Çar. Eki 30th, 2024

İşte paralel yapının utanç mektubu
Fethullah Gülen’in fahri başkanı olduğu Barış Adaları Enstitüsü’nün ABD’deki yabancı ülke temsilcilerine gönderdiği mektubu ele geçirdi. Türkiye hakkında karalamalarla dolu mektupta ’90 yıllık demokrasi krizde” deniliyor.

 

Türkiye’nin 2015 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Geçici Üyesi olması için New York’ta temaslarda bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun gündeme getirdiği paralel yapının ihanet mektubu ortaya çıktı. Gülen Cemaati’nin yalanlamaya çalıştığı 4 sayfalık İngilizce mektupta, Türkiye aleyhine ağır iddialara yer veriliyor.

Yeni Şafak’ın haberine göre; Fethullah Gülen’in onursal başkanı olduğu paralel yapıya ait ‘Barış Adaları Enstitüsü’ tarafından ABD’deki yabancı ülke temsilciliklerine ve düşünce kuruluşlarına gönderilen mektupta Türkiye’de demokrasinin tehlikede olduğu iddia ediliyor. ABD’deki paralel yapının dinler arası diyalog faaliyetlerini yürüten Barış Adaları Enstitüsü Küresel İlişkiler Direktörü Mehmet Kılıç’ın imzasını taşıyan ihanet belgesinde, Fethullah Gülen’den, ‘onursal başkanımız’ diye söz ediliyor.

KARA PROPAGANDA
Türkiye’nin 24 Nisan sözde Ermeni soykırımı için Ermeni girişimlerini önlemek amacıyla yoğun lobi faaliyetleri yürüttüğü sırada ABD’deki yabancı ülke temsilciliklerine gönderilen mektupta, Türkiye, ağır bir dille karalanıyor. Türkiye’nin ABD’deki yabancı ülke yetkililerine kara propagandanın yapıldığı mektupta, Türkiye özgürlüklerin kısıtlandığı ve boğazına kadar yolsuzluk ve rüşvete batmış bir ülke olarak gösterilmeye çalışılıyor. Başbakan Erdoğan hakkında asılsız iddialara yer verilen paralel yapının ihanet belgesinde, ’90 yıllık demokrasi krizle karşı karşıya’ deniliyor.



LOBİLERE ŞİKAYET

Mektupta, 24 Nisan öncesinde ABD’de ülkemiz aleyhine yoğun bir lobi faaliyetinin yürütüldüğü bir sırada Türkiye, ABD’deki yabancı temsilcilik ve lobilere şikayet ediliyor. Türkiye’nin, BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliği’ne adaylık için yoğun bir lobi faaliyeti yürüttüğü bir sırada gönderilen mektup, bu çabalara sekte vurmayı amaçlıyor.

ASILSIZ İTHAMLAR
İhanet mektubunda Türkiye’yi karalamak ve Başbakan Erdoğan’ı kötü göstermek için gerçek dışı iddialar sıralanıyor. ’90 yıllık demokrasi krizle karşı karşıya’ denilerek, 27 yıllık tek parti dönemi demokrasi süreci olarak gösteriliyor. Türkiye, yolsuzluk ve rüşvet ülkesi olarak gösterilirken, hakkında hiçbir yolsuzluk soruşturması olmayan Başbakan Erdoğan ise olarak bizzat yolsuzluğun içinde olmakla itham ediliyor.

17 ARALIK YARGI DARBESİ SAVUNULDU


Türkiye’yi şikayet eden mektubun ilk girişinde, 17 Aralık’ta hükümete yönelik yargı darbesi girişimi, paralel yapıya bağlı güvenlik personelinin hazırladığı tutanaklar ve sahte delilere rağmen adeta doğruymuş gibi anlatılıyor. Yargı tarafından haklarında kesin hüküm verilmeyen şahıslar suçlu ilan ediliyor. Mektubun ikinci bölümünde ise 17 Aralık operasyonuna karşı dik duran Hükümetin tavrı eleştiriliyor.

