Paz. May 5th, 2024

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 112 gün sonra sandığın milletin önüne geleceğini belirterek, ”112 gün sonra milletim yine hür iradesiyle, vicdanıyla kararını verecek. 112 gün sonra bu aziz millet ne derse, işte o olacak. Korkudan bahsedenlere söylüyorum; bakın, sandık orada, 12 Haziranda. Eğer millet size inanırsa, gereğini yapar, eğer millet size inanmazsa, siz de gereğini yapacak mısınız?” dedi.

Erdoğan, Başakşehir’de Olimpa Alış Veriş Merkezi’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, istikrardan, güven ortamından taviz vermeyeceklerini, Türkiye’yi istikrar ve güvenle bugünlere taşıdıklarını söyledi.

Türkiye’nin, Cumhuriyetin kuruluşunun 100’üncü yıl dönümünde dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alacağını ifade eden Erdoğan, ”Kardeşliğimizi daha da yücelterek, dayanışmamızı artırarak, istihdamla, üreterek, geleceği yakalayacağız” dedi.

Erdoğan, Türkiye istikrarlı şekilde büyürken, Türkiye gelişirken, güçlenirken, bundan birilerinin ciddi şekilde rahatsızlık duyduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

”Şunu özellikle ifade etmek istiyorum. Eskiden, mutlu bir azınlık, küçük bir azınlık kazanıyor, millet ise sadece izliyordu. Birilerinin işi yolunda gidiyor, tıkırında gidiyor, millet ise her seferinde kaybediyordu. Siyasi krizlerin, ekonomik krizlerin faturası en ağır şekilde milletin sırtına bindiriliyor, faturayı her zaman millet ödüyordu. İşte biz bu kısır döngüyü kırdık. Kazanacaksak hep birlikte kazanacağız. Türkiye büyüyecekse, 81 ilimizle, ilçelerimizle, köylerimizle, 74 milyon vatandaşımızla hep birlikte büyüyecek, adaletle kalkınacağız. Biz bunu söyledik ve 8 yıl boyunca bu hedefin peşinden koştuk, bu hedefe ulaşmak için mücadele verdik.

Ama bakıyorsunuz, milletin kazanmasından rahatsız oluyorlar. Millet kazandıkça kendilerinin kaybettiğini görüyorlar. Egemenlik millete geçtikçe, söz, karar, yetki milletin oldukça, işte o mutlu azınlık, egemenliğin kendi elinden kayıp gittiğini görüyor. Ekonomide artık millet kazandığı için, ülke kazandığı için ekonomik büyümeyi hazmedemiyorlar. Yeterli durumda değiliz daha iyi olacağız. Bundan hiç endişeniz olmasın. Siyasette artık millet söz sahibi olduğu için, millet karar sahibi olduğu için, demokrasiyi hazmedemiyorlar.”

”VAN GÖLÜ NE ZAMAN DENİZ OLDU?”-

Başbakan Erdoğan, yargıda artık belli çevreler ve belli ideolojilerin değil, hukuk alanında yapılan reformlarla vicdan hakim olmaya başladığı için, Türkiye’nin bir hukuk devleti olmasını hazmedemediklerini ve son günlerde bu hazımsızlığın korkutma siyasetiyle açığa çıkmaya başladığını kaydetti.

Erdoğan, şunları söyledi:

”Kendileri bizimle hizmette yarışamıyorlar. Korku salarak bizi yıpratma gayreti içine girdiler. Çünkü hizmet üretemiyorlar. İşte anamuhalefetin Genel Başkanı çıkıyor aile sigortasıyla alakalı olarak aman yarabbim diyor ki ‘en az 600 lira en fazla 1200 lira vereceğiz’. Kendine göre bazı hesaplar yapıyor bunun bize maliyeti 7 milyardır. Yani aritmetik de bilmiyor, matematik de bilmiyor. Yani biliyorsunuz ‘kaynak benim’ diyor. Soyadını değiştirmiş böyle bir durum var. Ve o kadar heyecanlı gidiyor ki ayakları yerden kesilmiş. İşte bugün Van’da yine bir konuşma yapıyor o da çok enteresan, çok ilginç. Çocukluğunda Van Denizi’nde ilk defa vapura binmiş. Van Gölü ne zaman deniz oldu ben bilmiyorum; böyle bir durum var. Kılavuzunuz doğru olmayınca, gölü de deniz zannedersiniz. Plan, proje üretemeyenler, gelecek adına bir hedef, bir vizyon koyamayanlar, millete korku salarak, kendi kitlelerini korkutarak, ayakta kalmaya çalışıyorlar.”

