Pts. May 6th, 2024

Fransa’nın Cannes kentinde başlayan G-20 zirvesine katılan Başbakan Erdoğan ekonomik politikalar oturumunda katılımcılara hitap etti. Türkiye’deki işsizlik rakamlarının düştüğünü belirten Erdoğan, “Krizin en yoğun olduğu anda işsizlik yüzde 14’e kadar çıkarken ülkemizde şu anda son işsizlik rakamları 9.1’e düştü” dedi.


Başbakan Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle,

2008 yılında bazı bankaların iflası ile ortaya çıkan küresel kriz bugün de bazı ülkeleri tehdit eder durumda. Programımızda 3 yıllık bir perspektif ortaya koyduk. Kamu borç stoğumuzu yeniden kontrol altına alacağmızı gösterdik. Daha sonra bu program dahilinde kademeli bir şekilde geri almaya başladık. Önceki dönemlerle mukayese edilecek şekilde değil, bunları da bir disiplin çerçevesinde karar altına aldık. Kararlar çok farklıydı. Kamudan şuraya şu kadar destek gibi talepler olmasına rağmen biz bunlar ahayır dedik ve ciddi tavırlar koyduk.

Yapılan program piyasaların önünü görmesine çok katkılar sağladı. Özel sektör talebinin büyümeye katkısı da önemli ölçüde yükseldi. 2011’in ilk yarısında yüzde 10’un üzerinde bir büyüme elde ettik. Krizin en yoğun olduğu anda işsizlik yüzde 14’e kadar çıkarken ülkemizde şu anda son işsizlik rakamları 9.1’e düşmüş ve biraz daha düşeceğini tahmin ediyorum.

CESUR VE KARARLI ADIMLAR ATILMALI
Bu performansla Türkiye küresel ekonomideki olumsuz tablodan kendisini uzak tutmaya çalıştı. Bu yılın ekim ayında orta vadeli programımızı 2014 yılını da kapsayacak şekilde güncellemiş bulunuyoruz. Bizdeki cari açığın temelini de özellikle petrole dayalı olan yapımız bizi bu noktada sıkıntıya düşürmektedir. Zira enerjide bütün bu konudaki petrol ödememiz tabii ki 74 milyonluk bir ülkede bizlere çok ciddi maliyetler yüklüyor. Yurt içi tasarrufları yükseltecek, özel sektörün rekabetini arttıracak bir çok yapısal reformu biz bu arada hayata geçireceğiz. İstanbul‘u bir finans merkezi haline getirecek adımların atılması da orta vadeli programımızda yer alıyor. 2011 yılı sonu itibari ile bütçe açığımızın GSYH’ya oranının yüzde 1,7’ye düşmesini bekliyoruz. Bu 9 yıl önce yüzde 73 civarındaydı. Gelişmiş ülkelerin giderek büyüyen borç sorununun çözümü için öncelikle cesur ve kararlı adımlar atılmalı, ekonominin tüm aktörlerine gerekli güven verilmelidir. Ki ısrarla bütün katılımcı arkadaşlarım kamu maliyesi üzerinde durdular ki herkes bunu yakalamıştır.

SIKINTI VAR HALİMİZ NE OLACAK DEMEMELİYİZ
Söz konusu kararların somutlaştırılması ve süratle uygulanması, karşı karşıya bulunduğumuz risklerin giderilmesi için önemlidir. Büyüme potansiyelinin arttırılması için bir çok reform G-20’nin gündeminde yer almaktadır. Finansal sektör reformlarına aynı kararlılıkla sürdürülmesi, bankaların şoklara karşı direncinin arttırılması kritik önem taşıyor.Düşünün şuanda uluslararası rasyolara baktığımız zaman yüzde 8 gibi bir oran var. Biz bunu yüzde 8 olarak değil yüzde 12 olarak uyguladık. Yüzde 12’ye yaklaşan bir banka olduğu zaman BDDK uyarıyı yaptı ve bunu disipline etti. Şuanda bankalarımız içerisinde sermaye rasyosu yüzde 17 civarındadır. Bu kararlılığımızı disiplinimizi aynı şekilde de devam ettiriyoruz. Bu konuda kredi talebi olanlar artıyor. Burada da bir kontrol sistemi çalışıyor. Aksi takdirde 90’&lı yıllarda, 2000’li yıllardaki sorunlarla karşı karşıya kalabiliriz. Bizim görevimiz, özel sektörün önünü görmesini sağlamak, adil ve rekabetçi ve işleyen bir ekonomik ortam hazırlamaktır. Politika yapıcıları bunu başarmak, sağlamak durumundadır. Size düşen ise bu yatırımlara devam etmektir. Sıkıntı var halimiz ne olacak dememeliyiz. Böyle zamanlarda bu yatırımlar geleceği kurtarmak açısından önemlidir. Kriz anları iyi değerlendirilebilirse fırsata dönüşebilir. Bir defa risk almayı sizler çok iyi bilirsiniz. Ekonomi bir risktir. Ama ben birşey daha öğrendim. Siyasette, yaşam da risktir. Bunları da çok iyi bileceğiz. Eğer bunu paylaşabilirsek inanıyorum ki o zaman netice almayı da başaracağız. ekonimimiz, sizler yatırım alanı açtıktça canlanacaktır. Tarihte daha önce hiç görülmemiş bir şekilde dünyanın en büyük ekonomileri biraaraya geliyor, önemli kararlar alıyoruz.

