Cum. May 10th, 2024

Türk Patent Enstitüsü (TPE) Başkan Yardımcısı Ahmet Koçer, ”Geçtiğimiz yıl marka başvurularında 85 bin marka başvurusuyla Avrupa’da Fransa’dan sonra Türkiye ikinci ülke konumundaydı. Bu sene yılın ilk 9 ayında 75 bin sayısına ulaştı. Bizim yıl sonu beklentimiz 100 binin üzerini bulacağımız yönünde” dedi.


Koçer, Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen ”2011 Patent Günleri” etkinliğinin açılışında yaptığı konuşmada, günümüzde öne çıkan bilgi ekonomisi, yenilikçilik, markalaşma, Arge, inovasyon gibi kavramaları başarıyla özümseyen, uygulayan ABD, Japonya gibi ülkelerin her alanda başarılı olduklarını söyledi.

Son 30 yılda gelişmiş ülkelerdeki ilerlemenin kaynağının Arge ve inovasyon olduğunu ifade eden Koçer, ”Tabi ki dünyada küresel bir rekabet yaşanıyor. Bu rekabette ABD ve Japonya karşısında geri kalmak istemeyen AB ülkeleri Lizbon Stratejisini Avrupa 2023 Stratejisi olarak değiştirdiler. Bu stratejinin de temel amacı Japonya ve ABD karşısında rekabet gücünü artırmak. Bunu da işte Arge ve inovasyona ayıracakları kaynağı artırmakla sağlamak istiyorlar” diye konuştu.

AB ülkelerinin Arge’ye ayırdıkları payın gayrisafi milli hasılaya oranını yüzde 2’ye yükseltmeleri taktirde bu farkın kapanacağını veya rekabet üstünlüğü elde edileceğini düşündüklerini, Türkiye‘nin de 2013 yılı için Arge’ye ayıracağı kaynağın gayrisafi milli hasılanın yüzde 2’sine karşılık gelme hedefi olduğunu anlatan Koçer, bu alanda Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin de son dönemde bu Arge ve inovasyon projelerine önemli kaynaklar aktardıklarını kaydetti.

Koçer, Çin’in de Arge konularına önem verdiğini belirterek, ”Yakın bir gelecekte dünya olarak bir gerçekle karşı karşıya kalacağız. Dünyayı bugün bu şekilde etkileyen Çin acaba kendi markalarıyla, kendi buluşlarıyla dünyayı nasıl etkileyecek? Aslında üzerinde durmamız gereken konulardan biri de bu” dedi.

İnovasyon sürecinde ortaya çıkan birtakım yeniliklerin korunmasının da büyük önem taşıdığını söyleyen Koçer, şöyle konuştu:

”Bunu nasıl koruyacağız? Yine patentle, tasarımla koruyacağız. Bunu ticari hayata aktardığımız zaman bunun bir kimliği olacak, bir ismi olacak nasıl bizleri birbirimizden ayıran isimlerimiz ve kimliğimizse ürün ve hizmetleri de birbirinden ayıran tabi ki markalar olacak. Bunların hepsi TPE’nin faaliyet alanı. Dünyada bu gelişmeler varken, tabi ki gelişmekte olan ve yıldızı parlayan bir ülke olarak Türkiye‘de son dönemde bu haklarla ilgili çok önemli gelişmeler oluyor. Geçtiğimiz yıl marka başvurularında 85 bin marka başvurusuyla Avrupa’da Fransa‘dan sonra Türkiye ikinci ülke konumundaydı. Bu sene yılın ilk 9 ayında 75 bin sayısına ulaştı. Bizim yıl sonu beklentimiz 100 binin üzerini bulacağımız yönünde. İhracat rakamları gibi son 12 aylık marka başvuru sayımıza baktığımız zaman 100 bine yaklaştığımızı görüyoruz. Şu anda 98 bindeyiz. Yıl sonu itibariyle yüz bini çok rahatlıkla geçeceğiz.”

