Hakan GÖKSEL‘in haberi
Trafik kazalarında fatura sürücüye kesiliyor. Araçlar ve yollar kusursuz kabul ediliyor. Otomotiv sektörü Sanayi Bakanlığı’nca denetleniyor ama ne kamuda ne dernekte bağımsız birim yok. İş firmanın insafına kalıyor
Türkiye’de lokomotif sektörlerden biri otomotiv! Hem sanayisi hem de yan sanayisi ile sektörler arasında Türkiye’nin gözbebeği oldu!
Ekonomi yönetimince kriz dönemlerinde en büyük desteği alan sektörlerden biriydi. İhracat ve ithalatıyla rekorlar kırdı. Hatta bugün Türkiyede her 5 kişiye 1 otomobil düşüyor.
Türkiye için çok önemli olan sektörde, otomotiv şirketlerinin kendi bünyeleri dışında ne devlet kanadında ne de derneklerde özel otomotiv birimi yer almıyor.
Türkiyenin gurur kaynağı sektörde markaların tamamı yabancı ve Türkiyenin kendine ait markası yok. Türkiye bugünlerde yerli otomobili nasıl üreteceğinin hesaplarını yapıyor. Türkiyenin bu sektördeki en büyük eksiği bağımsız otomotiv uzmanlarının olmaması
Kazalarda tutanakları trafik polisi ya da sigorta şirketleri tutuyor. Araç ya da karayolunda hiçbir hata aranmıyor. Kazalarda aracı inceleyecek bağımsız uzmanlar yok.
Tüm dünyada markalar bu uzmanları bünyesinde bulunduruyor fakat ABD gibi ülkelerde kazalarda bağımsız denetim yapan uzmanlar kazaları incelerken Türkiyede bu iş markaların insafına bırakılıyor.
Yaklaşık 5 bin parçadan oluşan otomobillerin imalatında; parçaların ömürleri, sağlamlıkları, uygunlukları kusursuz kabul ediliyor. Sorunlu olanları ise firmalar sessiz sedasız kendi içinde hallediyor.
TRAFİK KAZALARI
Türkiyedeki trafik kazalarının nedenleri farklı olmasına rağmen fatura her zaman sürücülere kesiliyor. Kaza sonrası raporlar trafik görevlileri tarafından tutuluyor. 8 puanlık suçun 8i de kullanıcı hatasına yükleniyor.
Karayollarının ve de araçların yüzde 100 kusursuz kabul edildiği Türkiyede, kazalarda yolun ya da aracın suçlu olduğunu ortaya koyabilmek için uzun soluklu mücadele azmi, zaman ve para gerekiyor. Haklı çıkmak ise deyim yerindeyse binde bir gerçekleşebilecek bir ihtimal
TEK SUÇLUSU NEDEN SÜRÜCÜ?
Bazı trafik kazaları oluş biçimleri ile dikkat çekiyor. Türkiyede ilginç kazalardan biri hemzemin geçit kazaları! Araç sürücülerinin beyanlarında, aracın motorunun durduğu gibi iddialar gazete ve televizyon demeçlerinden ileriye geçemiyor ve mahkemeye intikal etmedikçe tutanaklara bile girmiyor.
Bu konuda manyetik alan ile ilgili bilimsel çalışmalar ortaya konulmasına rağmen dikkate bile alınmıyor.
Kazalardaki fren mesafeleri ya sürücü intikal zamanına ya da aracın bakımının yapılmamasına bağlanarak fatura yine sürücülere kesiliyor.
Park halindeki otomobilin birden frenlerinin boşalması ve kazalara neden olması ya yüke ya bakımlarının yapılmamasına bağlanıyor. Dolaylı olarak fatura yine kullanıcıya çıkıyor.
Yolcu ya da yük taşıyan en basit araçtan en lüks araca kadar istibdat haddine dair en ufak bir uyarı lambasının bulunması diğer dikkat çeken eksiklerden
Airbag sistemi güvenliği ya da seyir esnasında yanan araçlar ve otobüsler için bile firmalar neredeyse suçlanmıyor Otoyolda seyir esnasında hiçbir neden yokken aracın takla atması gibi olayların tek sorumlusu olarak sürücüler gösteriliyor. Bu tür kazalarda araçlar incelenmiyor.
Hararet gibi araç için hayati önem taşıyan uyarı lambalarının yanmak dışında, sesli ikaz ya da yanıp sönen gibi erken tedbir almaya yönelik bir sistem bile yıllardır yapılmış değil
Sürücülerin tartışmasız yüzde 100 suçlu kabul edildiği Türkiyede yollar ve araçlar sıfır kusurlu olarak kabul ediliyor.
GERİ ÇAĞIRMALAR
ABD , Japonya, İsveç gibi gelişmiş ülkelerde son dönemde dünya devi markaların geri çağırmaları gerçekleşti. General Motorstan Toyotaya, Hondadan, Forda, Chryslerden Suzukiye, Volvodan Nissana birçok dünya devi marka birbiri ardına bazı modellerini geri çağırdı.
Araçların tamamında imalat sorunundan kaynaklanan ve hayati önem taşıyan sorunlar vardı. Araçlar tüm dünyaya duyurularak geri çağrıldı ama Türkiye’de benzer uygulamalar gizli gizli yapılıyor ve firmaların inisiyatifinde…
BAKANLIK SORUMLU AMA ÖZEL BİR BİRİM YOK
Sanayi Bakanlığı yetkililerden görüşlerine başvurduğumuz, Sanayi Genel Müdürlüğü Şube Müdürü Coşkun Kokul, şu anda geri çağırma konusunda sorumluluğun Sanayi Bakanlığına ait olduğunu ifade etti.
