Paz. Kas 3rd, 2024

Bizimkisi bir aşk hikayesi diye başlıyor Coperni’nin macerası… Fransız moda çevrelerindeki o heybetli geçmişe, görkeme sahip modaevlerinden biri değil, ama onların gölgesi altında kaybolmuyorlar da. Radarımıza Jacquemus gibi geçtiğimiz 10 yıl içinde giren bir marka, roket gibi yükselişi de son birkaç sezon içinde oldu.

Şimdi hepsi için biraz geriye gidelim! Yok, sandığınızdan daha geriye hatta. Her şey, 1473’e uzanıyor! Şaşırdınız değil mi? Coperni’nin isim babası sayılabilecek Polonyalı astronom Nicolaus Copernicus doğmasa bugün mevzu bahis başka bir modaevi olabilirdi neticede. Sébastien Meyer ve Copernicus tutkusundan geliyor bu isim. Marka ilk olarak Coperni Femme adıyla yola çıkıyor. Ardından Femme düşüyor!

Zamanı sıçratarak 2009’a gelelim şimdi. Sébastien Meyer ve Arnaud Vaillant ilk olarak 2009’da Mod’Art’ta eğitim aldıkları sırada tanışıyorlar. Aralarında parlayan kıvılcım bir tarot kartı gibi birlikte çalışmalarını fısıldıyor sanki. (İkili geçtiğimiz yaz bir Yunan adasında evlendi bu arada!) Birbirlerini tam anlamıyla puzzle gibi tamamlıyorlar. Sébastien’in etki alanı tasarım, Arnaud ise işin yönetim ve finans kısmında daha çok. Arnaud Vaillant 2010’ların başında Balenciaga’da çalışırken Coperni’nin kuruluşuna önayak oluyor. 2013’te ilk koleksiyonlarıyla prestijli ANDAM ödülünü kucaklıyorlar. Koleksiyon bir anda Paris’ten Los Angeles’a, Colette’ten Opening Ceremony’e her tarafta satılmaya başlıyor. 6 Mayıs 2015’te ise geri çeviremeyecekleri bir teklif alarak Courreges’ın artistik direktörleri olarak işe başlıyorlar.

Serüven çok uzun sürmüyor, ancak onlar için iyi bir okul görevi görüyor burası. 2017’de ortak bir kararla Courreges’daki görevlerinden ayrıldıklarında şık, minimal, cool ve fazlasıyla Fransız, it girl’lerin favorisi Coperni üzerine full fors çalışmaya başlıyorlar.

COPERNI OLMAK!

Giyilebilir bir parça yaratmak, sıradan bir kıyafetin arzulanabilir olması fikrinden doğuyor markanın tüm koleksiyonları. “Amacımız kıyafetlerin kolay giyilebilir olması” diyor Coperni’nin bir yarısı Arnaud Vaillant. Kolaylıktan kasıt bir de abartıdan uzak, sıradan parçalar olması.

Geri dönüş koleksiyonları olan Sonbahar/Kış 2019 bir hayal satmıyor. Ancak kıyafetleri görenler onlara sahip olup anında üstlerine geçirmek istiyor. Corbusier başta olmak üzere ilham aldıkları mimarların etkileri eteklerin kesimlerinde, metalik renkteki bluz ve üstlerin siluetlerinde kendilerini hissettiriyordu.

Birçok kreatif direktör özellikle de son iki sezondur fazlasıyla sahne kostümleri ya da teatral parçalar tasarlamanın peşinde. Oysa Coperni giyilebilir olma önceliğini hiçbir zaman göz ardı etmedi. Gelecek yaz için tasarladıkları parçalar arasında kargo pantolonlarla birlikte giyilen beyaz atletler, küçük siyah elbisenin yeni yorumları yer alıyor. Sonbahar/Kış koleksiyonunda yapay kürkten paltolar ve yine muntazam kesilmiş mini etekler vardı.

İkili geçtiğimiz yıl İngiliz ELLE’ine verdiği röportajda şöyle demişti. “Esprili yanımızı kaybetmek istemiyoruz. Neticede hayat kurtarmıyoruz değil mi? Bu yüzden eğlenmeye devam.” Bu satırlar onların koleksiyonlarına ve koleksiyonlarını sunuş şekillerine de yansıyor. Y2K etkisi ve dans etme tutkularıyla hazırladıkları parti look’ları Coperni’nin son iki sezonunu özetleyen anahtar trendler.

