik bir stili olanlara, sınır tanımayanlara ve bir kutudan çıkarak kendi dünyalarını yaratanlara deniyor. Önemli olan para değil, kendinizi sevdiğiniz şeyi yapmaya adamak!
Etro’nun ruhunu özetleyen en iyi sözcük boho. Öyle ki İtalyan modaevi için bu sezonsuz bir yaklaşım.Veronica Etro 69’da markayı kurduğunda kendini direkt mindfulness pratiklerine adamış.
Modayla olan ilişkisiyse pek kolay olmadı. Düşük belli bol etekler, saykodelik desenler her zaman yüksek modanın radarında değildi ya da olduğunda da övgüleri toplamıyordu. Kısa zaman içinde egzotik lokasyonların milyonerler tarafından keşfedilip, o gizli köşeleri birer hip ve cool destinasyonlara dönüştürdüklerinde tasarımcılar da artık övgü toplamaya hazırdı.
Barbet Schroeder’in 1969 yapımı filmi More’da iki özgür ruhlu Avrupalı gencin hayatı İbiza’da kesişir. Bohem hayatı anlatan kült yapımlardan…
Bu sezon da karşımıza sıklıkla çıkan boho-chic trendinin tek sebebi geri dönen 2000’ler ve Y2K. Arşivlerden çıkarak günümüze ulaşan akım bu yüzden Boho-chic 2.0 olarak adlandırılıyor. Temsilcileri Kate Moss ve Sienna Miller, bugün bayraklarını Olivia Wilde’a, Bella Hadid’e teslim et- seler de düşük belli jean’ler, desenli maksi elbiseler güncel- liğinden bir şey kaybetmedi. Kroşe üstler, püsküllü bikiniler, makromeler, örgü elbiseler sizi geri çağırıyor!
Sezon koleksiyonlarında da bu egzotik ruhlu tatil köşelerinin yansımalarını görüyoruz. Gabriela Hearst ve Chloé’de özellikle zanaat ve sürdürülebilirlik de vurgulandı. Elle boyanan desenler kumaşları biricik kıldı. Üstelik doğa dostuydu da bu boyalar. Böylelikle ‘bohem’ ruhun gerekliliğini de yerine getiriyordu sanki.
Koleksiyonlar aynı zamanda boho destinasyonların ruhuyla da uyum içerisindeler. Batik desenler, oversize kaftan ve pantolonlar Etro’dan Anna Sui’ye boho-chic’i 70’lerle birleştiriyordu. Renkli şapka ve çantalar, floral desenli üstler… Bu estetiğin oldukça canlı ve optimist bir yanı da var! Felsefenin özünde olan mutluluğu kıyafetler bize aktarıyormuş gibi. Dioriviera koleksiyonunun çıkış noktası da tam olarak buydu. Güneşli destinasyonlar, cangılların flora ve faunasını anımsatan detaylar, yüksek zanaatçılık gerektiren bir sürecin sonucunda karşımıza çıktılar.
Nanushka bu yaz İbiza’ya konuşlanarak adadan ilhamla hazırladığı koleksiyonu bir pop up mağazada satışa sundu. Pinoli Glass ise Assouline’le yaptığı işbirliğinden bir başka adadan Murano’nun doğal form ve renklerinden ilham alıyordu.
BOHO-CHIC VE ALT KÜLTÜRLERİ
Sienna Miller’ın milenyumun ilk 10 yılının sonlarına doğru yaklaştığımızda “Artık bohem görünümler içinde görüntülenmek istemiyorum” diyerek serzenişini bir kenara bırakacak olursak 2000’li yılların başlangıcını sokak stilinde bu tarzın yükselişiyle özetleyebiliriz. Dönemin it girl’lerinin günlük stilini tanımlayan şey boho-chic’ti. Kate Moss, Sienna Miller, The O.C’nin yıldızı Mischa Barton ve bugün minimalizmin bayrak taşıyıcısı olan The Row’un yaratıcısı ikonik kardeşler Mary-Kate ve Ashley Olsen. Bugünün aksine onları maksi etekler, yelekler ve gladyatör sandaletlerin içinde görüyorduk. Hayat! Yarın ne olacağımızı bilemiyoruz hiçbir zaman!
STUDIO PO
Bu isimlerden her biri modadaki bohem yaklaşımı farklı stillerle birleştirdiler. Her biri de boho-chic kavramını farklı şekilde yorumluyor. Kate Moss’un görünümleri luxe-grunge başlığı altında. Mischa Barton ve Olsen kardeşler, yaşadıkları coğrafyadan ötürü 1950 ve 60’ların San Francisco hippilerinden, beat jenerasyonunun giyim kuşamından ilhamlarını alıyordu. Sienna Miller daha bir Avrupalı yaklaşıma sahipti. Zengin Avrupalıların Meksika’ya, İbiza’ya tatile giderken bavullarını doldurdukları parçalarla harmanlıyordu stilini. Hatta, Jude Law’la sürekli paparazzilerden uzak olduklarını düşündükleri sahillerde salaş kıyafetlerle yakalanıyorlardı.
