İrlandaca ‘gizem’ anlamına gelen Runda, Türkiye’nin ilk sürdürülebilir mücevher markası olarak tabiatın mistik ve kusursuz döngüsünden aldığı ilhamla lüks ve çevre dostu tasarımlara imza atıyor.
Felsefesini şeffaf ve sürdürülebilir bir sistemle bütünleştiren Runda Jewelry, dünyadaki karbon ayak izimizi azaltma hedefiyle mücevherlerinin tamamında yüzde 100 geri dönüştürülmüş altın ve ‘lab-created’ pırlantaya yer veriyor. Markayı, kurucu ortakları Hüseyin Abdik ve Mesut Abdik’den dinledik.
Biraz kendinizden ve markayı kurmaya nasıl karar verdiğinizden bahsedebilir misiniz?
Biz Runda’nın iki kurucu ortağı olarak büyük bir üretim ve zanaat geçmişine sahip 60 yıllık bir markanın üçüncü nesliyiz. Odağımıza marka felsefesi, markalaşma ve tasarımı aldığımız bir marka kurarak kendi ayaklarımızın üzerinde durma amacıyla bu yola girdik. Mücevhere olan tutkumuz mutfağına girmemizle birlikte çok küçük yaşlarda başladı. Türkiye’nin ilk sürdürülebilir mücevher markası olmaktan gurur duyuyoruz. Daima şeffaflık ve yenilik isteyen bilinçli bir yeni nesil olarak kendi stilimizi doğru üretim, geri dönüşüm teknikleri ve incelikli tasarımlarla ortaya koyma arzumuz bizi motive ediyor.
Türkiye’nin ilk sürdürülebilir mücevher markası Runda Jewelry markasını kurarken her zaman sürdürülebilir olmayı mı planladınız?
Elbette. Aslında bunun birçok marka için aynı şekilde olmasını isterdik. Bugünlerde ekosisteme verilen zararlar ve insan odaklı olmayan ekonomik gelişmelerden ötürü sürdürülebilirliğin çok kritik bir konu olduğunu düşünüyoruz. Sürdürülebilirlik bize göre bir tercih değil, bir zorunluluk. Doğaya ve ekosisteme duyarlı olmayarak devam edersek gelecek nesillere güzel bir dünya bırakmamızın mümkün olmayacağına inanıyoruz.
Mücevher markalarının kendilerini sürdürülebilir olarak pazarlamasının daha zor olduğunu düşünüyor musunuz ve öyleyse neden?
İlk etapta sürdürülebilirlik ve mücevher arasındaki ilişki biraz sönük gibi gelebiliyor. İnsanlar bu konseptle ilk kez karşılaştıklarında özellikle Türkiye’de çok örneği olmaması sebebiyle kafaları karışabiliyor. Altın yüzyıllardır geri dönüştürülüyor, peki bizim sürdürülebilirlik ve ileri dönüşüm derken anlatmak istediğimiz nedir? Bunu insanlara anlatmak da bizim görevimiz. Belirtmek isteriz ki günümüz tüketicisi bilinçli, doğaya karşı saygılı ve satın alacağı ürünleri daha detaylı bir şekilde araştırıyor. Malzeme tedarikinden üretim sürecine ve paketlemeye kadar şeffaf bir iletişim arayışı giderek artıyor.
İlk etapta bir zanaat olan mücevher sektörü daha sonra büyük ölçekli bir sanayi haline gelerek çevreye olan etkisini artırdı. Şimdiyse üretim sürecinin titizlikle incelendiği, doğaya karşı tavrın önem taşıdığı tüketici ürünlerine yönelik bir talebin ortaya çıkmasıyla takı sektörü de bundan etkilendi. Sürdürülebilir yaklaşımımız sayesinde biz de olumlu geri dönüşler aldık. Tüketicinin aklında geri dönüştürülmüş altın ve laboratuvar ortamında üretilen elmaslar konusunda sorular oluşmaya başladı. Başlangıçta tabii ki bazı önyargılar oluyor, ancak biz insanlara üretim sürecimizi detaylı bir şekilde anlatarak kafalarındaki soru işaretlerini gideriyoruz. Bunun yanı sıra genellikle pırlanta özelinde insanlar gerçekliğinden endişe duyabiliyor, fakat biz bunları gerek şeffaflığımızla, gerekse üçüncü parti kuruluşlar tarafından denetlenerek aldığımız sertifikalarımızla gideriyoruz.
Üyeleri arasında dünyanın önde gelen tüm mücevher markalarının da bulunduğu Responsible Jeweller y Council sertifikasına hak kazandınız. Nasıl gelişti? Tasarımlarınızın arkasındaki ilham kaynağı nedir?