Otomobil markalarının kendi içerisinde de denetimler olduğunu ifade eden Kokul; bu konuda çalışmalarını çeşitlendirdiklerini söyledi.
Kokul, mevzuata göre sorumlunun Sanayi Bakanlığında olduğunu ama otomotivde geri çağırmalarla ilgili ayrı bir birimin bulunmadığı bilgisini verdi.
Diğer sektörlerde geri çağırmalar ve toplatmalar olmasına rağmen otomotivde bakanlıkça gerçekleştirilen geri çağırma olmadığını ve Türkiyede kontrolün imalat süreci öncesinde yapıldığını anlattı.
Kokul, araçların TİP onaylarının alınması ve mevzuatta öngörülen güvenlik testlerine tabi tutulduğunu belirtti.
Konuyla ilgili Yönetmeliklerin de bulunduğunu belirten Kokul büyük çoğunluğun Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomi Komisyonu yönetmelikleri olduğunu ve bunlara uygunluk arandığını ekledi.
GERİ ÇAĞIRMALAR FİRMALARIN İNSAFINA KALIYOR
Otomotiv Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Ercan Tezer, otomotiv sektöründe servise gelen araçların verilerinin kontrolünün yapıldığını ve servise gelen araçların arızalarının sistematik olarak raporlandığını ve bu raporların şirketlerdeki otoriteler tarafından izlendiğini belirtiyor.
Tezer Bazı ürünlerde sistematik hatalar görülürse, burada imalat hatasına rastlanır ve geri çağırmanın temelinde bu vardır. Durup dururken araç çağrılmaz bunlar müşteri şikâyetleri oldukça dikkate alınır. Ya da firma kendi içinde yapacağı denetimlerde yakalar Bunlar toplanır belirli bir sınırı aştığı zaman geri çağrılır dedi.
YASAL SINIR YOK MARKA BELİRLİYOR
Söz konusu imalat hataları ile ilgili araç sayısı sınırının yasal olup olmadığını sorduğumuz Tezer, yasal herhangi bir sınır olmadığını bu sınırın markalarca belirlendiğini söyledi.
Kritik sınırın firmaların inisiyatifinde olduğunu anlatan Tezer Kritik sınıra markalar karar veriyor. Tabi hiçbir firma kendi imajını kirletmek istemez. Şirketlerde kritik değerler vardır şirketten şirkete değişir.
O sınır aşıldığı zaman o ürünün o modeli ile ilgili incelemeler yapılır. Belirli motor ve şasi numarasına göre araçlar problem için telefon ya da mektupla çağırılır. Program ayarlaması ya da parça değişimi yapılır dedi.
Rekabet ortamında bu tür söylentilerin çok hızlı yayılacağını söyleyen Tezer şirketlerin bunu göz ardı etmesinin mümkün olmadığını belirtti.
Türkiyede mevzuata girmeyen arızalar geri çağırmalarda dikkate alınmayabiliyor.
Sanayi Bakanlığında olmadığı gibi dernekte de otomotiv için ayrı bir geri çağırma birimin olmadığını teyit eden Tezer bu doğrudan doğruya şirketlerin ürünlerinin geleceği ile ilgilidir.
Bir müşteri memnun olursa diğerini getirir memnun olmazsa onlarcasını götürür. Arızayı saklamak üreticiyi kurtarmaz. Bunu mevzuat çerçevesinde geri çağırarak gerekeni yapar. dedi.
DÜNYADA AÇIK AÇIK TÜRKİYE’DE GİZLİ
Dünyada olduğunu gibi Türkiyede de birçok geri çağırma olduğu bilgisini veren Tezer bunların komuoyuna açıklanmadığı müşterilere çeşitli yollardan ulaşıldığı anlattı.
Geri çağırmaların tüm dünyada duyurulurken neden Türkiyede hiçbir geri çağırmanın olmadığını sorduğumuz Tezer, Türkiyeye hiçbir farklı muamele yapılmayacağını, aynı modelin farklı ülkelerde farklı özellikler gösterebileceğini ve arızaların da ülkelere göre değişebileceğini söyledi.
Toptan bir geri çağırmanın mümkün olmadığını ve sorun varsa o seride üretilen belli bir araca ilişkin ve parçanın kullandığı araca ilişkin değişiklik görülebileceğini vurguladı.
Tezerin verdiğini bilgiye göre Araç üretimlerinde parçaların farklı şirketlerden alınabileceğini niteliğine göre, model değişikliğine göre hesaplamalar yapılır ve gerçek arızayı taşıyan araçlar geri çağrılıyor.
RESMİ BİRİME İHTİYAÇ YOK
Tezer, araçlarla ilgili denetim yapacak resmi bir birime ihtiyaç olmadığını, marka kendi kendini denetleyemezse bunun bağımsız kuruluşlarca hiç yapılamayacağını iddia ediyor.
Türkiyede üretilen ile ithal edilen araçlar arasında fark olmadığını ifade eden Tezer, aynı standartlarda üretim yapıldığını ifade ediyor.
Türkiyenin ürettiği birçok ürünü ihraç ettiğini ifade eden Tezer, Türkiyede ikinci sınıf araç üretiminin söz konusu olmadığının altını çizdi.
Bir otomobilin ortalama 5 bin parçadan oluştuğunu ve bunların muhtelif kaynaklardan geldiğini söyleyen Tezer, meselenin arızanın tespiti değil bütün sorunlu araçlarda arızanın giderilmesi ile ilgili faaliyetin önemli olduğunu söyledi.
Hukuki düzenlemeleri de sorduğumuz Tezer, Tüketici Kanununda geri çağırma ile ilgili maddelerin olduğunu söyledi.