Şule Gazioğlu Art & Design çok özel bir sergiye ev sahipliği yapıyor. ‘Sébah & Joaillier: Eye of the Bosphorus’, Joaillier ailesinin 5. kuşak temsilcisi olan koleksiyoner Fabrizio Casaretto’nun 15 yılı aşkın süredir bir araya getirdiği aile arşivinden fotoğrafları günümüzle buluşturuyor. Ziyaretçiler 28 Nisan – 18 Haziran 2023 tarihleri arasında ziyaret edebilecekleri sergiyle Boğaziçi’nin 19. yüzyıldaki tarihi kökenine uzanmanın yanı sıra Osmanlı’nın en önemli fotoğraf stüdyosunun arşivini de ilk kez görme imkânı buluyor.
Boğaz kültürüne dikkat çekmek adına, Sébah & Joaillier: Boğaziçi’nin Gözü sergisi, Boğaziçi’nin kült statüsünün 19. yüzyıldaki tarihi kökenine uzanıyor. Bu sergi Boğazı konu almanın yanı sıra Osmanlı’nın en önemli fotoğraf stüdyosunun fotoğraf arşivini de ilk kez mercek altına alan sergi olma özelliğini taşıyor.
Joaillier ailesinin 5. kuşak temsilcisi olan koleksiyoner Fabrizio Casaretto’nun 15 yılı aşkın süredir bir araya getirdiği aile arşivinden yapılacak bir fotoğraf seçkisinin yanı sıra, 19. yüzyıla ait görsel ve belgeler, fotoğraf makineleri ve stereoskop gibi döneme ait gereçlerin de yer alacağı sergide, ziyaretçiler adeta zamanda bir yolculuğa çıkarılıyor.
Sébah & Joaillier, Boğaz yaşantısının kült statüsünü belki de ilk fark eden ve kayıt altına almanın önemini anlayan Osmanlı’nın ilk fotoğraf stüdyolarından. Osmanlı fotoğrafçılık tarihinin belki de en önemli markası olan Sébah & Joaillier arşivini ziyaretçilerle buluşturacak ilk özel sergi, Boğaziçi temalı bir seçkiyle 28 Nisan – 18 Haziran 2023 tarihleri arasında 2 ay boyunca ziyaretçilerle buluşacak.
Bir stüdyo fotoğrafhanesi olarak kurulmasına rağmen, dış mekân fotoğrafçılığı da yapan Sébah & Joaillier’nin hedeflerinden biri Osmanlı’nın bilinmeyenini dış dünyaya göstermekti. Bu manada oryantalizmi dünyaya yayan stüdyonun Sébah & Joaillier olduğu, ikilinin belki de ‘Oryantalizmin öncüleri’ olduğu kabul ediliyor. Koleksiyoner Fabrizio Casaretto’daki belgelere göre yurt dışıyla ticari ilişkileri en iyi olan stüdyo da Sébah & Joaillier idi ve bu açıdan Osmanlı’nın dışarıya açılan kapılarından biriydi. Stüdyonun temel amacı yurt dışına fotoğraf satmak, bu önemli gelir getiren ticari alana hâkim olmaktı. Zaten o yıllarda fotoğraf yalnızca yüksek gelirli ailelere has bir uğraşıydı. Bugün hala dünyanın her tarafında Sébah & Joaillier fotoğrafı bulmak mümkün; örneğin Max Fruchterman gibi popüler editörlere de çok fotoğraf verdikleri belgelenmiştir. Sébah & Joaillier, Osmanlı’nın İstanbul, Bursa, İzmir gibi şehirlerinde, iç ve dış mekanlarını kadrajlayan çok iyi ve yetkin fotoğrafçılar olarak kabul edilir.
Fabrizio Casaretto’nun yüzlerce fotoğraftan oluşan aile arşivinde ön plana çıkan temalardan biri kuşkusuz Boğaziçi. Sébah & Joaillier için Boğaz’ın özel bir önemi olduğunu görülüyor, yalnızca Tarabya semtinden dahi onlarca kare mevcut. İkilinin bir kolunu oluşturan Polycarpe Joaillier, daha önceki yıllarda aile mesleği olan kuyumculuğun verdiği (Joaillier Fransızca’da mücevherci anlamına gelmektedir) kadirşinas duruşunu, İstanbul’un mücevheri sayılan Boğaziçi’ni kadraja alarak sürdürüyor adeta.
Son dönemde yaşanan olaylar ışığında, tıpkı Venedik’te olduğu gibi ikonik ama kırılgan ve benzersiz bu Boğaziçi mirasını gündeme getirmek, Osmanlı’nın ise en önemli kurumlarından birine hak ettiği ilgiyi vermek için bu sergiyi hayata geçiriliyor. Bu narin mirasa değerini teslim etmek ve tanıklık etmek için, Şule Gazioğlu Art Design yeni sergisiyle tüm Boğaz severleri Emirgan’daki galerisine bekliyor.