Responsible Jewellery Council sertifikası etik, insan hakları, sosyal ve çevresel faktörler gibi önemli noktaların şeffaf bir şekilde incelenmesiyle alınabiliyor. Biz de doğaya ve insana saygıyı merkezine alan üretim süreçlerimizle her anlamda sürdürülebilir bir gelecek için çalışıyoruz. Hammaddeden paketlemeye kadar her detayda azami seviyede geri dönüştürülmüş ve çözünebilir malzemeler kullanıyoruz. Ayrıca “İyi tasarımlar, iyi ekiplerle doğar” ilkemizle sürdürülebilir ve etik bir çalışma ortamı sağlıyoruz. Ürününüzün size ulaşana kadarki tüm aşamalarında emeği geçen her bir çalışanımızın mutluluğunu önemsiyoruz. Bunun yanı sıra çok düşük fire oranları ile değerli madenlerimizi kendi tesisimiz içerisinde değerlendirerek bu sertifikayı almaya hak kazandık.
Koleksiyonlarımızı hazırlarken ilhamımızı doğanın kusursuz döngüsünden ve kadim bilgeliğinden alıyoruz. İlk koleksiyonlarımızdan Moonlight, ay ve ayın döngülerinden, Helios ise güneş ve mitlerinden esinleniyor. Mitolojide çiçeklerin ve baharın tanrıçası olan Chloris, çiçeklenen ağaçları ve doğanın uyanışını değerli taşlar ve pırlantalarla anlatıyor. Endless koleksiyonu için yeniden doğuşu temsil eden yeşil tonları ve Malahit taşının pozitif aurası bir araya gelerek bize ilham kaynağı oldu. Sürdürülebilirlik ilkemiz doğrultusunda hareket ederek tabiatın kendini yenileme mimarisine vurgu yapmak istedik. Yani, ilham kaynağımız doğa.
Size göre mücevher, bir stile nasıl bir etki katıyor?
Mücevher sadece bir zümre göstergesi değil, aynı zamanda iyi bir sanat eseridir. Zamana karşı meydan okuması ile de bilinir. İyi bir mücevher kişiliği, hazzı, genel kültürü ifade ederken gücü de temsil ederek stile başlı başına bir renk katar.
Tasarımlarınızda mutlaka yer verdiğiniz ve imza niteliği taşıyan detaylar var mı?
Tasarımlarımızda ilk adımımız her zaman hümanizm doğrultusunda doğa ve yaşamı harmanlamak olmuştur. Runda olarak insanlık geçmişine, tarihine, inançlarına ve doğaya geri kazandırılacak malzemelere değer veriyoruz. Her tasarımımızda doğayı ve eşsiz formlarını temsil eden imgelere rastlayabilirsiniz.
Runda Jewelry dünyasını üç kelimeyle nasıl tanımlasanız neler söylerdiniz?
Doğasever, sürdürülebilir, etik.
Markanın geleceği için hedefleriniz nelerdir?
Markamızın geleceği için en büyük hedefimiz daha fazla bilinirlik kazanırken insanları daha bilinçli hale getirebilmek. Türkiye’de ve dünyanın çeşitli yerlerinde online kanallar üzerinden hikayemizi ve tasarımlarımızı insanlarla buluşturuyoruz. Markamızın bilinirliği artarken aynı zamanda daha çok fidan bağışı yapacak ve çeşitli doğa projelerine destek olacağız.
Önümüzdeki dönem için yeni bir koleksiyon hazırlığınız bulunuyor mu? Yakın gelecek planlarınız neler?
Yakında yeni “Achates” koleksiyonumuzun duyurusunu yapacağız. Koleksiyon doğadaki gücü ve dengeyi temsil eden akik taşı kullanılarak yaratıldı. Diğer bütün koleksiyonlarımızda olduğu gibi Achates’in de hikayesi ve tasarımları oldukça derin olacak. Koleksiyonumuzu bir an önce müşterilerimizle buluşturmak istiyoruz. Bir de Türkiye’nin en önemli tasarımcılarından biriyle birlikte hazırladığımız ve Eylül ayında lansmanını gerçekleştireceğimiz özel koleksiyonumuzun hazırlık aşamasındayız. Her detayı özenle hazırlanan tasarımların imza niteliğinde olacağına inanıyoruz. Runda için bir ilk olan bu tasarımcı işbirliğini kendisiyle gerçekleştirmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bu özel koleksiyonu sizlere tanıtmayı heyecanla bekliyoruz.
Hazırlayan: Gizem İnce
ELLE Türkiye Haziran 2022 sayısından alınmıştır.