İşte PKK’lı kadınların katil zanlısı Sivaslı Ömer
Paris’te 9 Ocak’ta 3 PKK’lı kadının öldürülmesinden sorumlu tutularak tutuklanan Ömer Güney’in PKK’lı olduğu iddialarına karşılık, örgüte yakın siteler Güney’in ‘örgüte sızmış ajan’ olduğu imasını içeren bilgiler yayımladı
Fransa adli makamlarının yaptığı açıklamaların ardından PKK’da, “Ömer Güney” şoku yaşandı. Örgüte katılanların geçmişlerini detaylı araştırdığı bilinen PKK’da, Güney’le ilgili kimin, hangi ayrıntıları gözden kaçırdığı tartışması yaşanıyor. Örgütün Avrupa kanadı cinayeti, Hrant Dink cinayetine benzetirken, katil zanlısını ise ikinci Ogün Samast olarak değerlendiriyor. Güney’in, örgüte, “bilinen bir kanalın referansıyla” girdiği, bu nedenle özellikle referans alınan kişi ve kurumun araştırıldığı bildirildi.
Kod adı: Kara Kemal
Örgüt çevrelerince, yapılan araştırmada, Ömer Güney’in, “Kara Kemal” kod adını kullandığı iddiası ortaya atıldı. Örgüt çevreleri Kara Kemal’in, “İttihat ve Terakki’nin yöneticilerinden, karakol Teşkilatı’nın kurucusu” olduğunu belirtti. Örgüt çevreleri, bu bilgilerden hareketle Güney’in milliyetçi ve mukaddesatçı olduğunu savunuyor. Kandil’deki PKK yönetiminin, örgütün Avrupa kanadından hata ve yetersizlikler konusunda özeleştiri raporu vermesini istediği öğrenildi. Olay sonrasında yeni bir saldırı girişimine karşı kurumlar ve sorumlu isimlerin koruma sayısının artırılması talimatı da verildi. Suikast ihtimaline karşı Kandil’de de Murat Karayılan ve diğer örgüt yöneticilerinin koruma sayısı da artırıldı.
325 nolu üye
Fransız savcı, cinayet zanlısı olarak tutuklanan Sivas Şarkışla doğumlu Ömer Güney’in 2 yıldır Kürt ortamına gidip geldiğini ancak gerçekte kim olduğunun tespit edilemediğini, bağlantılarının araştırıldığını açıklamıştı. Bu açıklamadan hemen sonra Fransa Kürt Dernekleri Federasyonu (FEYKA) Güney’in derneğe üye belgesini kamuoyuyla paylaştı. 18 Kasım 2011 tarihli üyelik belgesinde, 325 numaralı üye olarak gözüken Güney’in 16 Nisan 1982 Sivas doğumlu olduğu görülüyor. Belgede, Güney’in adres ve telefon numarası da yer alıyor. 14 ay önce 50 euro aidat ödeyerek FEYKA üyeliğine kabul edilen Güney’in Büyük Birlik Partili olduğu ve suikast için örgüte sızdırıldığı ileri sürüldü. Çok iyi Fransızca bildiği için örgüt çevrelerinde ihtiyaç olduğunda tercüman olarak kullanılan Güney’in, Fransa’ya giden BDP’li heyetlere de tercümanlık yaptığı iddia edildi.
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan ise cinayetlerden Türkiye’yi sorumlu tuttu. Karayılan saldırının Yeşil Ergenekon’un entegre stratejisi doğrultusunda gerçekleştirilmiş olmasını, “yüksek bir ihtimal” olarak değerlendirdi. Karayılan ikinci bir ihtimal olarak da mevcut hükümeti aşan Ergenekon derin devlet yapılanmasının NATO Gladyosuyla birlikte bu saldırıyı gerçekleştirmiş olabileceğini savundu. ANF’ye konuşan Karayılan, saldırının kimler tarafından yapıldığı sorusunu şöyle yanıtladı:
2 yıldır PKK üyesi
“Sivas-Şarkışlalı olan bu kişi hakkında savcı bilgi verirken 2 yıldan beri PKK üyesi olduğunu belirtiyor. Biz böyle bir kişiyi tanımıyoruz. Henüz PKK sempatizanı bile sayılamayacak bir kişiye ‘üyedir’ demek çok yanlıştır. Askeri eğitim görmeyen bir kişinin bu kadar profesyonel bir cinayeti işlemesi mümkün değildir. Bu durumda ya söz konusu kişi oldukça eğitilmiş bir kişidir ya da cinayete katılan başka profesyonel kişiler vardır. Simdiye kadar Türk devletinin lider kadrolarımızı tasfiye etmek amacıyla içimize gönderdiği ve gelip bir üye gibi katılım yapan onlarca kişiyi açığa çıkardık. Türk devletinin dışarıdan yönelimlerle sonuç alamadığı için içeriye ajan sızdırarak sonuç alma taktiğini geliştirdiğini iyi biliyoruz. Suikastın duyulmasından 1 saat sonra AKP Temsilcisi Hüseyin Çelik ‘iç infazdır’ dedi. Daha sonra Başbakan ve bazı AKP yetkilileri benzer şeyleri ifade ettiler. Fransa savcılığının açıklamasından birkaç saat önce AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Almanya’da da benzer olayların yaşanabileceğini açıkladı. Bu kadar peşinen yargıların gelişmiş olması, bunların bir şeyler bildiği ve hedef şaşırtmaya çalıştıkları kuşkusunu güçlendiriyor.”
