Cilt rengi koyu olan şahıslarda melanosit sayısı açık renkli olan bireylere nazaran daha fazladır. Cilt yaraları ve dermatolojik hastalıklar esmer şahıslarda lekeyle düzgünleşir. Bu yüzden leke sorunu esmerlerde daha belirgindir
Leke, cildimize renk veren melanin hücrelerinin fazla çalışmasından kaynaklanan bir meseledir. Bayan hastalarda daha sık görülür ancak nadiren erkeklerde de rastlanılır. Melanin hücrelerinin fazla çalışması çok sayıda sebepten ötürü olur. Hamilelik, kullanılan birtakım ilaçlar, böbrek üstü bezi, tiroit bezi ve birtakım bağırsak hastalıkları, demir metabolizması bozuklukları, yanlış kozmetikler, genetik nedenler, uzun periyodik ve ağır güneşe maruz kalınması, birtakım enfeksiyon hastalıkları ve dermatolojik hastalıklar lekeye neden olabilecek esas sebeplerdir. “Leke şikayeti ile başvuran hastalarda öncelikle lekenin neden olduğunun tespiti önemlidir” Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Okan, lekeler hakkında bilgiler verdi…
Cilt rengi koyu olan bireylerde melanosit sayısı açık renkli olan bireylere nazaran daha fazladır. Bu yüzden leke sorunu esmerlerde daha besbellidir. Cilt yaraları ve dermatolojik hastalıklar esmer bireylerde lekeyle düzgünleşir. Sivilce, egzama ve liken üzere dermatolojik hastalıkların uygunlaşması leke biçiminde olacağı üzere; ağda, düşme, sürtünme, yanık ve çizilme üzere nedenlerle tahriş olan deri bölgeleri de renk yoğunlaşması formunda düzgünleşir. Bu sebeple esmerler, derilerinin fazla ziyan görmemesi konusunda dikkatli olmalıdır. Sivilcelerini sıkmamaları, egzamalarını kaşımamaları, yara kabuklarını koparmamaları ve mevcut dermatolojik rahatsızlıklarını çabucak tedavi ettirmeleri gerekir.
RENK AÇMA VAKTİ GELDİ!
Yaşlılık lekeleri ya da karaciğer lekeleri dediğimiz lekeler; açık ciltli bireylerde, güneş gören alanlarda görülen düz açık kahverengi ile koyu kahverengi tonları ortasında oval lekelerdir. El sırtı, göğüs, sırt, omuz ve yüzde görülürler. Orta yaşlarda görülmeye başlarlar ve yıllar içinde sayıları artar. Güneş hami kullanımı ve güneşten kaçınarak yeni leke oluşumu engellenir.
Leke tedavisi disiplin gerektiren bir tedavidir. Güneş koruyucular tedavinin en kıymetli basamağıdır. Güneş koruyucuların hem ultraviole A hem de ultraviole B ışınlarından muhafazasına, uzun müddetli tesir göstermesine, hipoalerjenik olmasına, suya ve tere güçlü olmasına dikkat edilmelidir. Kapalı ortamlarda bile kullanılmalıdırlar. Bireyler ciltlerini tahriş edici eser kullanımından kaçınmalıdırlar. Lekeye neden olabilecek dahili hastalıktan şüpheleniliyorsa onun araştırması yapılmalıdır. İlaç kökenli leke artışı olasılığında riskli olan ilaç kesilmelidir.
LEKE TEDAVİSİNDE FARKLI SEÇENEKLER MEVCUT!
Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Okan; “Leke tedavisinde renk açıcı kremler, peeling, mikroiğneleme, PRP ve lazer sistemlerine başvurulur. Renk açıcı kremler; hidrokinon, retinoik asit, azeleik asit, kojik asit, arbutin, tranexamik asit, niasinamid ve glikolik asit üzere unsurlar içermektedir. Bu hususları içeren eserler tek başına kullanılabileceği üzere birbirleriyle kombine bir biçimde de kullanılabilir. Tedavinin kesinlikle dermatolog denetiminde olunması gerekir. Tedavide alınacak yanıt iki ay sonra kendini aşikâr etmeye başlar. Hastalar makul periyodlarla takip edilerek tedaviden alınacak yanıta nazaran ilaçlar da değişiklik yapılır. Kesinlikle güneş koruyucuyla birlikte kullanılmaları gerekir” dedi.
Peeling; leke tedavisinde başvurulan bir öteki prosedürdür. Bilhassa derin yerleşimli olduğu düşünülen lekelerde peeling metodu, konutta kullanılacak krem tedavisiyle birlikte daha düzgün yanıt verir. Maksat hem deride lekeli olan hücrelerin soyularak atılmasını sağlamak, hem de ciltteki renk hücrelerinde renk üretimini baskılamaktır.
İNATÇI LEKELERDE KOMBİNE TEDAVİ!
Peeling tedavisi, iki ya da üçer hafta ortayla dört ila altı seans ortasında yapılır. Peeling süreci için kullanılacak asidin konsantrasyonun güçlü olmamasına dikkat edilmelidir. Güneş hami kullanımı tedavi sonrası devam ettirilmelidir. Peeling sonrası ciltte kızarıklık, hafif kabuklanma ve kepeklenme üzere bulgular gözlenebilir. Bu bulgular birkaç günde nemlendiricilerle hafifler.
PRP sürecinde kandaki büyüme faktör bileşenleri muhakkak prosedürlerle saflaştırılır. Akabinde yüze zerk edilir. Uygulama insanın kendi kanından elde edilen bir özütle yapıldığı için son derece inançlıdır, yan tesiri yoktur. Muhakkak aralıklarla tekrarlanması gerekir. PRP süreci konutta uygulanan harici tedavi ile birarada uygulandığında leke üzerine aktiflik artmaktadır.
Mikroiğneleme0.5-2.5 mm faasında değişen farklı uzunluklarda steril, ince ve çok keskin iğnelerin özel aparatlar ile deri yüzeyine uygulanmasıdır. Bu uygulama ile iğneler derinin alt katmanına kadar uzanan kanallar halinde hasarlar oluşturur. Bu hasarlar derinin kendi düzgünleşme sistemini harekete geçirir ve derinin yine yapılanmasını tetikler. Açılan mikrokanallar ile deriye uygulanan ilaçlar derine ulaşır. Mikroiğneleme sonrası kullanılan renk açıcı eserler, açılan kanallardan deriye uygulanır.
İnatçı, uzun vadeli ve tedaviye dirençli lekelerde lazer tedavisine başvurulur. Seanslar halinde uygulanır. Emin ellerde yapılmadığı vakit istenilmeyen sonuçlarla karşılaşılabilir.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı