Kimi kadın, bırakın ortalıkta emzirmeyi eşinin yanında bile emzirmek istemiyor
Ayşe Aydın’ın haberi
Buna toplu emzirme etkinliği diyorlar. Amaçları emzirmenin doğallığına dikkat çekmek, emziren annenin memesinin cinsel obje olmadığını vurgulamak ve Türkiyede çalışan annelerin ihtiyacı olan şartları sağlamak…. Ekip başı, Blogcu Anne sitesiyle tanınan Elif Doğan…
Elif Doğan ve projenin destekçilerinden Tuğçe Erdemli Fişekle Taksim Parkında bebeklerini emzirirken sohbet ettik, hikayelerini dinledik.
* Öncelikle sizi tanıyalım…
4 yaşındaki Deniz ve 10 aylık Derin oğlanların annesiyim. Lise aşkımla evlendim, birlikte Amerikaya gittim, orada yaklaşık 10 sene okuyup çalıştıktan sonra Türkiyeye döndüm. İlk çocuğuma bakmak için çalışmayı bıraktım ve bir süre sonra bunalınca blog tutmaya başladım. O zamandan beri de Blogcu Anneyim.
* Emzirme reformu başlatmak nereden aklınıza geldi merak ediyorum?
Derini doğurduktan kısa bir süre sonra emzirme üzerine bir yazı yazdım. Yazıda, Konyadaki bir okulda süt iznini gereği gibi kullanamayan bir öğretmenin okul yönetimine dava açtığı ve kazandığı haberine, ayrıca yaşadığım iki farklı ülkede (Türkiye ve Amerika) toplum içinde emzirmeye nasıl bakıldığına değindim. Süt izninin nasıl kullanılacağına işverenin değil, çalışanın karar vereceğinden bahsettim. Çokça yorum geldi, birçok çalışan anne, iş hayatında sıkıntı yaşadığını belirtti. Çalışsın çalışmasın, etraftan gelen sütün yetmiyor gibi baskılarla mamaya başlamak zorunda kalan anneler de tartışmaya katılınca bu konuda bir reform gerektiği ortaya çıktı.
* Bebeğinizi nerelerde emzirdiniz?
Eşimin, arkadaşlarımın iş yerinde, bankalarda, otobüslerde, alışveriş merkezlerinde, doktor muayehanelerinde, müzelerin merdivenlerinde… Her yerde emzirdim.
Emziren anne şehirlerde tuhaf köylerde normal karşılanıyor
* Ters bir olay yaşadınız mı?
Hayır. Aksine Derine pasaport çıkartmak için emniyete gittiğimde, emzirmem gerekti. Bütün polisler bana rahat bir ortam hazırlamak için seferber oldu. Fakat gruba katılan bir arkadaşımız Bağdat Caddesinde bir kafede emzirirken, garsonun yan masadakiler rahatsız olmuş diyerek kendisine şal getirdiğini söyledi. Biz ne kadar çok ortalıkta emzirirsek, insanlar bu manzaranın doğallığına alışacak. Bu memeler fora gezmek demek değil elbette… Ben birçok yerde bebeğimi örtüsüz, hiçbir şeysiz emziriyorum, kimsenin ruhu bile duymuyor.
* Türk kadını utandığı için mi ortalıkta emzirmek istemiyor?
Bazıları öyle… Kimi kadın, bırakın ortalıkta emzirmeyi, eşinin yanında bile emzirmek istemeyebiliyor.
* Amerikada durum nasıl?
Orada da Biz bunu görmek zorunda mıyız? Göz zevkimizi bozuyorsun gibi bir yaklaşım var. Miamide bir kadın mağazasında ilk oğlumu emzirirken, kadınlar suratıma ters ters bakmıştı. Eyaletten eyalete değişiyor tabii. Burada da öyle… Büyük şehirde tuhaf karşılanabiliyor ama köylerde, kasabalarda emziren anne el üstünde tutuluyor gerçekten.
* Göğüsleri açmadan emzirmenin formülü nedir?
Ortalıkta emzirmekten çekinen anneler için birçok ürün var. Emzirme örtüleri, pançolar, özel bölmeli kıyafetler. Bunlar, özellikle de anne- bebek ikilisinin emzirmeyi yeni öğrendiği dönemlerde yardımcı olabiliyor. Ancak bebek büyüdükçe emzirmek kolaylaştığı gibi, bebek de örtülerin altında pek durmuyor. İkinci emzirme dönemimdeki şahsi çözümüm, içime omuz kısmından açılan atletler giymek oldu. Böylelikle hem karnım üşümüyor, hem de hiçbir yerim görünmüyor.
* Sizin kastınız biberonla süt vermek değil, değil mi?
Emzirmek ve anne sütü bir bütün aslında. Ancak günümüzde, özellikle de annelerin ilk aylarda çalışma hayatına dönmesiyle birlikte anne sütünün, memeden olmasa bile bebeğe verilmesi önem taşıyor.
* Arada ne gibi farklar var?
Anne sütünü memeden doğrudan vermenin bebek için de, anne için de ayrı ayrı psikolojik avantajları var. Meme vermek inanın en kolayı. Sütünüz her yerde her zaman hazır ve ideal ısıda. Esas zor olan onu pompayla sağmak, poşetlere doldurmak, dondurmak, çözdürmek… Emziremeyen, ancak çocuğuna anne sütü vermek için aylarca, gece-gündüz süt sağan anneler var. Bence asıl takdir edilmesi gereken bu.
Literatüre toplu emzirme etkinliği diye bir kavram soktuk
* Bu harekete destek veren kaç kadın var?
Birlikte ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
www.emzirmereformu.com sitemizde hareketimizi destekleyenlerin sayısı 3000e yaklaşıyor. Sadece anneler değil, babalar, baba adayları, öğretmenler, tiyatro sanatçıları, doktorlar… Bunun dışında aktif olarak çalışan bir gönüllü grubumuz var. Türkiyenin çeşitli şehirlerine dağılmış, yaklaşık 20 kişilik bir grubuz.
* Mesela şimdi burada emzirerek, belli insanların konuya dikkatini çektiğinizi düşünüyor musunuz?
Kesinlikle öyle. İlk etapta şaşkın gözlerle bakıyorlar, anlamıyorlar. ama dikkatlerini çekiyor. Toplu Emzirme Etkinliği diye bir kavram soktuk literatüre.
* Gelelim süt iznine… En büyük sıkıntılardan biri de bu değil mi? Patronlar genelde kullandırtmıyor, Çalışma Bakanlığı da takip etmiyor.
Yasal olarak annelerin işe döndükten sonra bebekleri bir yaşında olana kadar süt izinleri var. Ancak çoğunluk bunu kullanırken sıkıntı yaşıyor. Örneğin, iş yerinden iki saat uzaklıkta yaşayan bir anne için bir buçuk saat erken çıkmak hiçbir şey ifade etmiyor. Bu durumda süt iznini toplu kullanmak daha çok işine yarayabiliyor, ancak işveren buna izin vermek istemiyor. Bu konuda önemli değişikliklere imza atacağımızı düşünüyoruz.
* Belli sayıda çalışanı olan kurumlarda kreş bulundurma zorunluluğu da var. Ama onu da kimse takmıyor değil mi?
Maalesef. Türkiyenin en büyük şirketlerine bir gidin, kaç tanesinde kreş var, bir sorun. Cevap iki elin parmağını geçmeyecektir. Kimi kanunu hiçe sayıyor. Kimiyse şirketi bölerek, örneğin, 50 çalışanlı üç şirketmiş gibi göstererek zorunluluktan kaçıyor.
* Çalışma Bakanlığına konuyu taşıma gibi bir niyetiniz var mı?
Çalışma Bakanlığı projemizi beğendiklerini ve ilgilendiklerini söylediler. Şu an iletişim halindeyiz. Bakandan görüşme de talep ettik, yakın zamanda Ankaraya gitmeyi umuyoruz.
Tuğçe Erdemli Fişek (8 aylık Atlasın annesi)
Emzirdiğim için işe alınmadım
Türk insanı genelde çocuğa saygılı. Ben sokakta emzirirken hiçbir sorun yaşamadım. Atlas doğduktan iki ay sonra iş aramaya başladım. Büyük bir şirketten görüşmeye çağırdılar. İlk görüşmem olumlu geçti. Sizi bir de genel müdürümüzle tanıştırmak istiyoruz dediler. Genel müdürle de sohbet gayet iyi giderken, bir anda dosyama baktı ve Aaa! Sizin 4.5 aylık çocuğunuz varmış. O şimdi emiyordur da… dedi. Ben de Evet dedim. E şimdi siz bebeği bırakamazsınız dedi. Biz sütümüzü sağabiliyoruz, saklayabiliyoruz diye cevap verdim ama genel müdür bana teşekkür ederek, görüşmeyi bitirdi.
Emzirme Reformunun amaçları
* Sağlık Bakanlığının ilk altı ay sadece anne sütü politikasına rağmen Çalışma Bakanlığının verdiği doğum izni (yarısı doğumdan önce, yarısı doğumdan sonra olmak üzere) toplam 16 hafta. Bu süreyi en az altı aya çıkartmak…
* Kanun gereği emziren anneler günde 7.5 saatten fazla çalıştırılmamalı. Ama bizde işverenler çıkış saatine toplantılar koyarak buna engel oluyorlar. İşverenin bunun bir lütuf değil, kanun olduğunu anlamasını sağlamak.
* Anneler, bebeklerinin onlara en çok ihtiyacı olduğu dönemde işe dönmek zorunda kalıyor. Dahası, çalışma koşulları emzirmeyi desteklemiyor. İş yerlerinde emzirme odaları olması, süt izni ve ücretsiz izin gibi kanunun hâlihazırda tanıdığı hakların kullanımında sorun yaşanmamasını sağlamak…
* Özel sektörde annenin ücretsiz izin talebine kötü bakılıyor, hatta bu bir işten çıkartma nedeni olarak kullanılıyor. Maddi durumu el veren anneler işi bırakıyor. Eğitimli iş gücü kaybı oluyor. Doğum sonrası ücretsiz izin hakkını en az iki seneye çıkartmak…
* Annelere emzirme konusunda eğitim ve psikolojik destek sunmak. Emzirmek, doğal olduğu kadar teknik de bir süreç. Bu süreçte anneler çevrelerinden destek yerine Sütün yetmiyor mu, mama ver türünde bir baskı görebiliyor. Biz Emzirme Reformu olarak gönüllü emzirme danışmanları yaratmayı ve annelere destek vermeyi planlıyoruz.
* İsteyen her anne, parkta, sokakta, alışveriş merkezinde vs. bebeğini emzirebilmelidir. Hiçbir anne ortalıkta emzirdiği için ayıplanmamalıdır. Bebeğini emziren annenin memesi cinsel obje değildir.