Çar. May 1st, 2024

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, İzmir’de polis merkezinde darbedilen kadının görüntülerinin basına yansımasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.


İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, İzmir‘de polis merkezinde darbedilen kadının görüntülerinin basına yansımasıyla ilgili olarak, ”Kasedi 3 Aralıkta yeni bir olaymış gibi kamuoyuna takdim ederek bir anlamda bu ülke kamuoyunu zaman yönünden yanıltmaya hakkımız var mı?” dedi.

Bakan Şahin, Konya Emniyet Müdürlüğünde düzenlenen araç teslim töreninde, 240 bini aşkın polis ve 210 bini aşkın jandarma teşkilatının bu ülkede yaşayan 74 milyon insan ile her yıl ülkeyi ziyaret eden 20 milyonu aşkın turistin güvenliğini sağlamak durumunda olduğunu bildirdi.

Polis merkezi ve karakollarla ülkeye yayılmış bir teşkilatın birkaç personelinin hatalı tutumu olabileceğini ifade eden Şahin, şunları kaydetti:

”16 Temmuz 2011’de İzmir Karabağlar Polis Merkezi’nde bir olay yaşandı. Bir hanımefendiye görevi gereği müdahil olan personelimiz, tahrik sebeplerini bir tarafa bırakıyorum, onaylamadığımız bir tutum ortaya koymuşlardır. Kendilerine sorulduğunda diyecekleri çok şeyleri, izahatları vardır ama bizi tatmin etmez, etmemiştir de. Ertesi gün olay ilgili savcılığa intikal etmiştir. Savcılık takibatını başlatmıştır. Bu personellerimiz şüpheli ve sanık durumuna düşmüşlerdir. Bakanlığımız 17 Temmuzda disiplin ve idari soruşturmayı başlatmıştır. Aradan aylar geçmiştir. 3 Aralıkta bir görüntü kasedine ulaşılmıştır. Değerli medyamız bu kaset üzerinden bir yayına başlamışlardır, başlayacaklardır. Kimsenin kimseden gizlediği bir şey yoktur. Olamaz, olmamalı. Hele hele biz AK Parti iktidarları olarak. Türkiye‘yi dünya ile yarışa sokan bir iktidarın bir şeyleri bu ülkede gizlemesi gibi bir anlayışı olmadı, olamaz. Böyle bir ithamı kabul etmeyiz ama olanı çok açık bir şekilde anlatıyorum. Olay tarihi 17 Temmuz. Savcılık takibatı devam ediyor, disiplin soruşturması devam ediyor. 3 Aralıkta kaset ele geçiyor.”

Şahin, görüntülerin gizli olmadığını belirterek, şöyle devam etti:

”Peki bu kaset dışarıdan birinin çekimiyle oluşmuş bir kaset mi, hayır, bu kaset İzmir Karabağlar Karakolu’nda şikayetçi olunan, bizim de uygun görmediğimiz tutum ve davranışların sahibi personelin o andaki hal ve hareketini kayıt altına alan devletin kasetidir. Peki neredeydi bu kaset. Bu kaset olayın delili, suçun delili olarak ilgili savcılığın dosyasındaydı. Peki bu kasedi biz yayın mı yapmalıydık, hayır, bu kasedi vermemiz gereken yere vermiş miyiz, savcılığa teslim etmiş miyiz, etmişiz, savcılık bunu izlemiş mi, izlemiş, davasını açmış mı, açmış, takdir kendisinin. Kasedi 3 Aralıkta yeni bir olaymış gibi kamuoyuna takdim ederek bir anlamda bu ülke kamuoyunu zaman yönünden yanıltmaya hakkımız var mı? Kim olursak olalım, ister devlet kurumu olalım, ister medya olalım. ‘Bu kaset Karabağlar Karakolu’nda kayıt yapan kaset. Bu görüntüler oradan kayda alınmış ve savcılığa verilmiştir’ demek gerekmiyor mu? Genel ahlak ve basın ahlakı bunu gerektirmiyor mu? Eskiden karakolda ayna var denilirdi. Biz o aynaları kaldırdık. Şimdi karakolda ayna yok kaset var, kamera var kamera, Türkiye bu noktada, polisimiz ve jandarmamız bu noktada.”

By Usta

<<- Kızlar Baklavalı erkekleri sever diye duyduktan sonra elinde baklava tepsisiyle gezen