FEYKA: PKK’lı değil
Fransa Kürt Dernekleri Federasyonu (FEYKA) Başkanı Mehmet Ülker, Ömer Güney’in PKK’lı olmadığını belirterek, “İsteyen herkes; Türk ya da Kürt, başvurarak derneklerimize üye olabiliyor. Geçmişini araştırmıyoruz. Güney 18 Kasım 2011’de bize bağlı Villiers-le-Bel derneğine girdi. Sakine Cansız’ın şoförü olduğu iddiaları doğru değil. Ömer Güney bize karanlık biri gibi geliyor” dedi.
Kandil’e gidecekti
Sakine Cansız’ın kardeşi Haydar Cansız, Ömer Güney’i kimsenin tanımadığını belirterek, “Ablam ile ben ve diğer aile bireyleri hep görüşürdük. Güney’i Sakine’nin yanında görmedik ve tanımayız da. Ailemizden kimse bu şahsı tanımaz. PKK’nın üst düzey sorumlularından Sozdar Avesta ise, PKK’ya yakınlığıyla bilinen bir internet sitesine, “Sakine arkadaş, aslında iki üç gün sonra ülkede olması gerekiyordu. Kürdistan dağlarına dönecekti. Kendisi belli bir çalışma, kısa dönemli bir çalışma için o alana geçmişti. Belli işlemlerini tamamlayıp bu alana dönecekti. Büyük ihtimalle bunu biliyorlardı” diye konuştu.
Lakabı ‘Sivaslı Ömer’
Sivas Şarkışla Polattepe köyü nüfusuna kayıtlı olan Ömer Güney, 5 yaşında Türkiye’den ailesiyle ayrıldı. Ailesinin Fransa’da yaşamasına karşılık Almanya’da yaşamaya başlayan ve çevresinde “Sivaslı Ömer” olarak bilinen Güney, Paris’in Garges-les-Gonesse banliyösünde ikamet eden babası İsmet Güney ve diğer aile fertlerinin yanına da sıkça gidip geliyordu. İddiaya göre, Almanya’da 2003’te evlenen Güney, 2011’de eşinden boşandı, daha sonra Roj TV’de çalışan Gülay A. isimli bir PKK’lı ile aşk yaşamaya başladı. 2012 yılında Türkiye’ye üç defa giriş çıkış yapan Güney, daha sonra yeniden Almanya’ya döndü. Kız arkadaşı Gülay A.’nın Sakine Cansız’la kişisel anlaşmazlık içinde olması nedeniyle olayı gerçekleştirdiği iddiası örgüt kaynakları tarafından reddedildi.
ANALİZ
Asıl yanıtlar ortada yok
Üç PKK’lı kadının öldürülmeleri konusunda önceki gün Paris Savcısı François Molins tarafından yapılan detaylı açıklamalar olayın nasıl meydana gelmiş olabileceği konusuna ışık tutsa da tüm tarafların beklediği ‘asıl yanıtlar’ henüz ortada yok. Türkiye başından bu yana olayın ‘örgüt içi hesaplaşma’ olduğu yönündeki görüşünü koruyor. Molins’in açıklamaları, bu tezin tamamen terk edilmesine yol açacak bir ortam yaratmadı. Kürt çevrelerinde ve örgüt bağlantılı unsurlarda öne çıkan söylem ise olayın ‘Türkiye ya da dış istihbarat işi’ olduğu yönündeydi. Molins’in açıklamaları Kürt tarafındaki bu tezleri tam olarak çökertmese de baş zanlının PKK’yla ilişki içinde olan Ömer Güney olduğunun açıklanması kafaları karıştırdı.
Gözaltı aşamasında, ‘Güney’in örgüt çevrelerinde tanındığı’ ve ‘örgüt faaliyetlerine katıldığı’ net şekilde ifade edilirken Molins’in açıklamalarının hemen öncesinde bu söylemin ‘PKK’yla organik bağı yok’ ya da ‘Gelip giderdi ama pek tanınmazdı‘ şeklinde değiştirilmesi dikkat çekti. Molins’in açıklamalarının ardından Güney’in PKK üyeliğinden çok, ‘örgütle sadece 14 aydır bağlantısı olduğu’ vurgusunun öne çıkarılmaya çalışılması da “örgüt içi infazın söz konusu olmadığı” vurgusunu güçlendirmeye çalışma çabası olarak algılanıyor.
