DÜNYAYI etkisi altına alan koronavirüsten korunmak için kullanılan maskelerin rastgele çevreye atılması, kirlilik yaratıyor. Uzmanlar, plastik atıklardan sonra doğayı en fazla tehdit eden kirletici olduğuna dikkati çektikleri maskelerin, canlı yaşamına zarar vereceğini belirterek, çift poşete konulup, tıbbi atık kutularına atılması yönünde herkesi uyarıyor. ‘KİMYASAL OLARAK AYRIŞMIYOR’Karadeniz’de deniz çöplerini azaltmak amacıyla üniversite olarak çalışmalar yapan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Mühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Coşkun Erüz, koronavirüsten korunmak için kullanılan maskelerin kısa sürede parçalanıp yok olmadığını söyledi. Doç. Dr. Erüz, “Bunlar petrol türevi oldukları için, pet şişe ve plastik türevli mikrofiber dokunmuş malzemeler gibi yüzlerce yıl doğada parçalanmadan kalabilme özelliğine sahip. Parçalandıklarında da kimyasal olarak ayrışmıyor, fiziksel olarak parçalanarak mikrofiber dediğimiz mikroplastik ve nanopartikül şeklinde doğada yoğun şekilde yayılarak kalacaklar. Küçük organizmadan insana doğru giden bir sistemin içerisine dahil olacaklar. Basından öğrendiğimize göre Türkiye’de günde 70 milyon civarında maske tüketiliyor. Bu inanılmaz bir rakam. Biz daha önceden atık kirliliği konusunda en büyük problemi pet şişeler ve plastik poşetler olarak görüyorduk. Çünkü gördüğümüz, geri dönüştürülmeden doğaya atılan en yüksek oranda katı atık pet şişeler ve plastik poşetlerdi. Şimdiyse insanların dolaştıkları her yerde maskeler doğaya atılmış şekilde bulunmaya başlandı” dedi. ‘PARÇALANSA DAHİ MİKRON BOYUTUNDA VAR OLACAK’Maskelerin tıbbi atık olduğunu ve prosedüre göre toplanıp bertaraf edilmesi gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Erüz, “Biz bunları herhangi bir çöpe bile değil, her yere atmaya başladık. Günde 70 milyon maske inanılmaz bir rakam. Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde böyle. Görünen şu ki; 1 yıl daha bu sistem devam etmek durumunda kalacak. 1 yıl sonrasındaki inanılmaz rakamlar da doğaya karışan bu kirleticilerin yaratacağı etki yüzlerce yıl devam edeceğini düşünerek daha dikkatli olmamız gerekiyor. Düzenli olarak deniz çöpleri araştırması yapıyoruz ve tespitlerimize göre kıyılarda ciddi miktarda plastik siperlik ve maskeler görülüyor. Kıyılara gelen, denizlere taşınan çöplerin en fazla yüzde 1’i. Geri kalan da açıklara doğru taşınıyor ya da dipte birikerek balık ve diğer canlıların yaşam alanlarına zarar veriyor. Kirletilmiş olan denizden bize gelecek olan besinlerin de bu kirleticilere maruz kalmaması söz konusu değil. Maskeler de parçalansa dahi mikron ve nano boyutunda partikül şeklinde doğada var olmaya devam edecekler ve mikroorganizmalardan başlayarak insana doğru giden besin zincirinde risk oluşturacaklar” diye konuştu.’DOĞADA KOLAY PARÇALANMIYOR’
KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın da Türkiye’de günde ortalama 75 milyon maske tüketildiğini öngördüğünü söyleyerek, “Bu kadar maske doğaya atılırsa ciddi bir kirlilik meydana getirebilir. Maskeler ‘nonwoven’ kumaştan üretildikleri için doğaya dayanıklılıkları herhangi bir tekstilden daha fazla olduğunu düşünüyorum. Zaten sokaklarda yürürken görüyoruz, atılalı 1 ay olduğu imajını yaratan bir kirlilikle karşı karşıyayız. Doğada kolay parçalanmayan bu maskelerin ciddi risk oluşturduğunu hepimiz kabul etmeliyiz. Ülkede günlük 70 ila 80 milyon maske tüketimi var. Bu maskeler düzgün bertaraf edilmediği durumda ciddi bir tıbbi kirlilik meydana getiriyor ve potansiyel riskimizi artırıyoruz. Lütfen insanlar böyle bir kirliliğe katkısı olmaması için gayret etsinler” ifadelerinde bulundu.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Selay SAYKAL