Cum. Nis 26th, 2024

Necdet Adalı ,12 Eylül rejimi tarafından idam edilen Kurtuluş Hareketi lise kanadı Dev-Lis’li Devrimci militandır. 12 Eylül rejiminin idam ettiği ilk kişidir. Adalı 1977 yılında Ankara’da Yıldırım Beyazıt Lisesi’nde öğrenciyken Ankara İsmetpaşa’da bir kahvehanenin taranması olayıyla ilgili olarak tutuklandı ve yargılandı. Ulucanlar Cezaevi’nde tutuklu bulundu. Bu sırada gerçekleştirilen bir firar eylemine “nasıl olsa suçsuzluğunun anlaşılacağını” ileri sürerek katılmadı.

Sonraki resim için tıklayın >>  
Kendisini yargılayan mahkeme başkanı Albay Hamdi Sevinç’in Adalı’nın suçsuz olduğunu ileri sürmesine karşın, mahkeme heyeti tarafından suçlu bulundu. Karara şerh koyan Sevinç bu tutumu nedeniyle ceza aldı ve daha sonra ordudan istifa etti.
Sonraki resim için tıklayın >>  
Adalı 8 Ekim 1980 tarihinde Ulucanlar Cezaevi’nde asılarak idam edildi. Nevzat Çelik’in yazdığı ve daha sonra Ahmet Kaya tarafından bestelenen “Şafak Türküsü” şiiri Adalı için yazılmıştır. İşte Ahmet Kaya’nın Bestelediği Meclis’i Ağlatan O Şiir
Sonraki resim için tıklayın >>  
Beni burada arama Arama anne Kapıda adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş Koparma anne ağlama. Kaç zamandır yüzün traşlı Gözlerim şafak bekledim Uzarken ellerim kulağım kirişte Ölümü özledim anne. Yaşamak isterseken delice Ah.. verebilseydim keşke Yüreği avcunda koşan herbir anneye Tepeden tırnağa oğula Ve kıza kesmiş Bir ülkeye armağan Düşlerimle sınırsız Diretmişliğimle genç Şaşkınlığımla çocuk devrederken sırdaşıma Usulca acı verdi yanağımda tomurcuk
Sonraki resim için tıklayın >>  
Pir sultan’ı düşün anne, şeyh bedretinn’i Börklüce’yi, torlak kemal’i Insanları düşün anne Düşün ki yüreğin sallansın Düşün ki o an güzel günlere inanan Mutlu bir yusufcuk havalansın Yani benim güzel annem Ala şafağında ülkemin yıldız uçurmak varken Oturup yıldızlar icinde kendi buruk kanımı içtim Ne garip duygu şu ölmek Öptüğüm kızlar geliyor aklıma Bir açıklaması vardır elbet giderken dar ağacına Geride masa üstünde boynu bükük Kaldı kağıt kalem. Bağışlar beni güzel annem
Sonraki resim için tıklayın >>  
Kızma bana. Elleri değsin istemedim Gözleri değsin istemedim Ağlayıp kokluyacaktın Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda. Yaşamak ağrısı asıldı boynumda Oysa türkü tadında yaşamak isterdim Ölmek ne garip şey anne Bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı Sedef kakmalı bir kutu içinde Vermek isterdim çocukların ellerine Sonra, sonra benim güzel annem Damdan düşer gibi vurulmak isterdim bir kıza Gecenin kıyısında durmuşum Kefenin cebi yok Koynuma yıldız doldurmuşum
Kısacası güzel annem Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok Gülmek umud etmek özlemek Ya da mektup beklemek Gözleri yatırıp ıraklara. Ölmek ne garip anne Artik duvarlari kanatırcasına tırnağımla Şaşkin umutlu şiirler yazamıyacağım Mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamıyacağım Baba olamıyacağım örneğin Toprak olmak ne garip şey anne.
Uçurumlar ki sende büyür Dagdır ki sende göçer Ben bayram derim çiçek derim Çam diplerine açmış kanatlarını kozalak derim Gül yanaklı çocuğa benzer Yinede oğlunu yitirmek ne garip şey anne
Her kavgada ölen benim Bayrak tutan çarpışan Her kadın toprağı tırnaklıyarak Doğurur beni Özlem benim kavga benim aşk benim Bekle beni anne. Bir sabah çıkagelirim Bir sabah anne bir sabah Acını süpürmek için açtığında kapıyı Adı başka sesi başka Nice yaşıtım Koynunda çiçekler Çicekler içinde yeni bir ülke getirirler.

By Usta

<<- Kızlar Baklavalı erkekleri sever diye duyduktan sonra elinde baklava tepsisiyle gezen