Cts. Nis 27th, 2024

Burcu Bulut’un söyleşisi

Prof. Dr. Yılmaz’dan ilginç saptama: 12 Eylül sol hareketi ortadan kardırmasa, CHP halkçı bir çizgiye gelecekti. Sol silinince, Kemalizm, asker elinde semboller dizisine indirgendi.

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Yılmaz, ‘Türkiye’de Burjuva Reformasyonu’ adlı çalışmasıyla ilgili AKŞAM’a konuştu. 12 Eylül’de ‘ağır darbe’ vurulan sol hareketin eksikliğinin kaybettirdiklerini yorumlayan Yılmaz, Baykal’dan-Kılıçdaroğlu’na CHP’deki değişimi, asker-Kemalizm ilişkisi ve yeni İslami kesimi anlattı. İşte Prof. Dr. Hakan Yılmaz’ın sorularımıza yanıtları:

– Türkiye’de bir burjuva reformasyonu yaşandığını söylüyorsunuz. Bu değişimi nasıl yorumluyorsunuz?

Bu değişimi anlayabilmek için tarihsel köklere bakmak şart. 12 Eylül askeri rejimi Türkiye’den solu kazıdı. Sendikalar kapatıldı, Sendikalar Yasası değiştirildi, işçilerin sendikalaşması zorlaştırıldı. Bu önemli bir şey. Bir siyasi hareketi ortadan kaldırıyor, kadrolarını hapse atıyor ya da sindiriyorsunuz.

KEMALİST CUMHURİYETÇİLİK HALKÇI ÇİZGİYE GELECEKTİ

– Darbeyle silinen sol tabana ne oldu?

İşçiler, kent göçmenleri, yoksullar, Aleviler ve Kürtlerin önemli bir kısmı Kemalizme, Kürt hareketlerine, İslami hareketlere kaydı. Darmadağın oldular ve bugünkü yapının temelleri bu darbeyle birlikte atılmış oldu.

– Darbeyle ortadan kaldırılmasa, sol bugün nasıl bir durumda olurdu?

Solun CHP’yi de içine alan ana gövdesi, bir tür sol cumhuriyetçiliğine evrilecekti. Kemalist Cumhuriyetçilik; devletçilikten, aşırı milliyetçilikten arınacak daha halkçı, eşitlikçi bir çizgiye gelecekti. Bu da cumhuriyetçiliğin halkla buluşması, halk hareketi haline gelmesi sonucunu doğuracaktı. Bugün CHP’nin ulaşmak istediği noktaya o zamanlar erişilmiş olacaktı.

HALK CUMHURİYETE SAHİP ÇIKMIYOR ÇÜNKÜ…

– Ama öyle olmadı…

Evet. sol hareket kazınınca, Kemalizm resimlerden, sembollerden, sloganlardan ibaret, klişeleştirilmış, sorgulanmadan kabul edilmesi gereken bir tür semboller dizisi haline geldi. Solla birlikte halkçı ve kapsamlı bir ideolojiye dönüşme eğilimi gösteren Kemalizm, askeri rejim elinde ikonografiye indirgendi. Bu Türkiye’nin yaşadığı en büyük talihsizliklerindendir. Askeri rejim Cumhuriyetin kendi ideolojisini güdükleştirdi. Bunu halka ulaştırabilecek kadrolar tasfiye edildi. Şimdi de diyorlar ki ‘Neden insanlar Cumhuriyete sahip çıkmıyorlar?’ Sorunun cevabı belli değil mi?

SINIFLAR ARASI MAKAS AÇILIYOR

– Araştırmada üst ve orta sınıf arasındaki kutuplaşmadan da bahsediyorsunuz…

Orta sınıflar, yakın geçmişten bugüne çok yükseldiklerini ve yakın gelecekte daha da yükseleceklerini düşünürken, üst sınıflar, tam tersine yakın geçmişten bugüne ekonomik durumlarının çok kötüleştiği ve yakın gelecekte daha da kötüleşeceği kanısını taşımaktadırlar. Ekonomik beklentiler arasındaki makas çok açılmıştır. Kentsel toplumdaki esas kutuplaşma bu iki sınıf arasında cereyan etmektedir.