KANITLAMA ÇABASI
Başbakan’ın kendisini ve hükümetini hedef alan operasyona karşı verdiği refleksin şikayet edildiği mektupta, paralel yapıya yönelik Erdoğan’ın söylemleri eleştiriliyor ve girişimin bir darbe girişimi olmadığı kanıtlanmaya çalışılıyor. Darbe girişiminde bulunan paralel yapıya bağlı devlet görevlilerinin görev yerlerinin değiştirilmesini, görevden alma olarak şikayet eden mektupta, yargıçlar ve polislerin delil gösterilmeden görevden alındıkları iddiası bulunuyor.

SİYASET YAPMIYORMUŞ
Mektubun 3. maddesinde, Gülen’i siyasete karşı bir güç olarak gören enstitü yetkilisi kendilerini hizmet hareketi olarak değerlendiriyor. Mehmet Kılıç imzalı mektupta, Gülen Cemaati’nin hiçbir şekilde politik bir aday ya da parti arayışı içinde olmadığı vurgulanıyor. Buna gerekçe olarak da katılımcı ve gönüllülerinin politik spekturum çevresinden geldiği vurgulanıyor. Darbe girişimine kılıf bulan paralel yapının sözcüsü, 17 Aralık darbe girişimini, yolsuzluk ve güçler ayrılığını korumak adına yapılan bir operasyon olarak savunuyor.

Gülen’in yeni karargahı Brüksel

İhanet belgesinin, Amerika’daki Ortadoğu ve Türkiye ile ilgilenen sivil toplum örgütlerine, Temsilciler Meclisi ve Senato’nun bazı üyelerine, Amerika’da başta Yahudi lobilerinin finanse ettiği kuruluşlar olmak üzere düşünce kuruluşlarına gönderildiği öğrenildi. Gülen Cemaati’nin önümüzdeki günlerde ABD’deki eylem planına benzer bir eylem planını da Brüksel üzerinden gerçekleştireceği öğrenildi. Paralel yapının, Avrupa Konseyi ile Avrupa Parlamentosu’ndaki milletvekillerine ve Avrupa’daki lobilere 18 Nisan’dan itibaren mektupları göndermeyi planladığı öğrenildi.

Pensilvanya’nın rolü yokmuş
Fethullah Gülen’in 17 Aralık darbe girişiminde bir rolü olmadığı iddia edilen şikayet mektubunda, Gülen’in avukatlarının şikayetleri de yer alıyor. Mektupta yer alan en dikkat çekici ve inandırıcılıktan uzak bölüm ise Gülen’in operasyonu yapan paralel yapının hiçbir elemanını tanımadığı iddiası. Diğer taraftan 1999’dan bu yana ABD’de yaşamını sürdüren Gülen’in Türkiye’deki tek isteğinin ise hükümetin şeffaf ve hesap verebilir olması ve hukukun egemen olması olduğu ileri sürülüyor.İhanet belgesinde, Hükümet ile ilgili iddialar için 2 yıldan bu yana Türkiye aleyhtarı yazıları kaleme alan medya kurumları referans gösteriliyor. Bu referanslara mektupta yer veren yapının dış bağlantıları ve Gezi Parkı sürecinden bu yana durduğu yer de bir ölçüde deşifre oluyor. Mektubu kaleme alan Kılıç, New York Times, WSJ, Washington Post’un haberlerine dikkat çekiyor. Basın özgürlüğünün kısıtlandığından bahseden Kılıç, Türkiye’deki basından örnekler vererek kendi yazısında çelişkilere düşüyor.

Bakan Davutoğlu gündeme getirdi
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin 2015 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Geçici Üyesi olması için New York’ta temaslarda bulunduğu sırada Gülen Cemaati’nin Türkiye aleyhine kara kampanya yürüttüğünü açıkladı. Yabancı yetkililerin Washington ve New York’ta dağıtılan şikâyet mektuplarını kendisine ilettiğini belirten Davutoğlu, ‘Beni en çok üzen hususlardan bir tanesi mektupla Türkiye’nin birçok yetkiliye şikâyet edilmiş olmasıdır. Biz geçmişte bu okullara her türlü desteği verdik. Benim yurt dışına gidip de, okulları ziyaret etmediğim hiçbir örnek yok. Her zaman Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızla çok kısa süreli ziyaretlerde bile destek verdik. Bu okulların bütün sorunlarını çözmeye çalıştık’ dedi.

