Dijitalleşme ve teknolojinin hayatımızda giderek daha fazla yer kapladığı bir dünyada son trendleri konuşmak, Metaverse’de nasıl gezineceğimizden satın alacağımız NTF koleksiyonlarına, dijital sanatın fiziksel olanı nasıl etkileyeceğinden online platformlara, bilişim sektöründen kripto para birimlerine uzanan heyecan verici “Diji” meseleleri tartışmak için hepsi alanlarında uzman, birbirinden yetenekli ve yaratıcı kadınlarla bir araya geldik. Sanal gerçekliğe uzanan yolculuk başlasın!
A’DAN Z’YE METAVERSE
DERYA MATRAŞ
META ORTA DOĞU, AFRİKA VE TÜRKIYE BÖLGE BAŞKANI
Meta Orta Doğu, Afrika ve Türkiye Bölge Başkanı’sınız. Görevinizi, sorumluluklarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Meta’nın Orta Doğu, Afrika ve Türkiye’yi kapsayan 73 ülkedeki faaliyetlerinden sorumluyum. Görevim kapsamında bu zengin coğrafyadaki her boyuttan işletmeye büyümeleri ve yurtdışı pazarlara ulaşmaları için ihtiyaç duydukları dijital becerileri kazandırmak, insanlara önem verdikleri ko- nularda topluluk kurmaları için ihtiyaç duydukları gücü ve servisleri sunmak, insanların hayatlarına katkıda bulunmak ve bölgede hem ekonomik, hem sosyal alanda yazılan başarı öykülerinin bir parçası olmak amacıyla hayata geçirdiğimiz birçok çalışmayı yönetiyorum.
Şu sıralar üzerinde en çok konuştuğumuz sanal gerçeklik Metaverse nasıl ve neden doğdu?
Metaverse’ü en basit anlatımıyla baktığımız değil, içine girdiğimiz bir internet olarak tanımlayabiliriz. Metaverse insanlarla bir araya fiziksel olarak gelemediğinizde, buna en yakın deneyimi sunacak bir alan. Meta olarak yeni vizyonumuz doğrultusunda da odak noktamız Metaverse’ü hayata geçirmek ve insanların bağlantı kurmasına, topluluklar bulmasına ve işlerini büyütmesine yardımcı olmak. Burası sadece arkadaşlarınızla sosyalleşerek vakit geçirebileceğiniz bir alan olmakla kalmayıp aynı zamanda birlikte çalışabileceğiniz, üretebileceğiniz, alışveriş yapabileceğiniz ve daha fazlasını gerçekleştirebileceğiniz bir yer olacak. İçerik üreticileri ve sanatçılar, izleyicileriyle yeni yollarla bağlantı kurabilecek ve onları bu paylaşılan deneyimlere dahil edebilecek. Örneğin bu alan, birlikte olamasanız da sevdiğiniz bir arkadaşınızla yemek yiyebilmenizi ya da en sevdiğiniz bir grubun konserine sanki orada birlikteymişsiniz gibi bağlanmanızı sağlayacak. Metaverse’ün eğitim fırsatları açısından da birçok kapı açacağına inanıyoruz. Çocuklarımızı, Eski Roma’yı veya Osmanlı İmparatorluğu’nu kitaplardan okumak yerine o dönemin pazarlarında dolaşabileceği, Lidyalıların ilk parasını kullanıp alışveriş yapabileceği, Mars ve gezegenlerin üzerinde yürüyüp yakından görebileceği ve biyolojiyi kitaplardan öğrenmek yerine hücrelerin içinde gezintiye çıkabileceği daha gerçekçi deneyimler bekliyor.
Dijital varlıklarımız Metaverse’de nasıl bir hayat sürecek? Yaşam nasıl olacak Metaverse’de?
Metaverse hayata geçtiğinde canlı 3D avatarlar, etkileşimlerinizi bugün çevrimiçi olarak mümkün olan her şeyden çok daha zengin hale getirecek. Yazmak veya dokunmak yerine, bir şeyi ellerinizi hareket ettirerek, birkaç kelime söyleyerek ve hatta düşünerek gerçekleştirebileceksiniz. Şu an sanal gerçeklikten ve artırılmış gerçeklikten bahsetsek de gelecekte tüm bu formların bir arada var olabileceği bir gerçeklik görebiliriz. Bu noktada karşımıza Mixed Reality (karma gerçeklik) ve Extended Reality (genişletilmiş gerçeklik) kavramları çıkıyor. Karma gerçeklik sanal ve artırılmış gerçekliğin bir arada olduğu bir formken, genişletilmiş gerçeklik sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik ve karma gerçekliğin özelliklerini birleştirip kullanan bir gerçeklik türü.
Metaverse’ün kurallarını kimler koyacak, kim/kimler yönetecek Metaverse’ü?
Tıpkı internet gibi, Metaverse’ün de temel özelliği, açıklığı ve karşılıklı olarak kullanılabilirliği olacak. Biz Meta olarak Metaverse ile mümkün olduğunca fazla insana hizmet vermek istiyoruz ve hep birlikte çalışırsak önümüzdeki 10 yıl içinde Metaverse’ün bir milyar insana ulaşmasını, yüz milyarlarca dolarlık dijital ticareti barındırmasını ve milyonlarca üretici ve geliştirici için iş desteği olmasını umuyoruz. Metaverse nihayetinde iş, eğlence ve ikisinin arasındaki her şeyi kapsayan bir hal alacak. Metaverse’ün iş dünyasına yansımasını düşündüğümüzde; artık ofise gidip gelmeden ofiste olabileceğimiz ve normal düzenimizde çalışabileceğimiz bir dünya olarak karşımıza çıkacak.
Meta Türkiye ve KEDV işbirliğiyle hayata geçirilen Elif Ergu’nun kaleme aldığı Sınırları Aşan Kadınlar kitabının öneminden bahseder misiniz?