Tığ işi bluzlar, örgü tabanlı sandaletler, odunsu rafya kokuları ve uzun işlemeli elbiseler: Hippi stilinin doğallığını kucaklıyoruz.
YÜKSEK BOHEMYA
2000 yılında The Guardian yazmıştı ilk kez Bobo’ları. Burjuva bohemleri tanımlıyordu bu. Hızlı, bilgi çağında farkındalığı yüksek kimseleri etiketlerken kullanmışlardı bu deyişi. Kurumsal başarılarını, rahatlarına düşkünlük ve yaratıcı başkaldırıyla karıştırmayı sevenler için isabetli bir seçimdi. Materyalizmi ve yaratıcılığı birleştiriyordu bir anlamda. Hatta Amerikalı yazar, David Brooks akımı “Bobos In Paradise: The New Upper Class and How They Got There” kitabında da anlatmıştı.
“Bohemyenler, genellikle özgür aşk, tutumluluk ve bazı durumlarda basit yaşam veya gönüllü yoksulluk yoluyla ifade edilen alışılmışın dışında veya düzen karşıtı siyasi veya sosyal bakış açılarıyla ilişkilendirildi. Ekonomik olarak daha ayrıcalıklı, zengin ve hatta aristokrat bohem bir çevreye bazen haute bohème (yüksek bohemya) denir.”
Tüm bu kıyafetleri tamamlamak için bir de uygun bir ortam gerekiyor. Bongolardan yayılan ritimler eşliğinde yapılan düzensiz danslar, saykodelik ışık şovları, yüzleri boyama seansları…
HEDONİST VE BALAERIC DÖNEMİ
New-age pagan hayatını hayal edin. Ağaç etrafında yapılan çıplak danslar ve yoga pratikleri, şamanlarla karşılaşmalar. Doğa anaya saygı duruşunda bulunurken partileyen kimseler. 2000’lerden çok önce techno ve house müzikle büyük bir eğlence parkına dönüşmeden İbiza da tam olarak böyle bir yerdi. Bugünlerde jet-set’in yatlarını demirlediği, ‘boho-chic’ moda anlayışlarıyla Six Senses Ibiza ya da The Standard, Ibiza’da konaklayan bir güruhtan bahsediyoruz ama.
Biraz daha geçmişe gidecek olursak, 1960 dolaylarında ada hippi ve beatnik’lerin istilasına uğruyor. Kalabalık gruplar halinde adaya gelenler Sant Carles de Peralta’yı dönüştürdüler. Yıllar içinde onlardan ilham alarak adaya akın eden ve bu stili benimseyen ünlüler; Mischa Barton, Milla Jovovich, Jade Jagger “Balaeric boho” tanımını yarattılar. Orijinal it girl’ler daima trend yaratırlar! Balear adalarından Mallorca ve Formantera da bugün hâlâ boho destinasyonların başında geliyor! Yaz aylarında başta Nicolas Ghesquière olmak üzere moda dünyası da dev yatlarıyla Batı Akdeniz’in koylarına demirliyor. Minorka diğerleri arasında henüz en bakir ve sakin olanı bu arada!
ALTUZARRA
BOHO-CHIC TATİL ROTALARI
İbiza
Hedonizmle eş anlamlı. Gece kulüpleri, clubbing event’leri ve dans pistleriyle dünyanın en iyi eğlence kültürünün burada olduğu kabul ediliyor. Gün batımları bir başka, hippi marketleri de ziyaret edilmeli.
Hawaiİ
Lüksü, eco-seyahatle birleştiren bir yapısı var. Kaui adanın gizli hippi noktası. Yapmadan dönmemeniz gereken şeylerin başında yoga geliyor.
MINORKA
Goa
Ruhani yanınızı keşfetmek, meditasyonla, Budizmle tanışmak için mükemmel bir fırsat.
Ischia
Kalabalık ve şaşaalı Capri hayatının daha doğal kardeşi gibi. İtalya kıyılarındaki bu tatlı volkanik ada mutfağıyla da sizi büyüleyecek.
Isla Holbox
Meksika kıyılarında bir ada. Ulaşım aracı olarak çıplak ayaklar ya da bisiklet tercih ediliyor. Pelikanlar, flamingolar en yakın arkadaşınız. Burası ciddi bir kreatif üs! Beyin fırtınası yapmak serbest. (Konu yine işe geldi!)
HYDRA
Hydra
Son zamanlarda süper lüks yatların uğrak noktası olan bu adanın tadını Leonard Cohen’in şarkıları eşliğinde kroşe beyaz elbiseler, keten gömleklerle, sokaklarda koşturan kedilerle çıkarmanızı öneririz.
YAZI: AYKUN TAŞDÖNER
FOTOĞRAFLAR: IMAXTREE.COM, İSTOCK, CLARA BALZARY
ELLE Türkiye Temmuz-Ağustos 2022 sayısından alınmıştır.