Çok ağır ithamlar

Gülen Cemaati’nin ABD’deki dinlerarası diyalog çalışmalarını yürüttüğü Barış Adaları Enstitüsü Küresel İlişkiler Merkezi Direktörü Mehmet Kılıç imzasını taşıyan mektup, baştan sona ağır ithamlar içeriyor. İşte o mektuptan bazı bölümler:

-17 Aralık’ta İstanbul Baş Savcısının talimatı ile Türk polisi iç işleri, ekonomi ve şehircilik bakanlarının oğulları, İranlı-Azeri iş adamı Rıza Sarraf ve Halkbank genel müdürü Süleyman Aslan tutuklandı.

-Polis baskınları sırasında Süleyman Aslan’ın evinde ayakkabı kutusu içinde 4,5 milyon dolar ve kitaplıkta 10 milyon TL (yaklaşık 5 milyon dolar) bulundu. Benzer şekilde iç işleri bakanının oğlunun evinde önemli miktarda nakit para ve yedi adet elektronik çelik kasa bulundu.

-Ayrıca polis soruşturma sırasında içişleri, ekonomi ve AB bakanlarının Azeri işadamı Rıza Sarraf’tan milyonlarca dolar rüşvet aldığına dair fotoğraf, video görüntüsü, telefon görüşmeleri ve ödeme makbuzları buldu.

-İktidar soruşturma içinde yer alan yüzlerce emniyet müdürü ve polis memurunu görevden aldı ve soruşturma dosyaları herhangi bir doğrulanmış gerekçe gösterilmeden soruşturmayı yürüten savcılardan alındı. Her ne kadar Üst Mahkeme reddettiyse de, hükümet polis memurlarının herhangi bir soruşturma halinde, siyasi liderlerin kendisi dahil olsa bile, siyasi yönetimi haberdar etmelerini zorunlu kıldı Medya’nın polise erişimi ciddi oranda kısıtlandı. İktidarın tüm bu hareketleri kamuoyunda tepki aldı.

-Sizlerin de muhtemelen fark ettiği gibi Türkiye’deki geniş çaplı yolsuzluk soruşturması dünya genelinde New York Times, Wall Street, Washington Post ve başka birçok ABD yayını tarafından birinci sayfa haberi oldu. Şu ana kadar skandallar üç bakanın ve AK Partili beş milletvekilinin istifası, iktidarın soruşturmalara müdahalesi ve yargıyı, savcıyı, polisi ve basını bastırması ile sonuçlandı.

-Türkiye her zaman Ortadoğu için bir anayasal demokrasi modeli olarak görüldü. Ancak bu 90 yıllık demokrasi şu an büyük bir kriz ile yüz yüze. Üç bakanın oğlunun ve bizzat Başbakanın kendisinin karışmış olduğu bu dört ayrı yolsuzluk soruşturması hükümet kanadından toplu tepki ile karşılandı; insan hakları, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü açıkça Türk demokrasisinin altını kazılarak açıkça hukuk devleti çöküşe yaklaştırdı.

-Dikkatleri skandallardan uzaklaştırmak için AK Parti üyeleri ve yönetimi Barış Adaları Enstitüsü Onursal Başkanı Fethullah Gülen’i itibarsızlaştırmaya çalıştı. Bu nedenle sizin de kaygılarınızı giderebilmek ve aklınıza gelmiş olabilecek sorulara cevap sağlayabilmek amacıyla size tüm bu gelişmelere yönelik kısa bir özet gönderiyoruz.

-Vaktinizin değerli ve sınırlı olmasına binaen Türkiye’de bu son gelişmeleri özetleyen, kaygılarınızı karşılayacak belki de bazı sorularınıza cevap oluşturacak bu bilgi notunun ofisiniz için oldukça faydalı olacağına eminiz.

-Teveccühünüz için teşekkür eder uygun olduğunuz bir zaman için cevabınızı bekleriz.

By Usta

“Seni çok seviyorum ama sana anlatamıyorum.”