Erdoğan, 8 yıl boyunca, altını kalın çizgilerle çizerek, defalarca vurguladıklarını ve ‘demokrasilerde söz de, karar da milletindir, millet getirir, millet götürür’ dediklerini kaydetti.

Türkiye’yi Mısır’a ve Tunus’a benzetmeye kalktıklarını, 8 yılda 2 genel seçim, 2 yerel seçim ve 2 de halk oylaması yaptıklarını dile getiren Erdoğan, milletin, hür iradesiyle kararını verdiğini ve 24 saatte neticelerin açıklandığını söyledi.

-”SANDIK ORADA; 12 HAZİRANDA…”-

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

”Şurada 112 gün sonra yine sandık milletin önüne gelecek. 112 gün sonra milletim yine hür iradesiyle, vicdanıyla kararını verecek. 112 gün sonra bu aziz millet ne derse, işte o olacak. Korkudan bahsedenlere söylüyorum; bakın, sandık orada, 12 Haziranda… Bizi korku imparatorluğu kurmakla itham edenlere söylüyorum; demokrasiye inanıyorsanız, millete güveniyorsanız, hepsinden de önemlisi kendinize güveniyorsanız sandık orada, 12 Haziranda. Eğer millet size inanırsa, gereğini yapar, eğer millet size inanmazsa, siz de gereğini yapacak mısınız? Bakın ben diyorum ki ‘partim ikinci parti olursa genel başkanlığı bırakır, Anadolu’nun yollarına düşerim, halkımın içine katılır orada çalışırım’. Bunu yürekten, gönülden söylüyorum. Bizi dikta hevesiyle itham edenler, peki partiniz ikinci parti olursa siz de kenara çekilerek ben genel başkanlığı bıraktım diyebilecek misiniz? Bunu hepsi için bundan önce de defaatle söyledim ama hiçbirisi kalkıp böyle bir açıklama yapamadı.

Sayın Bahçeli 8 ay gitti, 9. ayda ‘ne yapayım beni istediler geldim’ dedi. Bunlar koltuğu bırakamaz. Kaç yaşına gelirlerse gelsinler bırakamazlar. Niye çünkü bunlar koltuktan güç alırlar. Bunlar koltuğa güç katanlardan değil, koltuktan güç alanlardan. Liderlik koltuğa güç katmakla olur, koltuktan güç almakla olmaz. 8 yılda 2’si yerel, 2’si genel 4 seçime girdiler. 4’ünde de ikinci, üçüncü parti oldular, hatta baraj altında kaldılar ama koltuklarını terk etmediler. Koltuklarına sımsıkı yapışanlar, koltuklarını terk edemeyenler, hangi hakla, hangi yüzle korkudan, korku imparatorluğundan bahsedebiliyorlar. Şimdi 3 tane muhalefet partisi, arkalarına yandaş medyalarını da aldılar, sabah akşam korkudan bahsediyorlar. Bize ‘yandaş medya’ denilenlerin CEO’larına bakıyorsunuz il başkanlığına uğurluyorlar. Bize yandaş medyadan bahsedenler, köşe yazarlarını anamuhalefet partisinin içine gönderiyorlar ‘gidin oradan milletvekili bir şey olun da yarın olur ya işimize yararsınız’, tablo bu. Dürüst olun samimi olun yandaş, candaş geçin bu işleri. Siz ne yapıyorsunuz ondan bahsedin. Sabah akşam millete korku salmanın gayreti içine girmeyi bırakın. 112 gün sonra seçim var, bırakın bu korku ıslıklarını da planınız ne, projeniz ne, onlardan bahsedin, onu konuşun… Ah benim sevgili milletim, ah benim CHP’ye MHP’ye BDP’ye oy veren kardeşim. Şu başını iki elinin arasına al şu yapılanlara bir bak. Bu kadar yatırımlar yapılıyor. Genelde yerelde bu kadar yatırım yapılıyor dünya seni, Türkiye’yi konuşuyor. Bunları duymuyor musun, bunları görmüyor musun? Bunlar, durup dururken olmadı.”