SEÇMEN DAĞILIMI KOLAY KOLAY DEĞİŞMEZ

– 2007’de parti seçmenlerini tespit ettiğiniz ‘Orta sınıflar’ isimli bir araştırma yaptınız. Bugün bu seçmenlerin profilinde değişiklik olmuş mudur?

Böyle değişiklikler kolay kolay olmaz. Aynı taban seçmen bugün yine aynı partilere oy verecektir. Orta Anadolu, Kuzeydoğu Anadolu ve büyük kentlerin kenarlarında yaşayan insanlardan oluşan yüzde 45 oranında orta sınıf kesim var. Seçimlerde yüzde 66’ya yakını AK Parti’ye oy verir, CHP’ye buradan oy çıkmaz. Bu seçmenlerin ikinci tercihi MHP olur. Üst sınıfı temsil eden yüzde 25’lik bir kesim var, daha çok İstanbul, İzmir, Ankara, Adana gibi büyük şehirlerde yaşar. Yüzde 45’e yakını CHP’ye oy verir, ikinci parti olarak BDP gelir. Son olarak yüzde 33’lük bir alt sınıf kesimden söz edebiliriz. BDP gibi Kürt partileri buradan oy alır. BDP’den sonra ağırlıklı olarak AK Parti’ye ve MHP’ye oy verir. CHP’ye ise hiç oy gelmez.

İSLAMİ BURJUVA, MERKEZ SAĞA SIĞMADI

– Dindar-muhafazakar burjuvanın yükselişi nasıl oldu?

Sol hareketin düşürülmesinin İslamcılığın yükselmesinde payı var ama düşünüldüğü kadar doğrusal bir ilişki değil. Yeni İslami aktörler ortaya çıktı. Özalist iktisadi politikaların neticesinde, eskiden Anadolu kentlerinin, taşralarının içine sığınmış, sesi çıkmayan, Erbakancılıkta ifadesini bulan Müslüman kesimin yerini, 1980’li yıllarda yeni bir İslamcı kesim aldı.

– Yeni İslamcı kesimle ilgili neler söyleyeceksiniz?

Ekonomik açılım içinde yer bulmaya çalışan, daha girişimci, kapitalizmle İslam’ı kafasında ve hayatında birleştirmeye çalışan bir kesim. Bugünkü modern İslami hareketlerin temelini bu kesim oluşturmaktadır. Yeni çıkan bu İslami burjuva, 1980’li yılarda embriyo halindeydi, Fethullah Gülen, Nakşibend” hareketleri çok zayıftı. Varlıklarını merkez sağ partilerin kanatları altında sürdürebiliyorlardı. 1990’lı yıllarda merkez sağ politikalar iflas etmeye, Orta Asya ve Ortadoğu pazarları açılmaya başlayınca, dindar-muhafazakar kesim güçlenmeye ve merkez sağ partisi çatısı altına sığmamaya başladı.

– Yeni İslami kesimi neden ‘burjuva’ diye nitelendiriyorsunuz?

Yeni İslami kesim, gelişen ekonomiyle büyümüş, zenginleşmiştir. Bu yüzden eski kapitalist düzeni beğenmemekte ve değiştirmek istemektedir. Bu burjuvazi kesimin amacı her konuda söz sahibi olmak ve ‘muhafazakar demokrasi’ rejimi kurmak. AK Parti’nin dindar-muhafazakar burjuva reformasyonunun Türkiye’deki siyasi temsilcisi olduğunu söyleyebiliriz.

– Türkiye’ye uygun, ideal yaşam biçimi nasıl olmalı?

Farklılıklar arasındaki eşitliği hukuk temelinde kurmak gerekir. Hukuk, kimliklerin üzerinde yer almalı. Kamusal alanı bir kimliği öbürlerinin üzerinde egemenlik kurma aracı haline getirmeye çalışırsak, Türkiye’nin başına çok ciddi işler açılır.

AKŞAM

By Usta

<<- Kızlar Baklavalı erkekleri sever diye duyduktan sonra elinde baklava tepsisiyle gezen