Programda, 25. yıldönümüne denk gelen günde Radyo 7ye konuk olan Fatih Kısaparmak, Erkan Koçun sorularını yanıtladı. Müzik piyasası, siyaset ve sporla ilgili düşüncelerini ve yaptığı çalışmaları anlattı.
Programdan Bir Bölüm:
Erkan Koç: 86 yılında ilk albümünü yapmıştınız. Bugün sanat yılınızın 25. yıldönümü.
Bildiğim kadarıyla 25. sanat yılında kendinizle özdeşen bir albüm yapmayı düşünüyordunuz. Var mı öyle bir proje?
Fatih Kısaparmak: Piyasanın durumunu biliyorsun. Ciddi bir kriz içinde. CD satışları bitti. Nerdeyse yok. Artık İnsanlar birkaç eserle CD yapıyorlar. Onları basmıyorlar bile. İnternette yayınlıyorlar. Türk müzik sektörünün iflas ettiği bir ortamda CD çıkartmayı veya albüm yapmayı düşünmüyorum. ama yeni besteler yapmaya devam ediyorum. 93 tane yeni eser var. Bundan 9 tane CD çıkar 20 tan single çıkar. Şuan demleniyorlar.
E.Koç: 25 yıl içinde kaç albüm çıkarttınız?
F.Kısaparmak: 17 albüm. Diğer sanatçılarla yaptığım beste ve şarkılarla toplam 54 tane albüm oluyor.
E.Koç: Anneniz emekli bir öğretmen. Babanız da öğretmendi aynı zamanda bürokrattı. İl milli eğitim müdürlüğüde yapmıştı. Sizin de, müzik hayatınız başlamadan önce gazetecilik, Büyük Millet Meclisinde fotoğrafçılık yaptığınızı biliyorum. Baban bürokrattı, siz de mecliste baya bir mesai harcadınız. Artık Fatih Kısaparmakında siyaset yapması, bu millete o yönde hayırlı işler yapma zamanı gelmedi mi?
Hayatım boyunca hiç kimsenin adamı olmadım.
F.Kısaparmak: Bence yapmasın. Fatih Kısaparmak bulunduğu yerde kalmaya devam etsin. Ben bu ülkenin ortak paydalarından biri olmaya talibim. Çok şükür bu ülkenin güzel insanları beni doğru anladı. Ben herkese eşit mesafemi aynı yakınlığımı ve aynı muhabbetimi koruyageldim. Sağın en ucundan, solun en ucuna, merkezi sağından merkezi soluna kadar, ne kadar siyasi parti varsa benim şarkılarımı seçim meydanlarında, otobüslerinde kullandılar.
Ve ilginçtir ki, hayatta yan yana gelmesi imkânsızmış gibi algılayacağımız insanlar aynı şarkıları kullandılar. Ben bunda çok mutlu oldum. Bu toplumun her kesimine seslenebilmişim. Bende bunu istemiştim zaten.
Sen siyaset dediğin zaman, bir kesimin veya bir kısmın adamı olmak gibi de bir elbiseyi giymek zorundasın. Hâlbuki ben herkesin fatihiyim. Türkiyenin Fatihi. Halkın ortak paydası olmaya taliptim. Çok şükür bunu da sağladım. Hayatım boyunca hiç kimsenin adamı olmadım. Aklımı, beynimi, kimliğimi, kişiliğimi, yüreğimi ve ruhumu hiç kimseye kiralamadım. Hiç kimseye satmadım.
Benim için hayatta önemli şey, yunusça sevmek. Hep bunun peşinden gittim. Dolayısıyla siyaset üstü kaldım, partiler üstü kaldım. Hatta şunu da söyleyebilirim; Bugüne kadar, sadece halk konserleri veren biri olarak söylüyorum; aynı zamanda hiçbir siyasi amblem altında sahne almadım. Biz birlik ve beraberlik için varız ve türküleri de en büyük ortak paydalardan biri olduğunu düşünüyoruz. Ortak paydalarımızda ortak faydalarımızın olduğuna inandık. Dolayısıyla biz herkesi seviyoruz.
E.Koç: Bu konuyu şundan dolayı açmak istedim. Müzik piyasasının içinde çekilen sıkıntıları biliyorsunuz. Siyasetin içine girip o konuyla ilgili bir şeyler yapmak istemez misiniz? diye sormuştum
KANUN YAKANLARDAN DEĞİL, TÜRKÜ YAKANLARDANIM
F.Kısaparmak: Açıkçası benim öyle bir talebi hiç olmadı. Öyle bir arzum öyle bir niyetim falan olmadı. Ama şunu söyleyeyim; Bana beş sene öncesinin, on sene öncesinin hatta üç ay öncesinin kültür bakanlığını say desem sokaktaki vatandaşlarımdan kaç tane bilen çıkar. Ama binlerce yıl öncesinin ozanları herkesin belleğinde hafızasında kazılıdır. Ben kanun yapanlardansa türkü yakanların daha kalıcı daha önemli olduğunu biliyorum. Ben bir ozan adayı oldum diyemem ona halka karar verir. Ve bugün yaşarken değil, siz öldükten sonra eğer eserleriniz yaşıyorsa ona halk verir. Bir sanatçı unutulduğu zaman ölür. Eğer eserleri yaşıyorsa onun ozanları yüzyıllara meydan okuyabilir. Yirmi yıl öncesinin enerji kaynaklar bakanını kimse tanımaz, bilmez. Ama birçok ozan yetiştirmiş bu ülke. Bunların hepsi hafızamızda yaşıyor.
E.Koç: Geçen yıllarda sizinle yaptığımız bir programda, sizi Cumhurbaşkanlığına çok yakıştırmışlardı. Onu hatırlıyorsunuzdur. Ve çok sayıda sağ ve sol görüşte insanlar olumlu bakmıştı
F.Kısaparmak: Ben bir ozan olma adayıyım. Bu milletin gönlüne girmek zordur. Bu milletin gönlünde yer edinmek en büyük şereftir.
E.Koç: Üç dönem Elazığsporda yöneticilikte yaptınız. Elazığspor ne durumda?
F.Kısaparmak: Malatyada da yaptım.
E.Koç: Ben onu anlayamadım. Elazığ tamam da, Malatya ile bağlantı kuramadım?
F. Kısaparmak: İki şehir, komşu kent geleneği, kültür, insan yapısı anlamında çok benzer. Elazığ ile Malatya arasında yıllardır futboldan kaynaklanan bir rekabet vardır ve ben 90lı yılların ortasında Şahin Özerin Malatyasporla ilgilendiği dönemde Cengiz Kurtoğluyla beraber Malatyasporda yöneticilikte yaptım.
Biz şunu vurguladık. Anadolu takımları hepimizindir. Hepsi başarılı olması lazımdır. Ama Anadolunun da futbolda bir sesi soluğu olmalı. Aynı zamanda kişisel olarak Elazığ ve Malatyaspor arasındaki futbol rekabetinin de bir barış çubuğunu yakmıştı o zaman. Daha sonra Malatyadan otobüsler dolusu seyirci bizim maçlara gelip bize destek verdiler. Bu futbolun özünü yakışan bir davranış olmuştu. Elazığspor son haftalarda iyi gidiyor. Umut var ama hak ettiği lig şu anki durumu değil.