Fransa’nın ise olayı net olarak aydınlatması ve ‘Paris’in kendi Ogün Samast’ını yaratmaması için’ cevaplaması gereken çok sayıda soru var. Güney’in olayı yalnız mı gerçekleştirdiği, arkasında başkalarının olup olmadığı, basına yansıdığı gibi kişisel kaynaklı sorunların mı yoksa örgüt içi hesaplaşmanın mı cinayete neden olduğu, üçüncü ülkelerin rolünün olup olmadığı, ana hedefin ne olduğu gibi daha da uzatılabilecek bir soru listesi Fransız makamlarının önünde duruyor. Tüm bu sorulara şu aşamada verilen yanıtlar ise başından bu yana olduğu gibi ‘Hiçbir olasılığı dışlamıyoruz’ söyleminin ötesine geçmiyor.
FRANSIZ SOLU:
Fransa Meclisi’nde 10 milletvekilliği bulunan, aşırı solun en önemli partisi Parti de Gauche’un (Sol Parti) siyasi sorumlularından Christophe Venturat, “Kürt halkı ve temsilcileri BDP’yle dayanışma içinde olduğumuzu açıkladık. Her türlü barışçıl çözümü destekliyoruz. İnfazları müzakerelere karşı çıkanları işi olarak görüyoruz” dedi. Fransız siyaset çevrelerinde de ‘PKK içi hesaplaşma’ iddialarının dillendirildiğini belirten Venturat, “Fransız yargısına ve polisine işlerini düzgün yapmaları için imkan tanınmalı ve güvenilmeli. Varsayımlara itibar etmek ya da hemen bir sonuca varmak; soruşturmanın geleceği açısından da iyi değil. Şu an sadece seyirci olarak süreci izliyoruz. Yorum yapmak için çok erken” diye konuştu.
Fransız basını az yer verdi
Paris’te üç PKK’lı kadının infaz edilmesi üzerine açılan soruşturmada zanlı olarak Ömer Güney’in tutuklanması üzerine Fransız basını ilk günlerdeki geniş yeri vermeyerek çoğunlukla Fransız haber ajansı AFP’nin geçtiği metni kullandı. Marianne haber dergisi polisin teknik ve bilimsel soruşturma yöntemlerini yoğun biçimde kullandığına dikkat çekmedi. Le Nouvel Observateur ise Ömer Güney’in tutuklanmasının PKK içi hesaplaşma şüphesini artırdığını öne sürdü. Le Figaro gazetesi, kişisel meselelerin de soruşturma dışında tutulmadığının altını çizerken maktullerden birinin üzerinde bulunan DNA’nın Ömer Güney’e ait olmadığını yazdı. İngiltere’de yayımlanan Guardian gazetesinin yorumcularından Fiachra Gibbons, Diyarbakır’daki cenaze töreninin barışçıl biçimde geçmesini ‘Türkiye’nin gerçek bir değişime hazır olduğu’ şeklinde yorumladı. Gibbons, “Başbakan Erdoğan Türkiye’nin bölünmüşlüklerini iyileştirmek için hızlı hareket etmeli” ifadesini kullandı.
ÖMER GÜNEY’İN AİLESİ TEPKİLİ:
Beyninde tümör var bunu yapmış olamaz
Ömer Güney’in Ankara’da yaşayan amcaları Zekai ve Ahmet Güney, yeğenlerinin katil olduğuna inanmadıklarını söyledi. Zekai Güney, “Bir süre önce Ömer’in beyninde tümör olduğu tespit edildi. Bayılma, sara nöbetleri ve hafıza kaybı gibi rahatsızlıklar yaşıyordu. Charles de Gaulle Havalimanı’nda güvenlik görevlisi olarak çalıştığını biliyorum. Biz PKK’yı lanetleyen milliyetçi bir geleneği sahip bir aileyiz. Dolayısıyla Ömer’in PKK ile ilişkili olduğunu düşünmüyoruz. Onu tuzağa düşürmüş olabilirler. Şarkışla kökenliyiz, Türk oğlu Türk’üz” dedi. Ahmet Güney ise, “Ömer’in gözaltına alındığını öğrendikten sonra Paris’teki ağabeyim ve yengemle irtibat kurmaya çalıştık, ancak bir sonuç alamadık. Onların can güvenliğinden şüphe ediyoruz” diye konuştu.