Meta olarak başarılı olmuş kadın girişimcilerin farklı hikayelerinin paylaşılmasının yeni girişimcilere cesaret verme açısından çok değerli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’de pandeminin başlangıcından bu yana Instagram’da kadınlara ait işletmelerde yüzde 92’lik bir artış görüldü. KEDV ile yaptığımız işbirliği sonucunda hayata geçirdiğimiz, Elif Ergu’nun kaleme aldığı Sınırları Aşan Kadınlar kitap projemiz aracılığıyla 10 kadın girişimcinin ilham verici hikayelerini öne çıkarma fırsatı elde ettik. Meta platformları Türkiye’nin en ücra köşesinden bir kadın girişimcinin ürettiği bir el işi ürünü dünyanın bir başka ucundaki bir alıcıya ulaştırmasını sağlayabiliyor.
MODA, METAVERSE VE NFT HAKKINDA HER ŞEY
ELİF ÇETİN
STRATEJIST, GIRIŞIMCI VE KONUŞMACI
Tüm bu sıfatları taşımanın yanı sıra ayrıca Loud and Proud kurucususunuz. Ne yapar Loud and Proud?
Şirketlere, girişimlere ve iş dünyası liderlerine danışmanlık veriyoruz. Çalışmalarımız “Strateji, tasarım ve inovasyon” odaklı. Geleceği görünür kılmak gibi bir vizyonumuz var, iş dünyasını bir sonraki aşamasına taşımak istiyoruz.
Ayrıca Cüneyt Özdemir’in YouTube kanalında her gün teknoloji, inovasyon ve yeni nesil mesleklerle ilgili ilgi çekici haberler paylaşıyorsunuz.
Yaklaşık bir yıldır Türkiye’nin en ikon isimlerinden biriyle hafta içi her gün canlı yayın yapıyorum. Bu müthiş bir deneyim. Türkiye’de çok benzerini görmediğimiz bir içerik stratejimiz var. İş, teknoloji, ekonomi gibi 20 farklı kategoride dünyada neler olduğunu anlatıyorum. Amacımız bilgi ve ilham verirken aynı zamanda vizyon kazandırmak. Bir de hafta sonları tek başıma olduğum bir trend programım var; “Elif Çetin ile 15×15 Trendler”. Burada da teknolojiyi herkes için anlaşılabilir kılmayı, böylece üretimi ve değer yaratma- yı teşvik etmeyi amaçlıyoruz.
Şu an Türkiye’de bu seviyede başka bir üretim yok.Teknoloji hayatınızda ne zamandan beri var? Ve şu anda teknolojiyi nasıl kullanıyorsunuz?
Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan yeteneklerle çalışıyoruz, dolayısıyla tüm iş süreçlerimiz uzaktan çalışmaya uygun, yani bizde her şey dijital. Son dönemde Metaverse ve NFT odaklı projelerimiz ve hizmetlerimiz gündemde. İhtiyaç duyan şirketlerin Metaverse stratejilerini yaratıyoruz. NFT konusunda da hem çok yetenekli, hem de global projeler gerçekleştiren bir ekiple çalışıyoruz. Müşterilerimizin tüm bu yeni dünyaya sorunsuz geçişlerini sağlıyoruz.
Şu anda bundan 50 yıl önce akla hayale gelmeyecek yeni nesil teknolojilerle çevriliyiz. Bundan 100 yıl sonrası için ne gibi yenilikler öngörüyorsunuz? Hayallerinizde neler var?
Yapay zekanın öne çıkacağını ve işgücünden vatandaşlık kavramına kadar köklü değişikliklere neden olacağını düşünüyorum. Geleceği düşündüğümde insan ırkı için öngördüğüm bir yeniden tasarlanma süreci var. Bence artık çoklu gezegenli yaşama geçmiş olacağız, “multiplanetary” deniyor buna. “Transhuman”a (insan ötesi) uzanan bir yolculuğumuz da olacak. Bilinç transferinin gerçek olduğu, üreme fonksiyonunun değiştiği ve cinsiyetlerin öne çıkmayacağı, ayrıca bedensel olarak farklılaştığımız bir yapı.
Bilimkurgu filmleri bu anlamda çok değerli çünkü gelecek biz nasıl hayal edersek öyle oluyor.Metaverse’ü siz nasıl anlatırdınız?
En basit tanım şöyle olabilir; nasıl sosyal medya çatısının altında Instagram, Twitter, YouTube gibi farklı birçok şirket yer alıyorsa, Metaverse de bir çatı ve altında birçok şirket olacak. Metaverse sanal gerçekliğin ticarileştirilmiş hali. Teknoloji dünyasının bir süredir aradığı “bir sonraki büyük şey” ve internetin geleceği olarak görülüyor. Aslında web 3.0 başlığı altında gördüğümüz bir konu. Nedeni ise; AR/VR teknolojilerinin kullanım alanlarının oluşması ve yaygınlaşması gündemde. Dijitalin derinleşebilmesi ve bu teknolojilerin hayatlarımızda yer edinebilmeleri için sanal yaşamlarımızın bir platform ihtiyacı doğdu. Bunu da şu an Metaverse karşılıyor.
Dijital varlıklarımız Metaverse’de nasıl bir hayat sürecek? Ve burada yaşam nasıl olacak?
Teknik olarak baktığımızda fiziki yaşamımızda yaptığımız her şeyi sanal olarak da yapabilmemiz planlanıyor. Çalışma, alışveriş, etkinlik, seyahat, vb. Fakat bunun sosyolojik ve psikolojik boyutlarının daha çok öne çıkması gerektiğini düşünüyorum. Teknoloji filozoflarına, antropologlara, hukukçulara daha fazla ihtiyacımız olacak.
Moda ve Metaverse de engin bir alan. Gucci, Givenchy, Balenciaga, Burberr y ve Dolce&Gabbana gibi çeşitli markalar oyun şirketleriyle işbirliği yapıp NFT giyim koleksiyonları hazırladılar. Sizi en çok heyecanlandıran proje hangisiydi?
