Paz. May 5th, 2024

AP-GfK’nin 2010 yılının kasım ve Aralık aylarında 1200 Türk yetişkinle yaptığı araştırmayla ilgili olarak AP’nin yaptığı yorumda, halk ayaklanması sonucu iktidarın değiştiği Mısır örneğine değinilerek, dost bir Müslüman ülkenin (Türkiye), eski Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’e halkın taleplerine yanıt vermesi çağrısında bulunduğu hatırlatıldı.

Türkiye’nin Kahire yönetimine çağrısının, Ankara’nın Ortadoğu ve ötesinde artan güven ve öneminin bir işareti olduğu bildirilen yorumda, 10 yıl önceki ekonomik ve siyasi kaos döneminin ardından Türkiye’nin sağlam ekonomisi ve demokrasisini geliştirerek bölgesel model, arabulucu ve lider rolü oynamaya başladığı kaydedildi.

AP-GfK, haziranda yapılacak seçimler yaklaşırken, Türk hükümetinin, devlette İslam etkisi korkularına rağmen, “göreceli pragmatizm” yolu takip edeceğini kaydetti.

AP-GfK, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılma arzusunun eskiye nazaran azalsa da devam ettiğini, araştırmaya katılanların yüzde 52’sinin Türkiye’nin NATO’da kalmasını, yüzde 50’sinin AB’ye katılmasını istediklerini bildirdi. Katılımcıların yüzde 42’sinin ise AB’ye karşı olduğunu bildirirken, bununda Avrupalı muhalifler ve Türkiye’nin reformlarda yavaş davrandığı gerekçeleriyle kesintiye uğrayan katılım sürecinden Türklerin duyduğu hayal kırıklığını yansıttığını kaydetti.

Araştırmaya katılanların yüzde 85’i dinin yaşamları için “son derece” ve “çok” önemli olduğunu söylerken, yüzde 63’lük bir kesim ise kadınların ünversitede başörtüsü giyip giymeme konusunda serbest olması gerektiğini düşünüyor. Dinin hayatlarında önemli olduğunu söyleyenlerin yüzde 65’i ise dini liderlerin siyasetten uzak durması gerektiğini savunuyor. Yüzde 17’si ise karşı yönde görüş bildirdi.

Araştırmada, İsrail’in Mavi Marmara gemisi baskını sonrası Türklerin İsrail hakkındaki görüşlerinin de olumsuz yönde etkilendiği ortaya çıktı. Türklerin yüzde 53’ü İsrail ile diplomatik ilişkilerin kesilmesini talep ederken, İsrail ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında olumsuz görüşe sahiplerin oranı da sırasıyla yüzde 77 ve 67 olarak belirlendi.

İsrail’e ve yöneticilerinden yüksek oranda hoşnutsuz olduklarını belirten Türkler, Filistin yönetimi hakkında da yüzde 37 oranında olumsuz fikir belirtti. Mevcut Filistin yönetimini destekleyen Türklerin oranı ise yüzde 22’de kaldı.

Araştırma, Türklerin yarısının İran’ın atom bombası geliştirmekte olduğuna inandığını da ortaya çıkardı.

Araştırmada ayrıca, katılımcıların yüzde 51’inin Türkiye’deki Kürtlere daha fazla yasal ve siyasi haklar verilmesine karşı oldukları belirlendi.

AP-GfK, Türklerin ABD ve Başkan Barack Obama hakkında da olumsuz görüşlere sahip olduğunu, ABD hakkında olumsuz düşünenlerin oranının yüzde 55, Obama hakkında ise yüzde 49 olduğunu bildirdi.

AP-GfK, Türklerin hükümeti ve liderlerini sevdiğini, ancak yine de özellikle ekonomi konusunda kaygılı olduklarını da ortaya koydu. 18 yaş üstü 1200 kişiyle 1 Kasım-11 Aralık tarihleri arasında yapılan ankete katılanların yüzde 54’ü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın artan itibarı konusunda olumlu bir görüşe sahip. Ordunun, yargının, cumhurbaşkanlığının ve TBMM’nin de en azından çoğu zaman doğru şeyi yapacağına güveni olanlar da yine çoğunlukta.

Öte yandan ankete göre, özellikle büyük ekonomik kaygılar taşıyanlar ülkenin yanlış yöne gittiği görüşünde.

2010’daki yüzde 7’lik ekonomik büyümeye rağmen işsizliği Türkiye’deki “gayet ciddi” bir sorun olarak nitelendirenler çoğunlukta bulunuyor.

Türklerin yarısı “yüksek seviyede bir ekonomik büyümeyi” ülkeleri açısından çok önemli bir hedef olarak görüyor. Ülkenin ekonomisini, “yoksul” ya da “çok yoksul” olarak nitelendirenlerin oranı yüzde 38. Gelecek 5 yılda kişisel ekonomik durumlarının iyileşmesini bekleyenlerin oranı ise sadece yüzde 34.

Ekonomiyi “yoksul” olarak nitelendirenlerin yüzde 87’si ülkenin yanlış yöne doğru gittiğini savunurken, yaşamlarının gidişatından genel olarak memnun olduklarını belirtenlerin oranı ise sadece yüzde 34. Bu gruptakiler ayrıca, ülkenin kurumlarının ve liderlerin doğru şeyi yapacağı konusunda daha az güven taşıyor.

Birçok katılımcı maaşların daha eşit hale getirilmesini ve daha fazla kamu iktisadi teşebbüsü olmasını tercih ettiklerini belirtiyor, ancak yine çoğunluk, “insanları çok çalışmaya ve yeni fikirler üretmeye” ittiği için ekonomik rekabeti olumlu buluyor.

Ankete göre, ekonomiden başka terörizm de yaygın bir endişe kaynağı. Bu konuyu, “çok ciddi” bir sorun olarak nitelendirenlerin oranı yüzde 66.

AA

By Usta

<<- Kızlar Baklavalı erkekleri sever diye duyduktan sonra elinde baklava tepsisiyle gezen