”BUNLARIN HEDEFİ YOK, PROJESİ YOK. ŞİMDİDEN SEÇİMİ KAYBETMİŞ, YENİLGİYİ KABULLENMİŞ DURUMDALAR; DAHA ŞİMDİDEN YENİLGİYE MAZERET ARAMANIN ÇABASI İÇERİSİNE GİRMİŞ DURUMDALAR”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefet partilerine yönelik, ”Bunların hedefi yok, projesi yok. Şimdiden seçimi kaybetmiş durumdalar, şimdiden yenilgiyi kabullenmiş durumdalar. Daha şimdiden yenilgiye mazeret aramanın çabası içerisine girmiş durumdalar” dedi.

Erdoğan, Başakşehir’deki Olimpa Alışveriş Merkezi’nin açılışında yaptığı konuşmada, 45 milyon dolar yatırım değerine sahip alışveriş merkezinin tedarikçileriyle birlikte 1500 vatandaşa iş imkanı sağlayacağını belirterek, bu büyük yatırımı Başakşehir’e, İstanbul’a kazandıran, Fuzul Grup yöneticilerini tebrik etti.

Alışveriş merkezinin bir ”yaşam merkezi” olarak, modern mimarisiyle, oyun alanları, sinemaları, parklarıyla bu önemli yatırımın Başakşehir’e ayrı bir güzellik, ayrı bir değer katığını ifade eden Erdoğan, hızla gelişen, nüfusu hızla artan, İstanbul’un adeta modern yüzü olan Başakşehir’in böyle bir yatırımı hak ettiğini söyledi.

Erdoğan, 200 bine yaklaşan nüfusuyla, daha kaliteli, daha yoğun hizmet alabilmesi için Başakşehir’in ilçe olması gerektiğini düşündüklerini ve 2008 yılında çıkardıkları bir yasa kapsamında Başakşehir’i ilçe yaptıklarını, 2009 yerel seçimlerinde Başakşehir’in ilk Belediye Başkanı unvanını alarak seçilen Mevlüt Uysal’ın da Başakşehir’i hizmetle donatmanın gayreti içine girdiğini anlattı.

Şu anda Başakşehir’in, hükümet yatırımlarının, Büyükşehir Belediyesi yatırımlarının yanında, ilçe belediyesinin de yoğun gayretleriyle, Avrupa standartlarında, en modern standartlarda bir ilçe olarak büyümeye devam ettiğini ifade eden Erdoğan, ”Ben her zaman ifade ediyorum, kalkınma, ilerleme, büyüme için tek başına kamu yatırımları asla yeterli olamaz. Devlet yol yapacak, okul yapacak, hastane yapacak, büyük alt yapı yatırımlarını gerçekleştirecek ama asıl olan, özel sektörün bu yollardan, açılan kapılardan geçip yatırım yapması, istihdam sağlamasıdır. Sağlam bir büyümeyi, sağlıklı bir kalkınmayı, dünya ile rekabeti sağlayabilecek bir ekonomik ilerlemeyi ancak bu şekilde tesis edebiliriz” dedi.

Başbakan Erdoğan, 2002 yılında görevi devraldıklarında Türkiye’de toplam yatırım miktarının sadece 59 milyar lira seviyesinde olduğunu, bunun 43 milyar lirasının özel sektör yatırımı, 16 milyar lirasının da kamu yatırımı olduğunu vurguladı.