Her ne kadar bir hayal satmadıklarını söyleseler de Meyer ve Vaillant’ın yarattığı marka Paris sokaklarında, belki de başrolünde Lolita Jacobs’ın yer aldığı Fransız bir Sci-fi filmi gibi. Fütüristik detay ya da kesimler gördüğünüzde bile hiçbir şey frapan ya da iddialı değil. Onları bilim kurguya iten nokta zaten teknolojiye duydukları heyecan, bizi ve modayı ancak teknolojinin ileriye taşıyabileceği düşüncesi.

TEKNO-CHIC!

Markanın en büyük ilham kaynağı teknoloji! Bunun özellikle ara koleksiyonların sunumundan, kullanılan kumaşların tekniklerine kadar farklı alanlarda desteklendiğini görebiliyoruz.

Coperni için her zaman materyallerin yeni teknolojilerin yardımıyla üretilmesi öncelikli oldu. Bunu 2014’te henüz ilk koleksiyonlarını sunduklarında, gelecek planları üzerine konuştukları andan beri gözlemleyebiliyorsunuz. Kendi kumaşlarını üretmek istediklerini, kumaşların su geçirmez ve ısı konusunda denge sağlaması gerektiğini düşlediklerini söylüyorlardı. Ayrıca dünyaya bırakacakları iz konusunda da biraz endişeliler. İkilinin ağzından sürdürülebilir sözcüğü dökülmüyor ama temin ettikleri her bir materyalin etik olması için süreci yakından izliyorlar. Tek bir kumaşla bütün koleksiyonu tasarlamanın hayali de baki!

İşte bu yüzden aslında benim de ilk başta sadece basit bir gösteri olarak yorumladığım İlkbahar/Yaz 2023 koleksiyonunun final look’u sadece moda haftalarına gereken taze kanı, teatral şovu vermekle kalmadı, aslında Coperni için kesinlikle hikayenin, o tam dairenin tamamlandığı andı.

Öncelikle şunu belirtelim; look 38 olarak tanımlanan bu görünüm moda haftaları ve sonrası boyunca en çok aranan, tıklanan görünümlerin başında geliyordu. Coperni yine bu minik gösteri sayesinde ilk defa moda haftaları maratonunda internette aranma/ konuşulma konusunda ilk 20’ye girebilmiş. (Defilenin düzenlendiği geceyi takip eden sabaha uyandığımda Instagram akışım sadece bu anla doluydu.)

1999’da Alexander McQueen defilesine gidenlerin ağzını birkaç karış açıkta bırakan şey, iki robotun süpermodel Shalom Harlow’un vücuduna kemerle oturtulan bembeyaz bir elbiseyi Jackson Pollock’muşçasına boyamasıydı. Yirmi küsur yıl sonra internet ve Instagram çağında artık şok faktörü dediğimiz şey etkisini kaybetse de Coperni defilesinde Fabrican adı verilen ve insan vücuduyla temas haline geçtiğinde kumaşa dönen bir sihir iç çamaşırı ve yüksek topuklu sandaletleri dışında tamamen çıplak olan Bella Hadid’i bir anda bembeyaz bir elbiseyle örtmüştü. Balkabağı ve pamuk prenses hikayesinin tersten yeniden yazılması gibi bir an düşününce…

Burada bir de parantez açmak gerekirse… Fabrican teknolojisi 2000’lerin başında üretiliyor ilk, İspanyol tasarımcı/ bilim insanı Manel Torres sayesinde. 2013 yılında bunu yapabilen benzer bir makine üretiliyor ve adı Electrolom. Ancak moda sahnesine çıkışı ya da popülerlik kazanması Coperni sayesinde oluyor. Torres de Coperni defilesinde tasarımcı ikiliye yardım ediyor bu arada. Torres’in ilk başta böyle bir işe kalkışmasının nedeni de hızlı modayı yavaşlatmak ve yorucu olmaya başlayan iş gücünün hızını azaltmak.

Bu tekno-şov elbette çok paylaşılsa da sadece alkışlanmadı. Gereksizliği ya da McQueen özentisi olarak gözlerin devrilmesi dışında, bir kadını onlarca izleyici önünde çıplak bırakan tasarımcılar da eleştirildi. Ve son olarak bu şovun koleksiyondaki diğer tüm parçaları yok ettiği de konuşulanlar arasındaydı.