Belçika’ya terör markajı
Terörle mücadele alanındaki işbirliği konusunda yaşanan sıkıntıların sıkça karşı karşıya getirdiği Türkiye ve Belçika bu alanda yeni bir sayfa açtı. Brüksel’de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Belçikalı mevkidaşlarıyla bir araya geldikleri toplantıda terörle mücadele tüm boyutlarıyla masaya yatırıldı. Belçika’da faal olan PKK ve DHKP-C gibi örgütlerin ana konular arasında yer aldığı toplantı sonunda imzalanan mutabakat zaptı aracılığıyla işbirliğinin teoride kalmayıp pratikte de ileri boyutlara taşınması ve özellikle Belçika’nın hızlı hareket etmesi amaçlanıyor. Yargı alanında imzalanan ortak deklarasyonla da merkezi otoriteler arasında doğrudan iletişim kanalları açılıyor. Toplantının zamanlamasının da kritik öneme sahip olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Son dönemde Türkiye’deki gelişmeler ve oluşan olumlu atmosfer ile Fransa’da gerçekleştirilen bazı infazlar bir arada düşünüldüğünde bu dönemde atılacak adımların önemi daha da iyi anlaşılır” dedi. Türkiye, Belçika’yla devreye soktuğu ‘üçlü mekanizmayı’ Almanya’yla da hayata geçirmek istiyor.
‘Daha önceki 2 infaz engellendi’
PKK’nın Avrupa sorumlusu Zübeyir Aydar, Almanya ve Belçika’da Paris’te yaşanan infazların benzerlerinin engellendiğini öne sürdü. Aydar, 2011’de Türkiye’nin Avrupa’ya bir grup keskin nişancı ve usta tetikçileri yolladığı bilgisine ulaştığını açıkladı. Aydar, “Bize bir buçuk yıl önce resmi bir kaynaktan istihbarat geldi. İran içinden ve Ak Parti hükümetine yakın kaynaklardan da doğrulayan istihbarat geldi. PJAK Başkanı Hacı Ahmadi, Kongra Gel Başkanı Remzi Kartal ve ben hedefteyim” dedi. Aydar’a göre bilgilerin ulaştırıldığı Alman polisi bir grup Türk’ü tutukladı. 2012’de de İngiltere’den Belçika’ya cinayet işlemek için gelen biri tutuklandı.
Bu arada BDP Eşbaşkanı Selahattin Demmirtaş ise, cinayet zanlısı Güney’in, Fransa ziyaretinde kendilerini karşılayıp tercümanlık yaptığı iddialarını yalanladı. Demirtaş, “Güney’i ilk defa görüyorum, kendisini tanımıyorum” dedi.
Kurtlar Vadisi ürünü istemiş
Ömer Güney’in 2011’de Facebook üzerinden katıldığı bir ankete verdiği yanıtlar şöyle:
– Nerelisiniz?
Sivas
– Kralpop TV reklamında sizce hangi pop müzik sanatçısı oynamalı?
Tarkan, Atiye
– Bu sayfada hangi tür müziklerin daha çok paylaşılmasını istersiniz?
Türk sanat müziği
– Hangi ülkeler diğerlerinden daha iyidir?
Türkiye
– Pana Store’da görmek istediğiniz ürün grubu hangisi?
Kurtlar Vadisi ürünleri
– Dininiz nedir?
İslam
– Kim daha çok yalan söylüyor?
Kadınlar
– Hangi takımlısınız?
Galatasaray
– Ak Parti Haziran 2011 genel seçimlerinde yüzde kaç oy alır?
Yüzde 45-Yüzde 50 arası
– Kim şampiyon olur?
Fenerbahçe
Polis kimlikli profil
Ömer Güney’in facebook sayfasında sık sık mesajlaştığı kişilerden biri olarak “58gokhansis” dikkati çekti. Kuzeni olarak tanıttığı kişinin fotoğrafından polis kimliğini göstermesi dikkati çekti.
Aşk acısı vurgusu
Facebook’tan paylaştığı fotoğraflarda sıkça yaşadığı “gönül acılarından” söz eden ve hiçbir siyasi mesaj vermeyen Güney, bir fotoğrafta, “canım kızım” ifadesini kullandığı bir bebeği öpüyor. 2012’de Şarkışla’ya geleceğini bildiren Güney’in Türkiye’de çekilmiş bir fotoğrafının olmaması dikkati çekiyor. İslam temalı bazı fotoğraflar da paylaşan Güney’in, bir fotoğrafın yorum bölümünde rakı içeceğini belirtmesi üzerine, bir yakınının, “Sen içmezsin ki” yanıtını vermesi de dikkati çekti. Güney’in kuzenlerinin ve akrabalarının sayfalarında da özel tim fotoğrafları, asker ve polis görüntüleri, polis kimlikleri gibi fotoğrafların paylaşılması dikkati çekti.