Küresel krize rağmen 2009 yılı sonunda toplam yatırımların yaklaşık üç kat artışla 161 milyar liraya ulaştığını, bunun 126 milyarının özel sektör, 35 milyarının da kamu yatırımı olduğunu belirten Erdoğan, ”Kamu yatırımı iki kat artarken, özel sektör yatırımı tam üç kat arttı. 2002 yılında, bankaların verdiği ticari kredi miktarı 22 milyar lira iken, şu anda ticari kredi miktarı tüm zamanların rekor seviyesine, 229 milyar liraya ulaştı. Yani ticari krediler 8 yılda 10 kattan fazla artış kaydetti. İstikrar ortamı, güven ortamı Türkiye’yi büyütüyor, ekonomiyi canlandırıyor, Türkiye’nin gücüne güç katıyor. Demokratikleşme adımlarımız, Avrupa Birliği sürecindeki reformlarımız, aktif dış politikamız Türkiye’yi küresel bir oyuncu haline getiriyor, bir cazibe merkezine dönüştürüyor. Türkiye, demokrasisiyle, küresel krize rağmen büyüyen ekonomisiyle, bölgesinde, dünyada artan itibarıyla adından daha çok söz ettiriyor, ilgiyle, dikkatle, takdirle izleniyor” diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye’nin 8 yıl önce milli gelirinin 230 milyar dolar olduğunu anımsatarak, 8 yılda bunu 3 kattan fazla artırdıklarını ve 730 milyar dolara çıkardıklarını söyledi.

8 yıl önce 36 milyar dolar olan ihracatın şimdi 114 milyar dolara ulaştığını da ifade eden Erdoğan, devletin borçlanma faizinin o dönemde yüzde 64 olduğunu, şimdi ise devletin yüzde 7 borçlanma faizi ödediğini dile getirdi.

-”BUNLARIN HEDEFİ YOK”-

Erdoğan, enflasyonun yüzde 30’dan 6.4’e düştüğünü de kaydederek, şöyle devam etti:

”23,5 milyar dolar, MHP-DSP-ANAP IMF’ye borçlanmıştı. Bize öyle devrettiler ama şimdi bizim 5,5 milyar dolar IMF’ye borcumuz kaldı. Onlar borçlandı biz temizliyoruz. Bunlar milliyetçi değil mi? Milli bankamız Merkez Bankası, 27,5 milyar dolar döviz rezervi vardı. Şimdi Merkez Bankasının döviz rezervi 82 milyar dolar. Nereden nereye çıktık. Onlar boşalttı, biz doldurduk, dolduruyoruz. Daha iyi olacağız, daha güçlü olacağız. Çünkü bize o yakışır. Yeniden büyük Türkiye’nin yolu buradan geçiyor.

Bunların hedefi yok, projesi yok. Şimdiden seçimi kaybetmiş durumdalar, şimdiden yenilgiyi kabullenmiş durumdalar; daha şimdiden yenilgiye mazeret aramanın çabası içerisine girmiş durumdalar. ‘Acaba korku salarak birilerini kandırır mıyız, biraz oy elde edebilir miyiz?’ diye. İşte kalkıp diyor ki; ‘ayda 600 TL en az, 1200 TL en fazla evdeki hanıma para vereceğiz’ diyor. Ben milletime diyorum ki ‘siz buna inanıyor musunuz?’ Bize oy versin vermesin, 74 milyon vatandaşıma diyorum ki; (Ne olur 8 yıl öncesine bakın, bugüne bakın. 80’leri, 90’ları, bundan tam 10 yıl, 20 yıl öncesi yaşanmış krizleri hatırlayın. Sonra bugüne bakın, 8 yıl önceki özgürlüklere, 8 yıl önceki demokratik standartlara bakın, bugünkülere bakın. 8 yıl önceki yollara, okullara, hastanelere, konutlara bakın, bugünkülere bakın).”

Erdoğan, Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Başakşehir’i 17 bin 500 konutta bıraktığını dile getirerek, şimdi burada 58 bin konutta ulaşıldığını söyledi.

Buradaki evlerin refah seviyesini gösterdiğini ifade eden Erdoğan, vatandaşın daha iyilerine de layık olduğunu kaydetti.

-”HERKESİN YAŞAM TARZINA SAYGILIYIZ”-

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

”Elimizi vicdanımıza koyalım, vicdanımızla karar verelim. Vicdanımızla değerlendirme yapalım -önceki gün de söyledim- biz bize oy verenlerin değil 74 milyonun hükümetiyiz. Herkesin yaşam tarzına saygılıyız. Herkesin görüşüne, düşünüşüne, ifade özgürlüğüne, hakkına, hukukuna saygılıyız. Bize birileri durmadan fatura kesip duruyor. İçeride ne oluyor, ne bitiyor bilmeden fatura kesiyor. Varsın kessinler ama biz öyle bakmıyoruz. ‘At denize balık bilmezse, Halik bilir’ diyoruz.”