İngiliz Moda Konseyi, Roblox’ta Moda Ödülleri deneyimini ve Metaverse tasarımı için ilk moda ödülünü başlattı mesela, bu gibi projeler şu aşamada oyun şirketleri aracılığıyla yapılıyor. Metaverse’ün gelişmesi muhtemelen uzun yıllar alacak, ancak NFT’ler, lüks moda markaları için yakın vadeli fırsat sunuyor. Şöyle diyelim; NFT’ler Metaverse’e girişin en hızlı ve kârlı yolu. Sanal avatarlardaki artışla birlikte sanal modaya olan talep hızla artacak. Dijital alanda kendini kişiselleştirme ihtiyacı yadsınamaz ve moda bunu yapmanın en kolay yollarından biri. Dolayısıyla moda, perakende ve lüks kategorilerinde fırsatlar öne çıkıyor. Moda Operandi, Modaverse adını tescil ettirmiş mesela. Bir metaverse stratejisi olanlar ve bu alanda derinleşme planları yapanlar beni heyecanlandırıyor. Biz de stratejilerimizde bu heyeca- nı yaşatmaya ve liderler çıkarmaya odaklanıyoruz.
NFT’ler fiziksel koleksiyonların anlamını, onlara olan bakış açımızı da zamanla değiştirecek mi?
Burada NFT’nin ne olduğuna bir açıklık getirelim. NFT orijinalliği teyit eden ve “blockchain”de depolanan bir “veri birimi”. Yapılan projelerin ağırlıklı olarak dijital sanat projeleri olmasından dolayı NFT’lerin koleksiyonlar için üretildiği düşünüldü. Konser bileti, diploma, tapu, sertifika gibi “benzeri olmayan her şey” NFT haline getirilebilir. Kripto para birimleri ve NFT’ler, Metaverse tabanındaki şeyleri satın almayı ve satmayı kolaylaştırarak ticari fırsatlar yaratıyor. Özellikle bir otoriteye ihtiyaç duymadan orijinalliğin teyidi konusu tüm merkezi yapıları sarsacak bir konu ve evet zamanla birçok şeyi değiştirebileceğini düşünüyorum.
DİJİTAL PLATFORMLAR ÜZERİNE
MERVE NAZ ATMACA
BluTV CMO
Dijital pazarlama eğitimi aldınız ve son 12 yıldır da dijital platformlarda görev yapıyorsunuz. Bu dönemi öngörüp bu dünyaya yönelmeniz nasıl oldu?
Kariyerime 2007 yılında bir restoran zincirinin pazarlama depart- manında marka müdür yardımcısı olarak başladım, kısa süre içeri- sinde marka müdürü oldum ve üç yıl boyunca bu sektörde çalışmaya devam ettim. Bu süre zarfında tıpkı şimdi metaverse’ün sürekli konuşulduğu gibi e-ticaret ve dijital platformlar konuşuluyordu, tek farkı o dönemde ciddi adımlar atılmaya başlanmıştı. Büyük bir dönüşümün gerçekleşeceğini biliyordum, geleneksel pazarlama bilgimi geliştirmeye devam ederken dijital pazarlama kanallarını da mutlaka öğrenmem gerektiğini düşünüyordum. Uluslararası bir eğitim kurumunun web sitesi üzerinden dijital pazarlama eğitimlerine katıldım, marka yönetimi ve dijital pazarlamayı beraber yapabileceğim bir e-ticaret sitesinde işe başlayarak dijital platformlara geçiş yaptım. İş hayatında edindiğim tecrübelerimi Execu- tive MBA ve NYU’da dijital pazarlama eğitimleriyle de perçinledim.
2020’den beri BluTV’de CMO olarak görev yapıyorsunuz. Görevinizin içeriğini ve öne çıkan projeleri kısaca anlatır mısınız?
BluTV’de 360 pazarlama faaliyetlerinden sorumluyum, biraz detaylandıracak olursak; marka iletişim stratejisinden konvansiyonel ve dijital pazarlama iletişimine, satın alma süreçlerinden dijital performans pazarlama aktivitelerine, abone bazlı yönetiminden PR’a kadar ve bu alanlarda destek aldığımız ajanslar ile iş ortaklarının yönetiminden sorumluyum. Dijital platformlar için en önemli olan ölçüm hepimizin bildiği gibi abonelik sayısı. Yeni abone kazanımı ve mevcut abonenin tutundurulması çok önemli. Bu sebeple hem mevcut üyelerimizin memnuniyetini artırmak, hem de yeni üye kazanmak pazarlama stratejimizin temelini oluşturuyor. 2021 yılı BluTV’nin pazarlama açısından en aktif olduğu, hemen her ay yeni bir orijinal içerik lansmanı yaptığı, kendi abonelik rekorunu kırdığı pazarlama kampanyalarında ikisi büyük ödül olmak üzere toplam 18 ödül aldığı, başarılarla dolu bir seneydi. Öne çıkan birçok pazarlama kampanyamız ve projemiz oldu ama Felis ve Kristal Elma’da ön plana çıkan işlerimiz, The Handmaid’s Tale için yaptığımız protesto fragman iletişimi ve bir BluTV orijinal içeriği olan İlk ve Son için hayata geçirdiğimiz “Terapi Yorum” özelliği ve bu projenin pazarlama iletişimi oldu.
Dijital bir platformun CMO’su olmakla geleneksel bir yayın grubunun CMO’su olmak arasında nasıl farklar var?
Geleneksel ile dijital arasındaki temel fark geleneksel yayın gruplarının kendi hedef kitlelerine bizim kadar dokunmuyor ve onlarla direkt bir alışverişe girmiyor olmaları. Abonelikli platformlarda hedef kitleniz ile sadece duygusal bir bağ değil, bir e-ticaret ilişkisi de kuruyorsunuz. Dolayısıyla pazarlamadan sorumlu yönetici olarak pazarlama stratejinizin temelinde sürdürülebilir bir marka yaratmak ve yoğun içerik iletişimi olsa da performans odaklı dijital pazarlama aktiviteleri önceliğiniz olmalı. Bu farklılık ise medya satın almadan, sosyal medya stratejisine ve hatta en temelinde içerik stratejisine kadar geleneksel yayın gruplarından ayrışmamızı gerektiriyor. Dijital bir platformun CMO’su olmak 360 pazarlamanın her alanında çok geniş bir bilgi ve deneyim birikimiyle sürekli gelişen ve değişen izleyici alışkanlıklarına hakimiyet ve kuvvetli bir dijital performans yönetimi gerektiriyor.