-”Dünyada dakikada 2 patent başvurusu yapılıyor”

Buluş alanında da Türkiye‘nin son dönemde çok büyük bir gelişme içerisinde olduğunu söyleyen Koçer, şöyle dedi:

”Bu hakların başlangıcı Türkiye‘de 140 yıl öncesine dayanıyor. İlk marka kanunumuz Avrupa’nın ikinci marka kanunundur. İlk patent kanunumuz yine Avrupa’nın ilk patent kanunları arasındadır. Fakat bu kanunların yenilendiği 1995 yılında Türkiye olarak ürettiğimiz buluş sayısı sadece 206. 2010 yılına geldiğimiz zaman bu sayının 6 bin 500’e çıktığını görüyoruz. Özellikle son 6-7 senedir Türkiye, dünya ortalamasının çok üzerinde artışlar gerçekleştiriyor bu alanda. Bu yeterli mi? Elbette yeterli değil. Çünkü dünyada dakikada 2 patent başvurusu yapılıyor. Yani çok hızlı bir rekabet, çok hızlı bir dinamik bir alan. Bu alanlarda bizlerin de o dinamikliği sağlamamız lazım. Türkiye genç, dinamik bir ülke.”

Koçer, TPE olarak KOBİ’ler ve iş dünyası ile üniversiteleri hedef grup olarak belirlediklerini söyledi. Türkiye‘deki işletmelerin tamamına yakınının KOBİ niteliğinde olduğunu, ülkede 170’e yakın üniversite bulunduğunu ifade eden Koçer, ”Özellikle patentteki artışı sürdürülebilir kılmak için bunlara yönelik pek çok projeler geliştiriyoruz. Son dönemde gerçekleştirdiğimiz projelerden bir tanesi, özellikle üniversite müfredatına ilgili konularının girmesi. Mühendislik ve temel bilimler alanında. Bununla ilgili bir yönlendirme komitesi kurduk. Türkiye genelinde 30 üniversitenin katıldığı bir komite” diye konuştu.

-Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bingöl–

Fırat Üniversitesi (FÜ) Rektörü Prof. Dr. Feyzi Bingöl ise Elazığ‘ın çok değerleri olduğunu, ancak bunların patent veya marka haline yeterince getirilemediğini söyledi.

Bu toplantıdan sonra kentin bu konularda biraz daha hareketleneceğini umduğunu belirten Prof. Dr. Bingöl, ”Üniversiteler araştırmanın halen daha en fazla yapıldığı yerlerdir. Arge özel sektörde gün geçtikçe artıyor ama hala daha üniversiteler lokomotifler. Özellikle 1980 yıllarından sonra üniversitelerdeki araştırma sayılarında önemli artışlar gerçekleşti. Ama ona paralel aynı oran ve düzeyde patent veya marka konusundaki gelişmeleri göremedik” diye konuştu.

Prof. Dr. Bingöl, özellikle temel bilimler ve mühendislikteki öğretim üyeleri ile daha çok da son sınıfa doğru öğrencilerin burada olmasını, toplantıyı izlemelerini istediğini kaydetti.

-Programda TSO Başkanı Şekerdağ rahatsızlandı-

Toplantıda kürsüye çıkan Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Ali Şekerdağ ise konuşmasının başlangıcında kelimeleri toparlayamadı, birkaç kez dili sürçtü. Dinleyicilere ”Galiba şekerim düştü. kusura bakmayın” diyerek kürsüden ayrılan Şekerdağ, bir süre kuliste dinlendi. Salon dışında ambulansta müdahale edilen Şekerdağ, daha sonra salona geri döndü.

Etkinlikte 2000-2010 yılları arasında Elazığ‘da en fazla patent ve faydalı model, en fazla marka, en fazla endüstriyel tasarım başvurusu yapan firma yetkilileri ile coğrafi işaretler kategorisinde Öküzgözü üzüm tescili yapan Elazığ Tarım İl Müdürlüğü yetkililerine ve Elazığ Merkez İlçe Üzüm Üreticileri Birliği Başkanı Hüsamettin Kaya’ya plaket verildi.

By Usta

<<- Kızlar Baklavalı erkekleri sever diye duyduktan sonra elinde baklava tepsisiyle gezen