Erdoğan, 6 bin 100 kilometre olarak devraldıkları duble yolların üzerine 7 senede 13 bin 600 kilometre duble yol ilave ettiklerini belirterek, ”Yolsuzlukların hükümeti bunları yapabilir mi?” diye sordu.

Sağlıkta reform gerçekleştirdiklerini de kaydeden Erdoğan, şimdi ilaçların istenilen eczaneden alınabildiğini ifade etti.

Erdoğan, çok yakında Olimpiyat Stadı’nın yanında dev bir şehir hastanesi kuracaklarını da belirterek, bu tür kent hastanelerini Anadolu Yakasında ve Ankara, İzmir gibi büyükşehirde kuracaklarını da anlattı.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

”Şehirlerimizi doğalgazla buluştururken, ekonomiyi büyütürken bunu AK Partililer için değil, 74 milyon için yapıyoruz. Demokrasinin standartlarını yükseltirken, özgürlükleri genişletirken bunu bize oy verenler için değil, 74 milyon için yapıyoruz. Biz Türkiye’yi büyütürken, itibarını yükseltirken belli bir kesim için değil, 780 bin kilometrekare vatan toprakları için yapıyoruz. Hiç kimse korkmasın, hiç kimsenin endişesi olmasın, hiç kimse kendisini tehdit altında hissetmesin, hiç kimse de muhalefetin, onun yandaş, candaş medyasının artık o bayatlamış korku kampanyalarına kanmasın, aldanmasın.”

Bu arada Erdoğan ve beraberindekiler kurdeleyi keserek, Olimpa Alışveriş Merkezi’ni hizmete açarak, gezdi. Bu sırada merkezde dahili hoparlörlerden ”Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda” şarkısı çalındı. Erdoğan, merkezin üst katında kurulan İSMEK sergisini de gezdi. Bu sırada Erdoğan’a, Ebru bir eser ile bir tablo hediye edildi.

FUZUL GRUP YÖNETİM KURULU BAŞKANI-

Fuzul Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Akbal da 15 ay gibi kısa sürede tamamladıkları projelerinin hayata geçtiğini, ”Alışveriş Olimpiyatı Başlıyor” sloganıyla açılan merkezin, ilçenin modern yüzüne katkı sağlamak amacıyla tasarladıklarını kaydetti.

Alışveriş merkezinin bölgenin ilk ve tek alışveriş merkezi olduğunu ve bölgede yaşayanların her türlü beklentilerini aynı anda karşılama imkanı bulacaklarını belirten Akbal, 45 milyon dolar yatırımla gerçekleşen alışveriş merkezinin çok sayıda yerli ve yabancı seçkin sayıda markayla zengin seçenekler sunacağını söyledi.

Akbal, alışveriş merkezinin şık ve modern mimarisinin yanı sıra Türkiye’nin ilk bölgesel alışveriş merkezi olduğunu ve 1500 kişiye istihdam sağlayacağını belirtti.

OLİMPA ALIŞVERİŞ MERKEZİ-

Fuzul Yapı’nın 10 bin metrekare arsa üzerinde 40 bin metrekare inşaat alanına sahip olan alışveriş merkezinde giyimden, teknolojiye, hediyelik eşyadan eğlenceye, yiyecekten spora kadar bölgenin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak 68 mağaza bulunuyor. 6 kattan oluşan alışveriş merkezinde 400 araç kapasiteli kapalı, 250 araç kapasiteli açık otopark bulunuyor.

Tedarikçileriyle birlikte 1500 kişiye istihdam sağladığı belirtilen Olimpa AVM’nin nüfusu 500 bine ulaşması beklenen ilçenin tüm alışveriş ihtiyacını karşılayarak İstanbul’un trafik sorununa da olumlu katkıda bulunması bekleniyor.

AA

By Usta

<<- Kızlar Baklavalı erkekleri sever diye duyduktan sonra elinde baklava tepsisiyle gezen