Son yıllarda dijital platformların sayısının artmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’nin ilk premium online video platformu olan, Türkiye’nin ilk orijinal içeriği Masum’u yaratmış, bugün 62’den fazla orijinal içeriğiyle ülkemizde bu pazarın büyümesine öncülük etmiş BluTV’nin bir yöneticisi olarak bu tablodan sadece gurur duyabiliriz ve mutlu olabiliriz.
Dijital platformların sayısının artması sektörün büyüdüğünün ve mevcut durumdan daha da büyük bir potansiyel barındırdığının güzel bir göstergesi. Pandemi dijital platformların penetrasyonuna çarpan etkisi yaptı ve dijital platform kullanıcılarının sayısında ciddi bir artış gözlemlendi. 2022 yılında iki büyük yabancı dijital platformun daha Türkiye pazarına gireceğini biliyoruz, rekaberlik (rakip ile beraberlik) kavramına çok inanan biriyim, güzel rekabetin bizi daha da iyiyi başarmak için kamçıladığını düşünüyorum.
DİJİTAL BİR SANAT MÜZESİNE IŞINLANIYORUZ
ESRA ÖZKAN
X MEDIA ART MUSEUM DİREKTÖRÜ
Türkiye’de bir ilk olan “X Media Art Museum”un kurucuları arasındasınız. Teknoloji, bilim ve sanatı bir araya getiren müze ezberleri nasıl bozuyor?
X Media Art Museum, dediğiniz gibi teknoloji, bilim ve sanatı bir araya getiren ve Türkiye’nin ilk dijital sanat ve yeni medya müzesi. Müze olarak kalıcı bir mekanız ama bir müze olarak beklenenlerin farklı bir versiyonunu sunuyoruz. Örneğin müzelerin normalde sabit koleksiyonu vardır ve izleyiciye sergilerle birlikte kendi koleksiyonlarını gösterirler. Bizim de koleksiyonumuz var ama alışılagelmiş şekilden farklı; IP üzerinden! Yani dilimiz geleneksel müzelerden biraz daha farklı, dijital sanat ve yeni medya evreni üzerinden. Mekan olarak da 1000 metrekarelik bir alanda yüksek teknolojiyle izleyicilere farklı deneyimler sunuyoruz. İlk demekten de çekinmiyoruz; güçlü bir teknik altyapımız, uluslararası işbirliklerimiz, yerli ve yabancı sanatçılarımız ve gelecek planlarımız var.
İlk sergiyi, “Leonardo Da Vinci: Yapay Zekâ Işığın Bilgeliği/Cern’den Nasa’ya İnsanlık ve Metaverse”ü kısaca anlatabilir misiniz?
Ouchhh stüdyonun Leonardo Da Vinci: Yapay Zekâ Işığın Bilgeliği/Cern’den Nasa’ya İnsanlık ve Metaverse” sergisi beş farklı veri katmanından alınarak yapay zekayla harmanlanmış, sinematik veri boyama deneyimini içermekte. Serginin ilk bölümü “Leonardo Da Vinci: Yapay Zekâ Işığın Bilgeliği/Cern’den Nasa’ya İnsanlık ve Metaverse” için sanat tarihinin verileri kullanılarak oluşturuldu. Bu bölümde veri tabanı olarak Leonardo Da Vinci’nin çizimleri, 3D modellemesiyle sanatçının tabloları, icatları, makine çizimleri ve eskizleri kullanılıyor. Aynı zamanda Michelangelo, Raphael, Botticelli tarafından yapılan sanat tarihinin ünlü başyapıtlarının verileri ve resimleri de yer alıyor. Serginin bu bölümünün müziği dünyaca ünlü Oscar ödüllü Nomadland filminin bestecisi Ludovico Einaudi ve efsanevi Mercan Dede’ye ait. Serginin ikinci bölümü Cern’den Nasa’ya İnsanlık ve Metaverse’ün farklı veri evrenlerini sarmalayan bir esere çeviriyor. Poetic Ai, Data Monalit, Nasa işbirliğinde Data Gate ve Cern işbirliğinde Dark Machine bölümleri yer alıyor.
Metaverse sanat dünyasının geleceğini nasıl etkileyecek?
Bu sorunun sanat dünyası tarafında birden fazla etkeni var. Koleksiyonerler, yerli ve yabancı sanatçılar, coğrafi konum, platformlar, galeriler, yaratıcı enstitüler, tiyatrolar, kültür politikaları gibi paydaşlar özelinde tek tek ele almak lazım çünkü hepsinin birbirine etkisi farklı. Bu etkenlere en büyük katkıysa kuşak ve kitlenin değişimi. Kitle birbiriyle etkileşime geçmeyi seviyor ancak fiziki olarak değil. Bu duruma da bugün yeni çözümler bulunmaya çalışılıyor. İnsan-makine, insan-bilgisayar arasındaki iletişim, tasarım, arayüz gibi konuların iyileşmesi üzerine yoğunlaşılıyor. Bu durumda sanatın geleceğinde, telematik sanatlar, internet sanatı, jeneratif sanatlar gibi alanlara daha çok gidileceğini düşünüyorum. Ancak bunun temel sebebi de Metaverse’den ziyade web 3.0’ın etkileri olacak.
Metaverse’de açılan sanat galerileri ve sergiler, klasik anlamda sanat ve sergilerin pabucunu dama mı atacak?
Bu durum biraz daha sanatçı, koleksiyoner ve galeri arasında kurulan güçlü bağlara bağlı. Teknoloji hayatımıza girdi diye sanatçılar sanat yapma şekillerini değiştirmeyeceklerdir. Evet teknoloji var, dijital sanatlar alanı ve farklı başlıkları var ama bu “klasik sanat eskide kaldı” demek değil. Sanatçı kendini nasıl ifade etmek istiyorsa, kendini hangi mecrada göstermek istiyorsa öyle ilerlemeli. Koleksiyoner ve galeri de, sanatçı da her alanda desteklenmeli. Diğer türlü sanatın yerine metaverse geçmiş olur. Halbuki günün sonunda sanat yapıyoruz, teknolojiyi kullanarak veya kullanmayarak.