BÜYÜK ATILIMLAR GERÇEKLEŞTİRDİK
Küresel ekonominin orta ve uzun vadede daha da güçlendirilmesi için yürüttüüğümüz bu çabalara, siz özel sektörün katkısını önemsiyoruz. Bugün burada biraraya gelmemiz de bu işbirliği ruhunun aslına önemli bir göstergesidir. Türkiye gibi yükselen piyasa ekonomileri önümüzdeki yıllarda küresel güçlerde ekonominin dinamosu görevini görecektir. Sizlerin de burada yer almanız, sizler için yeni büyüme imkanları sağlayacaktır. Önümüzdeki on yıllarda söz sahibi olacak ülke ve şirketler Türkiye gibi yükselen piyasa ekonomilerinde yapacağı yatırımlarla olacaktır. KOBİ’ler bizim çok çok önem verdiğimiz ve farklı kulvarlarda desteklediğimiz en önemli dinamizm unsurumuzdur. Türkiye olarak bu alanda büyük atılımlar gerçekleştirdik. Özellikle uluslararası para fonu IMF’nin işinin ne kadar zor olduğunu da görüyoruz. 3,5 Yıldır biz Stand-by anlaşmasını imzalamıyoruz. 9 YIl önce göreve geldiğimizde IMF’ye borcumuz 23,5 milyar dolardı şuanda 3,8 milyar dolara düşmüştür. Kendi ayaklarımız üzerinde duruyoruz ve süreci başarılı bir şekilde yürütüyoruz.

İSTİKRAR VE GÜVEN
Biz de özellikle yola çıkarken iki kavramı çok önemsedik. İstikrar ve güvene dayalı bir ekonomi istihdamla yürütülmelidir. Muhtar’ın içinde olduğu olay o kriz döneminde bile şuanda 500 milyon dolarlık bir yatırıma girdiler ülkemizde. Ben aynı şekilde Muhtar’ın takip ettiği yolu buradaki diğer CEO’larımıza da öneriyorum. Türkiye‘de şuanda bazı alınan bankaların genelini açtığını görüyoruz. Türkiye‘deki birimin genelini açtığını görüyoruz. Bu çok çok önemli. İsmini vermeme gerek yok. Bir diğer konu kamu ve özel sektör işbirliği. Bu da bir kenara atılamaz. Biz burada kamuyu sadece memur görevlendirme noktasında düşünüyoruz. Bunun dışında özelleştirme projeleri ile kamu ekonominin içinde yok, sadece bu işin planlanması ve denetlenmesi üzerinde çalışıyor.

Şu anda bazı ülkelere yapılan tavsiyeler var. Nedir özelleştirmeni bitir. Halbuki özelleştirme yeni birşey değil. Avro bölgesinde yeni bir konu değil. Bunu gerçekleştiremeyenlerin ödediği bedel çok ağır gelişiyor. Türkiye bu noktada önemli adımlar attı ve bunu başardı. Bu süreçte yolsuzlukla da çok iyi mücadele etmek gerekir. Eğer yöneticiler, ülke yöneticileri yolsuzluklarda yer alırsa bunu da başaramazsınız. Türkiye‘de hiç mi yok muhakakk vardır çünkü bu işin içinde insan var. Bu işi küresel ölçekte ele almamız lazım, dünya büyük bir köydür ve bizler de bu köyün aktörleriyiz, sahipleriyiz. Bizim bu süreci geleceğe taşımamız gerekiyor diye düşünüyorum.

By Usta

<<- Kızlar Baklavalı erkekleri sever diye duyduktan sonra elinde baklava tepsisiyle gezen