Hıristiyan dünyasında tarih boyunca taraftar bulan “antisemitizm”in kaynağında, “Allah’ın oğlu (HAŞA)İsa” yı (Hıristiyanlık’ta) Yahudilerin çarmıha germesi, işkence etmesi ve öldürmesi vardır. Bu yüzden, Kıta Avrupası’nda ve Kıta Avrupası’nın kurduğu ABD’de Yahudi Düşmanlığı her dönemde Kilise etrafında toplanan kimi Hıristiyan Cemaatler ve mezhepler tarafından körüklenmiştir.
Hitler’in insanlık dışı uygulamalarının ardından, sermayedar Yahudilerin ve Hıristiyan görünümlü Kripto Yahudilerin desteğiyle İsrail Devleti kuruldu (1949). Ortodoks ve Katolik dünyasında, Yahudilere karşı mesafeli duruşun değişmemesi ve değişmeyecek gibi durması, Kripto Yahudileri harekete geçirdi. Martin Luther, “Evangel” kiliseyi kurduğunda, bu protest yaklaşımın güçlü bir yapıya dönüşeceğini kimse beklemiyordu. Protestanlık böylece, Hıristiyan Dünyası’ndaki yerini alırken, Siyonistler için 400 yıl sonra gerçekleşecek, batı dünyasıyla büyük bir dinsel işbirliğinin kapısı aralanıyordu.
Mantin Luther’in 1517’de Papalığa rest çekmesiyle doğan Protestanlık’a 20. Yüzyılın ikinci yarısında eklenen Evangelistler, Siyonistlerle el ele vererek, İslam Dünyasını kana boğacaklardı. Ve İslam coğrafyasından çıkan kimi hainler de Evangelist-Siyonist yapıya ulanarak, “Kutsal Dünya Dini” tezlerine hazır malzeme olacaktı. Fetö, bu kanlı ittifakın son halkası olarak karşımıza çıktı.
Evangelizm’in ve Neocon’ların söylemiyle, Fethullah Gülen’in manifestosunun bu kadar örtüşmesi bir tesadüf olabilir miydi?
Evangelizm’in en belirgin özelliği: Siyonist’ten daha çok “Siyonist” olmak.
Fetö’nün en belirgin özelliği : İsrail ve Yahudi sempatizanlığı. (Mavi Marmara’da, “İsrail Devleti’nin otoritesine uyma” çağrısı. İsrail ile yakın işbirliği.)
Evangelizm’in ikinci özelliği : İbrahimi Dinler, dinler arası dialog, Ilımlı İslam projesine sonsuz destek.
Fetö’nün ikinci özelliği : Dinler arası diyalogun İslam Dünyasındaki sözcüsü olmak.( İbrahimi dinler, hak dinler, dünya dini vurgusu yapmak, Ilımlı İslam projesinin mimarı olmak.)
Evangelizm’in üçüncü özelliği : İsa Mesih’in ineceği Filistin topraklarını ve Ortadoğu’yu, Armagedon’a hazırlamak.
Fetö’nün üçüncü özelliği : Mehdi ilan ettikleri Fethullah Gülen’i Armagedon’a hazırlamak için 15 Temmuz’da Türkiye’de İşgal girişimini başlatmak.
Evangelistlerle Fetö arasındaki benzerliği küçük bir araştırmayla sayfalar dolusu yazmak mümkün.
Ama buna gerek var mı?
Evangelistlerin dünyada güçlenmesiyle, FETÖ’nün Türkiye’de semirmeye başlaması aynı dönemlere denk geliyor. Fethullah Gülen’in öyküsü İzmir’de Kestane Pazarı’nda başlarken, Evangelistler de aynı yıllarda yeni bir yapılanma içine girerek, tüm dünyada örgütlenmeye gidiyordu. Evangelistler adına uzun sürecek bu yürüyüşün Türkiye’deki mimarı da Fethullah Gülen olacaktı. ABD’nin Fethullah Gülen’i iade etme konusundaki ikircikli tavrının arkasında, Gülen’i koruma kalkanına alan Neocon Evangelistler vardır. Bu nedenle, Müslüman ülkelerdeki işbirlikçilerini ürkütmemek adına, neye mal olursa olsun, Fethullah Gülen, Türkiye’ye asla teslim edilmeyecek ve asla üçüncü bir ülkeye gönderilmeyecektir.
Evangelist-Siyonist-Fetö işbirliği, 15 Temmuz’da Türkiye’de “Milli İrade” isimli kayaya ve Recep Tayyip Erdoğan’a tosladı. Ancak, asla vazgeçmeyecekler. Türkiye olmazsa Suriye ya da Irak, belki İran, belki de başka bir Ortadoğu ülkesi üzerinden “Kutsal Din Savaşı(!)” nı başlatmak için harekete geçeceklerdir. Onlar harekete geçtiği anda, İslam Dünyası için savaşmak ve kazanmaktan başka çıkar yol yok! Bu yüzden, Müslümanlar başta nükleer silahlar olmak üzere kendi savunma sistemlerini kurmak, savaş kabiliyetlerini yükseltmek, kıyameti koparmak ve İsa’ya Armagedon’un sunmak üzere gelecek haçlı-siyon ordusunu karşılamak zorundadır.
Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçiş arzularının altında, Armagedon sapkınlığı kapıyı çaldığında onları güçlü bir yapıyla karşılama arzuları olmadığını kim söyleyebilir. Cumhurbaşkanlığı ya da Başkanlık sistemi, tek başına Türkiye’ye istikrar getirebilir ve Türkiye’yi güçlü kılabilir. Ancak Tüm İslam Dünyası’nı “Kıyamet Günü” ne hazırlayabilmek için, Papalık yapısından çok daha güçlü bir “Hilafet Sistemi” ne ihtiyaç var.