NFT’nin gelişiyle dijital sanat nasıl bir evrim geçirdi?
Dijital sanattan ziyade koleksiyonerler, galeriler dönüşüyor. Dönüştü diyemiyorum çünkü hâlâ denediğimiz bir sürecin içerisindeyiz. UI ve UX deneyimleri zayıf olan platformlar var onların da dönüşmesiyle kullanıcı deneyimlerinde bir evrimleşme olabilir. NFT konusu bir akıllı sözleşme olarak temellendiği için dijital sanatın satın alınması, telif hakları gibi konularda yenilikler getirdi. Dijital sanatın üretimine farklılık getirmedi.
SANAT, MÜZİK VE TEKNOLOJİ
LALİN AKALIN
XTOPIA KURUCUSU, YARATICILIK VE TEKNOLOJI UZMANI
Yaratıcı endüstri ve teknoloji girişimcisi olmayı anlatır mısınız?
Bilim, sanat ve teknolojinin birleştiği spekülatif alanlara yöneldi beynim hep. Video sanatı ve yeni medya sanatlarına ayrıca ilgiliydim. Dijital sanatı deneyimler oluşturarak gös- terme tecrübesi edinince Zorlu PSM’deki Sanat Etkinlikleri Yöneticiliği deneyimim başladı. Zorlu Holding ile beraber kurduğumuz Digilogue Platformu’nun altı sene direktörlüğünü yaptım ve bu süreçte Türkiye’de yaratıcı endüstriler ve teknoloji bağlamının ne kadar az gündemde olduğunu görüp ihtiyaçlara göre beceri geliştirme atölyeleri, konferanslar, sergiler ve festivaller düzenledik. Digilogue markası altında yarattığım Future Tellers konferansıyla teknolojinin toplumdaki ve gündelik hayatımızdaki etkilerini öne çıkarma ve ileriye dönük tahminlerde bulunma ve bilgilendirme serileri gerçekleştirdik. Önümüzde 18-19 Mart tarihlerinde gerçekleşecek altıncı Sonar Festivali’nin yaratıcılık ve teknoloji platformu olan +D’nin küratörlüğünü yapıyorum. Yaratıcı endüstriler ve teknoloji bağlamında sosyal fayda ve bilgilendirme odaklı stratejiler geliştiriyorum. Kurumlar, markalar, enstitülerle çalışıp danışmanlık veya onlarla beraber yeni girişimler oluşturuyorum.
XTOPİA kurucususunuz, nedir XTOPİA?
XTOPİA yaratıcılık, sürükleyici deneyimler, teknoloji ve insanlıkla ilgili söylemlere odaklanan küresel bir dünya inşası girişimi. Ben XTOPİA’yı kolektif bir sosyal hayal merkezi görevi gören, oyunlaştırma ve dünya kurma yöntemlerini, sosyokültürel zorluklarla mücadele etmek ve toplumca karşılaştığımız sorunlara ortak çözümler aramak için bir aygıt olarak kullanan yer olarak hayaliyle kurdum. Daha iyi bir dünya yaratmanın mümkün olduğunu düşünüyoruz. Ve bunu öngörülerimiz, fikirlerimiz ve yaratıcı projeler aracılığıyla ortaya koyuyoruz.
Tüm bu yaptığınız işleri dijital sanat adı altında toplayabilir miyiz?
Yaptığım işleri dijital sanat adı altında toplayamayız ama dijital sanatı da kapsadığını söyleyebiliriz. Fiziksel olanla dijital olanı yarıştırmaktansa dijitalin sunduğu imkanların, deneyimi nasıl zenginleştirdiğini fark etmek daha önemli. Özellikle dijitalleşen evrenler inşa ediliyorken, içinde o dünyanın sanatı olacak dijital sanat daha da önem kazanı- yor bence. Bununla beraber gerçek dünyamızın gerçekliğini de sorguladığımız bir çağ içerisindeyken dijital altyapılar ile gerçekleştirilmiş veya dijital ortamlarda tutulan eserler/ deneyimlerin fiziksel ve gerçek ortamlara akışları beni çok heyecanlandırıyor. Milyonlarca insanın beynindeki gerçeklik baloncuklarının birleşmesine, birbirleriyle dönüşmesine imkan tanıyacak her altyapı benim için paha biçilemez bir deney. Ve sırf bu deneyin nereye gideceğini görebilmek bile kendi içinde bir tecrübe.
Genel anlamda bugün teknoloji ve sanatın birlikteliği neler doğuruyor? Bu alanda sizi heyecanlandıran/şaşırtan (dünyadan) en güncel işler neler oldu?
Çok sevdiğim Memo Akten (@memo_akten) ile başlayacağım. Kendisi dünya çapında öncü bir yapay zeka profesörü. Memo teknoloji ve sanatı müthiş harmanlayabilen ve araştırmaları, derin sorgulamalarıyla daha da eşsiz eserler yaratan harika bir zihin. Memo Akten’in ahtapot zekasından esinlenip yapay zeka kullanarak oluşturduğu yeni NFT’lerle sadece bir bilinç deneyi değil, ahtapotlardan ilham alarak bir merkezsizleşme (decentralization) deneyi yapmış olması takdire şayan.
Yine çok beğendiğim bir zihin ve sanatçı Sougwen Chung (@sougwen), bir makineyle birlikte çizimler yapan bir performans sanatçısı. Bilgisayarları ve insanları canlı olarak karşılaştırıp sonuçları aynı anda insanlara sunan harika bir sanatçı.
Müziğin en sevdiğiniz sanat dalı olduğunu okudum, teknolojiyi müziğe nasıl dokunduruyorsunuz
Müzik her zaman ve her seferinde gücüyle beni hayran bırakıyor. Müzik sadece endüstriyel şarkılardan ibaret değil. Aslında bir ses üretimi. Herhangi bir alanda üretim söz konusu olduğunda da teknolojinin açtığı yeni yollar ve imkanlar yadsınamaz. XTOPİA’nın en tatlı projesi Live Choir A.V, her sene sevgili koro şefimiz Başak Doğan, Amir Ahmadoğlu ve Tolga Böyük (Islandman) ile devam ettirdiğimiz görsel ve işitsel bir performans olarak oldukça ilgi çekici. Müzik teknolojinin yardımıyla insan ruhundaki etkisini on katı kadar artırabiliyor. 3D, 4D sound teknolojileri örnek verilebilir.