Peki bunun dışında teknoloji onlar için ne ifade ediyor. Matematik problemi çözmeye hiç gerek yok, onlar için yeni teknolojiler demek iPhone demek! Bütün dünyaları ve ilhamları bu küçük kutunun içinde. Öyle ki bunu ara koleksiyonlarının sunumlarında rahatlıkla gözlemleyebiliyorsunuz. Resort 21 koleksiyonun sunumu iPhone fotoğraf galerisindeki mozaik fotoğraflar şeklindeydi. Pre-Fall 21’de lookbook Instagram hikayeleri gibi tasarlanmıştı. Resort 22 fotoğraflarının layout’u iPhone’ların ana ekranı şeklindeydi. Pre-Fall 23 ise direkt mesaj kutumuza sızmaya çalışan fotoğraflardı. Swipe bag’lerinin adı bile iPhone’ların swipe yani kaydırma özelliğinden geliyor. Gördüğünüz gibi dünyaları gerçekten de iPhone’a sıkışmış durumda.

O ÇANTA

Coperni tasarımcıları moda tarihini yalayıp yutmuş olacaklar ki hamleleri doğru atıyorlar. Markanın adını sağlamlaştırmak, geniş çevrelere ulaşmak için ilk adımda kısa süre içinde herkes tarafından beğenilen çanta yarattılar. Swipe bag! Birkaç yıl içerisinde de defalarca yeniden yorumladılar.

Yumurta şeklindeki yapısıyla Gen Z’den milenyallere bütün internetin favorisi olarak kabul görmüş bu model, değişik boy ve renklerde mevcut. Bella Hadid büyük fanı! Aksini beklemezdik zaten, çanta Euphoria’nın ikinci sezonunda Alexa Demie’nin kolundan bize gülümsedi. Zendaya da günlük stilini Swipe bag ile tamamlıyor.

Geçtiğimiz yıl, Game of Thrones’la hayatımıza giren Maisie Williams’la kapsül koleksiyon hazırladılar. Bu sayede Swipe bag kütüphanesine yeni boyut ve modeller eklense de aslında bunun önemli bir farklılığı vardı. Genç modaevinin yapmış olduğu ilk işbirliği olmanın ötesinde Coperni ilk defa vegan deri üzerine çalışmış oldu. Maisie Williams’ı yakından takip edenler, İngiliz oyuncunun sürdürülebilir moda üzerine girişimlerde bulunduğunu zaten biliyordur. Bu koleksiyonda Coperni ve Williams vegan deri alternatifi arayışına girmişlerdi. Yapımında elma kabuğu, lifleri ve posasının kullanıldığı çanta kimyasallardan arındırılmış. Deri yapım sürecinde kullanılan elmalar da işlemden geçmeden doğal yollarla kurutulmuş. Elmaların üzerlerine yapıştırılan etiketlerden ilhamla çanta için ayrıca bir de rozetler tasarlanmıştı. Bunları kişiselleştirebiliyordunuz da.

Şimdiden ikonikleşen bir diğer Coperni Swipe bag de camdan üretilen versiyonu. İlk olarak Sonbahar/Kış 2022- 23 koleksiyonunun tanıtıldığı defilede karşımıza çıkan camdan çantaların farklı versiyonları vardı. Gigi Hadid koluna saydam bir cam takmıştı, diğer modellerin elindeki swipe bag’lerde ise renk geçişleri yer alıyordu. Çanta kısa süre sonra Grammy’lerde Doja Cat’in kolunda kırmızı halıdaki prömiyerini de yaptı. Maliyeti, sakıncaları onu bu yıl bir Miu Miu mini eteği kadar popüler yapamadı ama yılın en çok konuşulan aksesuarıydı. Öte yandan aynı defilede tamamıyla altından üretilen bir Swipe bag de yer alıyordu…

İşte tüm bu bileşenler Coperni’yi moda dünyasının favorisi yapıyor. Zamanın ruhuna ayak uydurarak internetin istediklerini, it girl’lerin rüyalarını gerçeğe dönüştürüyorlar.


Yazı: Aykun Taşdöner
Fotoğraflar: Erik Faulkner, IMAXTREE.COM

ELLE Türkiye Ocak 2023 sayısından alınmıştır.

By Usta

<<- Kızlar Baklavalı erkekleri sever diye duyduktan sonra elinde baklava tepsisiyle gezen