METAVERSE’DE VAR OLAN VE NFT TASARIMLAR YAPAN BİR MARKA
CEREN ARSLAN
KNITOLOGY DİJİTAL MARKASI KURUCUSU VE TASARIMCISI
Dijital bir marka olan Knitology ne zaman kuruldu?
Yaşadığım coğrafya, kadın figürü, iş için görevlendirildiğim her farklı ülkede soluduğum çoklu atmosfer, tanıştığım her birey, modernize edilmiş sanat kokan her detay ve tabii ki teknoloji merakım harmanlanarak bizi bugün bu noktaya getirdi.
Dijitalleşme ve matematikle birleşen estetiğin, atmosferi, kaynakları ve en önemlisi zamanı nasıl daha değerli kıldığını ekibimle birlikte her gün hatırlıyoruz. Knitology’de biz günümüzü dijital yaşarız; tasarım süreçlerimiz, gün içerisindeki enerji kullanımımız, zamanımızı verdiğimiz her iş akışında verimlilik hesaplarımız dijitale bağlı. Kısacası biz fiziksel olanı daha az israfla dijital, dijital olanı da gerektiği kadarıyla fiziksel kılmayı hayal ederiz.
Hayal ettiğimiz tasarımları dijitale aktardığınızı söylemişsiniz. Bunu anlatır mısınız? Her fiziksel kıyafetin bir de dijital versiyonu, NFT versiyonu mu var? “NFT’leştirdiğimiz Metaverse evrenimizde kullanıma sunmayı amaçlıyoruz” diye anlatmışsınız.
İçinde bulunduğumuz endüstrinin toplam su tüketiminin 90 milyon metre küp, CO2 salınımının yüzde 10 olduğunun bilinciyle hareket etmeye çalışıyoruz. Tüm koleksiyonları önce kullandığımız üç boyutlu modelleme yazılımlarıyla tasarlıyor, numune süreci başlamadan tüm fitleri avatarlar üzerinde onaylayıp sonra üretim aşamasına geçiyoruz. Hatta tüm stok üretilmeden ürünleri önce ön siparişe açıp talep yoğunluğunu siparişlerle ölçümleyerek toplu üretime geçiyoruz. Yani evet tüm ürünlerimiz phygital! NFT’lerimize gelince, Withfoundation ve Opensea sitelerinde hesaplarımız mevcut; tüm ürünlerimizi değil, hikayesi olan ve sanatla beslenen koleksiyonlarımızı NFT’leştiriyoruz.
NFT’leştirdiğiniz ürünlerin satışları başladı mı?
Evet. Bahsettiğim gibi Opensea ve Withfoundation siteleri üzerinde mevcut. Ama NFT tasarımlarımız hâlâ devam ediyor. Başlangıç için Knitology Heritage adında üç ürünlük bir NFT koleksiyonu daha çıkaracağız. Bunların içinde de Generation ve Sensation fiziki koleksiyonlardan parçalar var. Koleksiyon hesabımız @knitologysociety’de görücüye çıkacak.
Markanın Metaverse evreni var mı?
Proje tamamlanma aşamasında ama tüm altyapı hazır.
Bunun klasik bir moda markasının yanı sıra bir “Community” olduğunu söylemişsiniz.
Müzik kanalımız, sosyal medya hesaplarımız, ofisimiz ve kendi Metaverse galerimiz bize inanan topluluğun tüm üyelerine açık. İlerleyen süreçlerde farklı platformlarda da yer almak için projelerimizi tamamlamaya çalışıyoruz.
BİLİŞİM SEKTÖRÜNDE NELER OLUYOR?
BANU SÜREK
INDEKS BİLGİSAYAR AŞ GENEL MÜDÜRÜ
Kısaca İndeks Bilgisayar’dan, görev ve sorumluluklarınızdan bahsedebilir misiniz?
Biz İndeks Bilgisayar olarak 32 yılı aşkın süredir Türkiye Bilişim Teknolojileri sektöründe faaliyet gösteren distribütör bir şirketiz. Portföyümüzde bulunan 200’ü aşkın uluslararası teknoloji markası ürünlerini, Türkiye genelinde sekiz binin üzerinde iş ortağımız kanalıyla hem kurumsal, hem bireysel son kullanıcılara ulaştırıyoruz.
Pandemi sizin sektörü nasıl etkiledi ve etkiliyor? Bilgisayarlarda ve akıllı telefon pazarında durum nasıl
Öncelikli olarak dizüstü bilgisayarlar, masaüstü bilgisayarlar, tabletler, yazıcılar, monitörler, akıllı telefonlar gibi evde uzaktan erişimi sağlamak için elzem olan uç ürünlerin ta- lebinde patlama yaşandı. Biz de İndeks Bilgisayar olarak kontratını taşıdığımız markalara ait bu ürün gruplarında oldukça yüksek bir taleple karşılaştık. IDC verilerine göre Türkiye’de 2019 senesinde kişi- sel bilgisayar pazarı 1,6 milyon adet iken, 2020 senesinde yüzde 37’lik bir büyüme ile 2,2 milyon adede, 2021 sonu itibariyle ise 2,3 milyon adedin üzerine ulaşmış bulunuyor. Dolayısıyla pandemi etkisinin bizim de ticaretini yaptığımız lokomotif ürün grubumuz olan kişisel bilgisayarlar pazarına müthiş olumlu yansıdığını söyleyebiliriz. Diğer taraftan; 2019 sonu itibariyle küçülme beklenti- si olan akıllı telefon pazarının da GFK verilerine göre hem 2020, hem de 2021 yıllarında yatay bir seyirle 10,5 milyon adet seviyelerinde yılı kapattığını görüyoruz. Türkiye bilişim teknolojileri sektörünün ana ürün grupları diyebileceğimiz bu iki alt pazardaki olumlu gelişmeleri, pandeminin teknoloji ürünleri talebi üzerindeki pozitif etkisine bağlayabiliriz.
Şu anda bundan 50 yıl önce akla hayale gelmeyecek yeni nesil teknolojilerle çevriliyiz. Bundan 100 yıl sonrası için sizin sektörünüzde ne gibi teknolojik yenilikler öngörüyorsunuz? Bizi şaşırtacak teknolojiler yolda mı?
Ortalama beş yıllık bir gelecek için tahminde bulunursak, sektörde etkili olacak teknoloji alanlarını bulut teknolojisi, yapay zeka, dijital dönüşüm, analitik/büyük veri, siber güvenlik, eski sistemlerin modernizasyonu ve “blockchain” olarak sıralamak çok yanlış olmaz. Ancak bundan 100 yıl sonrası için sanıyorum akıllı ev ve akıllı şehirlerin “sıradan” olduğu, dünyadaki birçok soruna teknolojiyle çözüm bulunmuş bir yaşamı hayal etmek gerekir.
Türkiye’de teknoloji çalışanları arasında kadınların yeri çok değil. Neden sizce? Teknolojide kadınlar erkeklerden daha mı edilgen? Ve bunu değiştirmek için neler yapmalı?
Sorun, mühendislik eğitimi alma fırsatı bulamayan kız çocuklarımızdan başlıyor. Çözüm muhakkak ki genel bir farkındalık hareketiyle kız çocuklarımızı mühendislik alanlarında eğitim almaya teşvik etmek ve heveslendirmekle başlayacak. Diğer taraftan; teknoloji sektörü Türkiye’de satış yoğun bir sektör olduğundan, finans sektörü gibi kadın istihdamının nispeten yüksek olduğu bir sektör diyebiliriz. Hatta sektörün uluslararası firmalarında kadın tepe yöneticilerini de sıklıkla görüyoruz. Ancak ülkemizdeki yerel çoğu şirkette olduğu gibi bizim sektörümüzdeki yerli şirketlerde de kadın yönetici sayısı oldukça düşük ve tepe kadın yönetici neredeyse hiç yok. Bu açıdan; Index Grup olarak bizim bu konudaki yaklaşımımız, ne mutlu ki sektörümüz için önemli bir örnek oldu. Index Grup olarak kadın çalışan sayımız ve kadın yönetici oranlarımız dünya standartlarının üzerinde olduğu için gerçekten büyük mutluluk duyuyorum.
Bana göre; sektörümüzde özellikle yerel şirketlerde kadın istihdamını artırma yolunda en önemli adım, alışkanlık ve deneyim ne olursa olsun, şirket yönetimlerinin cinsiyet bağımsız bir yaklaşımla işin liyakatle yapılıp yapılmadığını takdir etmesiyle atılacak.
TEKNOLOJİ VE ÖMÜR BOYU SÜREN EĞİTİM
ARZU AKKAYA
FORTINET BÖLGE DİREKTÖRÜ
Kısaca Fortinet’ten bahsedebilir misiniz?
Fortinet olarak kurumlara, nesnelerin internetinden sınıra, ağ çekirdeğinden çoklu bulutlara, tüm dijital saldırı zemininde kapsamlı, entegre ve otomatik koruma sağlayan vizyoner bir güvenlik yaklaşımı sunuyoruz.
Teknoloji hayatınızın yüzde kaçını kaplıyor? Bazen teknoloji detoksu yapıyor musunuz?
Teknoloji hayatımın çoğunluğunu kapsıyor, yaptığım iş teknoloji ile ilgili olduğu için ayrılmaz bir parçam. Önceliğim, her gün yeni şeyler öğrenmek, kendimi geliştirmek ve bilgilerimi işime, takımıma yansıtarak katkı sağlamak. Bu heyecanla çalışıyorum. Yine de bazen kendimi iki, üç gün kapatıp sadece kitap okuduğum zamanlar yaratabiliyorum.
Teknoloji alanında çalışmak isteyen gençlere nasıl önerilerde bulunabilirsiniz?
Teknoloji çok hızlı gelişiyor, bu yeniliklere adapte olmak için çok sağlam bir temel gerekli. Gençlerin bu temelin üzerine koyacakları yeni bilgiler için; yenilikleri araştırmaları ve kaynakları okumaları çok önemli. Sağlam bir temel oluşturduktan sonra üstüne yeni şeyler koymak, yeni teknolojileri anlamak onlara çok daha kolay gelecek. Yenilikleri öğrenmekten asla vazgeçmesinler. Teknoloji sektöründe çalışmak ömür boyu bitmeyen bir öğrenme sürecini de beraberinde getiriyor. Başarılı olmak için güncel bilgilere hakim olmak büyük önem taşıyor.
Türkiye’de teknoloji çalışanları arasında kadınların yeri çok değil. Neden sizce? Teknolojide kadınlar erkeklerden daha mı edilgen? Ve bunu değiştirmek için neler yapmalı?
Aslında Türkiye’de teknoloji sektöründe kadının yeri birçok ülkeye göre çok daha iyi diyebiliriz. Yaklaşık 20 sene önce tek kadın olarak yurtdışında katıldığım konferansları hatırlıyorum. Yine de baktığımızda erkek işgücünün çok daha ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Kesinlikle kadınların teknolojide edilgen olduğunu düşünmüyorum, belki daha sosyal oldukları için teknik konulara erkekler kadar yoğunlaşmasalar da, güçlü ve yaratıcı karakterleriyle teknolojinin kitlelere ulaşımında önemli rol oynuyorlar.
Şirketinizde kadın/erkek çalışan dengesi nasıl? Kadın çalışanların istihdamını artırmak için özel çalışmalarınız var mı?
Teknoloji sektörü aslında zihin gücünü kullandığınız bir iş alanı, burada yaratıcılığınız, çalışkanlığınız, duygusal ya da analitik zekanız ön plana çıkıyor. Kadınların duygusal zekası veya birden fazla işi aynı anda yönetebilme becerileri genelde daha iyi. Kadın erkek demeksizin aslında başarı sizin o işe verdiğiniz değer ve disiplinle doğru orantılı. Açıkçası kadınlarla çalışmayı seviyorum ve ekibimizde birçok başarılı kadın var, hepsi de pozisyonlarının hakkını fazlası ile hak ettikleri için oradalar.
TEKNOLOJİ SEKTÖRÜNDE KADIN VARLIĞI NASIL ARTIRILIR?
ZEHRA ÖNEY
TEKNOLOJİDE KADIN DERNEĞİ KURUCU YÖNETIM KURULU BAŞKANI
Teknoloji dünyasında uzun zamandır ajansınız 360+ Media Interactive Technologies ile girişimci olarak markaların dijital iletişim ve kurumsal kimlik gibi çalışmalarını yürütüyorsunuz, aynı zamanda STK’larda görev alıyorsunuz ve Teknolojide Kadın Derneği’ni kurdunuz. Gençlerle de eğitim alanında çalışmalarınız var. Aktif bir kadın girişimcisiniz. Kendinizi kısaca anlatır mısınız?
Sektörün öncüsü kurumlarda kurduğum ekiplerle uzun yıllar çalışmalar gerçekleştirdim, ilklere imza attım, ödüller kazandım ve birçok deneyim elde ettim. Bu deneyimler sonucunda da 2012 yılında kendi ajansım 360+ Media Interactive Technologies’i kurdum ve akabinde Londra merkezli artırılmış gerçeklik uygulaması Blippar’ı Türkiye’ye getirerek, Türkiye’yi artırılmış gerçeklikle tanıştırdım. Teknoloji sektörünün içinde bir kadın olarak farkına vardığım sektördeki çeşitsizlik sorununa yönelik çalışmalar yapmak amacıyla da 2019’da Teknolojide Kadın Derneği’ni kurdum.
Kurucusu olduğunuz Teknolojide Kadın Derneği’nin çalışmalarından, amaçlarından bahsedebilir misiniz
Dernek olarak bilimde ve teknolojide yetkin, uzman ve yaratıcı insan kaynağını yetiştirmek adına çalışmalar yürütüyoruz. Özellikle teknoloji sektöründe motivasyonu düşük olan kadın uzman sayısını artırarak, kadınları teknolojide istihdama ve üretime kazandırmayı amaçlamaktayız. Bu amaçlar doğrultusunda belirlediğimiz eğitim odağımızda iki akademi kurduk ve üç yılda yüzde 80’i kadın 1500 öğrencimizin bu akademilerden eğitim almalarını sağladık. Mezunlarımızın yüzde 81’inin de istihdama dahil olması için destek verdik. Diğer yandan “Araştırma – Ölçümleme” odağımız kapsamında hazırladığımız “Türkiye Teknoloji ve İnsan Endeksi” çalışmamızın geçtiğimiz ay lansmanını gerçekleştirdik. Araştırmamızda Türkiye’nin teknoloji algısını tespit ederek, sorunun kaynağına inme ve çeşitliliğe katkı sağlama hedefiyle ilerledik. Araştırma sonucunda Türkiye’de teknoloji algısının 100 üzerinden 47 olduğunu gördük. Üçüncü odağımız olan “Sürdürülebilirlik” odağında da geçtiğimiz yıl “açlığa son” hedefiyle bir proje gerçekleştirdik. Tarım Teknolojik ve İnovatif Çözümler yarışmamız ile tarımda kadın girişimcileri motive edip güçlendirdik. Önümüzdeki yıl için de “su, sanitasyon ve enerji” odağıyla çalışmalara başladık.
Türkiye’de teknoloji çalışanları arasında kadınların konumu hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Sektörle ilgili yanlış bir “Teknoloji erkek işidir” algısı var maalesef ki. Bu 1980’lerde yayınlanan bilgisayar reklamlarında baba ve oğlunun bilgisayar oynaması ve anne ile kızının mutfakta olması gibi görüntülerin kullanılmasıyla insanların bilinçlerine yerleşen bir algı oldu. Öncelikli hedefin bu algıyı değiştirmek olması gerekiyor. Teknolojinin mutfağında çeşitliliği artırmak ve bu çeşitlilik bilincini yaymak gerekiyor ki STEM alanından mezun olan genç kızlar sektörün üretim alanına da girmeye çekinmesinler. Burada aileden başlayarak eğitim kurumları, STK ve kamuya çok iş düşüyor. Kız çocuklarını da erkek çocukları gibi STEM alanına yeteneklerine göre yönlendirmek, desteklemek, motive etmek gerekiyor. Biz de Teknolojide Kadın Derneği olarak tam bu hedefle çalışıyoruz.
Yapay zeka ve sanal gerçeklik konusunda uzmansınız. Bu teknolojiler geleceği nasıl etkileyecek?
Yapay zeka insan kontrolünde doğru bir şekilde geliştirildiğinde birçok açıdan insanlığı ilerletecek bir teknoloji. Bu gelecekten korkmak değil aksine pozitif yönlerini görmek önemli. Gelişen teknolojiyle birlikte ortaya çıkan yeni iş kolları, geleceğin meslekleri, robotik süreçler ve yapay zeka ile hayatımıza giren metal yakalı işgücü sayesinde istihdamın yapısında da değişiklikler meydana gelecek. Dijital dönüşüm ile birlikte; dahili iş süreçleri, iş yapış teknikleri ve müşteri beklentileri hızla değişirken, gerek bu sistemlerin geliştirilmesi ve kurulması gerekse de kullanılması noktasında nitelikli, uzman insan kaynağı son derece önemli olacak ve birçok alanda uzman insan ihtiyacı doğacaktır.
Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Artık ikinci bir dünya olan sanal evrende var olmayı konuşuyoruz. Bu yeni evreni cinsiyet bariyerlerinin olmadığı, kas gücü eşitsizliklerinin yaşanmadığı, yeteneklerimiz ve akıl gücümüzle içinde bulunacağımız bir yaşam alanı haline getirmek bizim elimizde. Bunu yapabilmemiz için de anahtarın kesinlikle eğitim, sürekli öğrenme ve öğrendiklerimizi uygulama olduğunu düşünüyorum.
Yazı: Selin Miloşyan
ELLE Türkiye Mart 2022 sayısından alınmıştır.